Akın ÖZÇER
Fransa’da François Hollande’ın zaferiyle sonuçlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından 10 ve 17 haziran tarihlerinde iki turlu genel seçimler yapılacak. Bu seçimler, Beşinci Cumhuriyet’e vücut veren 1958 Anayasası’nın dayandığı “yarı-başkanlık” sisteminin iki başlı yürütme organının başbakanını belirleyecek. De Gaulle’ün kendisi için biçtiği bu anayasal sistemin öngörüldüğü gibi işleyebilmesi, yürütmenin iki başının aynı siyasi aileye mensup olmalarına bağlı. O bakımdan ilk iki turu kazanan sosyalistlerin, Cumhurbaşkanı Hollande’la değişim programlarını uygulayabilmeleri için genel seçimleri, başka bir deyişle “üçüncü turu” da kazanmaları gerekiyor.
1958 Anayasası halkoyuyla seçilen cumhurbaşkanına parlamenter sistem devlet başkanlarının sahip olduğu sembolik yetkilerden fazlasını tanıyor. Örneğin dış politika ve savunma özellikle cumhurbaşkanına rezerve edilmiş alanlar. Başbakan ise daha çok iç politikanın yürütülmesini sağlayan siyasi aktör konumunda bulunuyor. Ama bu yetkilerin uyum içinde kullanılabilmesi için, yukarıda altını çizdiğim gibi, yürütmenin her iki başının da aynı siyasi aileden olması şart.
Sistem özellikle cumhurbaşkanının Milli Meclis’i feshetme yetkisine dayanıyor. Anayasa’nın 12. maddesinin ilk fıkrasındaki bu yetki, bazı klasik parlamenter sistemlerde görülen şartlı fesih yetkisi gibi değil. Cumhurbaşkanı bu yetkisini uygun gördüğünde, özellikle kendi siyasi ailesine ait Meclis çoğunluğu bulmak için kullanma hakkına sahip. Beşinci Cumhuriyet’in mimarı De Gaulle için yönetimin tepesinde “dyarchie” (ikili egemenlik) olamaz; bu nedenle seçilen cumhurbaşkanının Meclis’te muhalefet çoğunluk ise yapacağı şey, Meclis’i feshederek halktan kendisi için çoğunluk istemektir. Ama yapılacak genel seçimlerden yine muhalefetin çıkması bu defa cumhurbaşkanının artık halkın desteğine sahip olmadığı, dolayısıyla istifa etmesi gerektiği sonucunu doğuruyor.
De Gaulle’ün sistemle ilgili bu değerlendirmesi, sosyalist Cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın, farklı siyasi ailelere mensup bir cumhurbaşkanı ile bir başbakanın birlikte yönetimi anlamına gelen “cohabitation” uygulamasına geçtiği 1986’dan bu yana sistemin tek doğrusu olmaktan çıktı. Ama “cohabitation” Mitterrand için tercihten çok zorunluluktu. 1981’de seçildiğinde De Gaulle’ün yaklaşımına uygun şekilde Milli Meclis’i feshedip kendisi için çoğunluk istemiş ve almıştı ama beş yıl sonraki genel seçimlerde sandıktan sağ çıkmıştı. 58 Anayasası’nın ruhuna uygun olarak ya kendisi de istifa edecek veya yeni seçilen Meclis’i feshederek tekrar Meclis çoğunluğu isteyecekti ki bu imkânsızdı. Oysa Mitterrand yedi yıl için seçilmişti, iki yıllık süresi daha vardı ve görevde kalması için tek yol “cohabitation” uygulamasına geçmekti.
İlginçtir ki “cohabitation” bugüne kadar hep cumhurbaşkanlarına yarayan bir uygulama oldu. Başbakanı Jacques Chirac ile iki yıl süren bir “cohabitation” dönemi geçiren Mitterrand, 1988 cumhurbaşkanlığı seçimlerini kendisine rakip olan Chirac’a karşı kazandı. Mitterrand ikinci yedi yıllık dönemini de “cohabitation” (Balladur ile) dönemiyle noktaladı. Ardından cumhurbaşkanı seçilen Chirac, kendisi için Meclis çoğunluğu aradığı 1997 baskın genel seçimlerinde sandıkta Çoğul Sol (Gauche plurielle) sürpriziyle karşılaştı. Bu kez Cumhurbaşkanı Chirac, sosyalist Lionel Jospin ile Fransa’nın üçüncü ve en uzun (beş yıl) süren “cohabitation” dönemini başlatmak zorunda kaldı. 2002 cumhurbaşkanlığı seçimlerini Chirac kazanırken, Başbakanı Jospin kendisine rakip dahi olamadan ilk turda elendi.
Ne var ki “cohabitation”, cumhurbaşkanlarının politikalarını uygulayamadığı, hükümetle uyum gereği yetkilerini tümüyle kullanamadığı ve klasik parlamenter sistem devlet başkanlarına özgü sembolik yetkilerle yetindiği bir tür koalisyon dönemleri yarattı. Cumhurbaşkanının görev süresini 2002 itibariyle yedi yıldan beşe indiren anayasa değişikliğiyle bu olasılığın artık azaldığını söylemek mümkün. Zira genel seçimler –erkene alınmazsa– artık cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından yapıldığı için çoğunlukların birbirinden çok farklı olma olasılığı ortadan kalkmasa da oldukça düşüyor.
Siyasi partilerin bu seçimlerdeki hedeflerine gelince, PS (Sosyalist Parti) programını uygulamak için sol partilerle birlikte Meclis’te salt çoğunluk oluşturma peşinde. Sarkozy’nin partisi UMP’de de hedef aynı ama “cohabitation” koşulları yaratmak ve Hollande’ın manevra alanını daraltmak için. Genel Sekreter Jean-François Copé, Le Figaro’daki söyleşisinde iki parti arasındaki farkın az olduğunu, seçimleri kazanabileceklerini söylüyor. Senato çoğunluğunun da sosyalistlerin elinde olduğunu vurgulayan UMP, tam da 58 Anayasası’nın ruhuna aykırı olarak, seçmenden hükümetin solun eline geçmesini engellemek için oy istiyor.
Genel seçimlerde her seçim bölgesinden bir olmak üzere toplam 577 milletvekili seçiliyor. İlk turda salt çoğunluk sağlanamazsa ikinci tura ilk iki sırayı alan adaylar katılıyor. Partiler ikinci tur için aralarında anlaşmalar yaparak seçim bölgelerinde birbirleri lehine çekilebiliyor, hatta bazı yerlerde ilk turda aday bile göstermeyebiliyor. Anketlerde şimdilik ilk turda UMP 30/33, PS/ sol cephe yüzde 30/35 oy alacak görülüyor. UMP ile Meclis’te güçlü bir grup kurmak isteyen aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN) ve PS ile merkezdeki MoDEM arasındaki ilişkiler netleştikçe daha sağlıklı tahmin yapmak mümkün olacak.
Yazarlar
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023