Ali BULAÇ
Dört yazımızda anlattıklarımız ışığında mülteci sorununa şu 10 maddede çözüm bulmak mümkün görünmektedir:
1.Bir coğrafi bölgenin sakinleri/yerli ahalileri, şu veya mücbir sebeple yurdunu terk etmek zorunda kalmış mülteciyi, muhaciri kendi ülkesinin “vatandaşı” değil diye geri çeviremez, Allah’ın mülkünde onun da payı ve yaşama hakkı vardır. Allah’ın mülkünde, mülteci terk ettiği yurdu tam güvenli hale gelinceye kadar geri gönderilemez; aşağılanamaz, ikinci sınıf insan muamelesine tabi tutulamaz.
2.Bir ülkenin kabul etmekte ihtirazi kayıt koyabileceği yegane kriter istiab haddidir. İstiab haddi dolmadıkça mülteci kabul etme mecburiyeti vardır. Alabilecekken, geri çevrilmeleriyle mültecilerin hayatları tehdit altına girecekse, denizlerde boğulacak, dağlarda soğuktan öleceklerse sorumluluk o ülkenin bütün yurttaşlarına aittir. Bir ülkenin insanlarının kendi dinlerinden veya etnik kökenlerinden olan mültecilere diğerlerine göre daha çok yakınlık duyması fıtridir, tabiidir. Ama söz konusu fıtri temayül kendi dininden veya etnik kökeninden olmayan “Allah’ın kulları”na karşı ayrımcı ve dışlayıcı tutumlar takınmasının meşru gerekçesi değildir.
3.Allah’ın mülkünde insanlar eşittir. Hiç kimse dininden, etnik kökeninden, inancından, renginden, cinsiyetinden, sınıf veya zümresinden dolayı temel insani hak ve özgürlüklerinden yoksun bırakılamaz; muhacir/mülteci diğer insan gruplarıyla eşit haklara sahip olduğundan ayrımcılığa tabi tutulamaz; evrensel düzeyde kabul edilmiş temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bırakılamaz. İslam Şeriatı, can, mal, din, akıl ve nesil emniyetini garanti altına almak üzere düzenleme yaparken, mültecileri veya gayrımüslimleri bu emniyetten dışarıda bırakmaz.
4.Tevhid dininin ulu’l azm peygamberlerinin hayat hikayesi hicret, muhacirlik ve mülteciliktir. Hz. İbrahim, Hz. Lut, Hz. Musa vb. Hz. Muhammed (s.a.) ve ashabı birer muhacir-mülteci olarak yurtlarını terk ettiler, Medine’ye sığındılar. Bir hafta Kuba’da kaldılar, onları istemeyen yabancı düşmanı/ırkçı Yesribliler evlerini taşladı; Hz. Peygamber ancak birkaç gün sonra gece vakti ve silahlı korumalar eşliğinde Medine’ye girebildi. Onu ve küçük cemaatini istemeyen Yesribli ırkçılar yanında onu canla-başla koruyan Medineli Ensar vardı. Kıyamete kadar “muhacir-ensar” ilişkisi önemini ve fonksiyonunu korumaya devam edecektir. Dinini ciddiye alan ve sorumluluk sahibi olan her Müslümanın mülteciye/muhacire “ensar” olmak zorunluluğu söz konusudur.
5.Mültecilerin yerli ahali ile bir takım sorunları yaşaması mümkündür, bu sorunların çözümünde takip edilecek politikalarda anahtar terim müslümanlar için “kardeşlik (muahat)”, müslüman olmayanlar için “yaratılıştı eş ve eşitlik”tir. Her ikisinde uyum hedeflenir. Lakin uyumdan anlaşılması gereken “asimilasyon amaçlı entegrasyon” politikaları değildir. Mültecilerin yeni geldikleri bölgenin zaman içinde dilini öğrenmesi, bölgeye ilişkin örf ve adetlere uyum sağlaması için resmi ve sivil kurum ve kuruluşlar tarafından çeşitli çalışmalar yapılırken, bunun yanında kendi dillerini konuşup dilleriyle eğitim almaları ve temel hakları zedeleyici olmayan örf ve adetlerini yaşama imkanlarının sağlanması gerekir.
6.Mülteci veya yabancı düşmanlığının önemli sebeplerinden biri iş piyasasının yerli ahali aleyhine bozulması; iş insanlarının sığınmacı ve mültecileri ucuz emek olarak kullanması, böylelikle ücret ve fiyat istikrarının bozulmasıdır. Bu sorunu çözmenin yolu mültecileri nefret objesi haline getirmek değil, doğru ekonomik politikalar takip etmekten geçer.
7.Irkçılık, yabancı düşmanlığı ve mültecilere yönelik her türden saldırı ve ayrımcılıkla tavizsiz-kesintisiz mücadele edilmelidir. Yabancıların temel beş hakkını ihlal edici her türden nefret söylemi, ırkçılık ve düşmanlığa sıfır tolerans tanınması ahlaki görevdir. Mültecilere cari piyasa fiyatları üstünde hizmet bedeli talep eden kamu kuruluşları başındaki memur veya seçilmiş kamu görevlileri (Bolu Belediye başkanı gibi) görevden alınmalı, kamu görevi almaları yasa ile önlenmelidir.
8.İnsanları zorunlu olarak yer değiştirmeye mecbur eden sebepler ve sorunların kaynaklarına inilmesi, bölgesel ve devletler arası kurum ve kuruluşların insanları ilticaya sevk eden sorunların çözümü için ortak işbirliği yapması zarureti vardır.
9.Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, dünya genelinde savaş, çatışma, açlık ve ayrımcılık sebebiyle mülteci konumuna düşenlerin sayısının 100 milyonu aştığını, bu sayıya ilk defa ulaşıldığını açıkladı. 2021’de zorla yerinden edilenlerin sayısı 90 milyona ulaşmıştı. Mevcut anlayış ve dünya düzeni devam ettikçe mülteci sayısı giderek artış gösterecektir.
Mültecilerin yarısından fazlası çocuk ve gençlerden oluştuğu, özellikle iç çatışma ve savaşların yaşandığı bölgelerden süren göçlerden en büyük sıkıntıyı kadınların yaşadığı, en çok kadınların ve çocukların istismara maruz kaldığı göz önüne alınırsa, ortada insani temel bir kriz olduğu anlaşılmaktadır. Bu sorun sınırlarda duvar örmek, mültecileri kaçtıkları cehennem hayatına geri çevirmekle çözülemez. Sorunu, gerçek kaynaklarına inip yerinde çözmenin yollarını aramak gerekir. Temel sorun çözülünceye kadar külfetin adil ve eşit şekilde bölüştürülmesi ahlaki ve hukuki sorumluluktur.
10.Nihai ve kalıcı çözüm için küresel düzeyde temel bir paradigma değişikliğine ve vicdani/ahlaki bir duyarlılığın geliştirilmesine ihtiyaç var. Batı hukuk mevzuatında yer alan değerli hükümler yanında, İslam bize yeni ve daha geniş perspektifi içeren bir paradigma inşası için zengin imkanlar ve kaynaklar sunmaktadır.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.08.2025
16.08.2025
7.08.2025
3.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
23.06.2025