Alper GÖRMÜŞ
Siyasetin ve sosyal medyanın son günlerdeki en hararetli tartışmasının konusu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim meydanlarında sarf ettiği “belediye başkanları bizden olmazsa uyumsuzluk doğar, size hizmet gelmez, garip kalırsınız, mahzun kalırsınız” şeklindeki sözleri…
İlk olarak Hatay’da telaffuz edildiğinde ‘gaf’ muamelesi gören bu sözler Çanakkale ve Tekirdağ’da da tekrar edilince anlaşıldı ki ortada ‘gaf’ falan yok, Erdoğan bunları partisinin oylarını artıracağı düşüncesi ve beklentisiyle sarf ediyor.
Eskiden olsaydı muhalefet kanadı sadece bağırıp çağırır, “Türkiye halkının yüksek adalet duygusu”nun bunun cezasını sandıkta keseceğini söyler, sonra da söylediğine kendisini inandırmaya çalışırdı. Siyasetçiler doğal olarak yine böyle yapıyor fakat muhalefetin sütten ağzı yanan kanaat önderleri eskisinden epeyce farklı konuşuyor. Diyorlar ki, Erdoğan’ın bu tehditleri iktidarın oylarını azaltmayabilir hatta sanılanın tersine artırabilir. Bu öngörülerini de seçmenin aklını kişisel çıkarları yönünde kullanma ihtimaline dayandırıyorlar. Kabaca: “Merkezi iktidar daha dört yıl Erdoğan’da kalacak, oy vermezsek bizi hakikaten cezalandırabilir; doğal gazımız, suyumuz, elektriğimiz, yollarımız, trafiğimiz… Başımızı belaya sokmayalım, risk almayalım, verelim oyumuzu gitsin…”
Erdoğan’ın tehditlerinin seçmen aklında böyle bir sonuç doğurabileceği yabana atılacak bir argüman değil. Fakat kanaatimce Erdoğan bu ‘anlaşılması, anlamlandırılması güç’ sözlerinden olumlu bir sonuç umarken seçmenin aklından ve kişisel-maddi çıkarlarından ziyade psikolojisine hitap ediyor. Erdoğan, o psikolojinin hak ve adaletten çok güç talep ettiğini düşünüyor ve gücün de sadece kendisinde olduğunu göstermek istiyor. Hatta varsayılan ahlaki normlar gereği -en azından lafzen- hak ve adaletin güçten daha değerli olduğunu söylemesi gerekirken o tam tersini yapıyor ve üstelik bunu yüksek sesle, göstere göstere yapıyor. Muhtemelen böyle ‘tehlikeli’ bir konuda bile çekinmeden sergilenen bu dobralık da güç gösterisinin bir parçasıdır.
Hukuk alanına müdahaleleri: Sonuç almak yetmiyor, güç göstererek sonuç almak istiyor
Erdoğan’ın ‘bunu nasıl söyler’ dedirten çıkışlarını ilk olarak hukuka müdahalelerinde gördük. Mahkemelere kimsenin emir veremeyeceğine, hatta telkinde bile bulunamayacağına dair anayasa maddesine, keza bir mahkeme kararından önce kimsenin suçlu ilan edilemeyeceğine dair yasa maddelerine rağmen bunları açıkça çiğneyen adımları attığında -benzerleri daha önce görülmediği için- nasıl şaşırdığımızı hatırlayalım -artık şaşırmıyoruz.
Erdoğan’ın başta Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları olmak üzere birçok dava öncesinde ve sırasında sergilediği bu tutumun üslubu ve tarzı da önemli. Biliyoruz ki Erdoğan yargıya tümüyle hâkim ve mesela Kavala ve Demirtaş davalarında istediği sonucu el altından faaliyet yürüterek sessizce de alabilirdi. Ne var ki öyle yapmadı, çünkü meselesi sadece sonuç almak değildi aynı zamanda gücünü kanıtlamaktı; dolayısıyla bunu öyle bir tarzla ve üslupla yaptı ki ilaveten Anayasa ve yasaların kendisini bağlamadığını herkese ilan etmiş oldu.
