Aydın Selcen
"Bir-iki gün içinde alana giriyoruz” derken inisiyatifi eline almış Türkiye, şimdi savunma konumunda, ABD’nin ortaya koyduğu koşulları müzakere ederek, bunları kabul eder görünüp, etrafından dolaşmaya çalışarak oyun kurmaya uğraşıyor.
ABD Başkanı Trump, Pazar neş’esi tüvütlerinde önce “(Suriye’de) Kürtleri vurursa, Türkiye’yi iktisaden mahvederiz” sonra, “20 mil (yani 30-35 km derinliğinde) güvenli bölge yarat” dedi. Herhalde aldığı brifinglerden aklında kaldığı yahut not aldığı kadarıyla ABD’nin Suriye siyasetinin anahatlarını ortaya koymak istedi. “Yarat” diye kendine mi hatırlatıyor, bize mi söylüyor anlaşılamadı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Kalın’dan, Trump’ı muhatap alarak, “Teröristler ortak ve müttefikleriniz olamaz. DAEŞ, PKK, PYD ve YPG arasında fark yok. Hepsiyle savaşacağız. Kürtleri tüm terörist tehditlere karşı koruyacağız.” yanıtı geldi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun ise “Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürtlerin düşmanı değil hamisidir. Türkiye’nin Kürtlerle hiçbir sorunu yoktur.” buyurdu. “Hiç değilse bazı Kürt yurttaşlarının kendi devletleriyle sorunları var mıdır”, “cumhuriyetlerde anayasal yurttaşların devlet denilen aygıtla sorunu olmalarına izin var mıdır”, bunlar Altun’u meşgul eden konular değil.
“Hamilik” işin içine girince “eşit anayasal yurttaşlık” nereye gidiyor, “hamilik” üzerinden bölgemizde sağduyulu, uzgörülü, barışçıl, gerçekçi dış siyaset kurabilir miyiz, bu sorular da gündem dışı. Şu “kerim devlet” ve “devlet aklı” putlarından yüzümüzü çevirmezsek, burnumuzun ucunu göremeyeceğimiz belli.
Ayrıca Idlip’te silah zoruyla saha hakimiyeti kuran ve Türkiye’nin resmen “terör örgütü” ilan ettiği HTŞ’nin şeyhi Colani’nin de Fırat’ın doğusuna yönelik “PKK’nin kökünü kazıyacak bir askeri harekata” karşı çıkmayacaklarını açıkladığını bir kenara yazıp devam edelim.
Harita: www.suriyegundemi.com
Nihayet Erdoğan telefonu alıp Trump’ı aradı. Görüşmeden sonra Trump yine tüvütre üzerinden “20 mil güvenli bölge” dedi. Ulusal Güvenlik Danışmanı ve bana göre “de facto persona non grata” Bolton “Kürtlerin ve ABD’yle birlikte çarpışanların yanında durduğuna dair tutarlı ABD pozisyonu yeniden vurgulandı” açıklaması yaptı. Trump’ın sözcüsü Sanders “Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye dair güvenlik kaygılarını karşılamak için birlikte çalışma arzusu” ve “Türkiye’nin (Suriye’de) Kürtleri kötü muameleye tabi tutmaması” unsurlarını kaydetti.
Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada da “Türkiye’nin Kürtlerle hiç bir sorunu olmadığı” yinelendi, “DEAŞ, PKK ve PKK’nın Suriye uzantılarıyla (bu defa isim zikretmeden) mücadele” noktaları öne çıktı.
Nihayet Erdoğan’ın kendi salı günkü AKP grup konuşmasında “Trump Amerikan askerlerini Suriye’den çekme kararını teyit etti. Bizim tarafımızdan oluşturulacak güvenli bölge kendisi tarafından da ifade edildi. 30 kilometreyi aşkın derinlikte bir güvenli bölge konusu kendisi tarafından da ifade edildi. Gündemimizdeki tüm konularda ekiplerimizin görüşmesine karar verdik. Önceliğimizin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele etmek olduğunu vurguladık.” dedi.
Erdoğan-Trump telefon görüşmesinin olması bizatihi olumlu. En tepeden istendiğinde işleyen bir iletişim kanalı var demek. Vaşington tarafında PKK, YPG, PYD vs. bir kenara bırakılmış durumda, doğrudan “Kürtler” deniyor. Böylece Ankara da “Türkiye’nin Kürtlerle derdi, düşmanlığı yok” vurgusunu yinelemeye imale ediliyor. Bu söyleme “hamilik”, (illa Arapları da dahil ederek) “kardeşlik” renkleri verilmeye çalışılıyor. Kürt ile terörist PKK ayrımına yaslanmaya özen gösteriliyor ancak YPG, YPJ, PYD hele SDG gibi isim vererek hedef göstermelerden kaçınılmaya çalışıldığı izlenimi ortaya çıkıyor.
