Aydın Selcen
Anayasanın 34'üncü maddesinde “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” yazsa da, Cumhurbaşkanı “sakın ha” yollu uyarılarını sürdürüyor. Aman canım, ben de anayasa demişim. Bakınız, denizin altına tünel yapmışız, yedi düvel hayret ve gıptayla bizi izliyor. Gerçekötesinin ağadayısını yaşıyoruz doyasıya.
Geçenlerde eski meslek büyüğüm olan bir bilge insan söz arasında “1923 öncesine değil, 1839 öncesine dönüyoruz” diye hayıflandı. Bu saptaması aslında beni sevindirdi, çünkü epeydir aynını düşünüyorum. Korkuttu da, haydi ben fevriyim, dengesizim, naifim; ya bu denli deneyimli, temkinli, güngörmüş birinin aynı görüşü kendiliğinden paylaşması?
Gazeteci İrem Afşin ise yine geçenlerde mikroblog sitesinden şu paylaşımda bulundu: “Kadıköy metrosunda vagonun kapısı açılınca inmeye çalıştığımda beni koca cüssesiyle gerisin geri vagonun içine iten adama ‘izin verseydiniz de önce biz inseydik’ dedim. Aldığım cevap: ‘Ben bindim, artık inebilirsin.’ Köye taşınmak istiyorum, bari öküzler gerçek.”
Ben böyle düşünmüyorum, Afşin’in aktardığı pozisyonda metroya giren bizatihi köyün kendi zaten bence. Köy denilenin idillik bir yanı bulunmadığını, köyün pastoral bir mutluluğu temsil etmediğini söyleyegeldim. Köyün kente girmesinin, kentin köyleşmesinin, siyasetin köylüleşmesinin (haydi abartalım) “tüm kötülüklerin anası” olduğunu düşünüyorum.
İstanbul (Avrupa Yakası) ve Bodrum’da pek çok (başarılı olduğu anlaşılan) işletmenin sahibi Tayfun Topal bir soruya cevaben “Anadolu Yakası’nı sevmiyorum. O tarafın insanları ‘burası bizim’ havasındalar.” diyor. Haklı. Ben de bundan dolayı seviyorum köyümüz Kadıköy’ü. Teşbihte hata olmaz: Norberto Bobbio’nun Torino’su varsa…
Tiflis Büyükelçisi Ceren Yazgan’ın da canı sıkılıyor herhalde kış mevsiminde, Sarah Jessica Parker’in (SJP) Selahattin Demirtaş’ın “Seher” kitabının İngilizce baskısıyla Vogue dergisinde yayımlanan fotoğrafını eleştirme ihtiyacı hissetmiş: “Vogue’a artık PKK’lı kadın teröristlerle söyleşi yapmak yetmiyor mu”, “SJP’ye kimse PKK’nin kurbanlarından bahsetmedi mi?” diye soruyor.
Daha önce de hatırlarsınız Şikago Başkonsolosu Umut Acar daha sonra Avusturya Başbakanı olan, o dönemde Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz’a “Seboş” diye hitap ederek, aklınca oturduğu yerden ayar vermişti. “Zoruna mı gitti aslanım?” diye sorabilirsiniz bana. Hariciyecinin hele büyükelçinin turolleşmesi, benimle yahut temsil ettiği varsayılacak herhangi bir yurttaşla sosyal medyada düzeysiz polemiklere girmesi, evet ağırıma gidiyor.
Bir başka diplomat, Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Büchwalter ise Sarı Yelekler bağlamında önce barışçıl gösteri yürüyüşlerinin demokratik bir hak olduğunu vurguladı. Sonra, Metin Yeğin’in Paris’ten paylaştığı “kahrolsun havyar, yaşasın kebap!” duvar yazısına aynen katıldığını belirtti. Yani meşin yuvarlak, top filelerle buluştu, adeta al da at dercesine gibi kalıplarla konuşursak Bertrand Bey “ezber bozdu”.
Murat Özçelik de benim hem Ankara’da hem Irak’ta maiyetinde çalışma ayrıcalığım olmuş bir emekli büyükelçi. “Oyun Kuruculuktan, Oyun Bozuculuğa” kitabı yeni çıktı. Henüz okuyorum, üzerine ayrıca yazmak da istiyorum. Büyükelçi Özçelik’le her konuda aynı düşündüğümüzü söylenemez ama birlikte görev yaptığımız dönemde bizi birleştiren temel ve hariciyede nadir bulunan husus, Kürt sorununun barışçı yoldan halli ve Ortadoğu ülkeleriyle ulusal çıkarlara dayalı akılcı dış politika geliştirilmesiydi.
Büyükelçi Özçelik’inki bir anı kitabı değil. Daha ziyade, Bağdat Büyükelçiliği’nin ardından topu topu altı ay yürütebildiği Kamu Güvenliği Müsteşarlığı görevinde ve üzerine yine kısa dönem bulunduğu CHP Genel Başkan Yardımcılığı konumunda yalvarırcasına anlatmaya çalışıp, kimseyi ikna edemediği değerlendirme ve önerilerinin toplamı denilebilir. Malum, Özçelik neredeyse “lanet olsun” deyip köşesine çekilmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ise anımsatmaya gerek yok, o kendini her gün anımsatıyor. Demirtaş’a AİHM kararı için “karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti, dediğini yaptı. Şimdi Fatih Portakal’ı diline doladı, “portakal mıdır, mandalina mıdır, enseni patlatırlar” diyor. Mümtaz anamuhalefetin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu “meydanlara gömeceklerini” vurguluyor. Kadıköy, Beşiktaş, Çankaya’yı “ülkenin kaymağını yiyenler” diyerek hedef gösteriyor.
Anayasanın 34’üncü maddesinde “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” yazsa da, Cumhurbaşkanı “sakın ha” yollu uyarılarını sürdürüyor. Aman canım, ben de anayasa demişim. Bakınız, denizin altına tünel yapmışız, yedi düvel hayret ve gıptayla bizi izliyor. Gerçekötesinin ağadayısını yaşıyoruz doyasıya.
Tiyatroda büyük canlılık var, duvar sanatında ciddi yaratıcılık göze çarpıyor, Hasan Bülent Kahraman “sokakta kime rastlasam roman yazdığını söylüyor” diye dalgasını geçse de, edebiyatta, kitap basımında hareketlilik var. Belki söylenilen doğrudur, totaliter-otoriter rejimlerde muhalefet yok olmuyor, biçim değiştiriyordur.
Suratlarına tükürülse “ya Rabbi şükür” diyecek, yarınlar hiç olmayacakmış gibi, aynaya bakmak zorunda hiç kalmayacaklarmış gibi yaşayan kimi kifayetsiz muhterisleri, her devrin adamlarını, küçük insanları belki muhatap alıp, sinir bozmaya da gerek yoktur. “Belki şehre bir film gelir/Bir güzel orman olur yazılarda/İklim değişir, Akdeniz olur” filan yani.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024