Alper GÖRMÜŞ
‘İmza’nın bütün tartışmaları bitirdiği sözleşmeler çağının içindeyiz… Özel hukukta bile bir kişi herhangi bir taahhüdün altına imzasını basmışsa, o taahhüdü yerine getirmek zorunda; imza varsa, imza sahibinin olası bütün itirazları hükümsüz sayılıyor: “İyi de imzan var kardeşim! Ne yapabiliriz ki, imzan var işte, bak” deniyor.
Artık ne tehdit edildiğine dair yeminler işe yarar ne de “imzalamasaydım şu olacaktı bu olacaktı” diye sıralanan birtakım insani gerekçeler. Hangi otorite devredeyse o, “İmza namustur” der ve tartışmayı bitirir. Onun üstüne de bir daha kimse söz söyleyemez.
Bir nevi imza sayılan şifahi söz vermelerde mesele bu kadar katı değildir ama, orada da sözünden kıvırmak isteyenin karşısına aynı gerekçeyle çıkılır:
“Tamam kardeşim, imzan yok da söz vermedin mi bana?..”
“Verdim ama, bak sonra neler neler oldu…”
“Ben anlamam kardeşim, işte bak kendi ağzınla söylüyorsun söz verdiğini…”
Altında TC devletinin imzası bulunan uluslararası belgeler
Türkiye, Avrupa Konseyi’nin yalnız 47 üyesinden biri değil 12 kurucu üyesinden biri. Konsey, kuruluşundan sonraki yıllarda üyelerin uyması zorunlu bazı prensipleri ve kurumları sözleşmeler halinde yazıya dökmüş; bunların her birinin altında Türkiye’nin de imzası var.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) bu kurumlardan biri. Bir de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) var. Bu kurum ve sözleşme birbiriyle bağlantılı.
AİHS, 4 Kasım 1950’de İnsan Hakları Bildirisinde bulunan hakları topluca güvence altına almak için Avrupa Konseyi üyelerinin üzerinde anlaştıkları metnin adı… Bu metin esasen insanların insan olmaktan kaynaklanan haklarını, doğası gereği onları kısıtlamak isteyen ‘milli’ devletlere karşı korumak amacıyla yazılmış bir metin. Metin, bu haklarının kendi devleti tarafından ihlal edildiğini düşünen her bireye, AİHS’ye dayanarak kendi devletlerini Avrupa Konseyi’ne şikâyet etme hakkı veriyor. Avrupa Konseyi bu amaçla 1959’da bir yargı mekanizması kurmuş, onun adı da AİHM.
Tekrar etmek pahasına: Türkiye, bütün bunları kendi rızasıyla kabul etmiş, imzasını basmış.
İmzaları orada dururken devletin yaptıkları
Şimdi de olana bakalım: Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osman Kavala adlı bir yurttaşını bazı iddialar öne sürerek tutuklamış, bir buçuk yıl süreyle iddianamesini bile yazmadan cezaevinde tutmuş, neden sonra iddianamesini yazmış, yargılama sonucunda da mahkeme beraatine hükmetmiş. Fakat o da ne? Ülkenin cumhurbaşkanı tam o anda araya giriyor ve “Perde arkasında Soros türü bazı ülkeleri ayaklandırmak suretiyle oraları karıştıran tipler vardır. Onun da Türkiye ayağı içerideydi, bir manevrayla dün onu beraat ettirmeye kalktılar” diyor. Sonrasında beraat kararını veren mahkeme heyeti hakkında soruşturma açılıyor, Kavala da serbest bırakılması gereken gece, aylar önce tahliye edildiği başka bir dosyadan tekrar tutuklanıyor.
Verdiği sözü yerine getirmemekle övünen bir devlet
İşte bütün bunlar yaşanırken AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden doğan haklarının ihlal edildiğini söyleyerek kendisine müracaat eden TC Devleti vatandaşı Osman Kavala’yı haklı buluyor ve tutukluluğuna son verilmesini istiyor.
