Alper GÖRMÜŞ
Geçtiğimiz yaz ayları, ByLock kullanıcısı olmadıklarını ısrarla dile getiren fakat öyle sayılıp tutuklanan binlerce kişi ile yakınlarının gazete ve televizyonlara ulaşamayan feryatlarıyla geçti.
Buna karşılık gazete ve televizyonlar, bu feryatlara kulak verilmemesi gerektiğine dair uyarılarla dolup taşıyordu. Bu uyarılar, ByLock’un cep telefonlarına ya da bilgisayarlara, onları kullananların iradeleri dışında yüklenemeyeceğine dair teknik ayrıntılarla destekleniyordu: ByLock ancak bir Cemaat üyesinin başka bir üyeye gönderdiği şifrenin aktif hale getirilmesiyle yükleniyordu. Dolayısıyla, telefonunda ya da bilgisayarında ByLock yüklü olanlar, başka hiçbir şeye bakılmaksızın örgüt üyesi sayılmalıydı.
Bu kamuoyu oluşturucuları, yaz sonunda gelen bir Yargıtay kararını kendi tezlerinin altına vurulmuş bir onay damgası saydılar ve o tarihten itibaren sesleri daha bir gür çıkmaya başladı. Haksız da sayılmazlardı: Yargıtay Ceza Genel Kurulu, kendisine gelen bir davayı karara bağladığı 26 Eylül 2017 tarihli ilamında, kişilerin kullandıkları cep telefonlarına ve bilgisayarlara, o kişilerin iradeleri dışında ByLock yüklenemeyeceğine hükmetmişti.
ByLock’u suç delili olarak kullanırken yapılan hatalar
Biz yine Yargıtay kararı öncesinde yaşanan tartışmalara geri dönelim... Tartışma dediğime bakmayın, o zamanlar, ByLock konusundaki feryatların bazı gerçek mağduriyetlere işaret edebileceğine dair uyarıları dile getirmek hiç kolay değildi; böyle yapmakla, örgüt üyeliğinin en şaşmaz karinesini sulandırarak ‘FETÖ’ye hizmet’ etmiş oluyordunuz.
Fakat ateş olmayan yerden o kadar büyük dumanların çıkması da pek mümkün görünmüyordu. O kadar ki, bizzat hükümete yakın gazetelerde bazı köşe yazarları, kendi tanıdıklarının ByLock kullanıcısı olarak suçlanmalarından hareketle ‘ne oluyoruz’ demeye bile başlamışlardı.
Geçen yaz vuku bulduğunu söylediğim ‘tartışma’ya ben de ağustos ayında kaleme aldığım iki yazıyla katılmıştım. Yazıların başlıkları, ByLock’u bir suç delili olarak kullanan yargının ve siyasetin, burada gerekli ince ayarlardan imtina ettikleri için ByLock’un dönüp kendilerini vurabileceğine dairdi:
Birinci yazı: ByLock’un Bir Bumerang Olarak Portresi, (Serbestiyet, 10 Ağustos 2017).
İkinci yazı: ByLock’u Bumeranga Dönüştürecek Tercihler ve Hatalar (Serbestiyet, 14 Ağustos 2017).
Yargının 11 binden fazla kişiye ‘Biz sizi ByLock kullanıcısı olarak cezaevine koyduk, fakat şimdi anladık ki değilmişsiniz’ dediği koşullarda, işaret ettiğim bu iki yazıya sizlerle birlikte yeniden bir göz atmak istiyorum. Amacım, ByLock bir suç delili olarak kullanılırken yapılan hataların nelere yol açtığını ve açacağını göstermek...
ByLock bir bumerang olarak sahnede; şimdilik sadece birinci yönüyle...
O yazılarda iki temel probleme işaret ediyordum. Birincisi, şimdi 11 binden fazla kişiye ‘pardon’ denilmesine yol açan anlayıştı:
“ByLock’un bumerang gibi etkide bulunma ihtimalinin başlıca iki yönü var. Bunlardan birincisi, teknik hatalardan ya da bizzat Cemaat’in devlet içindeki örgütlü gücünü kullanarak zamanında yaptığı operasyonlardan kaynaklandığı düşünülen mağduriyetlerle ilgili... Bu grupta yer alanlar -şayet savunmaları gerçeği yansıtıyorsa- Gülen Cemaati’yle geçmişte hiçbir ilişkisi olmamış fakat cep telefonlarına bir şekilde ByLock indirilmiş kişileri kapsıyor. Yani bütünüyle haksızlığa uğramış, mutlak suçsuz binlerce, belki on binlerce insandan söz ediyoruz. Çoğu devlet memuru olan bu insanlar derhal işlerinden atıldı ve şimdi yeni bir iş bulmaları neredeyse imkânsız; zaten bir bölümü de tutuklu olarak cezaevlerinde haklarında açılmış ya da açılacak olan davaları bekliyorlar...
“Şayet tablo buysa, yani haksız bir suç isnadıyla hayatları kararmış binlerce insandan söz ediyorsak, bu tablonun bir bumerang tablosu oluşturduğu apaçıktır.” (Serbestiyet, 14 Ağustos)
Soru sormak zor, kuşku duymak ıstırap verici...
İnandığımız ya da inanmak istediğimiz şeylere dair sorular sormayı ve böylece belki de inancımızın o kadar da sağlam olmadığı sonucuna varmayı kolayca göze alamıyoruz. Oysa bunu becerebilsek, başımıza sonradan açılacak belaların çoğundan uzak tutabiliriz kendimizi.
