Ali BAYRAMOĞLU
Kürt sorunuyla ilgili gelişmeler, beklentiler, umutlar malum…
Peki, ne olup bitiyor?
Başbakan'ın ifadesiyle 'barış süreci'nin neresindeyiz?
Hatırlayalım: Önce Başbakan İmralı'yla görüşmelerin başladığını açıkladı, ardından iki BDP'li milletvekili İmralı'ya giderek Öcalan'la görüştü. Paris'ten gelen cenazeler (kamuoyunun, güvenlik güçlerinin ve Kürtlerin hassas davranmalarıyla) bu sürecin devamı ve parçası oldu.
Sonra?
Sonrası kapalı…
Bildik bir müzakere sürecinden söz etmek pek mümkün değil.
Ne olup bittiğini ancak Başbakan'ın açıklamalarından, bu açıklamaların satır aralarından anlayabiliyoruz.
Bunlar bize, MİT'in İmralı'yla görüşlemelere devam ettiğini gösteriyor. Ve bu açıklamalarda üç yön öne çıkıyor.
1. Hükümet bu görüşmeleri temel olarak (ve muhtemelen demokratikleşme hamlelerine paralel olarak) PKK güçlerinin sınır dışına çekilmesi çerçevesinde tanımlıyor.
2. Hükümet İmralı'yı asli taraf, BDP'yi ise İmralı ile Kandil arasındaki aracı olarak görüyor.
3. Hükümet bu süreci ve görüşmeleri tam kontrolü altında tutarak yönlendirmek istiyor.
Nitekim Başbakan'ın önceki gün Prag'daki şu açıklaması da tam olarak bu çerçeveye oturmaktadır:
'Başlattığımız süreci gelişen şartlara göre devam ettiriyoruz. Sürecin içinde MİT, devletin şu anda süreci yönetmekle görevlendirdiği birimidir. Ve İmralı'nın talebi üzerine de kendisinin belli yerlere mesajını ulaştırması bakımından kendinin güvenebileceği (BDP milletvekilleriyle görüşme) siyasi talepleri vardır. Ama bu siyasi talepte de bizim özellikle koyduğumuz bazı şerhler vardır. Nedir bu? Bir, biz dağdaki ile kucaklaşanı İmralı'ya göndermeyiz. İki, şu ana kadar verdikleri mesajla bu ülkenin hassasiyetlerine darbe vuranları İmralı'ya göndermeyiz. Çünkü onların, oradan aldıkları mesajı farklı şekilde götürme ihtimalleri olabilir…'
Kısmen kapalı, hükümetin yüklediği anlam çerçevesinde yol alan, Kürt meselesi ile silah sorunu arasına mesafe koyan bu yöntem, bir 'siyaset tarzı'dır, buna şüphe yok.
Ancak tek siyaset tarzı değildir.
Neden?
Bu tabloda Kürt siyasi hareketinin talepleri varsayılmakta, siyasi varlığı ise geri planda kalmakta, bağımlı bir değişken görüntüsü taşımaktadır. Açıktır ki, bu tablo ya da bu tarz, ancak Öcalan'ın siyasi taleplerini tümüyle geri çekip, AK Parti'nin savunduğu sorunu kültürel hakların bireysel tatmini ve genel bir demokratikleşme üzerinden çözme modelini benimsemiş olmasıyla mümkündür.
Nitekim bu yönde pek çok 'okuma' ve 'yorum' yapılmaktadır.
Ancak bunların gerçekçi olduğunu söylemek çok zordur.
Nitekim ilk günden itibaren Kürt siyasi hareketinin sesini duyurabilen parçaları (BDP, Kandil, Avrupa) aksi yönde mesajlar ve tepkiler vermektedir. Avrupa Öcalan'la temas gereğine vurgu yapmakta, Kandil tek taraflı silah bırakma fikrine soğuk bakmakta, BDP kendisine aracı değil doğrudan taraf rolü biçmektedir.
Bunların anlamı şudur: Kürt siyasi hareketi açısından temel sorun, sürdürülen görüşmelerin 'kurumlaşması'dır. Tanımı ve yöntemidir.
Bu, Kürt aktörlerin yıllardır üzerinde durduğu eşit taraf, eşit müzakere taleplerinden farklı bir şey değildir.
Nitekim izleyebildiğimiz kadarıyla Kürt hareketinin tüm parçaları barış süreciyle ilgili engelleyci bir hata yapmamak konusunda son derece dikkatli davranıyorlar. Ancak bu sürecin yöntemiyle ilgili tatmin olmaktan uzak bir görüntü veriyorlar.
İkinci 'siyaset tarzı' da bu noktada karşımıza çıkar.
Kürt meselesiyle silah sorununun birlikte ele alındığı, karşılıklı konuşma, etkileşim üzerinden Kürtlerin açık siyaset yapabilecekleri zemin oluşturulmasını hedefleyen bir tarzdır bu…
Kabul etmek gerekir ki, çözüme doğru, gerçekci ve kalıcı olanı budur.
İlk tarz pek çok kez denenmiş ve sonuç hep hüsran olmuştur.
Önümüzde ciddi bir fırsat var, umarız heba edilmez…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025