Alper GÖRMÜŞ
Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Merkezi (PODEM), “İstanbul Gençlik Haritası Serisi”nin bir parçası olarak geçtiğimiz günlerde “Kentsel Alevilik ve Alevi Gençlerin Kimlik Arayışları” başlıklı bir araştırma yayımladı.
Ulaş Tol’un kaleme aldığı metnin giriş bölümünde, ”Alevilerin, köy yaşamının gizlilik ve kapalılık reflekslerini 1970’ler ve 1980’ler boyunca kentte de sürdürdükten” sonra, “1990’lı yıllarda bu gizlilik ve kapalılık döneminin, yerini farklı nedenlerle açıklığa ve görece etkileşime bırakmaya başladığı” tespiti yapılıyor. Zaten araştırma da, 1990’lardan itibaren kent Aleviliğindeki değişimler, özellikle de kentli Alevi gençlikteki değişimler üzerinde odaklanıyor.
Araştırmanın sonuçlarına geçmeden önce, Ulaş Tol’un, Alevilerin gizlilik ve suskunluk döneminin “1980’ler boyunca” (da) devam ettiği tespitiyle ilgili olarak bir itirazda bulunmak istiyorum; çünkü kendi bilgilerim ve tecrübem bana başka şeyler hatırlatıyor.
Aleviler daha önce ‘konuşmaya’ başlamışlardı
Çocukluğumu ve gençliğimi yaşadığım İstanbul Alibeyköy’de arkadaşlarımın ve komşularımın kahir ekseriyeti Aleviydi, fakat ben ülkemizin bir Alevi sorununun olduğunun farkında değildim. (Sustukları, gizlendikleri için öyle olduğunu kabaca 1970’lerin sonunda, sonraki yıllarda Alevilik üzerine kitaplar yazacak bir arkadaşım sayesinde öğrenecektim: Cemal Şener.)
1980’lerin ortalarında (büyük ihtimalle 1985’te) Cemal beni “Alevilerin sorunlarının ilk kez kamusal alanda açık bir biçimde dile getirileceği için tarihi önemde” olduğunu söylediği bir kapalı salon toplantısına davet etti. Toplantının konuşmacısı İlhan Selçuk’tu. Alevilerin sorunlarını tek tek dile getiren coşkulu bir konuşma yapmıştı İlhan Selçuk, fakat beni asıl çarpan, onu izlemeye gelen çoğu orta yaşın üstündeki Alevilerin haliydi. O zamana kadar birçok coşkulu siyasi toplantı izlemiştim, fakat bu hiçbir şeye benzemiyordu. Seyirciler söz almıyorlar, konuşmuyorlar fakat heyecandan ne yapacaklarını bilemiyorlardı, sessizce haykırıyor gibiydiler.
Medyanın Alevilik cehaleti
1986’da, patronluğunu ve fiili yayın yönetmenliğini Ercan Arıklı’nın yaptığı Nokta dergisine girdim. Kapak önerilerinin tartışıldığı bir yayın kurulunda, yukarıda sözünü ettiğim toplantıyı anlattım ve toplumda sorunlarının dile getirilmesini bekleyen milyonlarca Alevinin olduğundan bahisle, biz bu talebe sözcülük edersek büyük bir prestij kazanacağımızı söyledim. Ercan Bey’i can evinden vurmayı da ihmal etmeyip ekledim tabii: “Alevileri kapak yaparsak satışımız da patlar.”
Ercan Arıklı Alevileri duymuştu ama, onların talepleri olan insanlar olduğunu hiç duymamıştı. O nedenle, “sayıları milyonlarca olabilir ama bu, dergiye müşteri olacakları anlamına gelmez” diye düşünüyordu. Hatta “Kamyoncular” diyerek örnekledi, “bu ülkede onlardan birkaç milyon var, şimdi biz kamyoncuların sorunlarını kapağı yapsak kaç kamyoncu gidip Nokta alır bayiden?”
Daha fazla üstelemedim, Ercan bey bu alanda belli ki sonraki yıllarda yayın ortaklığı yapacağı Dinç Bilgin’den biraz halliceydi. (Dinç Bilgin, 2010’da Neşe Düzel’e verdiği söyleşide şöye demişti: “Mesela İstanbul'a gelinceye kadar (1980’lerin ortaları –A. G.) Alevinin kim olduğunu bilmiyordum. Bunu bilmeyen bir adam, toplumu yönlendirecek gazetelerin sahibi...”)
Sonrası şöyle oldu: İletişim Yayınları’nın çıkardığı haftalık Gündem dergisi o hafta “Aleviler” kapağıyla yayımlandı ve ortalama 5 bin satan dergi 20 bin sattı. Bunu gören Ercan bey “Tamam o zaman, hadi” dedi. Ertesi hafta Nokta “Aleviler: Artık susmayacağız” kapak spotuyla çıktı ve kendi satışını ikiye katladı: 80 bin.
Diyeceğim, benim bilgilerim ve tecrübelerim, Alevilerin “suskunluk” döneminin 1980’lerin ortalarında sona erdiğini gösteriyor. Seslerinin Sünni Türkler tarafından yeteri kadar duyulmaması başka mesele.
Politik Alevilik yine de çok baskın değil
PODEM’in araştırması, en temelde kentli Alevi gençliğin kendini dışlanmış, mazlum, mağdur, masum ve kaygılı hissettiğini, bunun üzerinden de giderek daha fazla politikleştiğini ortaya koyuyor.
