Alper GÖRMÜŞ
Komplo teorilerine göz kırptığını peşinen kabul ettiğim bir imâ ile başlayacağım: İçinde ABD, sınır gücü, PYD-YPG sözcüklerini barındıran ilk haberi duyduğumuzdan bu yana geçen bir haftada, ABD yetkililerinden gelen savruk-muğlak beyanların çokluğu, sadece ABD yönetiminin son bir yıldaki malûm savrukluğuyla izah edilebilir mi?
Madem komplo teorilerinin kıyısında gezinmeyi göze aldım, imâyı bir kenara bırakarak dümdüz sorayım: Bu ölçüde bir savrukluk-muğlaklık, sonuçları hesaplanmış bilinçli bir tercihin çıktıları olabilir mi?
Bir haftalık haber dökümü
Bu soruyla halleşmeye başlamadan önce, insanda, ‘bu kadarı da olmaz’ duygusu uyandırıp onu komplo teorilerine savrulmaya iten bir haftalık haber dökümünden hemen akla gelenleri sıralayalım (bunları okurken, Rusya Savunma Bakanlığı’nın, TSK’nın Afrin’e müdahalesinden hemen sonra yaptığı “Suriye'nin kuzeydoğusundaki krizin başlamasına ABD'nin provokasyonları sebep oldu” açıklamasını akılda tutmak iyi olur):
Birinci haber: The Defense Post sitesi, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun, Suriye'nin Türkiye ve Irak sınırlarında güvenliği sağlama iddiasıyla halihazırda yeni bir güç eğittiğini duyurdu. Siteye konuşan Birleşik Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Harekâtı sözcüsü, 30 bin kişilik gücün Demokratik Suriye Güçleri'nin (DSG) liderliğinde faaliyet göstereceğini ve yarı yarıya DSG'nin tecrübeli savaşçılarından oluşacağını söyledi.(Sputnik, 14 Ocak 2018).
İkinci haber: Anadolu Ajansı muhabirine açıklama yapan Pentagon sözcülerinden Binbaşı Adrian Rankine Galloway, Afrin'de bulunan PYD/PKK unsurlarına ilişkin, “Onları DEAŞ mücadele operasyonlarımızın parçası olarak kabul etmiyoruz. Onları desteklemiyoruz ve onlarla hiçbir işimiz yok” ifadelerini kullandı. (Hürriyet, 16 Ocak).
Üçüncü haber: Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı Pentagon (...) Suriye'de ABD'nin eğittiği güçlerin yeni bir ordu ya da sınır gücü olmadığını açıkladı. (NTV, 17 Ocak).
Dördüncü haber: ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, ABD'nin Türkiye'nin Suriye sınırında bir sınır koruma gücü oluşturmayı planladığı iddialarını geri çevirdi. Çarşamba günü açıklamalarda bulunan Tillerson, “Bazı kişiler yanlış konuştu. Bir sınır koruma gücü oluşturmamız hiçbir şekilde sözkonusu değil” dedi. (Deutsche Welle Türkçe, 18 Ocak).
Beşinci haber: ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, muhtemel Afrin operasyonu konusunda Türkiye'yi böyle bir adım atmamaya çağırarak, “Herkes DEAŞ'a yoğunlaşmalı” dedi. (Anadolu Ajansı, 18 Ocak).
Altıncı haber: Bir skandala daha imza attılar... ABD’den yeni Afrin operasyonu açıklaması... ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Türkiye'nin Afrin'e yönelik operasyonu hakkında, “(Suriye'nin kuzeyinde) Askeri bir operasyonun bölgesel istikrara, Suriye'nin istikrarına ve hatta Türkiye'nin sınır güvenliğiyle ilgili endişelerine hizmet edeceğine inanmıyoruz” dedi. (Sabah, 19 Ocak).
