Ali BAYRAMOĞLU
Babacan merkez bir siyasi partiyi hedefliyor, Davutoğlu ise daha muhafazakâr çizgiye yöneliyor. Farkları muhafazakâr siyaset alanını zenginleştirecektir. Ortak yanları ise muhafazakâr siyaset tanımında yeni bir eksen oluşturacaktır.
Biri Ali Babacan diğeri Ahmet Davutoğlu tarafından kurulacak iki yeni siyasi partinin sahaya çıkmasına az kaldı.
Bu girişimlerin ne ölçüde başarılı olacağını zaman, şartlar ve izleyecekleri siyaset gösterecek. Bununla birlikte kuruldukları andan itibaren, siyasi alana yeni bir enerji ve haraketlilik getirecekleri açıktır.
Şu üç gelişme kuvvetle muhtemel görünüyor:
1- AK Parti’nin muhafazakâr siyasi alan üzerindeki söylemsel ve fiili hegemonyasının kırılması.
2- Muhafazakâr seçmen dokusunun kısmen ayrışıp, geçmişte olduğu gibi daha heterojen bir görüntüye kavuşması.
3- Muhafazakâr ya da merkez siyasetin, Türkiye’nin yeni dinamikleri, sorunları ve ruh hali etrafında yeniden tanımlanması.
Kurulacak siyasi partilerin muhafazakâr alanın sınırlarını aşması, farklı eğilimleri bünyesinde toplayarak yol almaları pekala mümkün, hatta iddialar arasında. Bununla birlikte, şimdilik, kurucularının siyasi öyküleri itibariyle çıkış referansları muhafazakâr siyasete gönderme yapıyor.
SİYASİ ÇIKIŞLAR
Geçtiğimiz günlerde, Babacan, kamuoyuna yönelik önemli ilk çıkışını, ilk sesli siyasi adımını Karar gazetesine verdiği söyleşiyle attı.
Aynı günlerde Ahmet Davutoğlu ve onunla hareket dört eski AK Parti milletvekili, parti yönetimi tarafından ihraç talebiyle disiplin kuruluna gönderildi. Bunun üzerine AK Parti’den istifa edip yeni bir yola çıktıklarını ilan ettiler. Bu istifaları diğerleri takip etti, bazı AK Parti eski milletvekilleri ve yöneticileri Davutoğlu’na katılmak için partilerinden ayrıldı.
Şimdi cevap bekleyen ilk sorular şunlar:
Bu iki siyasi aktör neyi temsil ediyor? Ortak ve ayrışan noktaları neler?
Bu sorulara verilecek yanıtlar, hem muhafazakâr siyasetin önümüzdeki dönemde nasıl tanımlanacağına dair ipuçları içerir, hem muhafazakâr siyasi alanın hangi ayrışmalar üzerinde yeniden yapılanacağını gösterir.
Babacan ve Davutoğlu’nun açıklamaları bu konuda kimi veriler içeriyor.
Babacan’ın verdiği söyleşideki vurucu noktalar, kolektif siyasi yönetim, tüm kesimleri kendisine çekmeyi hedefleyen bir sentez partisi, mevcut otoriter düzenin tashihi yanında Türkiye’nin yeni talepleri ve gereklerine uygun bir siyaset, bu çerçevede hukuk devleti, özgürlük düzeni, rasyonel ekonomi yönetimi gibi hususlardan oluşuyordu.
Davutoğlu’nun istifa konuşması ise üç başlık altında özetlenebilir:
- Davutoğlu, daha önceki çıkışlarının, özellikle açıkladığı manifestonun kamuoyuna verdiği “kişi merkezli siyasi tavır” görüntüsünden uzaklaşıp, (bu onun güçlü liderlik özelliklerini elbet ortadan kaldırmaz), yanına aldığı AK Partili eski milletvekilleri ve teşkilat üyeleriyle, bu kez örgütlü bir ekip siyaseti iddiasını ortaya koydu. Hatta basın toplantısı sırasında bu istikamette bir tür gövde gösterisi yaptı. Daha sonra gelen istifalar bunu güçlendirdi ve Davutoğlu’nun AK Parti içindeki (ölçüsü henüz belli olmamakla birlikte) etkisini gösterdi.
- Davutoğlu, AK Parti’den, yaptıkları uyarılar dikkate alınmadığı, ihanet ve ihraç girişimiyle karşılandığı ve yönetim geri çevrilemez yanlış bir istikamete gittiği için ayrılmak zorunda kaldıklarını söylerken, kuruluş dönemi AK Partisi’ne aidiyet ve sadakatini vurguluyordu. Bir bakıma kendi siyaset zemini ve hedef kitlesinin burası ve burada olduğunu söylüyordu. Muhafazakâr itirazların, bu kesimde alttan gelen gençlik dinamizminin, toplumsal-sınıfsal dönüşümün, bu çerçevede doğan yeni taleplerin, kuracağı yeni partinin taşıyıcısı olacağını ima ediyordu. Davutoğlu ve ekibinin bu durumda, muhafazakâr şemsiye altında farklı kesim ve seslerin yer alacağı bir siyasi parti tasavvuruna sahip olduklarını söylemek yanlış olmaz.
