Aydın ENGİN
Başbakan’ın “Batsın böyle medya” vecizesini yumurtlamasını izleyen medya çalkantısında Başbakanını (Başbakanı değil: Başbakanını) aklamak, temize çıkarmak isteyen köşe sahibi yiğit, medya patronlarına celalleniyor. Sözü kaptığı TV ekranında önce “Suç niye iktidarda, niye onun başında olsun ki” diye soruyor; sonra da sorduğunu kendi cevaplıyor:
“İşadamı kisvesi altında bin türlü pisliğe bulaşanlar hükümetten korkuyor, onu kızdırmamak için onun tercihlerini kolluyorsa, orada suçu medya patronlarında aramak makul değil midir?”
Patronunu kollamak isteyen omurgası yumuşamış meslektaş da benzer mantık cambazlıklarına sığınıyor:
“Hiçbir mesnede dayanmayan vergi cezalarıyla medyayı dize getirmekten çekinmeyen bir Hükümet ve onun başkanından çekinip bazı zorunlu uygulamalar yapan medya patronlarını anlamak gerekir. Bir suç varsa onu hükümette aramak gerekir…”
* * *
Her iki sefil mantığın buluştuğu bir nokta var:
Ortada bir suç olduğunda mutabıklar.
Ben de mutabıkım…
Ortada bir suç var. Bir demokrasi suçu; bir düşünce özgürlüğüne pervasızca saldırı suçu; halkın haber alma hakkına (İhtiyacına değil: Hakkına) açık saldırı suçu…
Bu suçun siyasal iktidara (güncel tartışmada AKP iktidarına ve onun başına) mı; yoksa medya patronlarına mı ait olduğu sorusunun ortaya atılması eğer salaklıktan değilse ahlâksızlıktandır vesuçlular arasında bir seçme yapmak zorunda değiliz.
Doğan Akın Milliyet’te Hasan Cemal arkadaşımıza yapılan “Hükümet-Patron” ortak operasyonunu ve onun artçı depremi sayılmak gereken Hürriyet’teki sansür kepazeliğini yazdı.
Gerek Doğan Akın’ın yazısının altına yazılan yorumlarda, gerek sosyal medyada dolanan metinlerde şu ya da bu nedenle “Oh olsun” makamında türküler çığıran zevzekleri bir yana bırakırsak “Hasan Cemal operasyonu”nu ve ardından olup bitenleri sanki tekil, özgün ve yepyeni bir olaymışçasına algılayanlar epey çok…
Oysa yazılı ve görsel medyanın hemen bütün kanallarında her gün onlarca suç işlenir. Medya baronları ve onların karar sürecinde yetkili kıldıkları prensler her gün siyasal iktidarlarla birlikte ya da siyasal iktidarlar adına; sermaye örgütleriyle birlikte ya da sermaye örgütleri adına; vesayet demokrasisinin ağır topları ile birlikte ya da onlar adına sürekli ve sistematik suçişlerler.
Okur ya da seyirci ya hiç duymaz, fark etmez ya da ucundan kıyından bir şeyler duyar; çoğu zaman bilgisi buzdağının görünen ucu ile sınırlı kalır. Doğan Akın’ın (bence önemli ve değerli) yazısını bu gerçeği göz ardı etmeden okuyun. O, suçlardan birinin, sadece birinin örtüsünü kaldırdı ve suçluları sergiledi. O kadar…
Kağıdın, mürekkebin, rotatiflerin, bu milyonluk sermaye gerektiren aygıt ve araçların sahipleri ile siyasal iktidarın sahipleri her zaman ve her yerde kucak kucağadırlar. Aralarında her zaman ve her yerde domuz topu gibi birbirlerine sarılmalarını sağlayan bir çıkar birliği vardır.
Haber alma ve olup bitenlerin yorumlanmasına, analiz edilmesine ihtiyacımız böyle bir medya üstünden beslenir ve ister istemez sahte bilgilerle, yanlış yorumlarla, çarpıtılmış haberlerle beslenir. Başının gölgesini önüne düşürmeyen, mesleğinin temel ilkelerine ihanet etmeyen bir avuç meslekdaş ise bu bataklıkta ayakta kalmaya, mesleğinin gereklerini dürüstçe yerine getirmeye çabalar.
* * *
Peki, medya çağında bu bir kader mi?
Bu çember kırılır mı?
Kırılmaya başladı bile?
Basılı medyada kağıda, milyon dolarlık rotatiflere, dağıtım için kamyon filolarına; görsel medyada milyon ve milyon dolarlık aygıt donanımlarına, uydu kiralarına ihtiyaç duymayan yepyeni bir medya filiz vermeye başladı. (T24 bunun mütevazı ve dar olanaklarla yürüyen bir örneğidir ve biz bununla öğünmekteyiz). Kuzey Amerika dâhil pek çok anakarada bu yeni medya kanallarıdoğan ve gelişeni, merkez medya, geleneksel medya dediğimiz kanallar ise çöken ve ölmekte olanı temsil ediyorlar.
Medya dünyasında düne kadar olmayan yeni terim ve kavramlar değişimin ipuçlarını pek güzel veriyor. Mesela “Yurttaş gazeteciliği” kavramı; mesela “Her okur haberci, her haberci okurdur” sloganı gibi…
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021