Aydın ENGİN
Farkındasınız, var olanlar yetmezmiş gibi yeni bir tartışma, daha doğrusu itişip kakışma konumuz oldu: Bedelli askerlik mi, vicdani ret mi?
Siyasetin tepelerinden internet medyasının “yorum yaz” kutularına kadar pek çok yerde bu soru tartışılıyor ve hızla kamplaşılıyor. Yazan, konuşan, söyleyen kendisinden farklı düşünene veryansın etmekte, hızını alamayanlar ana avrat düz gitmekte...
Kimileri bedelli askerlik için “Zengin çocukları askerlikten yırtsın, fakir çocukları gidip PKK’yla savaşırken ölsün öyle mi ? Yağma yok” diye gürlemekte; kimileri bedelli askerliği savunmakta ama “asker millet” olduğumuzun altını kalın kalın çizip, vicdani ret hakkının vatan hainliği ile eşdeğer olduğunu savunmakta; kimileri vicdani ret hakkı tanınırsa bedelli askerliğe gerek kalmayacağı üstüne inciler döktürmekte...
Siyasetçi demeçlerinden gazetelerdeki köşe kadısı fetvalarına, internet medyasındaki yorum yaz kutucuklarına kadar epey geniş bir tur attım, epey yazı okudum.
Adeta “Vicdani retten mi yanasın, bedelli askerlikten yana mı” ikilemi içine sıkışmış gibiyiz. İlle de bunlardan birini seçmek zorundaymışız gibi bir tartışma iklimi sürüp gidiyor.
Gelin bu yaklaşımı sorgulayalım.
* * *
Vicdani ret hakkı (Evet: Hakkı) özgür yurttaşın bireysel bir tercihidir. Karar ne Milli Savunma Bakanlığına, ne generallere, ne siyasi partilere bağlı. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Türkiye’ye vicdani ret hakkını tanıması için süre vermesi de bunun göstergesi, kanıtı. Gelişkin bir demokraside kimse (Evet: Kimse) silah tutmayı öğrenmeye, yaşamının iki yılını askeri bir disiplin (Yat, kalk, sürün, hazrol, rahat, silah çat, süngü tak, sağa bak, sola dön, ileri marş, selam dur, ateş et, vur, öldür) içinde geçirmeye zorlanamaz. Devletlerin mutlak militarist temeller üstünde varolduğu dönemlerden kalma zorunlu askerlik uygulamasının bugünün dünyasındaki uygulaması olsa olsa (Olmasa daha iyi ama, yine de olsa olsa) yaşamının belli bir döneminde ülkesine hizmet etme zorunluğu olabilir. Mesela askerlik yapmak istemeyenler hastanelerde, çocuk yuvalarında, sosyal yardım kuruluşlarında, düşkünler evinde çalışarak geçirmekle yükümlü kılınabilirler. Yani askerlik yükümlülüklerini sivil hizmetlerde yerine getirirler. Sıkça örnek aldığımız Batı Avrupa’da bu onlarca yıldır uygulanagelmekte. Kimse de bu uygulamanın –mesela Fransız, mesela İngiliz- silahlı kuvvetlerini zayıflattığı gibi saçma bir iddiayı ortaya atmıyor.
Kuşkusuz profesyonel orduya geçildiğinde bu sivil hizmet yükümlüğü de sona erecektir. Yurttaşlar, ülkenin güvenliğini sağlayacak memurları (subay, astsubay, er) ödedikleri vergi ile finanse ederler; o kadar!..
* * *
Bedelli askerliğe gelince...
Bu konuda esas tıkanıklık Genel Kurmay Başkanlığının itirazlarından kaynaklanıyor. TSK’nın tepeleri “Ordunun asker ihtiyacını olumsuz yönde etkileyeceği” gerekçesi ile yıllardır bedelli askerlik uygulamasını önlüyorlar.
Bu itiraz haklı mı?
Dahası bu itiraz doğru mu?
Bu gün Türkiye’de 18 yaşını bitiren her erkek iki yıl (bazan 18 ay) silah altına alınıp askerlik yapmak, askeri disiplinle eğitilmek ve ardından da görevlendirildiği yerde askerliğin gereklerini yerine getirmek zorunda.
Resmi bilgilere göre şu anda Türk Silahlı Kuvvetleri 514 bin eri (yurttaşı) silah altında tutuyor. Bazı kaynaklar subayları, assubayları ekleyerek bu sayıyı 600 bine çıkarıyor. 700 bin diyenler de var.
Resmi rakamlar esas alınsa bile Türk silahlı kuvvetleri Avrupa’nın en büyük ordusu; dünyanın da sekizinci...
Türkiye’nin bu kadar büyük bir orduya sahiden ihtiyacı var mı ?
Bu kadar genç bir işgücünü iki yıl süreyle üretim dışı tutmanın bir açıklaması var mı?
* * *
TSK’yı razı edip bedelli askerlik uygulamasına geçildiği takdirde bundan yararlanacakların sayısı ise 200 bin dolayında tahmin ediliyor. Yaş sınırı bu sayıyı aşağıya ya da yukarıya doğru bir miktar etkileyecek. Ama bir miktar etkileyecek. Diyelim 200 bin değil de 236 bin genç erkek parayı bastırıp askerlikten muaf kalacak.
Bu fark mı TSK’nın asker ihtiyacını etkileyecek?
Yapmayın...
Yine resmi rakamlara göre şu anda TSK’da tam 236 bin genç askerliğini, orduevlerinde berber, aşçı, garson, kaför, asker lojmanlarında güvenlikçi, emekli generallere koruma, şoför, posta eri yani askerlik dışı hizmetlerde kullanılıyor. (Bu gerçeği dile getiren gazetecilere ise ordunun tepeleri ve subay eşleri kaş çatıp diş biliyor...)
* * *
En köklü ve adil çözümü savunmak varken “Bedelli askerlik mi, vicdani ret hakkı mı? Birini seçin: Ya o ya o” gibi saçma bir tartışmaya kendimizi kaptırmak niye?
Bir an önce profesyonel orduya geçildiği takdirde hem çağın ulaştığı teknolojik gereklere ve gerçeklere uygun bir orduya kavuşulur, hem darbe hayalleri kurabilecek generallerin hevesleri kursaklarında kalır hem de profesyonel ordunun bütçeye getireceği ek yükü vergi mükellefleri karşılar; vergi veremeyecek ya da çok az verebilecek yoksullar da “Paran yoksa silah kuşan, git öl” haksızlığından kurtulurlar. Yani bugünkünden çok daha adil bir çözüme ulaşılır...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021