- Özgürlükçü, sivil, rasyonel, yerel-evrensel değerler sentezine dayanan bir siyaset tanımı, benimsedikleri ilkelerin ana hatlarını oluşturuyordu. Konuşmasında siyasi ilkeler konusundaki satır başları ise şöyleydi: İnsan hakları, özgürlükler, demokratik anayasal sistem, demokratik hukuk devleti, liyakat, ehliyet, serbest piyasa ve rekabet, dünyaya açık barışçıl siyaset ve Türkiye.
FARKLAR VE BENZERLİKLER
Asıl sorulara gelelim. Bunların anlamı ne? Davutoğlu ve Babacan arasında ilk bakışta göze çarpan ortak noktalar ve farklar neler?
İkili arasında görünen ilk önemli fark, Babacan’ın muhafazakâr kesimin önemi ve gücünü ihmal etmeden kesimler arası sentezi ifade eden bir “merkez partisi” kuracağını ima etmesi, buna karşın Davutoğlu’nun sentez gereğini göz ardı etmeden daha çok “muhafazakâr bir şemsiye partisi”ne yöneleceğini göstermesidir. Velhasıl, Babacan siyasi merkeze, Davutoğlu muhafazakâr alana yönelmiş görünüyorlar.
Bu ayrım, bu siyasi partilerin sahaya çıkışıyla muhafazakâr siyasi alanı etkileyecek niteliktedir. Babacan’ın atfedilen kolektif siyaset tarzı, Davutoğlu’na yakıştırılan kuvvetli lider özelliklerine oranla en azından şimdilik daha belirleyici bir unsurdur. Davutoğlu’nun, AK Parti’den istifa eden kadrolarla bu partinin zemini ve tarihi referansından kopmadan hareket etmesi, buna karşılık Babacan’ın “yeni” vurgusu ve bu çerçevede oluşturacağı muhtemel kadrosu seçmen algısı bakımından önemli olacaktır. Ayrışma her zaman ortak alanı daraltmaz, tersine genişletir. Nitekim bu farklılık, büyük ihtimalle muhafazakâr alana derinlik katacak, normalleşme sürecini hızlandıracak, sağ-muhafazakâr alanın volümünü tekrar büyütecektir.
Söz konusu farkın görece bir yönü de bulunmaktadır. Babacan ve Davutoğlu aynı havuza akan farklı ısıdaki, ancak benzer kalitede sulara benzetilebilir. Havuz dolduğu zaman önemli olan, orada oluşacak ısı ya da denge olacaktır. Bu yön muhafazakâr siyasetin yeni tanımıyla ilgili bir ön fikir verir. Eldeki verilerle ilk akla gelen kimlik siyasetinden merkeze doğru ilerleyecek bir siyaset ve aidiyet tanımıdır. Nitekim Babacan hedeflediği ortalama bir siyasi merkezin doğal olarak yumuşak bir muhafazakâr ağırlık taşıyacağı gerçeği ile, Davutoğlu’nun dile getirdiği siyasi ilkelerin muhafazakâr alanı merkeze çekme ihtimali iki aktörün arasındaki doğal kesişme noktasıdır.
Siyasi ilkeler söz konusu olduğu zaman bu kesişme yerini iyice ortak noktalara bırakmaktadır. Bunlar açık biçimde, siyaseti, liberal, özgürlükçü bir demokrasi anlayışıyla tanımlama, Türkiye’nin kutuplaşma ve çatışma ikliminden uzaklaştırılması, adalet ve rasyonaliteyi hedef alma eğilimleridir. Bu istikamet, solu bir kenara koyarsak, yeni bir ve yeni bir Türkiye tanımını en azından vadetmektedir.
Muhafazakâr alanda siyasetin yeni eksenleri meselesine gelince:
AK Parti’nin yaşayacağı örselenmeye gücünü koruyacağını dikkate alırsak, muhafazakâr alanda siyaset, kimlikçi ya da tek kimlik merkezli “otoriter bir bakış” ile farklılıklara açık, daha sentezci ve “özgürlükçü bir bakış” arasında ayrışmaya gebedir.
Bu istikamette gelişmelerin tek koşulu bulunuyor: Seçmeni ikna, farklı kesimlerle ilişki ve başarı...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025