Alper GÖRMÜŞ
Yeni Türkü’nün Olmasa Mektubun şarkısındaki ciğerden âşık, kendisine aşklarının imkânsızlığını anlatıp duran sevdiğine, “Bırak bana anlatma imkânsız sevgimizi” diye seslenir, “sevmek birçok şeyi göze almaktır”.
Epeyce bir zamandır ortalıkta dolaşan “Başbakan bizi korkutuyor, biz de mecburen kendimize otosansür uyguluyoruz” ya da “Patronlar hükümetten ürküyor, onlar da dönüp bizim özgür gazetecilik yapmamızı engelliyorlar” türünden yakınmaları duydukça, aklıma hep gazeteciliğin “birçok şeyi göze almayı” gerektiren bir meslek olduğunu unutmuş görünen bu meslektaşlarımız geliyor.
Korkuyu satın alacak birileri yoksa, korkunun esnafı da olmaz.
Etrafı alenen “korkuyoruz” diye sızlanan gazetecilerle dolu bir başbakanın korkunun esnaflığına soyunmasından daha doğal ne olabilir; adam iktidar kullanıyor, eleştiriden hoşlanacağını ya da hiç değilse eleştiriler karşısında sessiz kalacağını mı sanmıştınız?
İktidar sahiplerini “lütfen bizi korkutmayın” diye sızlanmanın değil, “korkmuyoruz” diye haykırmanın geriletebileceğini hakikaten göremiyor musunuz? Bir de şu soru var tabii: MemleketteTaraf gibi bir gazete varken “korkuyoruz” diye ortalara düşmek biraz ayıp olmuyor mu?
Gazetecilerden “anlayış” bekleyen patronlar
Bu köşe-dizinin birinci bölümünde, Yılmaz Özdil’in anlattığı “yaşanmış” bir hikâyeden yola çıkarak editoryal bağımsızlığın en önemli yönlerinden birinin “patrona karşı editoryal bağımsızlık”olduğunu yazmıştım.
Bu, aslında, gazetecilerin hükümetler ve devletler karşısında dik durabilmesinin de ön koşuludur. Bir adım daha atayım: Patrona karşı editoryal bağımsızlık, basın patronlarının bilinen nedenlerle iktidarlar karşısında boyunlarının eğik olduğu Türkiye gibi ülkelerde yalnızca ön koşul değil, olmazsa olmaz bir koşuldur. Çünkü alttan, gazetecilerden bir direnç gelmezse, basın patronları doğaları gereği sadece ceplerini düşünecek, “özgür gazetecilik” falan umurlarında bile olmayacaktır. Onları yola getirecek, iktidarlar karşısında daha dirençli kılacak yegâne şey, gazetecilerin “iyi gazetecilik” yapma konusundaki ısrarları olabilir ancak.
Tersine, gazetecilerin, patronlarını zor durumda bırakmama kaygıları gazetecilik kaygılarının önüne geçerse; ya da gazeteciler “patronumun ricasını yerine getirmezsem etrafta tonla yerine getirecek adam var” meşrulaştırmasıyla davranırlarsa patronlar da bunu tepe tepe kullanır.
Özetle, bu işin matematiği şöyle işler: Gazetecilerin patronlar karşısındaki tutumlarını belirleyen etmenler, olması gerektiği gibi “editoryal bağımsızlık” ve “iyi gazetecilik” ısrarı olursa, bu, patronların iktidarlar karşısındaki tutumuna da yansır.
Eğer böyle bir kaygınız yoksa ve medya patronları da bunun böyle olduğunu biliyorlarsa, o zaman bugün olan şey olur: İktidarların karşısında yılan patronlar gazetecilere dönerler ve onlardan“anlayış” beklerler.
Gazetecilik ve “gazetecilikçilik...”
Cuma günkü yazının sonunda bu çerçevede kaleme alınmış üç köşe yazısından söz etmiş, bunları bugün sizlerle paylaşacağımı söylemiştim. Sıra onlara geldi...
Önce T24 sitesinin kurucusu Doğan Akın’ın yazısına bakalım; zaten Hasan Cemal’in Milliyet’te,Sanem Altan’ın Vatan’da kaleme aldığı yazılar, Akın’ın “T24 ve korkuyu satın alan medya”başlıklı bu yazısından yola çıkılarak yazılmışlardı...
Doğan Akın, okurlarını Türk basınının en zor yıllarında şöyle bir seyahate çıkardıktan sonra, bugün“korkuyoruz” diye sızlanan meslektaşlarımızın dikkatle okumaları gereken şu satırları yazdı (T24, 31 Ağustos 2011):
“(...) Velhasıl iktidarların medyaya baskısı ne yeni bir heves, ne de Türkiye’ye özgü bir hastalıktır.
“Peki, Marko Paşa yıllarına bakarak bugün Türkiye medyasının dizlerini titreten korkunun, sadece iktidar baskısından kaynaklandığını öne sürebilir misiniz?
“Totaliter bir rejimin gücü Aziz Nesin’leri, Sabahattin Ali’leri, Rıfat Ilgaz’ları, Mehmet Ali Aybar’ları korkutmaya yetmiyorken, bugünkü düzen medyayı nasıl dize getirebiliyor?
“Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin olarak mevzuat ve uygulamadan kaynaklanan geleneksel sorunların cevabını ötelediği, dikkatlerden kaçırdığı bir sorudur bu.