Kurumlar da insanlar gibi: Bir şeye ne kadar fazla bel bağlıyorlar, ne kadar fazla yatırım yapıyorlarsa o şeyle ilgili olarak zaman içinde ortaya çıkan sorunlu tarafları, zaafları görebilmeleri ve kabullenebilmeleri o kadar zorlaşıyor. Hatta, sorunlar ve zaaflar üst üste geldikçe, onları ‘görmemek’ konusundaki ısrarları o kadar büyüyor. ByLock konusunda siyaset, medya ve yargıda böyle bir direnç hep vardı. Fakat onlar böyle yaptıkça, ByLock’un bumerang etkisi daha da büyüdü.
Oysa yargı ve siyaset, ByLock feryatları ilk duyulduğunda ‘acaba’ deseydi, ‘haklı olabilirler mi, bizim göremediğimiz bir şey mi var’ diye sorsaydı, bugün yüzyüze kaldıkları ağır sorunu çok daha hafif bir şekilde atlatabilirlerdi.
ByLock’un bir bumerang olarak henüz ortaya çıkmayan ikinci yönü
ByLock’un bumerang gibi etkide bulunma ihtimalinin birinci yönü, ’11 bin mağdur’ tablosuyla birlikte gerçekleşmiş durumda.
ByLock’un bumerang gibi etkide bulunma ihtimalinin ikinci yönüne gelince... Sözünü ettiğim yazılardan, bunu da şöyle özetleyebilirim:
Cep telefonlarında ByLock olduğu için suçlanan fakat Cemaat’le hiçbir ilişkilerinin bulunmadığını, ‘hata’ ya da ‘kumpas’ kurbanı olduklarını, ByLock’u hiçbir zaman kullanmadıklarını savunan birinci gruptakilerin tersine, bu gruptakiler Cemaat’e sempatilerini gizlemeyen, ByLock’u da telefonlarına gönüllü ve bilinçli olarak indirip kullananlardan oluşuyor.
ByLock’un muhtemel bumerang etkisinin birinci kaynağıyla, yani potansiyel ‘hata’ ya da ‘kumpas’ kurbanlarıyla ilgili olarak çok dikkatli davranılmasını telkin eden yazarlar, iş ByLock’u gönüllü ve bilinçli olarak kullananlara geldiğinde son derece katı bir tutum içine giriyorlar. Bu yaklaşıma göre, böyleleri için ByLock örgütün üye kayıt defteri gibidir ve burada tartışma götürür, ‘ince ayar’ gerektirir bir durum yoktur. Acaba öyle mi?
ByLock’u Cemaat’in hangi kesimi kullanıyordu?
Birinin öbürünü tanımadığı hücreler halinde örgütlenmiş gizli ve kapalı bir örgütün, içinde örgütsel sırların da yüzdüğü bir enformasyon ağını 200 bin, 300 bin kişinin ‘kullanımına’ açması aklın alabileceği bir şey değil. Yine de bir ağ varsa, ki var, bu durumda bu ağın ancak en gevşek dış halkalara açık olması ve dolayısıyla ağda yüzen bilgilerin, ona sahip olanları ‘örgüt üyesi’ yapmayacak ölçüde sıradan olması gerekir.
Bir keresinde Abdurrahman Dilipak (bile) şöyle yazmıştı:
“Bakın, bu hainlerin hacker takımı ‘Raspberyy Pi’ kullanır, ‘deepweb’ üzerinden haberleşirler. ‘ByLock’ filan, bu işten anlamayan 3. derecede cemaat mensuplarının kullandıkları yöntem. Tepe imamlar, ülke imamları zaten ‘uydu telefonu’ kullanıyor...” (Akit, 29 Mart 2017).
Bu tablo bize ne söylüyor?
Şayet ByLock kullananlar ‘müdürler’, ‘tepe imamlar’, ‘ülke imamları’ değil de ‘üçüncü derece Cemaat mensupları’ ise, bu tablo bize ne söyler? Ya da: Bir örgütün ‘teşkilat’ıyla sempatizan ağı arasında ayrım yapmayı gözeten bir mücadele çizgisi böyle bir tablo karşısında bize neyi önerir?
Soruları cevaplamada yardımcı olması için, iç enformasyon ağı geleneksel iletişim araçlarından oluşmuş bir örgüt üzerinden düşünelim... Bu örgütün, ‘teşkilat’ dışında kalan sempatizan halkasına yönelik olarak geliştirdiği, çok geniş sayıda insana yönelik olduğu için de örgütsel bilgilerin ve sırların telaffuz edilmediği, salt sosyalleşme ve dayanışma amacıyla geleneksel tipte platformlar oluşturduğunu düşünelim... Şimdi bu örgüt devlet tarafından soruşturulmaya ve kovuşturulmaya başladığında, bu platforma katılanlarla örgütün iç ve dış çekirdeklerini oluşturan teşkilat üyelerinin aynı suç çuvalının içine atılması doğru olur mu?
ByLock’un bir bumerang gibi etkide bulunmasının bu ikinci yönü en az ‘hata kurbanı 11 bin ByLock mağduru’nun yol açtığı tablo kadar ağır bir yük oluşturmaya aday... Şimdilik görünmüyor ama onun da sırası gelecek.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025