Aydın ENGİN
Hatırlayın, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) denen ve üniformalıların egemen, sivil ve seçilmiş siyaset erbabının konu mankeni olduğu kurumun en güçlü olduğu 90’lı yıllarda ”Atatürkçülük” ideolojisine sımsıkı bağlı olduklarını her fırsatta ilan eden generaller, Avrupa Birliği üyeliği sözkonusu olduğunda yan çizmeye başlamışlardı. Hatta içlerinden biri (sanırım orgeneral Tuncer Kılınç) AB üyeliğinden vazgeçilip Rusya ve İran’la bir siyasal birlik oluşturulmasını filan önermişti.
Bu dört yıldızı generalin ve arkadaşlarının AB ürküntüsünün kaynağı ne olabilir? Ordunun sımsıkı sarıldığı resmi ideoloji dillendirilirken sık sık Mustafa Kemal’in “Muasır medeniyetler seviyesine çıkmak” hedefi aktarılır. Ancak şimdi o “muasır medeniyet” vurgusunun kastettiği Avrupa’dan uzak durma tercihi nedendi?
Bence pek yalın: Avrupa hızla (hatta fazla hızla) ve barışçıl bir geçişle Avrupa’daki ulus-devletleri silikleştiren ve Avrupa Birleşik Devletleri diye adlandırılabilecek bir süreci önüne koymuştu. Sonunda tek bir Avrupa devletine varılması hedefleniyordu. Zik zaklarla yürüyen bu süreçten bugün de vazgeçilmiş değil.
Hatırlayın, 1996’da Türkiye, AB ile gümrük birliği anlaşması imzaladığında da çatlak sesler ulusalcı-milliyetçi kesimden ve MGK’daki üniformalılardan gelmişti.
Neydi itirazların özü, özeti: AB emperyalist bir güçtür. Türkiye’yi yutmak ve bağımsızlığını yok etmek istemektedir.
Bu itiraz çok yanlış değil. Kopenhag kriterlerindeki demokrasi vurgusuna değil de Maastricht kriterlerindeki siyasal ve ekonomik sistem tanımına bakılırsa AB üyeliği Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ulus-devlet olarak egemenlik haklarından epey önemli bir bölümünü Brüksel ve Strasburg’a devretmesi anlamına geliyor. Üstelik AB’nin kendi iç süreçleri ilerledikçe bu egemenlik devrinin çapı da ister istemez genişleyecek.
Milliyetçilerin buna itirazlarını anlamak mümkün. Kendilerine nedense milliyetçi demeye yanaşmayıp ille de ulusalcı olarak adlandıranların da itirazları doğal.
AB üyeliğini savunanlara karşı bu kesimlerin cevabı belli: Antiemperyalizm…
CHP dahil hemen bütün milliyetçi ve ulusalcı siyasal güçler bu terime sarılıyor:Antiemperyalizm ve ulusal bağımsızlık…
Yani ?
Yani ülkedeki emperyalizm işbirlikçilerinin tümünün iktidardan uzaklaştırılacağı ve siyasal ve ekonomik iktidarın tümüyle milli güçlerin eline geçeceği bir hedef.
Peki, 2013 yılında Türkiye’de bir milli kapitalist bulmak mümkün mü?
Eskiden Coca Cola’ya karşı Çamlıca gazozları örnek verilirdi ve tartışmalarda bu ciddi ciddi öne çıkarılırdı. Sordum, Çamlıca gazozları da artık milli değil; emperyalist şirketlerden birinin eline geçmiş.
21. yüzyılda yani küreselleşmiş kapitalizmin yedi iklim dört bucakta dört nala ve neredeyse engelsiz at koşturduğu koşullarda ulusal bağımsızlık hem siyasette, hem ekonomide içine kapanmış, gümrük duvarları ile korunan, ekonomik bağımlılık yaratacak her türlü ilişkiyi reddeden, mesela teknoloji, enerji kaynaklarında milli olmayanlarla işbirliği yapmayacak bir Türkiye anlamına geliyor.
Üstelik ulus-devletlerin eridiği, gereksizleşmeye başladığı süreçten söz ederken sadece AB örneğini verdim. Oysa NATO gibi askeri anlaşmalar da ulus-devletin egemenlik haklarının askeri alanda okkalı bir bölümünün devredilmesi anlamına gelmiyor mu ?
* * *
Milliyetçiler, ulusalcılar AB’yi emperyalist bir güç olarak tanımlayıp onun dışında bir ulus–devleti savunurlarken sosyalist solun önemli bir kesimi “Şirketler Avrupası” na karşı “Emeğin ve demokrasinin Avrupası” hedefini önlerine koyuyor ve bütün Avrupa anakarasında emekçilerin, demokratların, her türlü mağduriyete karşı çıkanların birliğini ve birlikte mücadelesini savunuyor.
Avrupa Birliği tartışmaları ile kendimizi sınırlamadan söylersek: Yeryüzünün her yerinde küresel sermayenin saldırısına karşı ancak küresel düzlemde ve küresel birlikler üretilerek karşı konulabilir.
O yüzden Marksizm’in 19. yüzyıl’da ortaya attığı, 20. yüzyıl boyunca yinelediğienternasyonalizm kavramının yerine transnasyonalizm gibi bir kavram koymanın zamanı geldi…
Enternasyonal yani uluslararası yerine transnasyonal yani ulusötesi…
Yazarlar
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021