Ali BAYRAMOĞLU
Gezi olayları ve sonralarıyla ilgili muhafazakar çevrelerde iki farklı eğilim var.
İlk eğilim, olanı hızla 'açıklama'yı tercih ediyor.
Örgütlü bir kalkışma, bir tür komplo, 28 Şubat benzeri bir ortam arayışı olarak bakıyor olup bitene. Baskın ve keskin bir eğilim bu. Seferberlik Teftiş Kurulu'ndan olaylarda dış parmağa kadar uzanan, Tayyip Erdoğan'ın hedef alındığını düşünen bu eğilim içinde ciddi sınıfsal reaksiyonlar barındırıyor.
İkinci eğilim daha çok 'anlama' peşinde.
Bu eğilime sahip kişiler, işin iktidar mücadelesi boyutunu göz ardı etmeden 'ne oluyor, nerede hata yapıldı' sorularını soruyor.
Soru sormadan yanıt alınmaz…
AK Parti Türkiye'yi 10 yıldır yönetiyor. Pek çok başarılı sonuç aldı. İktisadi alanda, kamu hizmetleri konusunda, istikrar açısından, sivilleşme itibariyle, hatta Kürt meselesinde…
Tayyip Erdoğan AK Parti'nin doğal lideri, partisinden bile güçlü karizmatik bir siyasetçi. Attığı pek çok adım, kararlılığı, gösterdiği irade ve cesaret ülkenin yolunu açtı, seyrini değiştirdi.
Ne var ki, siyasetçilerin sicili başarılar kadar, başarısızlıklar da olur.
Demokratik değişim bir yanıyla taşıyan ancak öte yanıyla hak ihlallerine yol açan, misyon sahibi polis ve yargıç hükümranlığı üreten kimi 'adli süreçler' bunlar arasında yer almıyor mu örneğin? Ya da KCK kazaları, Roboski ve benzerleri…
Bu işin bir yanı. Siyaset ve siyasetçinin öyküsünü anlatan sadece 'başarı/başarısızlık' skalası değildir.
Siyasi tercihler, siyasi anlayış, demokrasi kavrayışı, üslup başka bir bütün oluşturur. Siyasi eylemlerin, hatta başarının toplumsal meşruiyetini ve desteğini bu öbek, demokrasi ve siyasi algı öbeği meydana getirir.
Asıl sorun işte burada…
Bu noktada epey süredir, aslında başlangıçtan beri ciddi bir aksaklık var.
Sanırım AK Parti'nin ve Tayyip Erdoğan'ın siyaset tarzıyla ilk makalemi Birikim Dergisi'nde 2004'te yerel yönetim seçimlerinden sonra yazmıştım. Bu tarz için 'ataerkil siyaset' kavramını kullanmış ve şöyle tanımlamıştım:
'Vermeyi sevmek, ama istenmesinden, aşırı ve tepkisel bir tedirginlik duymak; farklı parçalardan oluşan bir toplum tasavvurunun yokluğu ile ulaşılan millet fikri… Toplum,siyaset ilişkilerini hizmet, beceri ve dayanışma üçlüsü içinde ele almak…'
O makale şöyle bitiyordu:
'AKP toplum ve bireyi, 'makul ve edilgin olduğu', 'açık ve örgütlü talepte girişimde bulunmadığı', 'kendisi için yapılan doğruları gördüğü' oranda toplum ve birey olarak kabûl etmektedir…'
Bu açıdan değişen hemen hiç bir şey yok…
Fark yıllar sonra bu ataerkil siyaset anlayışının büyük tepki dalgasını tetiklemiş olmasında…
Peki neden, ne değişti?
Belki şu:
AK Parti 2010 yılına kadar 'muhalif tonlu' bir siyasi iktidardı. Eski rejim aktörlerine karşı sürdürdüğü mücadelede arkasında kentli, modern, liberal, demokrat pek çok kesimi bulmuş ve meşruiyetinin önemli bir kısmını buradan elde etmişti. Bu dönemde 'ataerkil dil' farklı bir işlev yerine getirmiş, iktidarın mücadele etme gücünün sembolü görülmüş ya da bu mücadeleye oranla, doğal olarak, önemsenmemişti.
Ayrıca bu zaman diliminde AK Parti tüm enerjisini bu mücadeleye yöneltmiş, kamu politikalarında kendi siyasi tercihlerini sınırlı tutmuş, daha çok demokrasi, özgürlük ve insan hakları gibi araçları öne almıştı.
2010 sonrası AK Parti muhalif tonlu iktidar olmaktan çıkmış, çıplak iktidar haline gelmiştir.
Ve bunun adım adım üç sonucu olmuştur. Önce atarekil siyaset görünür hale gelmiş, dahası sisteme ait aksaklık ve hukuksuzlukların asli sahibi ve sorumlusu olarak görülmeye başlayan siyasi iktidar algısı bu ataerkil dil ile özdeşleşmiştir. Ardından AK Parti kamu alanı tanzim politikalarına kendi değer sistemini artan oranda enjekte etmeye başlamış, aks demokratik politikalarından kimlik politikalarına doğru kaymaya başlamıştır. En nihayet sistemin ve anayasanın denge ve denetim cihazları fiili iktidar karşısında anlamsızlaşmaya başlamıştır.
Katılım, uzlaşma gibi mekanizmalardan uzak duran ataerkil dil bu dönemde, bu istikametteki taleplere meydan okuyan, devlet gücüyle karşı çıkan bir üslup kazanmıştır. Tek ayaklı, hızlı, tartışmaya kapalı eğitim politikaları, alkol düzenlemesi, çevre siyaseti bunlara örnektir.
'Ne oluyor, nerede hata yapıldı' sorularının yanıtını burada aramak gerek.
AK Parti'nin ataerkil dili ve uygulamalarının ulaştığı keskinlik, bizzat onun, yani AK Parti'nin döneminde şekilllenen demokratik ve açık toplum tarafından taşınamaz hale gelmiştir.
Dili değiştirmek gerekir artık…
Yazarlar
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025