Alper GÖRMÜŞ
Serbestiyet.com yazarlarının “yeniden yargılama” talebine ilişkin görüşlerini açıkladıkları sütunda ben kendi kanaatimi şöyle dile getirdim (18 Ocak):
“Türkiye’nin ‘zinde güçleri’nin 3 Kasım 2002 seçimlerinden hemen sonra, son 50 yıldan beri tanığı olduğumuz olağan faaliyetlerine yeniden başladıklarına dair benim hiçbir kuşkum yok. Bunu teyit eden üç sağlam belge var: Özden Örnek’in günlükleri, Mustafa Balbay’ın günlükleri ve Balyoz davası sanıklarının da inkâr etmedikleri ses kayıtları.
“Fakat davalar boyunca öne sürülen kimi itirazları ve bu davaları yürüten adalet kadrolarına dair ortaya çıkan gerçekleri dikkate aldığımızda rahatlıkla söyleyebiliriz ki, en azından bazı sanıklar bakımından ortada ciddi kuşkular vardır ve mahkûmiyetlerine neden olan suçlamaların yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
(...)
“Ne var ki sanıkların ve yakınlarının bu meşru talebinin sömürülmek istendiğini de görmezlikten gelemeyiz. Bu çevreler, ‘yeniden yargılama’yı 2002'den sonra siyaset kurumuna karşı hiçbir girişimde bulunulmadığı, her şeyin ‘iftira’, her şeyin ‘sahte’ olduğu propagandaları doğrultusunda kullanışlı bir malzeme haline getirmek istiyorlar.
“Ben, davalarda yapılmış kasıtlı-kasıtsız adaletsizlikleri giderecek bir yeniden yargılama formülünün bulunması gerektiğine inanıyorum. Fakat bu formül aynı zamanda yukarıda ifade etmeye çalıştığım propagandayı da etkisizleştirecek bir formül olmalıdır.”
Demokrat Yargı üyesi Faruk Özsu’nun kanaati çok daha kapsayıcı ve radikal... Aksu, teşebbüse bile geçilmediği için Balyoz davasında hiçbir sanığa ceza verilemeyeceğini savunuyor:
“Ancak şaşırtıcı olan, davayı çöpe gönderecek derecede yaşamsal bir hukuki problem olan ‘teşebbüs’ bahsinde, kamuoyunda neden yoğun bir tartışma çıkmadığı... Zira ne Yalman/Özkök’ün çekingenlikleri ne de Çetin Doğan’ın kalbinin teklemesi 2003’te kendiliğinden biten bir süreçte ‘teşebbüs’ bulunduğunu kabule imkân verir. Ve dolayısıyla ortada açık bir ‘cezasızlık hâli’ var. Bu dakikadan sonra delil tartışması yapmak da laf-ı güzaftır.” (Radikal, 13 Ocak 2014).
Kamuoyunda oluşturulmak istenen algı
Tartışmayı “suç ve ceza” dairesinin sınırları içinde kalarak yürüttüğümüz takdirde (ve tabii Faruk Özsu’nun ”teşebbüs yok” derken koyduğu ölçüler geçerliyse), ortada gerçekten de bir “cezasızlık hâli” olabilir.
Fakat ben bir gazeteciyim ve kendimi hukuk tartışmasıyla sınırlı tutamam... Çünkü Faruk Özsu’nun salt hukuki yaklaşımla vardığı “cezasızlık hâli” kanaati, vesayetçi güçlerle sivil destekçilerini kesmiyor ve onlar kamuoyunda başka bir kanaat oluşturmaya gayret ediyorlar... Onlar, 2002’den sonra sadece “teşebbüs”ün değil, hiçbir şeyin olmadığı yönünde bir kamuoyu kanaati oluşturmaya, yani gözümüzün önünde cereyan eden tarihi tümüyle silmeye çalışıyorlar.
Ben de, yaşadığımız tarih konusunda kendi algım ve inancım neyse, onu kamuoyuna aktarmaya gayret ediyorum... Derdim, birilerinin hapis yatması değil... Ortada gerçekten de bir “cezasızlık hâli” varsa ve yargının nihai kanaati bu yönde olur da herkes tahliye edilirse, benim bu yöndeki gayretim değişmeyecek; yine 2002’yi izleyen yıllarda atlattığımız badireleri anlatmaya devam edeceğim.
“Teşebbüs”ün olmadığına, dolayısıyla “suç”un da oluşmadığına inanan bir hukukçu için “Bu dakikadan sonra delil tartışması yapmak laf-ı güzaf” olabilir gerçekten.
Fakat işi kamuoyuyla olan bir gazeteci için aynı şeyi söyleyemeyiz... Gazeteci bir davayı ele alırken hukukçuların kullandıkları, kullanmak zorunda oldukları kriterlerle konuşup yazmak zorunda değildir.
