Alper GÖRMÜŞ
Sizin de dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum, televizyon dizilerinin kısa tanıtım bölümlerinin ortak ve şaşmaz bir özelliği var: Hepsi mutlaka tanıttığı bölümdeki sahnelerin en kavgalı, en bağrışlı çağrışlı olanlarını seçiyor. Fragmanlarda daima -ve neredeyse sadece- kavga, şiddet, aile iç tartışma vb sahneler izliyoruz. Yani bu kısa tanıtımları hazırlayanlar izleyiciler açısından neyin ‘cazip’ olduğunun künhüne varmış görünüyor.
Siyasetin de bu türden dizi fragmanları gibi olduğu bir ülkede bir parti genel başkanının parlamentonun açıldığı gün başka bir partinin yöneticilerinin yanına gidip nazikçe el sıkışması, onların arasına yalın kılıç dalmasından daha fazla dikkat çekti. Nasıl çekmesin ki: Bu parti başkanının adı Devlet Bahçeli, el sıkıştığı kişiler de onun ‘vatan-millet düşmanları’ olarak ilan ettiği DEM partililerdi.
Sonraki gelişmeler bunun ‘öylesine’ ya da ‘anlık’ değil önü-arkası düşünülmüş, belirli amaçlara matuf bir hamle olduğunu gösterdi ve tartışma başladı.
İktidar ne yapmak istiyordu? Büyük bir şey mi başlatıyordu yoksa kendi dar siyasi çıkarları doğrultusunda manipülasyon ve istismar peşinde miydi?
Ortaya şu ana kadar çıkan veriler ışığında bu soruya kesin bir cevap vermek mümkün değil. Yine de kesin cevapçılar var tabii. Onların bir ucunda “iktidar, ortaya çıkan yeni bölge koşullarını gözeterek 10 yıl önce yarım kalmış Kürt barışını tamamına erdirmek için harekete geçti, her şey çok güzel olacak” diyenler, öbür uçta “iktidar, Erdoğan’ın bu seçime de girebilmesini sağlamak için yeni anayasa yapmak istiyor, o nedenle DEM’lilere kucak açıyor” diyenler var.
Bunların birincisi “ah, keşke”ci bir iyimserliğin olgu gibi sunulmasından, ikincisi de “Erdoğan’ın herhangi bir hamlesi ancak ve sadece onun ne pahasına olursa olsun iktidarı kaybetmemek güdüsüne bağlanarak açıklanabilir” ezberinden kaynaklanıyor.
“İktidarı kaybetmemek güdüsü” bütün iktidar sahiplerinin her adımda dikkate aldığı bir etmendir, fakat kesinlikle tek etmen değildir. Erdoğan söz konusu olduğunda bunun ‘tek etmen’e dönüşmesi ve onun da bir ezber haline gelmesi, olan biteni bütün boyutlarıyla değerlendirebilmeyi imkânsız kılıyor. Örneğimize dönersek: Bir kez böyle bir ezbere dûçar olunca Erdoğan ve Bahçeli’nin DEM’lilerle tokalaşma ‘açılımı’nı Erdoğan’ın bir kez daha seçime girebilmesinde ihtiyaç duyulan anayasa değişikliği için, yalnızca onun için atılmış bir adım olarak görmekten başka çare kalmıyor. Nitekim muhalif kesim olan bitene tam olarak böyle yaklaştı. DEM’lilere yeni yaklaşımın amaçlarından biri bu olabilir tabii, fakat başka amaçlar da söz konusu olabilir ve bütün bu amaçlar pekâlâ biribiriyle uyum içinde olabilir. Muhalif medya ve muhalif kanaat önderleri malûm ezber nedeniyle bunlardan sadece birini görebiliyor ve bütün analizlerini sadece onun üzerinden oluşturuyor.
Erdoğan’ın İsrail uyarısını ve Bahçeli’nin ‘DEM açılımı’nı anlamlandırmaya yardımcı fikirler
Erdoğan’ın Anadolu’nun İsrail’in tehdidi altında olduğuna dair sözlerini ve Bahçeli’nin 180 derecelik dönüşünü bütünüyle ve sadece iç politika hesaplarıyla açıklayanların dışında kalan ve farklı açıklamalar getirenler de var tabii. Bunlardan ikisini burada hatırlatacağım (bunlar benim radarıma katılanlar, belki başka izah çabaları da vardır).
Bu iki yaklaşımı özetlemeden önce, her ikisinin sahiplerinin de İsrail’in Türkiye’ye saldıracağı tezlerini ciddi bulmadığını belirteyim.
Sözünü ettiğim iki görüşten (tahminden) biri Mümtaz’er Türköne’ye ikincisi de Etyen Mahçupyan’a ait.
Mümtaz’er Türköne: “İsrail tehdidi demek bağımsız Kürdistan demek”
Mümtaz’er Türköne’ye göre iktidar, İsrail-Amerika ekseninin Ortadoğu’da Kürt kartının yeni sürümleri için harekete geçtiği istihbaratını almış, bu nedenle de Kürtlerle arayı düzeltme ihtiyacı duymuş olabilir.