Peki, “Evet, ben AİHM’nin bütün kararlarını -doğru bulsam da bulmasam da- uygulayacağım” sözünü hem de imzasıyla veren TC devleti ne yapıyor? Yukarıda anlattığım şeyi yapıyor ve kararı uygulamıyor. Üstelik de bunu, bir başka ‘ihlal’ kararı karşısında devletin başındaki kişinin gösterdiği tepkide olduğu gibi sanki övünülecek bir şeymiş gibi yapıyor. (Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kasım 2018’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş hakkında verdiği ‘ihlal’ kararına devletin uymayacağını şu sözlerle anlatmıştı: “AİHM’in verdiği kararlar bizi bağlamaz. Biz karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz.” Nitekim öyle oldu, tıpkı Kavala örneğinde olduğu gibi ‘karşı hamle’ yapıldı ve Demirtaş için bir başka davadan tutukluluk kararı verilerek AİHM kararı geçersiz kılındı.)
Bakanlar Komitesi kararına karşı çocuk-devlet savunmaları
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, AİHM kararına uymadığı gerekçesiyle TC Devleti hakkında ihlal prosedürünü harekete geçirme kararına karşı devletin öne sürdüğü itirazlara gelince… Onlar da haksız olduğunu bilen fakat bunu laf salatasıyla bulandırmaya çalışan bir çocuğun itirazlarını andırıyordu.
Önce, bir TC mahkemesinin AİHM kararını uygulayarak Kavala’yı tahliye ettiği fakat aynı gün bir başka mahkemenin başka bir davadan tutukluluk kararı çıkarttığı hatırlatıldı ve “gördüğünüz gibi biz aslında AİHM kararını uyguladık, fakat ne yapalım ki bir başka mahkeme yeniden tutuklama kararı verdi” dendi. Tabii, yeni tutuklama kararının bir ‘karşı hamle’ olduğu düşünüldü ve kimse tarafından ciddiye alınmadı.
Bakanlar Komitesi’nin kararına Dışişleri Bakanlığı’nın yazılı açıklamayla gösterdiği tepki de yine bir çocuğun tepkisinden farksızdı. Devlet, bu defa AİHM kararına uymadığını kabul ediyordu ama bir yandan da soruyordu: “Sadece ben mi uymadım?” Yani devlet savunmasını açıkça “tamam ben yaptım ama başkaları da yaptı, tutarlı ol, onlara da ceza ver” temeline oturtmuştu:
“AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin gündeminde halen çok sayıda karar bulunmaktadır. Kavala kararından daha eski olan ve başka ülkeler hakkında ve konularda da uygulanmayan kararlar varken, özellikle Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz. (…) Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, insan hakları sisteminin etkinliğini sürdürmek istiyorsa tarafgir ve seçici tutumunu bırakıp, AİHM kararlarının uygulanmasını tüm üye ülkeler yönünden tarafsız bir yaklaşımla ele almalıdır.”
Yani: “AİHM kararlarına uyacağız” diye söz verip sözünün altına imzasını koyan devletle “AİHM kararları bizi bağlamaz” diyen aynı devlet…
Yine: “AİHM kararları bizi bağlamaz” diyen de, sıkışınca “aslında karara uyduk ama bakın bir başka bağımsız mahkeme aynı gün başka bir davadan tutuklama kararı verdi, eh, bağımsız yargı karşısında devlet olarak boynumuz kıldan ince; biliyorsunuz değil mi, yargı sizde olduğu gibi bizde de bağımsız… Şimdi devlet olarak bizden o mahkemenin kararına uymamamızı ve Osman Kavala’yı serbest bırakmamızı istemezsiniz değil mi” diyen de aynı devlet.
Ve nihayet: Savunmasını “Tamam, kabul, altında imzam olduğu halde uymadım AİHM kararına, tamam da bir ben miyim uymayan; tutarlı ol, aynı şeyi yapan başka ülkeleri de cezalandır” üzerine kuran da aynı devlet.
Hangisi daha haysiyetli? Ne olursa olsun sözünde duran bir devlet mi, yoksa sözünde durmadığı için kâh kabadayılık kâh çocukluk eden bir devlet mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025