Aydın ENGİN
Size söylemedim; ben üç günlüğüne Berlin’e tüydüm. Tayyip Erdoğan Brüksel’de AB tepeleriyle zor saatler yaşarken ben de Berlin’deydim.
Hrant Dink’i anma toplantısıydı. Eh, öyle bir toplantı iki, bilemedin üç saat sürer. Ben de geri kalan saatlerde, günlerde kaçamak bir tatil yaparım; Türkiye’nin boğucu siyasal atmosferinden uzak kalırım umudu, hatta hesabı yapmıştım.
Nitekim bilgisayarı almadım; cep telefonumu da hemen hemen açmadım.
Anma toplantısı O’na yaraşır bir toplantıydı. Türk’ü, Kürd’ü, Ermenisi “Ah Hrant, vah Hrant” kolaycılığına kapılmadan O’nun Türkiye’nin geçmişiyle hesaplaşmasının, yüzleşmesinin önündeki engellerde ne kadar büyük bir gedik açtığını bir kez daha bilince çıkardık; bedel ödemeyi göze alan o yürekli yurttaşımızla bir kez daha onurlandık…
“Eh, sonra da tatil yaptın herhalde” diyeceksiniz.
Demeyin.
Orta Avrupa’nın o pek güzel başkentinde, siyasal göçmenlik yıllarımın anılarıyla bir kez daha buluşarak pek keyifli bir kaçamak yaşamayı umut etmiştim.
Ama heyhat !..
Uçaktan iner inmez başlayan “ahret soruları” dönüş uçağına bininceye kadar sürdü. Hem de neredeyse aralıksız ?
- Abi Şu Türkiye’de olup biteni bir anlatsana… Engin abi Cemaat mı Erdoğan’ı ezer, Erdoğan mı Cemaatı ?.. Aydın bey aslında olan ne; neyi bölüşemiyor bunlar?.. Abi Cemaat darbe denediyse, başardığında iktidarı nasıl alabilecekti sence ?..
Arada bir topu taca atmak için girişimlerde bulundum:
- Yav bu merlo bayağı iyi şarap çıktı. Kaç para bunun şişesi buralarda ?
Cevaba bakın:
- İyidir Merlo, ucuzdur da… Şey… Peki bu Cemaatçı polisler, savcılar bir yerden ötekine yollanıyor. O gittikleri yerde boş dururlar mı sence ?
Ne şarabın tadı kalıyor, ne güzelim sosislerin…
Ahret sorularının sonu gelmiyor ve 17 Aralık’tan bu yana bizim ha bire kendimize sorduğumuz ve tam cevabını bulamadığımız sorular. Yani kelin merhemi yok ki başına sürsün…
Kaldığım arkadaş evinden İstanbul uçağı için taksiye bindiğimde “Ohhh, bitti. Artık biraz kafamı dinlerim” demiştim.
Acele etmişim.
Bilen bilir, Berlin’de arasıra Türkiye’den gelmemiş bir taksi şoförüne rastlanıyor. Valizimi bağaja yükleyin direksiyona kurulan benim şoför temiz bir Almanca ile sordu:
- Valizinizin üstündeki ad, soyad Türkçe tını taşıyor. Türkçe biliyor musunuz ?
Almanca cevapladım:
- E ben Türküm…
Güldü. Almancasından daha da temiz bir Türkçe ile lafa girdi:
- Söylesene bey… Ben de Antakya taraflarındanım. İyi iyi, yolumuz kısa değil. Şu memkelekette olan biteni bana bir anlat gözünü seveyim. Şu Cemaat dedikleri Fetocularla Tayyip kapıştı ya… Ne oluyor sence ? Bir de neye varacak bu işin sonu? Adamlar malı götürmüş de paylaşırken kavga mı çıkmış? Bana öyle geliyor da… Tabii ben 21 yıldır Berlin’deyim. Bilemem. Şunu bana bir güzel anlat gözünü seveyim…
Karlar altındaki Berlin’de zaten ağır ağır gidiyoruz ve yol sahiden epey uzun. Eski Doğu Berlin’den eski Batı Berlin’deki havaalanına gidiyoruz. Kısa kestiğim her cevabı, benim Antakyalı hemşeri iyice inceltip yeniden soruyor.
* * *
Üç günlüğüne Berlin’e tüydüm. Ne bilgisayarımı aldım, ne cep telefonumu açtım.
Bir kaçamak yaptım, memleketin boğucu siyasal ikliminden uzak, bir güzel kafa dinledim ki sormayın…
Siz bu ayaküstü çırpıştırılmış yazıyla idare edin. Benim biraz kendime gelmeye, kafamı dinlendirmeye ihtiyacım var.
Alıştığımız konular üstüne sohbet etmek üzere yarın yeniden buluşuruz…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bunlar iyi günlerimizmiş, çok zor günler geliyor
31.01.2022 - Türkçe yazıldığı gibi okunur (mu?)
29.01.2022 - Eyvah İmamoğlu iyi yaptı; yaşasın İmamoğlu kötü yaptı
28.01.2022 - Sanıklar dün AKP’nin yargısını, iktidarını ve Reisi’ni yargıladılar
18.01.2022 - Safra kesesinin intikamı
17.01.2022 - Boğaziçi’nde bir yıl önce dün, şimdi bugün ve yarın…
3.01.2022 - Diyelim birkaç milyon liram var…
24.12.2021 - Sevinmek varken sövmek…
13.12.2021 - Yine promptersiz konuştu: İstanbul’un sahibi AKP imiş
6.12.2021 - Avrupa Konseyi'nin uzun sürecek sınavı başladı
4.12.2021
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Mahçup Kalpak
Sayın Miroğlu, Etyen Mahçupyan bir ermeni ve Ermeni Soykırımının nasıl ve kimler tarafından yapıldığını ailesinden daha internet icad edilmeden, sahtekar medya varken dahi duymuştur. Şu anki Ankara Hükümeti Soykırımının 8. aşaması olan İNKAR politikasına devam ederek Ermeni Soykırımı suçuna devam etmektedir. Hükümetin Başı Recep Tayyip Erdoğan dır. Kendisinin ve kabine üyelerinin Egemen, idris gibi tavrı bellidir. Bu arada ittihatçilerin ve dönmelerin arasındaki kavga Mahçupyanı bağlamaz.
Hikmet Pala
Enteresandir, bazen iki insan neredeyse aynı şeyleri birbirlerine o kadar yüksek sesle, bağıra bağıra söylerler ki, birdiğerinin sesini duyamazlar! Sn. Mahçupyan ve Sn. Miroğlu da çok sevdiğim, saydığım, aydın, analitik, mert, onurlu duruşları olan insanlardır. Bu sağırlar diyaloğuna müstahak olduklarını sanmıyorum. Tabii öte yandan konu "Hadi bakiim, öpüşün, sonra da bahçede oynamaya gidin" denecek kadar çocuksu ve basit değil. Zannedersem egolar nara atarken kimse fazla ses çıkaramıyor!