Amberin ZAMAN
Halep’teki son gelişmelerle birlikte Suriye’de beş yıldır süren kan banyosunda yeni bir safhaya geçiliyor. Rejim, Şii milisler ve Rusya’nın yardımıyla kenti muhaliflerin elinden almak üzere.
Türkiye Rusya ile, dolayısıyla da rejimle bir şekilde muhalifler üzerinden pazarlığa girmeseydi işleri bu denli kolay olur muydu? Bu sorunun cevabı büyük ihtimalle ‘Hayır.’
Türkiye’nin Şam’daki Emevi camiinde namaz kılmaktan, Halep’te yıllarca kolladığı muhaliflerin yenilgisine değnek olmaya uzanan hazin serüvenini burada tekrarlamaya gerek yok.
Ancak bu durumun Suriyeli Kürtlere ve ABD ile ilişkilere ne şekilde yansıyacağı ve Trump başa geçtikten sonra Türkiye-ABD-Kürtler ekseninde ne gibi gelişmelerin yaşanacağı sorusu tüm güncelliğini koruyor.
Önce verili duruma göz atalım. Son derece ilginç gelişmeler var:
El Bab bilmecesi
Türkiye ve Fırat Kalkanı çatısı altında savaşan muhalifler El Bab etrafında yığılmış bulunuyor. Bilindiği gibi El Bab, Suriyeli Kürtler açısından hayati önem taşıyor. Çünkü Türkiye, Cerabulus’a yerleştikten sonra Kürtlerin kantonları birleştirmesinin tek yolu El Bab üzerinden geçiyor. Türkiye bunu engellemek istediği için El Bab’a yükleniyor.
Hatta biz bu satırları yazarken “Girmeye başladı” haberleri geliyordu.
Oysa son günlere dek rejim ve Rusya, Türkiye’ye set çekiyordu. Zira muhaliflerin El Bab’a girmesi Halep için tehlike teşkil ediyordu.
Kasımın son haftasında bu mesaj Türkiye’ye en acı şekilde aktarıldı. İran menşeli olduğu söylenen bir insansız hava aracının Türk askerlerini El Bab yakınlarında bombaladığı iddia edildi.
Bu iddia ilk kez Al Monitor sitesinde yer aldı. En az dört Türk askeri saldırıda öldü.
Akabinde Türkiye ve Rusya arasında yoğun trafik yaşandı. Putin’le Erdoğan üst üste telefonda görüştü. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov Alanya’ya geldi. Binali Yıldırım Moskova’ya gitti. Halep’te muhalifler önce “Çekilmeyeceğiz” dediler, sonra çekilmeye başladılar.
Dolayısıyla rejim açısından Türkiye ve muhaliflerin El Bab’a girmesinde artık sakınca kalmamış olabilir.
Türkiye’nin el Bab’a girmekte kararlı olduğu kesin. Ne var ki bunu ABD ile birlikte yapmak istiyor.
Bu ısrarının nedenlerini sıralayacak olursak:
– Türkiye ve muhalifler El Bab’ta hayli zorlanıyorlar. Hafta geçmiyor ki; IŞİD tarafından yaralanan, kaçırılan, şehit Türk askeri haberi gelmesin. Aslında tam bir bataklık. Ve faturanın daha da vahim boyutlara ulaşması muhtemel. Çünkü kimi iddiaların aksine IŞİD Türkiye ile savaşta.
– Türkiye, Suriye’deki hareket kabiliyetinin Rusların inisiyatifi ve iznine bağlı gözükmesinden derin rahatsızlık duyuyor. ABD’nin Rusya karşısındaki pasifliğinden devamlı yakınıyor. Rusya’ya güvenmiyor.
– ABD’yi, Kürtlerin çıkarları aleyhine yapılan bir operasyonun içine çekmek istiyor. Yansıyan tablo açısından, El Bab’ı YPG’ye rağmen ve ABD’nin desteğiyle IŞİD’den almak başka, Ruslarla Halep üzerinden pazarlık neticesinde almak bambaşka.
Washington cephesi ve ‘Heval Brett’
Obama’nın IŞİD karşıtı koalisyon nezdindeki özel temsilcisi Brett McGurk, uzun zamandır Ankara’da istenmeyen adam ilan edildi. McGurk, Türkiye’nin tezlerini devamlı çürütüp YPG lehine çalışmakla suçlanıyor. Öyle ki Suriyeli Kürtlere sürekli ‘sabırlı’olmalarını telkin ettiği iddia edilen McGurk, Rojava’da “Heval Brett” olarak anılıyor.
