Aydın ENGİN
İslam ve demokrasi bağdaşır mı, çelişir mi ?
Zor soru.
İnananları incitmeden tartışmak gerek ve bu da zor.
Göksel (=Semavi) yasalara mutlak itaat isteyen İslam bir yanda, yurttaş iradesinden kaynaklanan yasa ve kurallar bütünü olarak tanımlanabilecek demokrasi bir yanda.
Birincisi Allah kelamı olduğu için değiştirilemezlik ve dahası doğruluğu, yanlışlığı, haklılığı, haksızlığı tartışılmazlık taşıyor.
Öteki yurttaşların (kulların değil yurttaşların) elinden çıkma. Değiştirilir de, enine boyuna tartışılır da…
Yani çelişki daha ilk adımda başlıyor.
Batı (Avrupa demek daha doğru) bunu 160 yıl önce bir çözüme ulaştırdı. “Halkların baharı” diye adlandırılan 1848 yurttaş ayaklanmalarında hem topluca aristokrasi dediğimiz kral, prens, lord, kont, baron gibi irili ufaklı egemenler siyasal iktidardan sille tokat kovuldu, hem de kilisenin devlet üstündeki iktidar paylaşımına son verildi. Kilise, kilise duvarlarının içine sokuldu.
İslam dünyasında böylesine bir hesaplaşma yaşanmadı. Mesela Emevilerde, mesela Abbasilerde, mesela Osmanlı’da padişah (sultan, emir) hem devletin mutlak sahibi, hem Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi (Halife) olarak hem dünyevi, hem ruhani iktidarın iplerini elinde tuttu. İktidar hem siyasal önder, hem dinsel önder olarak halifenin elinde ve şahsında somutlandı.
Ulusların henüz tarih sahnesine çıkmadığı o dönemlerde doğal olarak demokrasi de bir kavram olarak bile ortada yoktu. Ancak 19. Yüzyılın sonlarından itibaren başlayan ve 20.yüzyıl boyunca süren ulus-devletler çağında demokrasi ve din arasındaki ilişki tartışılmaya, çözümlenmeye (=analiz edilmeye) başladı.
* * *
İslam dünyasında demokrasi ve islam ilişkisi (kimilerine göre çelişkisi) yakıcı tartışmalara ebelik etti; ediyor ve her iki tarafı da doyuracak bir cevap bulamadan sürdü; sürüyor…
Bu bağlamda Diyarbakır’da Cumartesi günü başlayıp, Pazar günü bir sonuç bildirgesi ile noktalanan Demokratik İslam Kongresiönemli. Cumhurbaşkanı kim olacak sorusuna “Şu olsun… Yok öteki olsun… Hayır hayır bu olsun” kör tartışmasından çok daha önemli.
Büyük çoğunluğu Ortadoğu ülkelerinden gelen ve Müslüman Kürt aydınlarının ağırlık taşıdığı kongrenin adı bile yukarıda aktarmaya çalıştığım iki kavramı bir araya getirerek bir meydan okumayı içeriyor.
Bu kadarı bile alkışa değer.
* * *
Yazıyı alışılmıştan çok, hem de epey çok uzatmak, sabrınızı zorlamak pahasına kongrenin sonuç bildirgesinde yer alan üç vurguyu alıntılayacağım.
Bir: “İslam’ın temel öğretisi ve siyaset tecrübesi farklı etnik gruplara, inançlara, dinlere ve kültürlere eşit yaklaşma üzerine kuruludur. Bu kapsamda Türkiye’de başta Aleviler, Ermeniler, Süryaniler, Ezdiler olmak üzere tüm grupların hassasiyetleri gözetilerek; temel hak ve hürriyetleri Anayasal düzeyde de garanti altına alınmalıdır."
Ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığında somutlanan “Sünni-Hanefi” egemenliği göz önüne alındığında, o zihniyeti yansıtan fetvalarda Müslüman olmayanları kafir, sapkın nitelemelerine alışmış kulaklarımız bu etkili cümleyle bu kapsamda ilk kez karşılaşıyor.
İki: “Kur’an’da idareci vasıfları övülürken, hem de bir kadın yönetici üzerinden adil olma ve istişare önerilmektedir. Dolayısı ile kadının topluma eşit katılımı tüm toplumsal sorunların çözümü için vaz geçilmezdir. Kongremiz bu bilinç ve anlayışla kadınların tüm alan ve konumlarda özgün, özerk ve eşit temsiliyetini kabul etmekte ve tanımaktadır.”
Kadının mahkemede tanıklığının bile kabul edilmediği, islami miras hukukunda yeri en aşağılarda olan, erkek egemen toplumun dinsel gerekçelerini İslam’da bol bol bulabildiği bir ülkedeyiz ve ardından yukarıdaki paragraf... Benim değil ama çoğu AKP medyasında köşebaşlarını tutmuş namlı “din alimleri”nin yerlerinden sıçradıklarını ve “Küfür bu küfür” diye naralanmaya başladıklarını görür ve duyar gibiyim…
Üç: Kongremiz iktidar ve devleti önceleyen Diyanet anlayışı yerine toplumu önceleyen sivil ve çoğulcu İslam anlayışını önemsemektedir. Diyanet’in din ve inançlar üzerindeki tekelini kabul etmemektedir.”
Kemalist iktidarlar bir yandan din ve devlet işlerini kesin çizgilerle ayırırken bir andan da devletin en yaygın, bütçesi en büyük kurumlarından biri olan Diyanet İşleri Başkanlığını Cumhuriyetin kuruluşundan beri korudu ve savundu. Bu tuhaf laiklik anlayışı sürüp gitti. Devleti, Kemalistlerden devralan ve ciddiye alınır herhangi bir değişiklik yapmayan 12 yıllık AKP iktidarı da bu güçlü aracı elinden çıkarmaya yanaşmadı. Diyanet’te her zaman İslamın “Sünni-Hanefi” yorumu ağır bastı ve egemenliğini başka hiçbir inanç grubu ile paylaşmaya yanaşmadı. Kürtler arasında yaygın olan “Sünni-Şafii” kesim bile Diyanetin üvey evladı olarak algılandı ve kabullenildi.
* * *
Şimdi ise Demokratik İslam Kongresi’nde çok cesur bir meydan okuma ile karşı karşıyayız.
Bu Kongre’de kabul edilen görüşler, ilkeler, yorumlar özünde İslam’da bir rönesans (=Yeniden doğuş) arayışıdır.
Başarıya ulaşır mı?
Kim bilebilir ki?
Meydan okuma deyimini boş yere kullanmadım. Buna İslamın kendisi cevap verecek. Demokrasi ve İslamın çelişik değil barışık olduğu iddiası, bıktırıcı dinsel yorumlarla değil, kağıt üstünde yada vaazlarda değil, hayatın içinde sınanacak.
Zor. Çok zor bir sınav.
Bugünden söylenebilecek olan şu: Eğer bu sınav başarıyla sonuçlanırsa kazanan hem demokrasi, hem islam olacak…
İnananlar sınavın başarıya ulaşması için dua etsin. Bencileyin olanlarsa alkış tutsun…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021