Alper GÖRMÜŞ
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı, devletin en iyimser beklentilerini dahi aşan içeriğiyle herkesi şaşırtan çağrısının üzerinden iki ayı aşkın bir süre geçti. O çağrının özü PKK liderinin, kurduğu örgütü lağvetme iradesini olabilecek en güçlü ifadelerle beyan etmesiydi.
O tarihten bu yana PKK’nın fesih kongresinin bir türlü toplanmamasının bütün sorumluluğunu Kandil’e yıkan, buna karşılık kongrenin toplanması için Öcalan’ın ve Kandil’in kolayca karşılanabilecek ‘teknik’ taleplerini duymazlıktan gelen devlete söyleyecek hiçbir sözü olmayanlar bilmeli ki “neden hâlâ olmuyor” diye sızlandıkları şeyde kendilerinin de payı var.
Kongre neden toplanamıyor ya da bu çevrelerin diliyle söylersek, Kandil neden “ayak sürüyor?…” Bu sorunun cevabını biliyoruz: Çünkü Kandil, Öcalan’ın dahil olmadığı bir kongrenin -toplanıp fesih kararı alsa bile- türlü sorunlarla malûl olacağını, sonrasında komplikasyonlarla karşılaşılabileceğini değerlendiriyor.
27 Şubat’tan sonra YouTube’taki Kürt kanallarını daha bir dikkatle izlemeye başladım. Rastladığım bir söyleşide Murat Karayılan, dağdaki PKK’lıların bir bölümünün PKK’nın feshine ve silah bırakmasına karşı olduklarını, onları kendilerinin ikna edemediğini, bunu ancak Öcalan’ın yapabileceğini, Öcalan’ın bir yolla onlara hitap etmesinin sağlanmasının şart olduğunu söyledi. Karayılan söyleşide Öcalan’ın kongreye fiziki olarak katılmasının mümkün olmadığını anlayabildiklerini, fakat teknolojik imkânlar kullanılarak bu hitabın sağlanabileceğini dile getirdi.
Bu talebin yersiz ya da haksız olduğunu söyleyebilir misiniz? Ya da Öcalan’ın üzerine aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirebilmesi için en azından görüşmeler yapabilmesini mümkün kılacak koşulların yaratılmasının talep edilmesini yersiz ya da gereksiz bulabilir misiniz?
Ülkenin bir numaralı sorununu aşmak için irade gösteren büyük bir devletin bu gerçekten basit talepleri karşılamada ayak sürürken “mevzuatımız uygun değil” gerekçesine sığınması inandırıcı mı? Kandil’in ayak sürüdüğünü söyleyen kanaat önderlerinin, gazetecilerin devletin bu pratiğine de söyleyecek iki laflarının olması lâzım gelmez mi?
Bu yazıyı yazmadan önce konuya dair eski yazılarımın arasında dolaştım biraz. Bunlardan 15 yıl kadar eskiye giden birinin başlığı bugün gelinen noktayı anlatır gibiymiş: “Kürt sorunundan daha zor bir sorun: PKK sorunu…” (Öyle dedim ama, liderin “federasyonu, özerkliği ve kültüralist çözümleri” devre dışı bıraktığı, örgütüne de fesih talimatı verdiği 27 Şubat sonrasında olduğumuza göre o başlık bugünü tam anlatmıyor aslında. Bugünü yansıtan başlık belki şöyle olabilirdi: “Kürt sorunundan ve PKK sorunundan daha zor bir sorun: PKK’lılar sorunu…”)
16 Temmuz 2010 tarihli yazının başlığı da “PKK ve Kürt sorunları ancak birlikte çözülebilir” imiş. Şu satırlar o yazıdan:
“Peki, ‘PKK ve Kürt sorunları ancak birlikte çözülebilir’ derken ben neyi kast ediyorum? Tabii ki aynı anda hem Kürtlerin taleplerini karşılayacak hem de PKK’lıları dağdan indirmeye ikna edecek bir formülün geliştirilmesini kast ediyorum. Yaygın kanının aksine, PKK ve Kürt sorunlarını birbirinden ayırarak herhangi bir çözüm imkânına sahip değiliz.”
Murat Karayılan 2010’da Ahmet Altan’a yazdığı bir mektupta şöyle demişti:
“(…) Kürt sorununun çözümüyle gerillanın birbiriyle çok yakından bağlantısı vardır. Bunu görmeyenler gerçekçi çözüm yolunu da bulamazlar. Bu güç, özgürlük için dağa çıkmış, herhangi bir yenilgiyi yaşamadığı gibi, davasını milyonlara mal etmeyi başarmış bir güçtür. Böyle bir konumda olan bir gücün kendiliğinden dağıtılmasını bekleyemezsiniz. Ancak ve ancak Kürt sorununun çözümü temelinde bu gücün toplumsal yaşama dâhil edilmesi düşünülebilir. Bu da ancak diyalog ve bir toplumsal uzlaşmayla mümkündür.”
Bunları, günümüzdeki çözüm süreci tartışmasının görmezden gelinen, onlar yokmuş gibi davranılan PKK’lılar gerçeğini hesaba katmadan gerçek bir çözümün ve huzurun sağlanamayacağını anlatmak için hatırlatıyorum.
Fakat şahit olduğumuz ne: Örgütün hapisteki lideri örgütün fiili yöneticilerine ‘dükkânı kapatın’ diyecek, onlar da içerdekileri dükkândan dışarı çıkartacak, “harç bitti yapı paydos” deyip dükkâna kilit vuracak. Mesele bu kadar basit olabilir mi? Kapı dışarı edilen dükkândakilerin ne olacağı sorusuna Bülent Arınç’ın 2013’te verdiği cevap mı verilecek?
2013’te çözüm sürecine açık destek veren Bülent Arınç bile konu “PKK’lılar” bahsine geldiğinde, o sırada Türkiye topraklarını terk etmesi beklenen PKK’lıların akıbetinin ne olacağı sorusuna “nereye giderlerse gitsinler, cehenneme kadar yolları var” demişti.
Arınç’ın sözlerinde vücut bulan bu devlet duygusunun temelinde, Kürt sorununun geldiği noktada kendi sorumluluğunu kabul etmeyen, dolayısıyla dağdaki PKK’lıları kalbi kötülükle ve karanlıkla dolu, sırf kötülük olsun diye askerle, polisle çatışan insanlar olarak gören bir devlet bakışının olduğu açık.
Geçmişte, her kritik kavşakta başlığı aynı (“Şu anda hangi mümkün çözümü ıskalıyoruz?”) fakat içeriği o günkü gelişmelere göre farklı çok sayıda takip yazısı yazdım. Bu soruya bugün şöyle bir cevap veriyorum: Şu anda PKK’lıların birer kurşun asker değil ihtiyaçları, arzuları, gelecek kaygıları olan gerçek insanlar olduklarını ıskalıyoruz. Bu bakış değişmezse “PKK sorunu” çözülse de “PKK’lılar sorunu” devam eder.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025