Oysa McGurk son derece pragmatik biri. Kendi ülkesinin lehine, kendi belirlediği kriterler dahilinde çalışan biri.
Ve her ne kadar kağıt üzerinde dışişlerine bağlı görünse de direkt Beyaz Saray ve Obama tarafından muhatap alınıyor.
McGurk, yönetimde Suriyeli Kürtlerle ilgili en etkili isim. Tam da bu yüzden hafta başında Rojava ve Irak Kürdistanı’nın ardından Türkiye’ye gelen McGurk’un kalıp kalmayacağı Ankara’da büyük merak konusu.
Bürokrasiden olmadığı için Obama gidince, onun da istifa edip gitmesi lazım. Fakat Trump kritik önemdeki Musul operasyonu sürerken ve Rakka operasyonuna start verilmişken McGurk’u görevden alır mı?
McGurk, İran dosyasında da ağır toplar arasında anılıyor. Bu da Trump açısından en zayıf noktası. Zira seçim kampanyası boyunca Trump, İran ile varılan nükleer anlaşmayı bozmaktan söz etti.
McGurk anlaşma dahilinde, İran tarafından rehin tutulan beş ABD vatandaşının serbest kalması karşılığında ABD’den İran’a ait 400 milyon doların transfer edilmesi için müzakereleri yürüten isim.
Buna rağmen ibre McGurk’un kalacağı yönünde. Ama Trump henüz bir dışişleri bakanı atamadığı için kesin kalacak demek yanlış olur. Zira adaylardan biri olan Senato Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Cumhuriyetçi Bob Corker’ın McGurk’ten haz etmediği dillendiriliyor.
Peki McGurk kalırsa ABD’nin Suriye politikası aynen devam eder mi? Neticede Trump ile Obama arasında pek fark yok. Her ikisinin tek önceliği IŞİD’e karşı mücadele.
Aradaki tek fark, Obama’nın pek bir başarı sunamayan ‘ılımlı’muhalefete yardım ediyor olması.
Trump ise “Bu kişilerin kim olduğu konusunda en ufak fikrimiz yok” diyerek muhaliflere yardımı kesebileceğini ima etmişti.
Buna karşın muhalifler arasında, Trump ve ekibinin İran alerjisi galip gelir ve Esad’ı devirme planları yeniden devreye girer diye ümit besleyenler var. Üstelik Senato’daki etkin cumhuriyetçilerden John McCain, Suriye’ye müdahaleden yana. Cumhuriyetçiler arasında “Obama döneminde Suriye tümüyle Rusya’ya terk edildi” diyenler de aynı görüşte.
Kürt tamponu
Farz edelim ki müdahaleci kamp ağır bastı. Müdahale nasıl bir şekil alır? İşin püf noktası tam da bu.
Zira işler Türkiye’nin istediği biçimde gelişmeyebilir. Birincisi, Türkiye’yle birlikte mücadele eden Araplar genelde ‘aşırı İslamcı’veya ‘cihatçı’ olarak biliniyor. Yani Trump’ın güven duymadığı bir profile sahipler. Oysa YPG’ye eklemlenen ve sayıları gittikçe çoğalan ‘diğer’ Araplar farklı. An itibariyle ABD özel kuvvetleri tarafından eğitiliyorlar. Ve başarılılar. Tel Abyad ve Membiç alındı. Sıra Rakka’da.
Diken’e bilgi veren resmi kaynaklar önümüzdeki günlerde Rojava’da üç üssü bulunan ABD’nin bunların sayısını çoğaltılacağını belirtiyor. Rakka operasyonu için YPG öncülüğündeki birliklerin yeni silahlarla donatılmaları planlanıyor.
Batı gözüyle bakıldığında, Suriyeli Kürtleri ve birlikte çalıştıkları grupları cazip kılan, verdikleri laik görüntü. Kadın savaşçılar ve Ortadoğu ölçeğine göre gözüken kadın yoğunluğu bu görüntüyü perçinliyor.
Dolayısıyla Suriye’de uçuşa yasak bölge veya güvenli bölgeden söz ettiğinizde, ABD’yle baş müttefik konumunda bulunan, siyaseten homojen olan, yani Arap muhalifler gibi birbirini yemeyen Suriyeli Kürtler ve Kürtlerle birlikte çalışan Arap aşiretler en doğal seçenek olarak ön plana çıkıyor.