Herkes hatırlar: Bundan 5-6 yıl kadar önce bir Yargıtay üyesi “dinleme”ye takılmış ve rüşvet aldığı kesin bir biçimde ortaya çıkmıştı. O üye Yargıtay’da yargılandı ve heyet, rüşvetin sabit olmasına rağmen, “delil”in “hukuka aykırı” bir biçimde elde edildiği gerekçesiyle “ceza”ya hükmetmedi.
Bu olayda bir hukukçu için eleştirecek bir şey yoktur, sözü de orada biter. Oysa, hükme itiraz etmese de, bir gazetecinin bu hikâyeye dair söyleyecek çok şeyi vardır.
Yeniden yargılama: Hakikat için de...
Son beş yıldaki darbe davalarının tümüyle “tertip” olduğu, bu davalarda yargılananların tamamının hiçbir suça bulaşmamış “kahramanlar” sayılması gerektiğini savunanlar, 17 Aralık’tan sonra yanlarında hiç beklemedikleri destekçiler bulmaya başladılar.
Bu ilginç sonucu doğuran şey, 17 Aralık süreciydi... Darbe davalarına bakan hâkimlerle savcıların yolsuzluk operasyonlarını da yürüten kadro olmasından hareket edildi ve yolsuzluk soruşturmalarının “tertip” olduğu düşüncesine kamuoyu kazanmak için darbe davalarının da “tertip” olabileceği iddiası ortaya atıldı.
7 Şubat’ın (2012) ve 17 Aralık’ın (2013) bize yeni şeyler gösterdiği muhakkak: Bu yeni şeylerin ışığında, darbe davaları yürütülürken, onların içine bazı başka hesapların da karıştırılmış olabileceğini ben de düşünmeye başladım. (Eskiden sadece kasıt içermeyen hatalar yapılmış olabileceğine inanıyordum).
Bu “hesap”lar, davaları yürütenlerin “suçlu”ları tespit etmek ve cezalandırmak amacının ötesine geçip mümkün olduğu kadar çok subayın tasfiyesi amacına yönelmiş olabilir.
Tarafsızlığı konusunda herkesin ittifak edeceği bir mahkemenin yürüteceği bir yeniden yargılama süreci, sadece herkesin boyun eğeceği bir adaletin değil, herkesin boyun eğeceği bir hakikatin de ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Belki ancak böylece, davaların başından beri “2002’den sonra seçilmiş hükümete karşı hiçbir gayri meşru girişim olmadı, her şey senaryo, her şey tertip” propagandasını yürüten ve doğrusu hayli de etkili olan kesimlerin yol açtığı dezenformasyon durdurulabilir.
Zamanlama çelişkileri: Bir ihtimal daha var!
Muhtemel bir yeniden yargılama sürecinde beni en çok, Balyoz davasındaki, meşhur 11 No’lu CD’ye dair mahkemenin nasıl bir karar vereceği hususu ilgilendirecek. Çünkü sanıkların ve onların avukatlarının, Balyoz davasının 2009’dan sonra yazılmış bir senaryo üzerine kurulduğuna dair iddiaları büyük ölçüde bu CD’deki “zamanlama çelişkileri”ne dayanıyor.
Sedat Ergin (Hürriyet, 18 Ocak), 11 No’lu CD içindeki ilginç bir zamanlama çelişkisini, bu kez HSYK’nın da “üzerini örttüğü” iddiasıyla yeniden gündeme getirdi. (HSYK’nın mutlaka cevap vermesi gereken ciddi bir iddia bu.)
Sedat Ergin de tıpkı sanıklar gibi bu “zamanlama çelişkileri”nin “senaryo” iddiasını doğruladığına inanıyor ve başka ihtimaller üzerinde hiç durmuyor.
Oysa öne sürülen şey bir varsayımdan ibaret ve bu çelişkileri izale edecek başka bir varsayım daha var.
Perşembe günü, 11 No’lu CD’ye Sedat Ergin tarzında dönmelere hiç doyamayan; fakat ben ne zaman dönüp kendi varsayımımı öne sürsem beni “aynı şeyi tekrarlayıp durma” diye paylayanları kızdırma pahasına aynı şeyi bir daha yapacağım.
Bu topa yeniden neden girdiğim yeterince açıktır sanırım: Çünkü Balyoz davasındaki “zamanlama çelişkileri”, her şeyin sonradan yazılmış bir “senaryo” üzerinden yürüdüğü iddiası nedeniyle kamuoyunu iknada en sık kullanılan argüman; zaten o nedenle döne döne vurgulanıyor, zaten o nedenle “bir ihtimal daha var” deyince tüyler diken diken oluyor.
Ama, var!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025