“Bugün haber saklamanın, mesleğimizin yüz akı isimlerinden Umur Talu’nun ifadesiyle yazmak kadar yazmamanın da başlıca ‘editoryal faaliyet’ haline gelmesinin sadece iktidar baskısından kaynaklandığını öne sürmenin Aziz Nesin’lerin, Sabahattin Ali’lerin, Rıfat Ilgaz’ların, Mehmet Ali Aybar’ların hatırası karşısında hiçbir değeri bulunmuyor.
“Bugün Türkiye, holdinglerin medya sahibi olmasının, gazetecilik adına kabul edilemeyecek sonuçlarını bir kez daha yaşıyor.
“Bugün büyük işadamlarının sermayesiyle yapılan haberciliği, o grupların gazetecilik dışındaki işlerinden kazandıkları paraları kaybetme kaygısı şekillendiriyor. Aziz Nesin’lerin, Sabahattin Ali’lerin cesaretini kıramayan müesses nizam, trilyonluk ticaretlerine gazete ve televizyon yayıncılığını da ‘bacasız sanayi’ olarak iliştirenleri tir tir titretiyor.
“Mali ihtiyaçların aşırı ölçüde telafi edildiği gruplarda çürüyen medya, parayla kekeleyen hasta bünyesine uygun isimlerle gazetecilikçilik oynuyor.”
Doğan Akın, yazısının başlığında da ima ettiği gibi, kendi sitesi T24’ü “gazetecilikçilik”e karşı“gazetecilik” yapma gayretinde bir yayın organı olarak görüyor. Bence hak edilmiş bir övünme bu. Kimsenin itiraz edemeyeceği şu satırları yazabilmek, böyle bir gazetecilik ortamında ne büyük bir mutluluk:
“İki yıl önce, paradan ve ideolojik takıntılardan bağımsız bir gazetecilik hayalini, adını ‘T24’ koyarak kurduk. 1 Eylül 2009’da yayına başlayan T24, bugün ikinci yaşını dolduruyor. (...)
“Kredi kartlarımıza taksit yaptırarak kurduğumuz T24’te kimsenin parasına ihtiyacımız yok. Hiçbir kişi, kurum, örgüt, hareket veya grupla doğrudan ya da dolaylı veya rastlantısal bir ilişkimiz bulunmuyor. Gazeteciler için hiçbir görüş ve inancın gazetecilikten daha değerli olamayacağına inanıyor, zaman zaman bizi bir cephede görmek isteyen okurlarımızın kafasını da karıştıracak yayınlar yapıyoruz. Mütevazı ücretleri, vergi ve sigorta primi yükümlülüklerimizi, ajans aboneliklerimizi karşılayacak mütevazı bir gelirden başka paramız yok.”
“Sadece yürekli insanların sayısı azaldı”
Doğan Akın’ın bu yazısı önce Hasan Cemal (Milliyet, 4 eylül), ardından da Sanem Altan (Vatan, 7 eylül) tarafından ele alındı.
Hasan Cemal, “Tayyip Erdoğan’ın medyadaki eli ve nüfuzu çok güçlüdür.
Ve Erdoğan’ın siyasal gücüyle medya üzerinde koyulaşan gölgesinden yola çıkarak, demokrasileri asıl demokrasi yapan muhalefet alanının daraldığı söylenebilir”satırlarıyla işin siyasi iktidar yanını tesbit ettikten sonra şu kritik soruyu soruyordu yazısında: “Ama burada kendimize sormalıyız: Ne kadar dik duruyoruz? Ne kadar dik durmaya çalışıyoruz?”
Cemal’e göre bu iki soruyu “gazeteci milleti, ama özellikle gazete sahiplerinin kendilerine sorması” gerekiyordu.
Benim, basın özgürlüğü ve editoryal bağımsızlık konularında asıl hangi “millet”i sorumlu gördüğüm belli, dolayısıyla Hasan Cemal’in bu son satırlarındaki “özellikle gazete sahipleri” vurgusuna katılmadığım da zannederim bellidir.
Geldik, geçen yazıda görüşlerini size aktarmaya söz verdiğim son yazara, Sanem Altan’a... Okuyunca anlayacaksınız, ben, onun vurguyu doğrudan gazeteciler üzerine yapan yaklaşımını daha doğru buluyorum... Altan’ın “Marko Paşa’dan bordrolarına yapışıp ‘Korkuyoruz’ diye bağıran yazarlara...” başlıklı yazısından sizin için şu bölümü seçtim:
“Pazar günü Hasan Cemal’in yazısında okudum. T24’ün Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın’ın yazısında sorduğu ‘Medyayı korkutan nedir? Para mı, iktidar mı?’ sorusunu...
“Gerçekten, yayın organları Başbakan’dan mı korkuyorlar, para kaybetmekten mi?
Deniz Feneri gibi günlerdir, aydınlıkta olmasa bile karanlıkta iyice parlayan bir mevzuu görmezden gelmelerinin sebebi ne olabilir? Bu konuyu yazarlarsa başlarına ne gelir? Başbakan’a ayıp mı olur, Başbakan para kazanmalarını mı engeller? Yoksa ne yazılıp yazılmayacağını zaten iktidar mı belirliyor?
“Baskı bu ülkede hep vardı, o açıdan değişen bir durum yok. Sadece parasızlıktan, işsizlikten, hapisten korkmayan yürekli insanların sayısı azaldı. Onun için etraf ‘Korkuyoruz’ diye bağırıp, maaş bordrolarına sıkı sıkıya yapışmış yazarlarla dolu.”
***
Üçüncü bölümde: Kaybedecek çok şeyi olan gazeteciler dünyası nasıl oluştu? 1990’lardan bugünlere, örnekli kısa medya tarihi.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025