Alper GÖRMÜŞ
ABD Yüksek Mahkemesi’nin, Trump’ın 2024 seçiminde yeniden başkan adayı olup olamayacağına karar vereceği dava bugün (8 Şubat) başlıyor. Davanın konusu, Colorado ve Maine eyaletlerinde alınan, Trump’ın başkanlık seçimlerinde bu eyaletlerdeki oy pusulalarında yer alamayacağı, yani seçime katılamayacağı yönündeki kararlar…
Konunun ayrıntılarına Reuters’in ilgili haberini yardıma çağırarak hatırlayalım…
Colorado Eyalet Yüksek Mahkemesi, 19 Aralık 2023’te, Donald Trump’ın 6 Ocak Kongre baskınında “başkaldırı ve isyan” suçunu işlediği gerekçesiyle bu eyaletteki başkanlık yarışına katılamayacağı yönünde karar almıştı.
Bundan bir hafta sonra da (28 Aralık 2023), Maine Eyalet Sekreteri Shenna Bellows, eski başkanın 6 Ocak Kongre baskınındaki rolü nedeniyle Cumhuriyetçi Parti’nin bu eyalette düzenlenecek ön seçimlerine katılamayacağını bildirmişti.
Trump 3 Ocak’ta her iki eyalet kararını ABD Yüksek Mahkemesi’ne taşımıştı.
Yüksek Mahkeme’de çoğunluk (3’e karşı 6), bir kısmı Donald Trump tarafından atanan Cumhuriyetçi Parti’ye yakın yargıçlardan oluşuyor. Fakat bu matematik yanıltıcı olabilir, çünkü bizzat Trump’ın atadığı yargıçlar 2020 seçimleriyle ile ilgili itirazlarda ve 6 Ocak yargılamalarıyla ilgili süreçte defalarca Trump’ın aleyhine karar verdiler.
Yüksek Mahkeme’nin davaya hızlı bir şekilde bakma kararına övgüyle karşıladığını belirten Trump’ın sözcüsü Steven Cheung, eyaletlerdeki diskalifiye kararlarını “Trump’ın Kasım ayında yasal olarak yeniden seçilmesini durdurmaya kararlı solcu siyasi aktivistlerin iyi finanse edilmiş çabalarının bir parçası” olarak nitelendirdi.
Öte yandan ABD Yüksek Mahkemesi, bu dava ile “isyana karışan” kişilerin kamu görevinde bulunmasını yasaklayan ABD Anayasası’nın 14. Maddesi’nin anlamını ve muhtevasını ilk kez değerlendirmiş olacak. Söz konusu madde, ABD’de İç Savaş’ın ardından 1868 yılında kabul edilmişti.
Meselenin hukuk yanı böyle, fakat onun da ötesinde milyonlarca ABD’linin Trump’ın seçimi kazanıp iktidara gelmesini ‘bir şekilde’ engelleyecek başka yollara gönül indirmeye hazır olduğu da bir sır değil.
Bu tartışma ABD’de kalmaz
Bir ülkede ortaya çıkma ihtimali olan bir gelişmeden söz ediyorsak, o gelişmenin sadece o ülkede doğuracağı sonuç ya da sonuçlardan söz etmemiz mantıklı görünebilir. Dolayısıyla mantıksal olarak bu yazının başlığının “Trump bugün başlayacak dava ile hal’edilirse buna ‘Amerikan demokrasisinin kendisini savunma hakkı’ mı diyeceğiz?” olması gerekirdi. Ne var ki bu doğru olmazdı, çünkü ABD sadece ABD değildir ve ABD’de böyle bir gelişme olursa tartışma sadece Amerikan demokrasisinin kendisini savunma hakkı biçiminde değil, dünya çapında demokrasilerin otoriter-popülist liderlere karşı kendilerini savunma hakkı biçiminde zuhur edecek.
Bu olursa, başlayacak tartışma bir bakıma bir zamanların (en yoğun haliyle 1990’ların) şedit tartışması “iktidara geldiklerinde demokrasiyi lağvedeceklerini bile bile radikal İslamcı partilerin demokratik seçimlerle iktidara gelmelerine izin verilebilir mi” tartışmasının yeni bir içerikle tekrarı olacak. Hiç unutmuyorum, rahmetli Bülent Tanör, birlikte AnaBritannica ansiklopedisinde çalışırken ‘İslami hareketler’ çerçevesindeki bir tartışmamız sırasında “Demokrasi, demokrasiyi lağvetmek üzere iktidara gelmek isteyenlere izin vermemeli” deyince, cevaben “ama Komünist partilerinin seçimle iktidara gelme hakkına itirazınız yok hocam” demiştim de bunun bir çelişki olduğunu, kendisinin de aynı çelişki içinde olduğunu kabul etmişti. Fakat o muhayyel bir tartışmaydı, çünkü o zamanlar henüz seçimle iktidara gelmiş radikal bir İslami parti yoktu, oysa popülist-otoriter liderlikler ve onların iktidarları günümüzün yaygın bir gerçeği… Dolayısıyla bugünkü tartışma çok daha önemli.
