Alper GÖRMÜŞ
ABD Yüksek Mahkemesi’nin, Trump’ın 2024 seçiminde yeniden başkan adayı olup olamayacağına karar vereceği dava bugün (8 Şubat) başlıyor. Davanın konusu, Colorado ve Maine eyaletlerinde alınan, Trump’ın başkanlık seçimlerinde bu eyaletlerdeki oy pusulalarında yer alamayacağı, yani seçime katılamayacağı yönündeki kararlar…
Konunun ayrıntılarına Reuters’in ilgili haberini yardıma çağırarak hatırlayalım…
Colorado Eyalet Yüksek Mahkemesi, 19 Aralık 2023’te, Donald Trump’ın 6 Ocak Kongre baskınında “başkaldırı ve isyan” suçunu işlediği gerekçesiyle bu eyaletteki başkanlık yarışına katılamayacağı yönünde karar almıştı.
Bundan bir hafta sonra da (28 Aralık 2023), Maine Eyalet Sekreteri Shenna Bellows, eski başkanın 6 Ocak Kongre baskınındaki rolü nedeniyle Cumhuriyetçi Parti’nin bu eyalette düzenlenecek ön seçimlerine katılamayacağını bildirmişti.
Trump 3 Ocak’ta her iki eyalet kararını ABD Yüksek Mahkemesi’ne taşımıştı.
Yüksek Mahkeme’de çoğunluk (3’e karşı 6), bir kısmı Donald Trump tarafından atanan Cumhuriyetçi Parti’ye yakın yargıçlardan oluşuyor. Fakat bu matematik yanıltıcı olabilir, çünkü bizzat Trump’ın atadığı yargıçlar 2020 seçimleriyle ile ilgili itirazlarda ve 6 Ocak yargılamalarıyla ilgili süreçte defalarca Trump’ın aleyhine karar verdiler.
Yüksek Mahkeme’nin davaya hızlı bir şekilde bakma kararına övgüyle karşıladığını belirten Trump’ın sözcüsü Steven Cheung, eyaletlerdeki diskalifiye kararlarını “Trump’ın Kasım ayında yasal olarak yeniden seçilmesini durdurmaya kararlı solcu siyasi aktivistlerin iyi finanse edilmiş çabalarının bir parçası” olarak nitelendirdi.
Öte yandan ABD Yüksek Mahkemesi, bu dava ile “isyana karışan” kişilerin kamu görevinde bulunmasını yasaklayan ABD Anayasası’nın 14. Maddesi’nin anlamını ve muhtevasını ilk kez değerlendirmiş olacak. Söz konusu madde, ABD’de İç Savaş’ın ardından 1868 yılında kabul edilmişti.
Meselenin hukuk yanı böyle, fakat onun da ötesinde milyonlarca ABD’linin Trump’ın seçimi kazanıp iktidara gelmesini ‘bir şekilde’ engelleyecek başka yollara gönül indirmeye hazır olduğu da bir sır değil.
Bu tartışma ABD’de kalmaz
Bir ülkede ortaya çıkma ihtimali olan bir gelişmeden söz ediyorsak, o gelişmenin sadece o ülkede doğuracağı sonuç ya da sonuçlardan söz etmemiz mantıklı görünebilir. Dolayısıyla mantıksal olarak bu yazının başlığının “Trump bugün başlayacak dava ile hal’edilirse buna ‘Amerikan demokrasisinin kendisini savunma hakkı’ mı diyeceğiz?” olması gerekirdi. Ne var ki bu doğru olmazdı, çünkü ABD sadece ABD değildir ve ABD’de böyle bir gelişme olursa tartışma sadece Amerikan demokrasisinin kendisini savunma hakkı biçiminde değil, dünya çapında demokrasilerin otoriter-popülist liderlere karşı kendilerini savunma hakkı biçiminde zuhur edecek.
Bu olursa, başlayacak tartışma bir bakıma bir zamanların (en yoğun haliyle 1990’ların) şedit tartışması “iktidara geldiklerinde demokrasiyi lağvedeceklerini bile bile radikal İslamcı partilerin demokratik seçimlerle iktidara gelmelerine izin verilebilir mi” tartışmasının yeni bir içerikle tekrarı olacak. Hiç unutmuyorum, rahmetli Bülent Tanör, birlikte AnaBritannica ansiklopedisinde çalışırken ‘İslami hareketler’ çerçevesindeki bir tartışmamız sırasında “Demokrasi, demokrasiyi lağvetmek üzere iktidara gelmek isteyenlere izin vermemeli” deyince, cevaben “ama Komünist partilerinin seçimle iktidara gelme hakkına itirazınız yok hocam” demiştim de bunun bir çelişki olduğunu, kendisinin de aynı çelişki içinde olduğunu kabul etmişti. Fakat o muhayyel bir tartışmaydı, çünkü o zamanlar henüz seçimle iktidara gelmiş radikal bir İslami parti yoktu, oysa popülist-otoriter liderlikler ve onların iktidarları günümüzün yaygın bir gerçeği… Dolayısıyla bugünkü tartışma çok daha önemli.