Muhalefetin TBMM’ye getirdiği bütün önerileri reddetmek de aynı fasıldan
Geçtiğimiz Aralık ayında Serbestiyet’te yayımlanan “İktidar ve duygu üretimi: Muhalefetin yasa tekliflerinin tamamını reddederek hakkında ‘etkisiz, sünepe aktör’ hissi uyandırmak” başlıklı yazımda şöyle demiştim:
“AK Parti, duyguların düşüncelerden daha muhkem ve uzun ömürlü olduğunu bilen ve bunu iktidarı için kullanma becerisine sahip bir parti. Kampanya dönemlerinde bu becerinin ‘akut’ versiyonlarına şahit oluyoruz; fakat bunlar, konjonktür hangi mönüyü sunuyorsa müracaat edilen, ‘kullan-at’ türünden, tabir caizse anlık duygu yönetimleri. Bir de sürekli olarak baş vurulan, stratejik karakterli, her zaman çalışan duygu yönetimleri var. Bence bunların en önemlilerinden biri, muhalefetten gelen yasa tekliflerinin tamamının, otomatik olarak reddedilmesi… Gerçekten de öyle, otomatik bir ret mekanizmasıyla karşı karşıyayız. İlk anda bir iktidar hatası gibi görülebilir, geniş kitlelerin lehine yapılan bu girişimlerin engellenmesinin iktidara öfke olarak dönmesi umulabilir, fakat görüyoruz ki öyle olmuyor, burada başka türlü işleyen bir psikolojinin olduğu çok açık. Amaç muhtemelen toplumda muhalefetin ‘iradesiz’, ‘dediğini yaptıramayan’, ‘etkisiz’ bir aktör olduğu duygusu yaratmak. Doğrusu bu tekliflerin hiçbir heyecan yaratmaması da amaca ulaşıldığını gösteriyor.”
O yazının meselesi muhalefet olduğu için, bütün tekliflerin otomatik olarak reddedilmesinin muhalefeti ‘iktidarsız’ göstermenin yanı sıra iktidara doğrudan faydası üzerinde durulmamıştı. Oysa var ve o da bu yazının konusu: İktidar bu sayede muazzam bir güç gösterisinde bulunuyor. Hatta belki “bunun nesini reddettiniz” sorularını davet eden teklifleri reddettiğinde, “bak, bunu bile reddediyorum ama bundan da bir zarar görmeyeceğim” diyerek, reddedilmesi ‘anlaşılabilir’ bulunacak teklifleri reddettiği durumlardan daha büyük bir güç gösterisinde bulunuyor ve böylece faydasını daha da büyütüyor.
Ölümcül pozisyon: Çaresiz kalmış gibi görünmek
Böyle bir figür için geçici de olsa çözümsüz, aciz, çaresiz kalmış gibi görünmek ölümcül sonuçlar doğurabilir. Durum objektif olarak öyle olsa bile böyle bir figür kesinlikle o gerçekliği reddetmeli, kuyruğu dik tutmalıdır.
Bunun doğrulamasını da Erdoğan’ın ekonominin durumu ve hayat pahalılığı karşısında takındığı tavırda görüyoruz. Bu kadarı bir siyasetçi için yine de anlaşılabilir fakat insanlarla neredeyse alay etme anlamına gelen çıkışlarını bu çerçevede anlamlandırmak zor görünüyor. Mesela en düşük emekli maaşını 10 bin liraya çıkarma kararını ‘müjde’ olarak sunduğu konuşma ve yine aynı konuşmada 2024’ü ‘emekliler yılı’ ilan etmesi…
Kim bilir, belki bu da güç oyununun bir parçasıdır: En zayıf, en savunmasız durumlarda bile alttan almamak, zorlanıyormuş gibi görünmemek…
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025