Aydın ENGİN
Pazar akşamı iki saat kadar süren "İstifa ettim – kabul etmedim" itiş kakışının tiyatro olarak nitelenmesinden bıktım.
15 Temmuz sonrasında da bombaların patladığı, savaş jetlerinin alçaktan uçtuğu, 250 kişinin can verdiği darbe girişimini de tiyatro olarak niteleyenler çıkmıştı.
Ne kadar kolay ve rahatlatıcı bir açıklama değil mi? Bir güç var. Bu güç kendine çıkar sağlayacağı karanlık ve çok kapsamlı bir senaryo yazıyor ve onu ülke çapında sahneye koyuyor. Bu tiyatronun sonunda da kazanan o oluyor…
Eğer bu kadar büyük bir güç varsa o güç karşısında dükkanı kapatmaktan, kepenkleri indirmekten öte yapabileceğimiz herhangi bir eylem olamaz.
Dileyen tiyatro mavrasına ve mavalına devam etsin.
Biz işimize bakalım…
* * *
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir süre AKP Reisi'ne epey sert muhalefet ettikten, sindirilmesi güç sözlerle saldırdıktan sonra pişman olup biat etmiş ve ödül olarak da bakan yapılmış sıradan bir siyasetçi değil.
Soylu için çokça söylenen "Mehmet Ağar takımının önde gelen bir üyesi" olduğudur. Nitekim Mehmet Ağar’ın bir dönem genel başkanlığını yürüttüğü Demokrat Parti’de yükü (bence görevi) Süleyman Soylu devraldı. Aslında yaşayan bir siyasi ceset olan Demokrat Parti, Ağargiller için siyasal bir basamak olarak denendi. İşe yaramayacağı belli olunca da kaderine terk edildi.
Koşullar uygundu. Kendine şiddetle ve acilen bir destek, bir resmi ya da gayriresmi koalisyon ortağı arayan AKP gemisine rampa edildi. Devlet yönetiminin en kilit bir bakanlığının başına Süleyman Soylu getirildi.
Ağargiller iktidarın bir ucuna iyice yapıştı.
* * *
Olup bitene bir de AKP’nin, daha doğrusu artık tek başına AKP demek olan Tayyip Erdoğan penceresinden bakalım.
AKP 2002’de tek başına hükümet kurabilecek bir milletvekili ile iktidara geldiğinde geleceği hiç de sağlam değildi. Kendilerini hâlâ devletin asıl sahibi sanan ve sayan kimi omuzu kalabalık generaller darbe hazırlığındaydı, Keza CHP içinde bile uzantıları yer alan "ultra kemalistler" açıkça "Ordu göreve" çağrıları yapıyorlardı.
AKP, darbe heveslilerine karşı aradığı desteği bir yandan dışarıda AB’de aradı. İşi, Erdoğan’ın ağzından "Gerekirse Kopenhag kriterlerini değiştirir Ankara kriterleri yapar yolumuza devam ederiz" demeye kadar vardırdı.
İçeride ise Nakşibendi ağırlıklı AKP, Nurcu kökenli Gülen Cemaati ile ilan edilmemiş bir koalisyon kurarak kendini güçlendirmeyi tercih etti.
Bu destekler AKP’nin -tabii asıl olarak onun Reisi'nin- 2010 Anayasa referandumunu kazanmasını sağladı. Referandum "Cumhurbaşkanlığı sistemi" denen ve parlamentonun değil tek adamın iktidarına giden yolun kapısını aralıyordu.
Ancak siyasal sözlükte "17-25 Aralık" diye anılan AKP iktidarının özellikle ekonomik bağlamda aşırı kirlenmişliğini sergileyen ses kayıtları ile Cemaat – AKP nikahı bozuldu. Cemaat, iktidardan daha fazla pay istiyordu. Oysa iktidarı kendi partisi içindekilerle bile paylaşmaktan nefret eden Tayyip Erdoğan Cemaat kadrolarını devletten hızla tasfiyeye başladı. Bırakın iktidarı, ortaklığı bile yitirmekte olan Cemaat ise çılgın ("budalaca" diye de okuyabilirsiniz) bir adım attı ve 15 Temmuz’da bir darbeye kalkıştı.