Trump’ın seçime katılması hukuk yoluyla engellenirse bu gerçekten basitçe hukukun işlemesinin doğal bir sonucu mu sayılacak yoksa hukukun siyasete alet edilmesinin örneği olarak mı görülecek? ABD’de tartışmanın iki cephesinin de savunucuları olacak fakat şurası muhakkak: Bu pratik hemen başka bazı demokratik ülkelerde karşılığını bulmasa da açılan bu yolun ‘demokratik’ olup olmayacağına dair tartışma bütün dünyaya yayılacak.
Aslına bakarsanız bu tartışma zaten var ama şimdilik sadece dar bir çerçevede yürüyor. Trump’ın seçimlere girmesinin engellenmesi bu tartışmayı su yüzeyine çıkartacak ve ona büyük bir ivme kazandıracak.
Tartışmanın yoğunlaşmasını Trump’ın hal’edilmesi koşuluna bağlıyorum ama o kadar da değil. Trump seçimlere girer ve ikinci kez kazanırsa da tartışma zuhur edecek ve hatta belki daha da şiddetli bir biçimde zuhur edecek. Kaybederse? Kaybederse tartışma şimdi olduğu gibi ‘düşük yoğunluklu’ haliyle devam edecek.
ABD seçimlerine daha 10 ay var ve Trump’ın akıbeti de belli değil, dolayısıyla şimdilik, akıbete bağlı olarak tartışmanın bürüneceği varsayımsal biçimler üzerinde durmaktansa mevcut ‘düşük yoğunluklu’ tartışmanın somut parametrelerini hatırlatmak ve böylece istikbaldeki sert tartışmaya bir altlık sunmaya çalışmak en doğrusu. Bu yazıda ve bir sonrakinde bunu yapacağım.
Prof. Rosenberg: “Demokrasiler insanlardan sorumluluk istiyor, oysa popülist liderlerin onlardan hiçbir talebi yok”
Trump’ın 2016’daki seçim zaferini 2020’de de tekrar etme ihtimali, 2019-2020’de konu hakkında büyük bir tartışmayı tetikledi.
2019 Eylül’ünde Lizbon’da düzenlenen Uluslararası Politik Psikologlar Derneği’nin toplantısına sunulan bir makale, bir zamanlar Fukuyama’nın “Tarihin Sonu” makalesinin yarattığı etkiye benzer bir etki yarattı. Makalenin başlığı “Demokrasinin Sonu” idi.
Prof. Shawn Rosenberg’e göre, demokrasi, onun çatısı altında yaşayan insanlardan büyük emek isteyen bir rejimdi. Demokrasi, insanlardan bilgiyi önemsemesini ve ona saygı göstermesini; bu âleti kullanarak düşünmesini ve düşünme süreci sonunda iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırma becerisini elde etmesini isterdi… Rosenberg, insanın özünde önyargılı ve bencil bir yapısının olduğunu ve doğrudan kendi çıkarları ile bağlantılı olmayan verileri göz ardı etme eğiliminde olduğunu öne sürüyor, buradan, insanoğlunun gelişiminin modern demokrasinin talepleriyle uyum içinde olmadığı sonucuna varıyordu. İnsanlar, bu özellikleri nedeniyle kendilerini “zora koşan” demokrasiler yerine düşünmede ve sorumluluk almada kendilerinden hiçbir talepleri olmayan popülist liderlerin önerdiği rejimleri destekliyorlardı.
Rosenberg’e göre, demokrasiyle gerçek bir zıtlık içindeki popülist rejimler işte insanın bu özellikleri nedeniyle zannedildiği gibi geçici olmayacaktı. Tam tersine, asıl, demokratik ülkelerin sayısının her şeye rağmen otoriter rejimlerden fazla olduğu bugünkü durum geçiciydi… Süreç, popülist rejimler ve liderler lehine gelişmeye devam edecek ve demokrasiler çok da uzun olmayan bir zaman diliminde azınlığa düşecekti.
Trump 2020’de yenildi, korkulan başa gelmedi, fakat Rosenberg’in uzun vadede haklı olabileceğini gösteren popülist zaferler Avrupa’da birbirini izledi, şimdi de Trump’ın yeni seçim başarısının galip ihtimal olduğu hususunda neredeyse fikir birliği var.
İşte bu vasatın yarattığı kaygı, demokrasinin işletim sistemi olan genel oy sisteminde artık işlemeyen bir şeylerin olduğunu imâ eden ve buradan da popülist liderlerin iktidara gelmelerini engelleyecek, gelseler de yönetmelerini sınırlayacak ‘bürokratik’ çare önerilerine varıyor. Tartışma elbette “Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir mi” düzeyinde yürümüyor fakat onu da andırmıyor değil.
Sonraki yazıda bu çerçevede dile getirilen çare önerilerini hatırlatacağım.
Yazarlar
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025