Aydın ENGİN
Bu yazı dizisi epey uzadı. Bu yazıyla en azından şimdilik noktalayacağım.
Başından beri AKP-Cemaat kapışmasının nedenlerini tartışmaya çalıştım. Yazdıklarımın çoğu, çok kişinin zaten bildiği, olup biteni izleyip bulup çıkardıkları idi ve özü “Devletin dizginlerini paylaşma” idi.
Ortada resmi bir koalisyon yok. Yani taraflardan birinin, tartıştığımız bağlamda Tayyip Erdoğan’ın, Cemaat’a dönüp “Devleti yönetmekle ilgili olarak aramızdaki ortaklığa son veriyorum” demesi mümkün değil. Biri bir siyasi parti, öteki dinsel vurgusu çok çok ağır basan, belki de ondan ibaret bir cemaat.
Bugüne dek parti siyasi iktidarı elinde tutuyor ve Cemaat tarafından destekleniyordu. Son kapışma sırasında bunun nasıl yürüdüğü de karşılıklı suçlamalar sırasında kendi ağızlarından açıklık kazandı. (“Kaç vali, kaç milletvekili, kaç bakan, kaç yargıç, kaç savcı, kaç polis şefi” ya da “Ne istediniz de vermedik – Ne istedik de verdiniz” atışmalarını hatırlayın).
Bu resmi olmayan iktidar koalisyonunu bozma yönündeki ilk adım AKP tepelerinden geldi ve Başbakan bizzat açığa vurdu.
Sözünü ettiğim “ilk adım” dershaneler üstünden yürüdü. Kapışma sertleştikçe dallandı, budaklandı.
Sanırım okurları bıktırmacasına vurguladım:
AKP-Cemaat kavgası dershane sorununu aşan bir derinlikte. Ancak Cemaat açısından dershanelerin önemi asla gözardı edilmemeli. Bugüne dek sesini yükseltmeyen Cemaat sözcülerinin dershaneler sözkonusu olunca yaygarayı koparmalarının nedeni de bu.
Dünkü Tırmık’ta Cemaat’ın yurtdışındaki okullarıyla ilgili gözlemlerimi aktardım. Ancak o okullar cemaatın öğrencilerle ilgili büyük programının sadece bir parçası ve en büyük ve en önemli parçası değil.
Yurtiçinde Cemaat’ın denetiminde, yürütümünde çok geniş bir “eğitim ağı” var. Işık evleri, etüt merkezleri, dershaneler, ilköğretim okulları, ortaöğretim okulları ve üniversite…
Bu sistemde dershaneleri ve öteki eğitim kurumlarını sadece parlak beyinleri seçip Cemaat’a kazandırmaya yarayan “avlaklar” olarak kavramak yanlış. Görüp gözleyebildiğim kadarıyla Cemaat’ın bu kurumlara “avlak” gözüyle baktığı da yok. Cemaat kuşkusuz parlak, gayretli, Cemaat’a gönülden bağlı olanları yurtdışında “Türk – İslam misyoneri”, yurtiçinde ise o çok yaygın eğitim ağının öğretmenleri, denetçileri, yöneticileri, organizatörleri olarak görevlendiriyor.
Bu muazzam bir örgütlenme. Sosyalistlerin kıskanacağı, inanç değil bilinç temelli olsa örnek bile alabilecekleri bir örgütlenme.
* * *
Yurtiçi ve yurtdışındaki bu “eğitim kurumları”nın finansmanında şaşılası bir yaratıcılık uygulanıyor.
Bildiğim bir örnek vereyim: Başkent Kampala’daki ilkokulun bütün giderlerini –meselâ- Rize’deki Cemaat mensupları; anaokulunun bütün giderlerini –meselâ-Almanya, Mannheim’deki Cemaat mensupları, lisenin bütün giderlerini –yine meselâ-İskenderun’daki Cemaat mensupları karşılıyor. Yatakhanesi, yemekhanesi, öğretmenlerin maaşları, lisedeki abartısız mükemmel diye tanımlanabilecek fizik ve kimya laboratuarları, hemen her öğrenciye verilen dizüstü bilgisayarları düşünürsek Cemaat kaynaklarından sağlanan mali katkının çapı daha iyi kavranır.
(Parantez açıyorum:
“Bütünbunlar göz boyama. Esas parasal kaynak ABD’dir” diyenler var. Benim bir bilgim de, gözlemim de yok. Kanıtlayamayacağım, sadece tahmin ve çıkarımlara dayanan iddiaları söylemenin, yazmanın ise benim mesleğimde yeri yok. Biri kalkar “Kanıtla” der ve kanıtlayamazsan meslektaşlara kepaze olursun, okurlar da “Üfürüyor” derler ve haklı olurlar.
Parantezi kapatıyorum).
* * *
Sanırım anlaşılmıştır. Büyük, çok büyük ve işleyen bir örgütlenmeden söz ediyorum.
Tayyip Erdoğan miting alanlarına Cemaatın toplayamayacağı kadar kalabalıklar yığabilir. AKP her iki seçmenden birinin oyunu alabilir ve demokrasi tarihimizin iktidarda en uzun süreli kalan partisi olabilir. Seçim dönemlerinde kapı kapı dolaşan parti aktivistlerine sahip olabilir.
Ancak yine de AKP, Cemaat’ın büyük çoğunluğu gönüllük temelinde işe koşulanları kapsayanörgütlenme ağına sahip değil. Kalite olarak da, çalışkanlık ve süreklilik olarak da…
Cemaat uzun yıllara dayanan bu örgütlenme çabalarının meyvelerini AKP iktidarıboyunca adliyede, emniyette, eğitimde, kamu kurumlarında ağırlık,hem de çok ciddi bir ağırlık kazanarak topladı. Tayyip Erdoğan’ı harekete geçmeye zorlayan, adeta panikleten de sanırım bu oldu.
Bütün iktidarlar örgütlü güçten ürkerler. Hele o örgütlü güç aynı tabana sesleniyor ve aynı tabanda yayılıyorsa.
Tayyip Erdoğan’ı ve takımını Cemaat’a karşı kılıç çekip dershanelerle başlayan bir “kaynak kurutma operasyonuna” yönelten işte bu ürküntü.
Cemaatı alışılmadık ölçüde hırçınlaştıran ve gemileri yakmayı göze aldıran ise dershanelerle başlayıp ve eğitim alanındaki bütün kaynakların kurutulması ürküntüsü.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021