Trump’ın seçime katılması hukuk yoluyla engellenirse bu gerçekten basitçe hukukun işlemesinin doğal bir sonucu mu sayılacak yoksa hukukun siyasete alet edilmesinin örneği olarak mı görülecek? ABD’de tartışmanın iki cephesinin de savunucuları olacak fakat şurası muhakkak: Bu pratik hemen başka bazı demokratik ülkelerde karşılığını bulmasa da açılan bu yolun ‘demokratik’ olup olmayacağına dair tartışma bütün dünyaya yayılacak.
Aslına bakarsanız bu tartışma zaten var ama şimdilik sadece dar bir çerçevede yürüyor. Trump’ın seçimlere girmesinin engellenmesi bu tartışmayı su yüzeyine çıkartacak ve ona büyük bir ivme kazandıracak.
Tartışmanın yoğunlaşmasını Trump’ın hal’edilmesi koşuluna bağlıyorum ama o kadar da değil. Trump seçimlere girer ve ikinci kez kazanırsa da tartışma zuhur edecek ve hatta belki daha da şiddetli bir biçimde zuhur edecek. Kaybederse? Kaybederse tartışma şimdi olduğu gibi ‘düşük yoğunluklu’ haliyle devam edecek.
ABD seçimlerine daha 10 ay var ve Trump’ın akıbeti de belli değil, dolayısıyla şimdilik, akıbete bağlı olarak tartışmanın bürüneceği varsayımsal biçimler üzerinde durmaktansa mevcut ‘düşük yoğunluklu’ tartışmanın somut parametrelerini hatırlatmak ve böylece istikbaldeki sert tartışmaya bir altlık sunmaya çalışmak en doğrusu. Bu yazıda ve bir sonrakinde bunu yapacağım.
Prof. Rosenberg: “Demokrasiler insanlardan sorumluluk istiyor, oysa popülist liderlerin onlardan hiçbir talebi yok”
Trump’ın 2016’daki seçim zaferini 2020’de de tekrar etme ihtimali, 2019-2020’de konu hakkında büyük bir tartışmayı tetikledi.
2019 Eylül’ünde Lizbon’da düzenlenen Uluslararası Politik Psikologlar Derneği’nin toplantısına sunulan bir makale, bir zamanlar Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” makalesinin yarattığı etkiye benzer bir etki yarattı. Makalenin başlığı “Demokrasinin Sonu” idi.
Prof. Shawn Rosenberg’e göre, demokrasi, onun çatısı altında yaşayan insanlardan büyük emek isteyen bir rejimdi. Demokrasi, insanlardan bilgiyi önemsemesini ve ona saygı göstermesini; bu âleti kullanarak düşünmesini ve düşünme süreci sonunda iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırma becerisini elde etmesini isterdi… Rosenberg, insanın özünde önyargılı ve bencil bir yapısının olduğunu ve doğrudan kendi çıkarları ile bağlantılı olmayan verileri göz ardı etme eğiliminde olduğunu öne sürüyor, buradan, insanoğlunun gelişiminin modern demokrasinin talepleriyle uyum içinde olmadığı sonucuna varıyordu. İnsanlar, bu özellikleri nedeniyle kendilerini “zora koşan” demokrasiler yerine düşünmede ve sorumluluk almada kendilerinden hiçbir talepleri olmayan popülist liderlerin önerdiği rejimleri destekliyorlardı.
Rosenberg’e göre, demokrasiyle gerçek bir zıtlık içindeki popülist rejimler işte insanın bu özellikleri nedeniyle zannedildiği gibi geçici olmayacaktı. Tam tersine, asıl, demokratik ülkelerin sayısının her şeye rağmen otoriter rejimlerden fazla olduğu bugünkü durum geçiciydi… Süreç, popülist rejimler ve liderler lehine gelişmeye devam edecek ve demokrasiler çok da uzun olmayan bir zaman diliminde azınlığa düşecekti.
Trump 2020’de yenildi, korkulan başa gelmedi, fakat Rosenberg’in uzun vadede haklı olabileceğini gösteren popülist zaferler Avrupa’da birbirini izledi, şimdi de Trump’ın yeni seçim başarısının galip ihtimal olduğu hususunda neredeyse fikir birliği var.
İşte bu vasatın yarattığı kaygı, demokrasinin işletim sistemi olan genel oy sisteminde artık işlemeyen bir şeylerin olduğunu imâ eden ve buradan da popülist liderlerin iktidara gelmelerini engelleyecek, gelseler de yönetmelerini sınırlayacak ‘bürokratik’ çare önerilerine varıyor. Tartışma elbette “Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi” düzeyinde yürümüyor fakat onu da andırmıyor değil.
Sonraki yazıda bu çerçevede dile getirilen çare önerilerini hatırlatacağım.
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025