Alper GÖRMÜŞ
Her mesleğin bir temel ilkesi vardır: Mesela bir doktor hiçbir gerekçeyle ona ihtiyaç duyan birinden yardımını esirgeyemez... Ya da bir hâkim, davası önüne gelen işkence suçlularının bir bölümünü şu ya da bu gerekçeyle koruyamaz, bazı işkence suçlarını ‘makul’ bulamaz, faillerini ‘mazur’ sayamaz.
Böyle doktorlar ve hâkimler her toplumda her zaman ortaya çıkabilir. Fakat onların bu çifte standartlı davranışları geniş toplumsal kesimler tarafından da onaylanıyorsa, yani toplum kutuplara ayrılmış ve her kutup sadece ‘bizden’ olanların tedavi ve işkenceye maruz kalmama hakları konusunda hassassa, işte orada durum felaket demektir.
Tıpkı doktorluk ve hâkimlik gibi gazetecilik mesleğinin de temel bir ilkesi var: Olan biteni topluma düzgün bir biçimde aktarmak ve böylece bireylerin doğru, hakiki bilgi temelinde tavır almalarına imkân vermek.
Yani gazetecilik, özünde salt hakikatin hatırı için yürütülmesi gereken bir meslek; dolayısıyla, ‘bu hakikat bizim işimize gelmez, öyleyse görmeyelim ya da görene dünyayı dar edelim’ diyen gazetecilerle, ‘şu gazeteci şu haberi şöyle yazdığına göre şunlardan ya da bunlardan olmalı’ diyen okurların çok olduğu bir yerde gazetecilik bitmiş demektir.
Bugün size, şu çorak Türkiye gazeteciliği ortamında gazeteciliğini ‘salt hakikatin hatırına gazeteciliğe’ en fazla yaklaştırmış gazetecilerden birinin hikâyesini anlatacağım: Ece Sevim Öztürk’ün yukarıda tarif ettiğim gazetecilerin ve okurların hışmına uğramasının ve ardından da adalet mekanizması marifetiyle haddinin bildirilmesinin hikâyesini...
Akılları almıyor, çünkü öyle bir gazeteciliği unutmuşlar
Karşımızda, kendi bağımsız platformunda kaleme aldığı haberler üzerinden ‘FETÖ’ propagandası yaptığı gerekçesiyle gözaltına alınan ve gözaltında bir haftasını dolduran 29 yaşında bir gazeteci var. Hikâyenin sonunu önceden söyledim, çünkü özgeçmişini aktarmadan önce bunu bilmeniz gerektiğini düşündüm.
Öztürk, gözaltına alınmadan hemen önce, mealen ‘böyle cüretkâr ve kararlı bir gazetecilik ancak sırtını bir yerlere dayamışların işi olabilir’ deyip buradan onun ‘FETÖ’cülüğüne varan gazetecilerle okurlara hitaben yazdığı yazıda kendini tanıttı, geçmişini anlattı.
Kendi ifadesiyle 16 Yaşından beri Atatürkçülüğü benimsemiş bir gazeteci Öztürk... Üniversite için Zonguldak’a indiği ilk gün Atatürkçü Düşünce Derneği’ne gitmiş. Sonra yolu Cumhuriyet mitinglerinden, Tuncay Özkan’ın ‘Biz Kaç Kişiyiz’ platformlarından geçmiş. Ergenekon ve Balyoz davalarında yer yer aktivizme kayan bir gazetecilik dönemi geçirmiş. O dönemde Gülencileri o kadar çok kızdırmış ki, bugün ‘FETÖ’ propagandası gerekçesiyle gözaltına alındığı halde twitter’daki birçok Cemaat yanlısı hesap ‘oh olsun’ tweet’leri atıyor.