‘İnşallah benzemiyordur’ dedirten örnek
Benim gibi yaşı tutanların, ABD yetkililerinden gelen bu çelişkili beyanları okuyup da akıllarına 28 yıl önceki benzer bir hikâyeyi getirmemeleri uzak bir ihtimal... Bu örnek bize, Saddam Hüseyin liderliğindeki Irak’ın, ABD’den gelen çelişkili beyanların işine gelen bölümüne güvenerek, sonunda ülkenin parçalanması (1990) ve işgaliyle (2003) sonuçlanacak bir maceraya atılıp Kuveyt’i işgal etmesini anlatıyor.
Irak’ın Kuveyt’i işgalinin öncesindeki çelişkili ABD mesajları arasında birinin belirleyici bir önemi vardı. Bu mesaj, işgalin başlamasından (2 Ağustos 1990) bir hafta önce (24 Temmuz 1990), ABD’nin Bağdat Büyükelçisi April Glaspie ile Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin arasındaki başbaşa görüşmede verilmişti.
Sözünü ettiğim mesaj, işgalin başlamasından hemen sonra bir iddia olarak ortaya atılmıştı. Buna göre, Büyükelçi Glaspie Saddam’a, şayet Irak Kuveyt’i işgal ederse bunun kendilerini ilgilendiren bir yanının olmayacağını, ABD’nin Araplar arası çatışmalar karşısında tarafsız kalacağını söylemişti.
Ne var ki bu iddia o günlerde kimseye inandırıcı gelmemişti, çünkü ABD’li yetkililer basına verdikleri açık demeçlerde, bazı kafa karıştırıcı olanları hariç hep Kuveyt’in işgalinin ‘kabul edilemez’ olduğunu vurguluyorlardı... Başkan dahil, ABD’den gelen açık mesajlar böyleyken, büyükelçinin Saddam’a ‘Kuveyt’i işgal ederseniz karışmayız’ diyen bir mesaj vermiş olabileceği pek inandırıcı görünmüyordu. O kadar ki, işgalden bir ay sonra, Irak tarafı toplantının tutanağını yayımladığında da bu kanaat değişmedi.
Nihayet, 2011 Ocak’ında WikiLeaks’in yayımladığı orijinal ABD belgelerinde bu görüşmeye ilişkin ayrıntılı notlarla anlaşıldı ki, o tutanak kelimesi kelimesine doğruydu.
Tutanağın önemli bölümleri
İlk kez Global Research tarafından yayımlanan tutanağın konumuzla doğrudan ilgili bölümlerini kendi çevirimle dikkatinize sunuyorum (ardından birkaç cümleyle bitireceğim):
Başlık: Körfez Savaşı Belgeleri: Saddam Hüseyin’le ABD’nin Irak Büyükelçisi April Glaspie Arasındaki Görüşme.
Tarih: 25 Temmuz 1990, Irak’ın Kuveyt’i işgalinden (2 Ağustos) sekiz gün önce.
Yer: 25 Temmuz, Başkanlık Sarayı, Bağdat.
ABD Büyükelçisi Glaspie: Başkan Bush Irak’la ilişkilerimizi ilerletmek için bana doğrudan talimat verdi. (...) Bildiğiniz gibi burada yıllardır yaşıyorum ve ülkenizi yeniden inşa yolunda gösterdiğiniz olağanüstü çabaları hayranlıkla izliyorum. Bunun için paraya ihtiyaç duyduğunuzu biliyoruz. Ülkenizi yeniden inşa etme çabanızı tamamen anlıyoruz. (Biraz durakladıktan sonra) Güneye (Kuveyt sınırına –A.G.) çok fazla sayıda askeri birlik yerleştirdiniz. Normal koşullarda bizi ilgilendirmez ama, bu birlikleri ülkenizin Kuveyt’e yönelik tehditleri bağlamında düşündüğümüzde, konuyla ilgilenmemiz makul hale geliyor. Bu nedenle, dostluk çerçevesinde size sormam gereken bir soru var: Birlikleriniz neden Kuveyt sınırına o kadar yakın konuşlanıyor?
