Alper GÖRMÜŞ
27 Mart 1994 ara seçimlerinin sonuçları açıklanıp da İstanbul’un artık Refah Partili (RP) bir belediye başkanı tarafından yönetileceğinin ortaya çıkmasıyla birlikte şehirde büyük bir panik havası doğmuştu. O günleri, bazı meslektaşlarımın bana yaşattığı bir “travma”dan dolayı (birazdan açıklayacağım) belki en net hatırlayan gazeteciyim...
Sonraki yıllarda sık sık tekrarlanacak olan, “Böyle giderse, şu kadar yıl sonra bu şehirde içki içecek tek bir meyhane bile kalmaz” dizisinin başlamasına neden olan yeni belediye başkanı, son yıllarını RP İstanbul İl Başkanı olarak geçirmiş, 40 yaşında, fazla tanınmayan bir politik figürdü. Adı,Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Şehirdeki “hava”dan söz etmiştim; gerçekten çok tuhaf günlerdi. “Korku” matbaası bütün makinelerini “fısıltı gazetesi”nin emrine vermişti. Şurada bir mini etekli kız sakallı birkaç kişi tarafından otobüsten indirilip ölesiye dövülmüş, burada bir başka mini etekli kızın yüzüne kezzap atılmıştı. Yeni başkan daha şimdiden Nevizade’nin kapatılması talimatını vermişti, yakında Yüksek Kaldırım’daki genelev de kapatılacaktı.
“Laikliğin elden gitmekte olduğu” yönündeki korkular, bütün kesimleri çılgın, zaman zaman da gülümseten tepkilere yöneltiyordu. Aralarından birini hiç unutamıyorum: Bir grup manken, kuvayı milliye kıyafetleriyle podyuma çıkmış, “laiklik mesajı” vermişti, bazılarının arada gazetecilere verdiği beyanatlar da ertesi günkü gazetelerde genişçe yer almıştı: O zamana kadar iç çamaşırı defilelerine çıkmamışlardı, fakat artık çıkacaklardı!
İnternet ahalisinin arayıp da bulamayacağı günlerdi, lâkin o zamanlar internet yoktu!
“Düşünsene; her dört kişiden biri dinci!”
İstanbul’da Tayyip Erdoğan yüzde 25 oy almıştı. Bir arkadaşım, “Düşünsene” demişti bana yüzünde bir dehşet ifadesiyle, “sokakta karşılaştığım her dört kişiden biri dinci!”
27 Mart seçimlerinden birkaç hafta önce Aktüel’in genel yayın yönetmeni olmuştum. İşte o koşullarda, herkesin “nasıl olur, nasıl oldu” diye sorduğu günlerde biz de iki formalık bir “Refah Partisi”ilavesi vermeye ve bu soruları cevaplamaya çalıştık.
Hazırladığımız ilave gerçekten çok doyurucuydu. İyi bir gazetecilik yaptığımıza inanıyordum.
Ne saflık! Öyle günlerde gazeteciliğin gazetecilik kriterleriyle değerlendirilemeyeceğini hesaplayamamıştım! Fakat işin, yakın arkadaşlarım olan rakiplerimiz tarafından, doğrudan “patron”a yazılmış “suç duyurusuyla” Aktüel’den atılmam talebine kadar vardırılacağı aklıma bile gelmemişti: Yediğim halt, RP’li olduğumun açık deliliydi. Peki, bu durumda ben, laiklik konusundaki hassasiyetiyle öne çıkan Sabah grubunda çalışmaya nasıl devam edecektim? Dinç Bilgin ve Mehmet Emin Karamehmet (Akşam grubunun şimdiki patronu o zaman Sabah grubuna ortak olmuştu) bunu nasıl içlerine sindireceklerdi? (Abartmıyorum, patronların ismini anarak yapmışlardı “suç” duyurularını.)
Aradan altı ay geçti. Memleketteki hava hiç değişmemişti. İstanbul’un yeni belediye başkanının gazetecilere “icraat”ının ilk altı ayının hesabını vermesi amacıyla düzenlenen televizyon programı için“Kanal 7” stüdyosuna gittiğimde, bunu bir kez daha anladım. “Laik basın”dan sadece ben vardım. Sordum: Birçok ismi çağırmışlardı fakat hiçbiri gelmemişti. Size bugün tuhaf gelebilir, fakat o zamanlar gazetecilerin gözünde ne tek muhafazakâr televizyon olan Kanal 7’nin, ne de seçilmiş de olsa Tayyip Erdoğan’ın bir meşruiyeti vardı. Bu manzaraya ve altı ay önce arkadaş-meslektaşlardan yediğim vurguna rağmen ben hâlâ böyle bir toplantıya katılmanın cesaret gerektiren bir tavır olduğunun farkında değildim. Ta ki, karşımızdaki Erdoğan’a soru soracak gazeteciler arasında yer alan tıp doktoruHüsrev Hatemi’nin (yeterince gazeteci bulunamamıştı!) küçük bir kâğıda oracıkta yazıp bana uzattığı minik şiiri okuyana kadar: “Alper’deki kalp imiş / Hem alp hem de er imiş...”
“Ben bu şehrin imamıyım”
Recep Tayyip Erdoğan’la bu ilk ve son karşılaşmamızı da anlatmalıyım size...
Sorumu sormadan önce, meslektaşlarım adına bir özeleştiri yapmak istediğimi belirttim: Başkan seçilmesinin öncesinde ve sonrasında kendisine en fazla sorulan sorunun “genelevi kapatacak mısınız?” olmasından ve bunun da “laiklik ve yaşam tarzı” hassasiyeti çerçevesinde dile getirilmesinden duyduğum rahatsızlığı dile getirdim.