Fakat dedim ya, Ece Sevim Öztürk merak eden ve bir kez merak edince de kendini soru sormaktan alamayan gerçek bir gazeteci... O nedenle, zihninde 15 Temmuz darbe girişimine dair sorular belirince bunları sormaya ve cevabını aramaya başlamış:
“Merak ediyordum ve araştırmaya başladım. Bu darbeye katılan herkes FETÖ’cü müydü? FETÖ ile mücadele dedikleri operasyonlarda kimler tutuklanıyordu, ne aşamadaydı? Gerçekten her şey yolunda mıydı?
“Değildi tabii ki. 16 yıl Bank ASYA’nın yöneticiliği yapmış isim SPK’nın başına atanıyor (...) Cemaate sadece sohbetlere katılmak ve hükümetin işaret ettiği dershanelere çocuklarını göndermek gibi sempatizan boyutunda temas edenler cezaevine gönderilirken, suça karıştığı her camia tarafından gayet iyi bilinen ve devletin de il - bölge imamları olarak kayıt altına aldığını sonradan öğrendiğimiz isimlerin 17-25 sonrası yurt dışına kaçtığı ortaya çıkıyordu. (...)
“15 Temmuz’a gelirsek… Açıkçası araştırmaya başladıkça inanılmaz gerçeklerle karşılaşıyordum. Bir asker darbeye hiç katılmadığını ispatladığı halde tutuklanırken, bir başka asker darbeye katıldığına dair hakkındaki şüphe sayısız ifadeye ve raporlardaki çelişkiye rağmen ortadayken soruşturma konusu dahi edilmiyordu. Bu Deniz Kuvvetlerinde de böyleydi, Karada da Havada da… 250’ye yakın tweetten oluşan ve soru işaretlerini kaleme aldığım bir flood yayımladım. Daha sonra hepsini bir araya topladığımda 60 sayfalık bir çalışma notu oldu. Ancak Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü tarafından erişim yasağı getirildiği için bir link paylaşamıyorum ne yazık ki sizinle.”
Soru, zan altındaki için nimettir ama...
Ece Sevim Öztürk, Mayıs ayında bu çerçevede iki habere daha imza attı ve bu haberler, onun gözaltına alınması sürecini başlattı.
Bunlardan birincisi, Kara Havacılık Okulu davasında bir gizli tanığın duruşmada verdiği ifadeye dairdi. ‘FETÖCÜ’ olduğunu kabul eden ve itiraflarda bulunan kendisi de asker gizli tanık duruşmada 15 Temmuz gecesi Balyoz davasından cezaevinde yatan emekli bir albayla telefonda konuştuğunu belirtiyordu. Emekli albay şimdi bir OdaTV yazarıydı ve dolayısıyla Ece Sevim Öztürk hem yazarın, hem sitenin hem de sitenin bir başka yazarı olan Nihat Genç’in hışmını çekti.
Genç gazeteci aynı günlerde YouTube kanalından bir video yayımlayarak 15 Temmuz gecesi Deniz Kuvvetleri’nde bildiğimizin tam tersi gelişmeler olduğunu iddia etti.
Bu haberler üzerine ilk harekete geçen gazete Yeni Şafak oldu ve gazetede yayımlanan haberde Öztürk ‘FETÖ’ propagandası yapmakla suçlandı. Ardından da yukarıda değindiğim OdaTV salvoları geldi. Deniz Kuvvetleri’nden subaylar da şikâyetçi olunca Ece Sevim Öztürk gözaltına alındı.
Ece Sevim Öztürk bir gazeteci olarak en temel hakkını kullanmak ve aklına gelen bütün soruları sormak istedi. Fakat belli ki o geceye dair soru sormak bazı çevreler için çok rahatsız edici bir şey.
Bir konuda birikmiş kuşkular varsa ve bunlar temelsizse, zan altındaki için soru bir nimettir. Çünkü böylece sorulara kolaylıkla inandırıcı cevaplar verilebilir ve şaibe de bu yolla ortdan kaldırılabilir.
Fakat ya kuşkular temelsiz değilse? İşte o zaman da Ece Sevim Öztürk’e yapılan yapılır, soru soran durdurulur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025