Bu Alevilik hissiyatları içinde “masumluk” muhtemelen birçoğumuz için açıklanmaya muhtaç bir başlık... Araştırmada “masumluk” başlığı şöyle açılıyor:
“En yaygın eylemler polis müdahalelerini protesto etmek ya da bir anma etkinliği gerçekleştirmek amacıyla yapılanlar. Bu eylemlerde anılan kişilerin “masumiyeti” ön plana çıktığında katılım daha geniş tabanlı oluyor. En azından, görüşülen gençlerden sosyalist olmayanların da bu tür eylemlere sempati beslediği söylenebilir. Uyuşturucu mafyası tarafından öldürülen Hasan Ferit Gedik, polisin ‘galoş giyin dediği için vurduğu’ Dilek Doğan, ‘ekmek almaya giderken öldürülen’ Berkin Elvan ve Gezi eylemlerinde ölen diğer Alevi gençler ‘masum’ ölümleri simgeliyorlar. Alevilerin geçmişte de hep barışçıl olmayı tercih ettiği fakat ‘masum’ oldukları halde katliamlara uğradığı sık sık ifade ediliyor.”
Araştırmaya göre, kendini dışlanmış hisseden Alevi gençleri bu noktadan itibaren inanç temelli bir Alevilikten politik bir Aleviliğe yöneliyorlar. Yine de, kimliklerini inanç ya da kültür üzerinden oluşturmaya çalışan Alevi gençlerin sayısı politikleşmiş gençlere nazaran çok daha fazla:
“Alevi gençlerin Alevi kimliğini tarif etme çabasında üç yönelim öne çıkıyor: 1) Aleviliğin kültürel yönüne ağırlık vermek; 2) Aleviliğin inanç yönüne ağırlık vermek; 3) Solcu ve/veya sosyalist bir aktif siyaset içinde yer almak. (...) Gençler arasında bu üç yönelim arasında kültürel Aleviliğin daha fazla benimsendiği, solcu ve/veya sosyalist siyaseti benimseyenlerin daha küçük olmakla beraber aktif bir kesimi oluşturduğu söylenebilir.”
Öneriler
Araştırmanın öneriler bölümünde yer alan bazı başlıklar da şöyle:
“Alevi gençlerin kimliklerini dilediklerince deneyimleyebilmeleri için, aşırı politikleşmelerine neden olan kaygı psikolojisini hafifletmek gerekiyor. Bunun için Alevilerin algısındaki Sünni asimilasyon tehdidine dair işaretlerin zayıflatılması gerekiyor. Alevi yurttaşları rencide eden mahalle, park, köprü vb. adlandırmalarından vazgeçilmesi, cemevi ve din dersleriyle ilgili talepler başta olmak üzere temel taleplerin karşılanması, Alevilere yönelik nefret söylemiyle mücadele edilmesi, asimilasyon kaygısını zayıflatacak temel önlemlerin bir bölümünü oluşturuyor.
“Normalleşmeye, Alevilerin toplumsal ve siyasi hayatta görünürlüklerinin artmasının eşlik etmesi gerekiyor. Alevilerin hem siyasetin farklı yelpazelerinde, hem de üst düzey bürokraside yer alabildiğini görmek, dışlanmışlık hislerini besleyen olguları zayıflatacaktır.”
Tek çare eşitlik ve saygı
Son olarak, kendimce raporun ana fikrini şöyle özetleyebilirim:
Aleviler haklı olarak öyle çok öfke biriktirdiler ki, bu öfkenin “sevgi”yle, “kardeşlik”le, “şefkat”le izale edilmesi mümkün değil. Elde tek bir etkili silah var: Eşitlik silahı... Alevilere “eşitlik”le gitmeden, onlara ve inançlarına gerçek bir saygı göstermeden Türkiye'nin Alevi meselesi katiyen çözülemez... Fakat her silah gibi o da zamanında kullanılırsa iş görür. PODEM’in raporu, o kadar yıl içinde Alevi sorununun hakiki bir çözümü için gerekli adımlardan pek azının atıldığını bir kez daha gösteriyor.
BAZI YAZARLARIN MAL VARLIKLARINA EL KONMASINA DAİR KÜÇÜK BİR NOT. “Geçmişe baktığımızda bazı akıl tutulmalarının nasıl yaşanmış olduğunu anlamakta zorlanırız. Sanki ortalıkta tek akıllı adam kalmamış gibi alınan kararlar bizi şaşırtır. Ama çoğu zaman bu gözlemleri yaparken kendi zamanımızda sürdürülen akıl tutulmalarını fark edemeyiz. Genellikle ortak aklı dumura uğratan şey, gerçekliği kavramakta zorlanan bir ideolojik yaklaşımın resmi görüş haline gelmesidir.”
Etyen Mahçupyan, 25 Aralık tarihli yazısının bu ilk paragrafını bambaşka bir meseleye girizgâh olsun diye yazmıştı ama, bence paragraf, bazı yazarların mal varlıklarına el konmasının nasıl bir aklın ürünü olduğu sorusuna da mükemmel bir cevap teşkil ediyor. Hiç şüphe yok ki, geçmişe baktığımızda bu akıl tutulmasının (da) nasıl yaşanmış olduğunu anlamakta zorlanacağız.
Bazıları hiç zorlanmayacak ama: Bu “provokasyonu”, iktidarın ayağını kaydırıp devirmek isteyen “yargı içindeki FETÖ unsurları”na ya da iktidarı sendeletip kendisiyle iş tutmasını sağlamaya çalışan ulusalcılara ihale edecekler ve rahatlayacaklar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025