Saddam Hüseyin: Bildiğiniz gibi Kuveyt’le anlaşmazlıklarımızı bir çözüme bağlayabilmek için yıllardır uğraşıyorum. İki gün sonra Kuveytlilerle bir görüşme olacak. (...) Bu toplantıda bir ışık görürsek, hiçbir şey olmayacak. Fakat bir çözüme ulaşamazsak, tabii ki Irak ölüme terk edilmeyi kabul etmeyecek.
ABD Büyükelçisi Glaspie: Nasıl bir çözüm sizin için tatmin edici olabilir?
Saddam Hüseyin: İran’la savaşımızda (1980-1988, -A.G.) stratejik hedefimiz olan Shatt-ül Arab’ın tümünü elimizde tutabilseydik Kuveytlilere bazı tavizler verebilirdik. Ancak, eğer Shatt-ül Arab’ın yarısını elde tutmak ile Kuveyt’i de kapsayacak şekilde Irak’ın bütünlüğünü korumak arasında bir tercih yapmak gerekseydi, Irak’ın bütünlüğünü korumak için Shatt-ül Arab’dan vazgeçerdik. (Biraz durakladıktan sonra) ABD’nin bu mesele hakkındaki görüşü nedir?
ABD Büyükelçisi Glaspie: Araplar arası ihtilaflar bizi ilgilendirmiyor, sizin Kuveyt’le olan ihtilafınız da öyle. ABD Dışişleri Bakanı James Baker’ın bana verdiği talimat, Kuveyt meselesinin ABD’yi ilgilendirmediği yönündedir.” (Saddam gülümser).
(Tutanağın tam metni için: https://www.globalresearch.ca/gulf-war-documents-meeting-between-saddam-hussein-and-ambassador-to-iraq-april-glaspie/31145)
“Kuveyt’in tamamının işgal edileceğini düşünmemiştik”
Global Research, yayımladığı tutanağın altına bir de not iliştirmiş. Notta, işgalin başlamasından (2 Ağustos 1990) tam bir ay sonra, 2 Eylül 1990’da Bağdat’taki ABD Büyükelçiliği binasından çıkıp arabasına ilerlemekte olan April Glaspie’ye yaklaşan iki İngiliz gazetecinin ona yönelttiği sorular yer alıyor. Gazetecilerin elinde, yukarıda okuduğunuz tutanak bulunmaktadır:
Birinci gazeteci: (Tutanağı göstererek), Sayın Büyükelçi, bu tutanak doğru mu? (Büyükelçi Glaspie soruyu cevaplamaz).
İkinci gazeteci: Saddam’ın Kuveyt’i işgal edeceğini biliyordunuz ve bunun yapılmaması için uyarıda bulunmadınız. Ona, Amerika’nın Kuveyt’i savunacağını söylemediniz. Hatta tam tersini, Amerika’nın Kuveyt meselesiyle ilgilenmediğini söylediniz.
Birinci gazeteci: Bu saldırıyı, işgali teşvik ettiniz. Neyi düşünerek böyle davrandınız?
ABD Büyükelçisi Glaspie: Açıktır ki, ben dahil hiç kimse Irak’ın Kuveyt’in tamamını alacağını düşünmemiştik.
Bugünün bilinenleri ve bilinmeyenleri
Gelelim bugüne...
Bugün ABD Türkiye’ye ne diyor? Açıktan ne diyor, basına yansımayan ikili görüşmelerde ne diyor? Aynı şey nevzuhur ‘müttefikimiz’ Rusya için de geçerli. Oradan da karmakarışık mesajlar geliyor.
Türk Silahlı Kuvveteri Afrin’e ABD ve Rusya’nın yeşil ışığıyla mı girdi, yoksa onların kırmızı ışığına rağmen mi? Yeşil ışıklar, bir süre sonra kırmızıya dönüşmek üzere bilinçli olarak yakılmış olabilir mi?
Bütün ihtimaller kendi risklerini barındırıyor... Bakalım, şu âna kadar bildiklerimizin yanı sıra bilmediklerimiz ne zaman ortaya çıkacak ve bugünkü müsvedde ne surette temize çekilecek?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025