Ali BULAÇ
Bugün 27 Muharrem. Matem ayının bitmesine iki gün kaldı, 10 Muharrem 61’de Hz. Hüseyin Kerbela’da şehit edilmişti (Miladi 10 Ekim 680). Muharrem ayında Hüseyin ve Kerbela’dan başka yazı yazmamaya karar vermiştim.
Gün geçmiyor ki Gazze’den bir katliam haberi gelmiyor, rakamlar artık bir anlam ifade etmiyor. En son verilen rakama göre 21 aydır İsrail’in öldürdüğü Gazzeli sayısı 56 binin üstünde, vahşi bombardımanlar sonucu viraneye dönen yerleşim birimlerinin enkazı altında olanların sayısı 100 binin üzerinde.
Son aylarda bombardımanlarla olan ölümlere açlıktan ölenler eşlik ediyor. İki milyon 300 insan gıda, su ve ilaca erişimden yoksun, birkaç gün önce 60 civarında bebek açlıktan öldü. Kadınlar ellerini semaya kaldırıp feryat ediyor:
“Ey Araplar, ey Müslümanlar, neredesiniz. Allah için yardımımıza koşacak kimse yok mu?” Yok!
Nüfusu iki milyara yaklaştığı söylenen Müslüman aleminden sadra şifa verecek bir ses gelmiyor. Araplar derin bir sükut içinde, dilleri lâl, kulakları sağır, gözleri kör!
Bu Tih çölünde sürgün yaşayan ülkelerde Filistin lehine konuşmak da yasak. Geçenlerde Ürdün’de Üsame Acerima isminde bir milletvekili, “İstenirse Ürdün ordusu öğle namazını Mescid-i Aksa’da kılabilir” dediği için hemen tutuklandı, vekilliği düşürüldü ve alelacele “yargılanıp” 12 sene hapis cezasına çarptırıldı.
Arap olmayan Müslümanlar da aynı illete maruz kalmış vaziyette. Milli çıkarlarını, refahlarını, konforlarını düşünüyorlar, Filistin’le ilgilenmenin ne büyük bir risk ve bela getirdiğini biliyorlar; ses çıkarmıyorlar, en üst perdeden ses çıkaranlar da İsrail’le süren diplomatik, askeri, siyasi, ekonomik, ilişkilerine halel getirmemeye özen gösteriyorlar.
Küresel güçler (ABD-Avrupa) İran’ın kolunu kanadığını kırdılar, Hizbullah’ı susturdular. Hamas son neferini de şehit verene kadar direnmeye devam ediyor; İslam aleminin en onurlu halkı Yemen Ensarullahı İsrail’i füze atmaya devam ediyor. Allı şanlı ülkeler, Yemenlilere öylesine kızıyorlar ki, ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar.
İsrail son nefesini verme noktasında gelmişken, Suriye oksijen çadırına aldılar. 12 günlük savaşta da İsrail, bitme noktasında gelmişken, Netanyahu batıya “Savaşı durdurun!” çağrısında bulundu, Amerika en ağır bombardıman uçaklarıyla İran’ı vurdu. İsrail ikinci kez kurtarıldı.
Evet, zalim, gaddar bir diktatör gitti sağa sola kaçışmış onbinlerce Suriyeli mülteci ülkelerine döndü. Bu, mazlum Suriye halkı için sevindiricidir ve elbette bir kazançtır, bunda tereddüt yok. Yüce Allah Suriyelilere aynı acıları bir daha yaşatmasın. Ama Müslüman bir halkın bir nebze acıları dindirilirken, Gazze, tarihin en vahşi canavarının önüne atıldı, siyonist canavar bu savunmasız, sahipsiz, kimsesiz halkı parça parça yiyor, vahşet her Allah’ın günü sürüyor, milyonlarca Müslüman sadece seyretmekle kalıyor.
Düşünün, bebekler, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve yüzbinlerce Gazzeli, sudan, yemekten mahrum, İsrail ve destekçileri batı, bir halkı aç bırakarak ölüme terk ediyorlar; ne Mısır’ı, ne Türkiyesi ne bir başkası son nefesini verirken feryat eden Gazzeli’ye bir tas su, bir lokma ekmek ulaştıramıyor, İsrail buna izin vermiyor.
Bu, 2025 yılında gözümüz önünde yaşanan, ekranlarda canlı yayınlanan ve her Allah’ın günü tekrar eden Kerbela değil mi? Hüseyin ve 71 masum insan, çölün ortasında aç-susuz bırakılarak öldürülmedi mi? Gazze’de aynı cinayetler tekrar etmiyor mu?
Dün ve bugün, her sene Hüseyin için yas tutanlar, ağlayanlar haksız mı? Zulmen öldürülenler için matem tutmak günah mı?
Bazı Şii grupların Hüseyin ve onunla birlikte öldürülenler için matem tutarken aşırıya gittikleri doğrudur. Zincirle sırta vurmak, vücutta yaralar açmak, canhıraş ağlayıp haykırmak cahiliye adeti olarak kabul edildiğinden İslam dini tarafından yasaklanmıştır.
Tamam, bu aşırılıkları sünnetin cevaz verdiği ölçüler içinde törpüleyelim ama tuzu kuru bir hocanın dediği gibi de yapmayalım. Skandal fetvalarıyla şöhret bulan bir Hoca şöyle vaaz veriyor:
“Gazze’de katliam sürerken yas tutmayalım, eşlerimizi sevmeye devam edelim, kendimizi yemeklerden mahrum etmeyelim, hatta en lezzetli yemekleri yiyelim, güzel elbiseler giyelim, tatile çıkalım, kendimizi dünyanın bu güzel nimetlerinden mahrum bırakmayalım.”
Ben de derim ki, bu Hoca’nın dediğinin aksini yapalım, Muharrem’de Hüseyin için matem tutarken, matemimize Gazzeyi de katıp bu mazlum, çaresiz, sahipsiz halk için ağıtlar yakalım; erkeklerimiz mütevazi hayatı seçsin, kadınlarımız da siyah feraceden başka elbise giymesin. Sabah akşam, gece gündüz, evde sokakta Gazze’yi unutmayalım, unutturmayalım!
NOT: Eğer bu Hoca ironi yapmıyorsa –ki ironu yapıyorsa lütfen açıklasın- büyük bir vebal altındadır.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
23.10.2025
13.10.2025
4.10.2025
28.09.2025
22.08.2025
16.08.2025
7.08.2025
3.08.2025
25.07.2025