Çok memnun oldu. “Böyle gazetecilere canım feda” falan dedi ama, sorumu sormamla birlikte hava birden değişti. O günlerde, Fransa’da yaşayan bir kadın ressamımızın sergisiyle ilgili bir tartışma vardı. Sergi için Belediye’nin bir mekânı kiralanmış, fakat kokteylde konuklara içki sunulmasına izin verilmemişti.
Ben, çiçeği burnunda belediye başkanına, “kendi davetlerinde içki sunmama haklarına saygı gösterdiğimi, fakat sırf mekânın sahibi diye başkalarının davetinde kendini söz sahibi sayma tavrının tehlikeli bir özgürlük kısıtlaması olduğunu” hatırlattım ve şöyle sordum:“Günah olduğuna inanıyorsunuz, peki neden insanları kendi günahlarıyla baş başa bırakmıyorsunuz?”
Gelen cevap biraz “kan dondurucu” türdendi: “Çünkü ben aynı zamanda bu şehrin imamıyım. İnsanların günah işlemesine engel olmak da görevlerim arasındadır.”
Bereket, “korku”dan başka tahlil araçları da olan bir insan ve bir gazeteciydim. Aksi takdirde bu feci cümleyi beynime nakşedip, “bunlar yakında hepimizi keser” çizgisine gelmem işten bile değildi.
“Ben her şeyden sorumluyum”
Buraya kadar yazdıklarımı, Aktüel dergisinde 2008 yazında yayımlanmış Recep Tayyip Erdoğan portresinden aldım.
O portreyi, bilhassa da 18 yıl öncesine dair Kanal 7’deki toplantıyı zihnime yeniden düşüren şey, Başbakan Erdoğan’ın sezaryen ve kürtaj tartışmaları sırasında sarf ettiği, “Bu ülkenin başbakanı olarak her şeyden sorumluyum” cümlesi oldu.
Öz olarak “Ben bu şehrin imamıyım” cümlesiyle hiçbir farkı bulunmayan ve 18 yıl sonra gelen bu yeni çıkış ne anlama geliyordu?
Başbakan Erdoğan’ın, insanların özel hayatlarıyla ilgili olarak düşünce, tavsiye ya da “tebliğ”çerçevesini çok aşan; düşüncenin, tavsiyenin ya da “tebliğ”in dilinden çok uzak, otoriter bir dille bir süredir kamuoyunun tepesinden boca ettiği toplumsal yaşama modellerinin kaynağı neydi?
Toplumu yeniden biçimlendirmeye yönelik bu modeller, kendisini “başkalarının günahlarından da sorumlu” gören bir politik liderin sorumluluk anlayışının ve duygusunun neticesiyse eğer, daha önce benzerine hiç şahit olmadığımız çok büyük bir toplumsal gerilimin eşiğindeyiz demektir.
Peki, Başbakan Erdoğan’ın özel hayat, toplumsal hayat çerçevesinde son seçimlerden bu yana dile getirdiği “model”lerin kaynağı, kendisini “başkalarının günahlarından da sorumlu sayan” bir dindarlık algısının ürünü olabilir mi gerçekten? Doğrusu bugün, bir başka vesileyle 2010 yazında yine sorduğum bu soruya o zaman verdiğim cevabı verebilecek kadar rahat hissetmiyorum kendimi. Şöyle yazmıştım o zaman:
“(...) Erdoğan hiç kuşkusuz başbakanı olduğu ülkede ‘içki içme günahı’ işleyen yurttaş sayısının mümkün olduğu kadar az olmasını ister. Hatta mümkünse hiç içki içilmesin ister. Fakat bugün artık kendisini ‘ülkenin imamı’ olarak görmediğini, ‘herkesin günahı kendi boynuna’ noktasına geldiğini düşünüyorum.”
Eski inanç ve eylem çerçevesine mi dönüyor?
Bugün, 2010 yazındaki kadar rahat olmadığımı ifade ederken neyi imâ ettiğimin farkındayım... Evet, Tayyip Erdoğan’ın 1994’te açık yüreklilikle ortaya koyduğu inanç ve eylem çerçevesinden gerçek anlamda kopmadığını, siyasi pozisyonunu konsolide ettikten sonra o çerçeveye yeniden dönmeye karar vermiş olabileceğini bugün ciddi ciddi düşünüyorum.
Beni bu yönde düşünmeye sevk eden şeylerden biri de, Erdoğan’ı yakından tanıyan ve ona sempati duyan dindar bir arkadaşımın, ona yönelttiğim “Erdoğan’daki değişimi nasıl açıklıyorsun”soruma verdiği cevap oldu. Arkadaşım, benim bu yazıda ifade ettiğim düşüncelerimden habersiz olarak, “Yanılıyor olabilirim ama” deyip devam etti: “Benim algılamam, Tayyip Bey’in kendisini aynı zamanda bir dinî figür olarak gördüğü yönünde... Dolayısıyla siyaseti yönetmek onu kesmiyor olabilir.”
İnşallah o arkadaşım da ben de yanılıyoruzdur, şüphelerimiz geçersizdir ve Erdoğan kendisini, yönettiklerinin günahlarından (da) sorumlu gören bir dindarlık anlayışına sahip değildir.
Cuma: “2012: Ben her şeyden sorumluyum.”
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları





























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025