Aydın ENGİN
Necmettin, benim yakışıklı kirvem gel hele;gel otur yanıma.
Beni keder bastı. İçim acıyor…
“Böyle bir günde mi” diye sorma. Barışın zaferini (siyasetin filan değil barışın zaferini) doya doya yaşayacağımız bir günde, evet, beni keder bastı.
Yıllar, çok çok uzun yıllar önce, Berlin’de, genç bir kadının bana dönüp fısıldarcasına “Necmettin Büyükkaya’yı Diyarbakır hapishanesinde boğarak öldürmüşler. Tanır mıydın” diye sorduğu ve önce boş bakıp, ardından “Hayır, tanımazdım” deyip, kanal kıyısında artık “olmayan” senle yaptığım o uzuuuun, saatler süren yürüyüşteki gibi beni keder bastı.
* * *
Habip Kılıç… Benim Batmanlı kirvem. Gel hele; gel otur yanıma…
Beni keder bastı. İçim acıyor…
“Böyle bir günde mi” diye sorma. Barışın zaferini (siyasetin filan değil barışın zaferini) doya doya yaşayacağımız bir günde, evet, beni keder bastı.
Yıllar önce, Cumhuriyet yazı işlerinde Anadolu Ajansının ekranına o kupkuru “Batman’daki faili meçhullere bugün PKK yanlısı olduğu ileri sürülen Habip Kılıç’ın öldürülmesi eklendi. Her zamanki gibi enseden tek kurşunla işlenen cinayette Hizbullah parmağı olduğu ileri sürülüyor” cümleleri düştüğünde dakikalarca ekrana çakılıp kaldığım gündeki gibi beni keder bastı.
* * *
Orhan Doğan, benim, gözlerinin içi hilesiz gülen kirvem gel hele, gel otur yanıma.
Beni keder bastı. İçim acıyor…
“Böyle bir günde mi” diye sorma. Barışın zaferini (siyasetin filan değil barışın zaferini) doya doya yaşayacağımız bir günde, evet, beni keder bastı.
Hatırla, olacak iş değildi ama oldu: “Şu kötü Kürdü bulayım, mapusane ziyaretimde verilmiş sözü vardı; oturup, siyaset konuşmadan rakı şişesinin dibine vuracaktık. Acep cep telefonunu kimden alırım” hesabıyla sağa sola, Ankara’ya, Diyarbakır’a telefon ederken, Şeyhmuz Diken “Ağabey onu bugün kaybettik. Haberin yok mu” deyiverdiydi. Haberim yoktu. Kendimi dışarı attıydım; Beylerbeyi korusunda hedefsiz bir yürüyüşe çıktıydım ya, işte tıpkı o günkü gibi beni keder bastı…
* * *
Yoksul talebe yurtlarında, rutubete kesmiş bekâr öğrenci evlerinde aylar ve aylar boyu birlikte Marksizmi keşfettiğimiz Necmettin Büyükkaya benim ilk kirvemdir. Onun öğüdüdür. “Bana bak Türk, demiştir, bizde kirvelik kardeşlikten de ötedir. Önüne gelen, yeni tanıdığın her Kürdü kendine kirve etme. Bekle, gör, tanı, sonra için çeker, aklın yatarsa kirve ol…”
Benim üç kirvem oldu. Üç Kürt: Necmettin Büyükkaya, Habip Kılıç, Orhan Doğan…
Bugün beni keder bastı. İçim acıyor…
Biliyorum hiçbir şey boşuna değildi, beyhude hiç değildi.
Necmettin Büyükkaya, Diyarbakır zindanında cellatların karşısında boyun eğmediği ve daha genç tutsaklara boyun eğmemenini erdemini ve onurunu gösterdiğinde…
Habip Kılıç, Batman’da nice marketin kıskanacağı düzende, temizlikte bir tüketim kooperatifini ucuzun da ucuzu fiyatlarla Batman yoksullarının hizmetine sunup dosta düşmana “Bu solcu Kürt, bu PKK yanlısı delikanlı işini biliyor, iş bitiriyor; bildiği, bitirdiği işi seviyor” dedirtip parmak ısırttığında…
Orhan Doğan Meclis kürsüsünde de, Ankara Ulucanlar zindanında da gözlerinin derinliklerinden gülüp“Mazlum bir halkın çocuğu zulme boyun eğerse zalimin yanında saf tutmuş olur” dediğinde de…
İdil’de bir kahvehanede bir yandan çay yudumlayıp “Venceremos diye yazı yazmışsın kirvem. Tez vakitte o lafın Kürtçesini öğren de gel Yoksa günü geldiğinde dilsiz kalacaksın” diye dalgasını geçtiğinde de…
Bugünün, bugün barışın kazandığı zaferin taşlarını döşüyorlardı.
Hiçbir şey boşuna değildi, beyhude hiç değildi.
* * *
Ne güzel olurdu, ne keyifli olurdu…
Üç kirvemle dün Diyarbakır’da biraraya gelip, Newroz Meydanında kalabalığın arasına sessiz sedasız karışıp, zaferin bayramına doya doya tanıklık edip, akşamına kimselere haber vermeden tenha bir Kürt meyhanesine çöküp…
Böyle günde yalnızlık zor.
İçim acıyor…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bunlar iyi günlerimizmiş, çok zor günler geliyor
31.01.2022 - Türkçe yazıldığı gibi okunur (mu?)
29.01.2022 - Eyvah İmamoğlu iyi yaptı; yaşasın İmamoğlu kötü yaptı
28.01.2022 - Sanıklar dün AKP’nin yargısını, iktidarını ve Reisi’ni yargıladılar
18.01.2022 - Safra kesesinin intikamı
17.01.2022 - Boğaziçi’nde bir yıl önce dün, şimdi bugün ve yarın…
3.01.2022 - Diyelim birkaç milyon liram var…
24.12.2021 - Sevinmek varken sövmek…
13.12.2021 - Yine promptersiz konuştu: İstanbul’un sahibi AKP imiş
6.12.2021 - Avrupa Konseyi'nin uzun sürecek sınavı başladı
4.12.2021
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
Îsmaîl Girikî
Kurtulus Teyiz Öcalan konusunu bilincli bir carpitmadir. Özali TC Ergenekon ve diyer devlet kurumlarin asikayet eden kisidir. Suriyede iken Özali Kurdlere Federasyon vermekle soclamiyormudu? Bu tari siz niye es geciyorsunuz? Su demek istiyorum Öcalanin bir KUrd derdi ve sorunu yoktur. Öcalan Ve KCK nin derdei devletin verdikleri görevini yerine getirme derdi vardir. En sabutajci kisi Öcalndir ve onu harekete gecirende istigbarat teskilati ve TSK dir.