Aydın ENGİN
Farkındasınız mutlaka, IŞİD düğümü gitgide kördüğümedönüşüyor.
ABD’nin başını çektiği “koalisyon”un IŞİD yayılmacılığına, güçlenmesine, en azından geriletilememesine karşı bir şeyler yapacağı anlaşılıyor.
Peki, o şeyler ne?
Cumhurbaşkanı ve başkomutan Erdoğan’ın BM toplantısı için New York’a giderkenki “hık mık”ları, dönüşte çok ciddi bir “çark etme” haline dönüştü. Dönüş uçağında askeri konulara çok hakim bir uzman edasıyla konuştu:
“…Bir terör örgütü yalnızca hava operasyonuyla bitirilemez. Bir defa mütemmim cüzü karadır. Eğer karayla bağlantısı dışında bir de deniz varsa, deniz de buna dahil olur. Bütün olarak ele almak durumundasınız. Kara esastır” dedi ve ekledi. “Türkiye üzerine düşen görevi yerine getirecek”…
Nedir Türkiye’ye düşen görev?
Erdoğan bu konuda ihtiyatlı bir cümle kurdu:
“…Eğer askeri bir harekât olacaksa; bizim hudutlarımız kim tarafından korunuyor, asker tarafından; dolayısıyla böyle bir tehdit altında olduğumuz zaman askeri harekât buna karşı yapılacaktır.. Sınırlarımız tehdit altına giriyorsa bu adımların da atılması lazım...”
Bu cümleden ben Türkiye’nin IŞİD’e karşı yapılacak bir kara harekâtında sınır ötesine asker yollama niyeti olmadığını anlıyorum. Daha doğrusu, bu cümleyi böyle anlamak istiyorum.
ABD, Saddam’a karşı koalisyon kurup Irak’ı işgal edeceği günlerde “Irak’ta savaşa hayır” dedik; yeri göğü inlettik ve başardık. Irak işgaline Türkiye’den asker gitmedi. İyi oldu.
Peki, o günkü tutum ile bugün IŞİD’i vurmak için Irak ve Suriye topraklarına asker yollamak arasında çok büyük mü fark var?
IŞİD’e karşı verilecek mücadelede Türkiye’ye düşen kendi sınırlarını korumak için alması gereken her türlü askeri hazırlığı yapmak; Rojava’da IŞİD’le savaşan PYD güçlerine her türlü askeri ve insani desteği vermek olsa gerek.
* * *
Ancak Irak ve Suriye topraklarında IŞİD’in durdurulması da zorunlu. Ortada İslam adına ortaya çıkmış, gözünü kırpmadaninsanlık suçu işlemeyi ibadet olarak kabul eden kanlı bir güç var. Bu gücün özellikle Irak’ın Sünni bölgelerinde azımsanmayacak bir kitle desteği var. Egemen olduğu bölgelerde IŞİD’e karşı bir direniş, bir itiraz gözlenmiyor. Yani tehlike yakın, üstelik gitgide büyüyor.
Gel gör ki ABD kara harekâtına Amerikan askerlerinin katılması sözkonusu olduğunda mırın kırın etmekte. Koalisyonda yer alan kimi AB ülkelerinin bunun sözünü bile etmiyor. Koalisyon’a katılan Arap ülkelerinin “Parası neyse veririz, silah lazımsa yollarız”ın ötesine geçmeyen açıklamalarını da bunlara eklersek cevabı zor bir soru çıkıyor karşımıza:
IŞİD kara harekâtı olmadan durdurulamayacak, tehlike olmaktan çıkarılamayacak ise bunu hangi ülkenin askeri yapacak?
Kimilerinin cevabı var, “Irak ordusunu güçlendirmek, askerlerini eğitmek, donanımlarını pekiştirmek gerek” diyorlar.
Musul’u tek kurşun sıkmadan IŞİD’e teslim etmiş bir ordudan söz ediyoruz. Bağdat’ta miting yapan Şii gençlerin askeri eğitimden geçirilip IŞİD’i durduracak bir güce dönüşmesi için acep kaç ay (yıl?) gerek?
Bir başka öneri daha var: IŞİD’e karşı koalisyonun harekâtı başlayınca verin Kürtlere silahı onlar IŞİD’i durdurur, deniyor.
Gel de “Alavere dalavere Kürt Memet nöbete” diyen halk deyişini hatırlama, hatırlatma…
Bugün Rojava’da, Kobani’yi kurtarmak için canını dişine takıp IŞİD’e karşı savaşan PYD güçlerine silah, savaş araç gereci desteğini esirgeyenlerin, yarın Kürtlere dönüp “Haydi aslanlar IŞİD’in hakkından gelirseniz siz gelirsiniz” demeye yüzleri olur mu ve Kürtler “Koalisyon” denen ortaklığın tetikçiliğini tek başlarına üstlenecek kadar saf mı?
Unutulmasın, IŞİD bir petrol okyanusunun üstündeki topraklarda doğdu ve o topraklarda güçlendi, güçleniyor. IŞİD’i sadece kafa kesen vahşiler ve emperyalist dünyanın damarlarında akan petrolü tehlikeye sokacak bir güç olarak tanımlayıp, onu doğuran koşullar hesaplamayan, Ortadoğu haritasını sadece petrolü güvenceye almaktan ibaret sefil bir stratejiyle çizmeye kalkışanlar IŞİD’i yok edemez. Bugün IŞİD’dir, yarın MIŞİD…
* * *
IŞİD durdurulmalı mı?
Elbette ve hemen.
Peki kim durduracak ?
Dönün yazının başlığına: Zor soru ve zor cevap.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021