Alper GÖRMÜŞ
12 Kasım’da bu sayfada yayımlanan “Kılıçdaroğlu CHP’si (1): Tarih, son 13 yılı Baykalizmle Baykalizm arasında yaşanmış ‘tarihsel’ bir dönem olarak kaydedebilir mi?” başlıklı yazımın spotu şöyleydi:
“Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanlığının ilk yıllarında Baykalcıydı. Dolayısıyla Baykal’dan nefret ettiğini söylese de zihnen Baykalcı olan CHP teşkilatı ve tabanı tarafından sevildi. İkinci dönemde Kılıçdaroğlu Baykalcılıktan uzaklaştı fakat teşkilat ve taban -tabii zahire aldanmayacaksak- esasen değişmedi. Bu dönem Kılıçdaroğlu’na tahammül dönemi olarak yaşandı. Tahammülün sürmesi için seçimi kazanması gerekiyordu, kaybetti. Peki, bu 13 yılda CHP Baykalizmden ne kadar uzaklaştı? Yanılmayı çok isterim ama bu soruya olumlu cevap vermek kolay görünmüyor.”
Aradan bir buçuk ay geçti, kısa bir süre, fakat ben yine de elimizde geçici kanaat oluşturacak kadar veri biriktiği düşüncesindeyim. Bu yazıda, CHP’den gelen seslere bakarak 12 Kasım’da sorduğum soruya an itibariyle nasıl bir cevap verilebileceğini tartışacağım.
CHP’nin Baykalizmle mesafesinin iktidar tarafından da özenle ölçülmeye çalışıldığına eminim, çünkü iktidar bu ölçüye bakarak CHP’yi çekmeye çalıştığı tuzakların ne ölçüde işlevsel-işe yarar olduğuna karar verecek ve propagandasını ona göre oluşturacak.
Baykalizm iki temel sütunun üzerinde şekillenmişti: Devletin benimsediği şekliyle sert laiklik ve yine devletin benimsediği şekliyle sert Kürt siyaseti.
CHP’nin yeni liderliği Kürt meselesi ve legal Kürk siyaseti konusunda Kılıçdaroğlu döneminin utangaç çabalarını aşan, çok daha net tutumlar alıyor. Yine iktidarın teröre karşı mücadele konseptinin sorgulanacağını, iktidarın ve ordunun bu alandaki performansının otomatik olarak onaylanmayacağını ima eden yeni bir çizgi benimsiyor.
Bunun iktidarı rahatsız edeceğinden kimsenin şüphesi olmamalı, yine iktidarın bu yeni CHP çizgisine karşı yoğun saldırıları sanki CHP’nin bu hali işine geliyormuş gibi algılanmamalı. Fakat buradaki en önemli sorun kararlılık. CHP, Özgür Özel’in dediği gibi bu çizgisinden “bir adım bile” geri gitmeme sözünü tutarsa buradan mutlaka olumlu sonuçlar devşirecektir.
İkinci fay hattı: Bu taban ve bu kanaat önderleriyle CHP liderliğinin işi çok zor
İktidarın tepe tepe kullandığı “laiklik eksenli kutuplaşma”ya gelince, işte orada yeni CHP liderliğinin işi çok zor; mevcut taban ve o tabanın kanaat önderleri nedeniyle…
Hayır, iktidarın, devletin laik yapısı konusunda iyi niyetli olduğunu söylemiyorum; değil ve bu nedenle bu konuda endişe belirten bireyler ve toplumsal kesimler haklı. (AK Parti iktidarının ilk yıllarında bu endişe ideolojik temelli bir özcülükten kaynaklanıyordu ve temelsizdi, oysa şimdi somut gözlemler ve olgulara dayanarak söylenebiliyor. Yani “AK Parti laikliğin altını oyuyor” cümlesi bir dönem için yanlıştı, fakat şimdi doğru.)
Endişeler haklı ve doğru, yanlış olan, bunları yine AK Parti’nin işine gelebilecek biçimde, aşırı ‘öforik’ bir ruh haliyle ve iktidara sıradan dindar bilinci manipüle etmede yardımcı olacak malzeme sağlayacak tarzda dile getirmek…
Dediklerimi açmak için ÇEDES kapsamında ilkokul-ortaokul öğrencilerinin mezarlıklarda çevre temizliği yapması karşısında laik kesimin kanaat önderlerinin sergilediği büyük öfkeyi gösterebilirim.
ÇEDES, Millî Eğitim Bakanlığı’nın Diyanet İşleri Başkanlığı ile imzaladığı protokol kapsamında şimdilik pilot uygulamada olan bir proje. Açılımı “Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum…”
Projenin uygulama alanı kapsamında öğrencilere çevre temizliği yaptırmak da var ve tabii mezarlıklar da çevre içinde mütalaa edildiği için öğrenciler mezarlıklarda da çevre temizliği yapıyor. (Daha fazla ilerlemeden bir rezerv koyayım: ÇEDES projesi başta laiklik olmak üzere birçok açıdan eleştiriye açık bir proje, ben burada konuyu sadece mezarlık temizliğine gösterilen tepkiler açısından ele alıyorum.)