Türköne, bu konudaki düşüncesini yeni kitabı Silivri Postası’nı anlattığı Medyascope yayınında dile getirdi:
“Devlet Bey’in bu barış taarruzu, sempati taarruzu İsrail tehdidiyle eşzamanlı olarak gündeme geldi. İsrail tehdidi ne demek? Herhalde tanklarıyla, uçaklarıyla Türkiye’ye girecek halleri yok. Arz-ı Mev’ud da bir saçmalık, yani bugünün dünyasında karşılığı olan bir şey değil. Sadece retorik olarak üretilen ve tüketilen bir şey. İsrail tehdidi demek bağımsız Kürdistan demek. Yani İsrail’in Türkiye’ye tehdidi ancak bağımsız bir Kürdistan’ın beslenmesiyle, desteklenmesiyle ortaya çıkar. Özellikle Türkiye’den Suriye’ye giden Kürtlerin İsrail adına bir vekâlet savaşı yürütmesiyle mümkün olabilir. Buna karşılık devlet aklının üretebileceği en doğru politika da Kürtlere bir zeytin dalı uzatmak, oraya yönelik bir sempati taarruzuna girişmektir. Devlet Bey’in yaptığı da sanıyorum bu.”
Ben, Erdoğan’ın “İsrail tehdidi” ile Bahçeli’nin “barış ve sempati taarruzu”nun İsrail’in ‘Kürt kartı’ hamlesiyle ilişkilendirilmesini ilk kez Türköne’den duymuştum, sonra gördüm ki bu tezin başka sahiplenicileri de var. Fakat Etyen Mahçupyan’ın bu işlerin altında neyin yatıyor olabileceğine dair tahminine şimdilik başka müşteri çıkmadı.
Mahçupyan: “İsrail tehdidi söylemi iktidarın ileriye matuf hayalleriyle bağlantılı…”
Mahçupyan bu konudaki düşüncesini Fikir Coğrafyası platformunda Baha Yılmaz ve Tolga Avşar’ın sorularını cevaplandırırken dile getirdi. Mahçupyan’a göre (burada sözlerini biraz yorumluyorum, inşallah doğru yorumluyorumdur) Bahçeli-Erdoğan hamlesi, İsrail’in yarattığı yeni bölge coğrafyasında iktidarın Kürtlerle yumuşamayı hatta PYD-YPG ile bir anlaşmaya varmayı bir gereklilik olarak görmesinden kaynaklanmış olabilir.
Yine Mahçupyan’a göre Bahçeli-Erdoğan hamlesi, bu iktidarın dış politikayı iç politika malzemesi olarak kullanma alışkanlığının yeni bir tezahürü olabilir.
Görüldüğü gibi bunlar, Bahçeli-Erdoğan hamlesini yeni koşulların Kürtlerle yeni bir ilişkiyi zorunlu kılmasının ya da iktidarın iç politika manevralarının bir sonucu olarak gören tezlerle dirsek teması halinde olan görüşler. Fakat Mahçupyan’ın dile getirdiği bir başka yaklaşım var ki onun tek sahibi olmaya devam ediyor. O da şu:
“Cumhurbaşkanı bize şunu söylemeye çalışıyor diye düşünüyorum: Türkiye daha aktif olmalı. Türkiye Ortadoğu’da olan biten üzerinde daha fazla şey söylemeli, daha etkili olmaya çalışmalı ve işin yönünün Türkiye’nin lehine olmasını sağlayacak adımlar atmalı. Bunu böyle söylemek biraz yayılmacı, biraz haddini aşan bir tavır gibi okunabilir. Mesela böyle şeyler söylediği zaman Tayyip Erdoğan, Esad hemen itiraz ediyor. Ama bunu tersten söylediğiniz zaman, yani İsrail bizim topraklarımızda birtakım hayaller besliyor dediğiniz zaman buna kimse itiraz edemez. O yüzden de ben bir ters söylemin kullanıldığı kanaatindeyim. [Bu söylemin] geleceğe matuf birtakım öngörüler açısından anlamlı olabileceğini düşünüyorum. Demek ki iktidar bunu anlamlı bir mecraya dökebileceğini düşünüyor.
“Toparlarsam: Bu korkuların, endişelerin var olduğu ama bir gerçekliğe dayanmadığı, ama üç: İleriye matuf hayalleriniz varsa onları etkileyebileceği… Ve Türkiye öyle hayalleri olan bir ülke. Bu iktidar, ittihatçı iktidar özellikle Ortadoğu’da ama hatta Orta Asya’da, şu anda bir sorun yok ama ileride olursa orada da göreceğiz bence, belki Kuzey Afrika’da kendisine ait bir yer olduğunu düşünen, etki alanını genişletmek isteyen bir iktidar. Türkiye böyle bir role doğru gidiyor kendi gözünde, bunu yapmak istiyor. O zaman da bunu engellemeye yönelik her olası durumu kendi aleyhine bir faktör olarak yorumlayabilir. Şu andaki siyasi endişelerin ancak bu çerçevede bir anlamı var.”
Bu son noktanın bana neden özellikle ilginç geldiğini bazı okurlar tahmin edebilir. Yaklaşık on yıldır iktidarın böyle ‘heveslerinin’ olduğunu gösteren açık kaynak bilgilerini izliyor ve aktarıyorum. Kargaşa dönemleri bu türden heveslerin kuvveden fiile geçirilmesi için büyük fırsatlar sağlayabilir.
İktidar belki de İsrail’in yarattığı yeni bölge koşullarının bu heveslerine zemin teşkil ettiği tespitini yapmış ve İttihatçı ‘hayalleri’ için toplumsal rıza sağlamak amacıyla “İsrail tehdidi” üzerinden söylem hücumuna geçmiş olabilir.
Ben de bu vesileyle iktidarın İttihatçı hayallerini gösteren 10 yıllık açık kaynak verilerini bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Önümüzdeki yazıda.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025