Darbe bastırıldı. Cemaat ise FETÖ olarak adlandırılıp iktidar ortaklığından kanlı düşmanlığa geçirildi.
Sonra…
* * *
Sonrası hızlı gelişti. İçeride Cemaat, dışarıda AB desteğini silip atan, Kürtlerle bağış süreci masasını bir tekmede deviren AKP Reisi kendine siyasal destekler aradı.
Buldu da.
Daha 2012’de Ağargiller’in ağır topu Süleyman Soylu AKP’ye katılmıştı.
Ardından, önceleri kendini "davanın savcısı" olarak ilan eden AKP Reisi Ergenekon sanıklarını hapisten çıkardı ve itibarlarını iade etti.
Onun da ardından otokrat Putin’in Rusya’sı ile yakınlaşma politikasına yöneldi ve bütün bunlar AKP Reisi ile devletin derinliklerinde güçlerini iyi kötü koruyan Türk milliyetçileri arasında adı konmamış bir koalisyon oluşturdu.
Seçmenlerin gözünde sadece bir karikatürden ibaret, ama içine istihbaratçı generaller alarak ağırlık kananan Perinçek partisinin desteği için fazla zorlanılmadı.
Buna karşılık AKP Reisi'ni en ağır cümlelerle eleştiren, suçlayan, yerin dibine sokan 2. Başbuğ Devlet Bahçeli’nin MHP’si pek öyle çantada keklik değildi.
Nitekim 2017’de başlayan kapalı kapılar ardındaki zorlu pazarlıklar 2018 başlarında meyvesini verdi ve Türk milliyetçiliğinin ana partisi MHP ile Siyasal İslam’ın partisi AKP arasında Cumhur İttifakı kuruldu.
Bu ittifakta MHP, hükümete bakan, yüksek bürokrasiye kadro filan yerleştirmedi. Ama alınan bütün kararlarda kilit bir rol üstlendi. MHP, AKP’nin önerilerini destekleyen parti olmaktan hızla çıktı ve AKP’ye izlenecek yolu gösteren ve dayatan partiye dönüştü. Son çıkan İnfaz Yasası bu durumun örneklerinden biri ve sadece biri.
Bir zamanlar Diyarbakır’da "Biz milliyetçiliği ayaklarımızın altına alıp çiğnedik" diye kostaklanan Erdoğan, kısa sürede ümmetçi AKP’yi milliyetçi ideoloji ile donattı. "Tek millet, tek bayrak, tek vatan…" diye sürüp giden milliyetçi çizgi AKP’nin resmi ideolojisine dönüştü.
* * *
Şimdi pazar akyamı yaşanan "İstifa ettim – kabul etmedim" itiş kakışını özetlemeye çalıştığım süreç bağlamında ele alalım.
İbrahim Kalın’ın ağzından üstü örtük, Pelikancı denen, kendini dev aynasında gören ekibin dilinde alenen eleştirilen, hatta itibarsızlaştırılan Süleyman Soylu’nun istifa çıkışı Saray’ın tükürdüğünü yalaması ile sonuçlandı.
Soylu içişleri bakanlığı gibi kilit önemde bir bakanlıktaki koltuğunu korudu.
Burada güçlenen birey olarak Süleyman Soylu değil, AKP’yi koşullu destekleyen Türk milliyetçiliği oldu. Kimi emekli general, kimi MHP çatısı altında siyasetçi, kimi Soylu gibi AKP içine girmiş siyasetçiler kibirli AKP Reisi’ne abdest tazelettirdiler.
Türk milliyetçiliğinin bildik çizgisi ve ideolojik yönelimi AKP’nin iktidarını koruyacak, iktidarda kalmasına destek olacak.
Ama olan da besbelli ki demokrasiye olacak…
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021