Mezarlıklarda temizlik yapan öğrencilerin görüntüleri yalnız sosyal medyada değil, laik kesimin kanaat önderleri arasında da büyük bir infiale yol açtı. İtiraz temel olarak bir noktaya odaklanıyor, deniyor ki bu uygulamada amaç çocuklara hayatı değil ölümü sevdirmek ve benimsetmek, bu dünyanın değil ahiretin önemli olduğunu zihinlerine nakşetmek. İtirazlar “korkunç”, “anlaşılmaz”, “kötülük” gibi pekiştirici sıfatlar eşliğinde dile getiriliyor, Milli Eğitim Bakanlığı topa tutuluyor.
Çocukları ölüm fikrinden uzak tutmak modernliğin ve modern pedagojinin öne sürdüğü bir tez fakat doğruluğu çok su götürür. Ölümü de hayatın bir parçası olarak gören dinî temelli olmayan yaklaşımlar da var ve kanaatimce onların haklı olma ihtimali daha yüksek. Fakat konumuz bu değil, konumuz mezarlık temizliği faaliyetine gösterilen tepkiler ve bu tepkilerin sıradan dindar bilinçte nasıl algılanacağı.
Bir kere şurası muhakkak: Mezarlıklar sadece dindarlar için değil dindar olmayan milyonlarca insan için de saygı gösterilmesi gerektiğine inanılan alanlar. Mezarlıklar toplumların kültürlerinin (de) bir parçası. Dolayısıyla en az caddeler kadar temiz tutulmayı hak ediyorlar. Çevre temizliği için seferber edilmiş okul öğrencilerinin ölümle bağlantılı diye mezarlık temizliğinden uzak tutulmaları saçma değil mi? O öğrencilerin mezarlığa girince ölümü düşünüp ürperdiklerini hiç sanmıyorum, ayrıca kalabalık bir grubun ‘temizlik neşesi’ atmosferinde biraz da ölümü düşünmeleri o kadar da ‘korkunç’ değil.
Fakat asıl mesele o çocukların anne-babalarının kahir ekseriyetle bunun bir ‘kötülük’ olduğunu asla anlamayacak olmaları. Onlar mezarlık temizliğini “mezarlık temizliği” olarak görecek. Seçim propagandaları başlayınca Recep Tayyip Erdoğan’ı şöyle bağırırken görürsek kimse şaşırmasın: “Bunlar var ya bunlar, bunlar çocuklarımızın, kendi ninelerinin dedelerinin mezarlarını temizlemelerinden bile rahatsız oluyor. Bunlar bu milletten kopuk, bunlar bu milletin öz değerlerinden kopuk!”
CHP’den gelen sesler, odaklanılan konular Baykal dönemini andırmaya başladı
Bir buçuk ay önce “Tarih, son 13 yılı Baykalizmle Baykalizm arasında yaşanmış ‘tarihsel’ bir dönem olarak kaydedebilir mi?” diye sorduğumda ‘Değişimciler’in zaferi çok yeniydi ve CHP’nin iki büyük fay hattı konusunda nasıl bir çizgi benimseyeceğini tahmin etmek için elde yeteri kadar veri yoktu. Alarm niteliğindeki tek veri Özgür Özel’in gölge kabinesinin içişleri bakanı Murat Bakan’ın sözleriydi ve onu da şöyle aktarmıştım:
“Laiklik konusunda partinin kuruluş esaslarına yani devrim kanunlarına uygun şekilde, tekke ve zaviyelerin kaldırılmasından bugüne, yani Cumhuriyet’in en temel ilkesinden, Cumhuriyet devrimlerinin üzerine inşa edildiği laiklik ilkesine yeterince güçlü bir şekilde sahip çıkmadığını düşünüyorum. (…) Biz cemaatlar, tarikatlar kapatılsın diyemiyoruz, niye? Ya da laiklikle ilgili kaygımız, ‘Türkiye laiktir laik kalacaktır’ derdik eskiden, bu slogan bile atılmaz oldu. Utangaç, mahcup davranıyoruz, bunun değişmesi gerektiğini düşünüyorum.”
Fakat tek bir konuşmayla bir sonuca varmak tabii ki mümkün değildi. Sonrasında bu gözle izledim CHP’yi. Gördüğüm şu: Özellikle milletvekilleri Baykal dönemini andırır biçimde sadece laiklik, dini gericilik, tarikatlar vb. konularında konuşuyorlar, ilgilerini oraya teksif etmiş görünüyorlar ve bu da CHP’nin “fabrika ayarlarına” dönmekte olduğu gibi bir görüntü veriyor.
Bu eğilim büyük bir ihtimalle tabanın arzularıyla bağlantılı… Milletvekilleri muhtemelen seçmenleriyle görüşmelerinde hassasiyetin bu noktada odaklandığını görüp ona uygun ‘pragmatik’ davranış kalıpları geliştiriyor. CHP tabanı iktidar vaadiyle ikna olup partisinin bu konulardan nispeten uzak durmasına razı olmuştu fakat seçim böyle de kazanılamayınca hiç değilse yüreğini soğutan eski söyleme dönme konusunda yukarıya doğru baskı uyguluyor olabilir.
Parti yönetimi bu baskıya direnemez de söylemde Baykal dönemine döner mi? Dönebilir ve sonuç hiç iyi olmaz. Yanlışlıkla üzerine basılmış seccadeden neler çıkartan Erdoğan bu pasları gole çevirmez mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025