Bunu Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e konuşan Trump’ın ekibine girmesi beklenen, uzun yıllar CIA’in operasyonlar bölümünde görev yapmış Mary Beth Long, berrak bir dille ortaya koydu. Röportajı kaçıranlar mutlaka okusun.

Mary Beth Long (Fotoğraf: Hürriyet)
Ne demişti Long: “ABD’nin IŞİD’le mücadelede ne Irak’taki ne de Suriye’deki Kürtlerden feragat edebileceğini sanıyorum. ABD’nin Kürtlerin temsil ettiği tampon bölgeden vazgeçebileceğini sanmıyorum. Kürtler muhtemel kriz sonrası Suriye’de (ya da adına ne derseniz deyin) Rusya-İran-Esad ortaklığındaki düşman yapıyla arada tampon olacaktır. Ben ABD’nin bu tamponu kaybetmek isteyebileceğini sanmıyorum. Bu bence Erdoğan’ın da değerlendirmesi gereken bir konu. Sonuçta bahsettiğimiz bu yapılar Türkiye ile sınır olacak. Erdoğan, Rusya-İran-Esad ortaklığındaki yapıyla arasında bir tampon olmasını ister mi ya da bu nasıl bir tampon olmalı? Kürtler bu tampon bölgenin içinde olmalı mı? Türkiye’nin Irak sınırı da benzer bir belirsizlikle karşı karşıya. Kürt bölgesi bağımsızlığını ilan etsin ya da şu anki haliyle kalsın, aşağıdaki Şii İran destekli kukla devletle Türkiye arasında bir tampon olacak.”
Ve ekliyor: “Bence Trump nüanslı bir yaklaşım içinde olacak ve iki tarafla da ilişkilerini tutmaya çalışacaktır. Bu sırada da Erdoğan’ı Iraklı Kürtlerin ve Suriyeli Kürtlerin savaş kabiliyetlerini alandan sökmenin IŞİD ile mücadeleyi zedeleyecek bir hata olduğuna ikna etmeye çalışacaktır. Erdoğan’ı uzun vadeli düşünmeye ve bahsettiğim tampon bölgelere ihtiyaç olabileceğine ve bu bölgelerin nasıl olması gerektiğine kafa yormaya ikna etmeye çalışacaktır.”
Long özetle fiili durumu tarif ediyor: Türkiye eninde sonunda Kürtlerle o veya bu şekilde anlaşmak zorunda.
Fakat Long aynı zamanda oltayı atmayı da ihmal etmiyor: “Öte yandan unutmayın ki politikalarını ticaretteki gibi ‘al-ver’ anlayışı üzerine kuracak bir başkandan [Trump’dan] bahsediyoruz. Dolayısıyla da en iyi alışverişi yapmak isteyecektir. Eğer Türkiye uzun vadede Suriyeli Kürtlerin özerkliğinden daha fazla değer vereceği bir şey önerirse onu alır.”
Trump’ın “Daha fazla değer vereceği şey ne?” diye soran Çamlıbel’e bakın ne yanıt veriyor: “Sanırım Türkiye’nin çok yaratıcı olması gerekecek. (Gülüyor) Türkiye eğer başkana Suriye’deki nispeten küçük bu topluluğun terör ve teröristlerle bir bütün olarak bağlantıda olduğuna dair kanıtlarını sunarsa eminim ki başkan bunu değerlendirir.”
Terörle bağlantılı olduğunla kastı PKK mı, İran mı veya her ikisi mi belli değil. Türkiye’den beklenen İran’a karşı (ve İsrail’in yanında) net tavır alması mı? Diyebilirsiniz ki, Long’un sözlerinin ne kadar ağırlığı var? Trump tarafından henüz görevlendirilmedi.
Ama şurası net: Long’un düşüncelerini paylaşanların sayısı artıyor.
Şurası da net: Türkiye, YPG konusunda en ufak taviz vermeye hazır değil. Ruslarla işbirliğin sınırlarının gayet farkında. Rusya’ya güvenilemeyeceğini de biliyor. Ama El Bab’tan sonra Membiç’e yöneleceğini söylüyor. Oysa aklın yolu bir.
Long’un da ifade ettiği gibi Türkiye’nin Suriye’deki doğal müttefiki elbette Kürtler.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2018
18.08.2018
31.07.2018
3.02.2018
24.06.2018
14.06.2018
3.02.2018
20.05.2018
1.02.2018
23.04.2018