Yani diğer deyişle “bir-iki gün içinde alana giriyoruz” derken inisiyatifi eline almış Türkiye, şimdi savunma konumunda, ABD’nin ortaya koyduğu koşulları müzakere ederek, bunları kabul eder görünüp, etrafından dolaşmaya çalışarak oyun kurmaya uğraşıyor. Milli Savunma Bakanı Akar’ın sınır boylarında denetlemeler yapmaları, askeri birlik hareketleri ABD üzerinde arzu edilen “Ayşe tatile çıkabilir” etkisini yaratmıyor.
Tabiatıyla dünya da Ankara’nın çevresinde dönmüyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Türkiye’nin Arap aleminden geriye kalan biricik ortağı Katar’a gidip, ABD’nin oradaki El Udeyid Hava Üssü’nün genişletilmesine dair mutabakat muhtırasını imzalıyor. Keza ABD’nin El Udeyid’den 1600 km. batıda, Ürdün’deki Muvaffak Salti Hava Üssü’nü de çarpıcı biçimde genişleteceği duyuruluyor. Bu adımlar, Türkiye’nin ABD karşısındaki en güçlü, hatta belki tek pazarlık kartı İncirlik’in önemini aşındıran, giderek sıfırla çarpabilecek gelişmeler.
Ankara ne Şam’la, ne (zinhar) PYD ile doğrudan temas kurmamakta kararlı. Ancak sevilmeyen Bolton’un aksine beğenilen ABD Suriye ve IŞİD’le Mücadele Temsilcisi Büyükelçi Jeffrey, Ankara’ya geri dönmek üzere Kuzeydoğu Suriye’ye gidiyor. ABD Genelkurmay Başkanı Org. Dunford da yeniden Ankara’ya geliyor. Bu arada nedense Dunford’un muhatabı bizde Genelkurmay Başkanı değil eski Genelkurmay Başkanı yeni Milli Savunma Bakanı Akar oluyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Önal da Vaşington yolcusu.
Moskova, Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaretini beklerken, aynı başkentte İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Caberi Ansari de Rus muhataplarıyla, özellikle Suriye Özel Temsilcisi Lavrentiev ve mevkidaşı Bogdanov’la görüşüyor. Durup düşünelim mi, bizim Lavrentiev, Bogdanov, Jeffrey vb isimlerimiz kim? Düşünmeyin, yok. Kim var? Eski Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Irak Cumhurbaşkanı Salih’in Ankara’yı ziyaretinin ardından münhasıran Irak’ın su sorunlarıyla ilgilenmek üzere Özel Temsilci atandığını Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız’dan öğreniyoruz.
Bağdat demişken, Irak başkentinin de aynı gün içinde on bir yıl aradan sonra Ürdün Kralı Abdullah’ı, ardından Fransa Dışişleri Bakanı LeDrian ve İran Dışişleri Bakanı Zarif’i ağırladığını belirtelim. Söz konusu zevattan LeDrian Bağdat’tan geçtiği Erbil’de “Esat adaysa aday. Kendi geleceklerine Suriyeliler karar verir.” dedi. Bu açıklamanın altını çizelim, zira bugüne dek Esat’ın gitmesi konusunda en yakın durduğumuz Paris’in de Ankara’yla arasına artık bir nüans koyduğu anlaşılıyor. İlaveten LeDrian Fransa’nın, Fırat’ın doğusundan çekilme niyetinin olmadığını da teyit etti.
Hani maçlarda bir ara “vur, kır, parçala, mutlaka kazan” diye bağırılırdı ya, şimdi Türkiye Fırat’ın doğusu konusunda sanki öyle bir yerde duruyor. ABD’nin çekilmesinin altı ay gibi bir süreye yayılacağı anlaşılırken, 31 Mart’a dek mühleti olan iç politika gündemine bir fütuhat öyküsünün yetişmemesi olasılığı ağırlık kazanıyor. Oysa Ankara, dış politikayı diplomaside de tek adam Erdoğan’ın sırtına yüklemeden, sorumluluğu da, başarıyı da, başarısızlığı da dağıtsa, etkin diplomasiyi çok kanaldan, kendi Lavrentiev’leri, Jeffrey’leri üzerinden şu yazıda geçen tüm başkentler nezdinde devreye soksa fena mı olur?
MİT de kendi kanallarından Kandil’le de, PYD ile de gözlerden uzak iletişim kurabilir. Öyle bir heyula resmediliyor ki PKK, ta Kandil’den Afrin’e uzanan bir alanda mutlak hakimiyet iddiasında ve Türkiye’nin bekasını tehdit ediyor. Eşzamanlı olarak bir acuze karikatürü de dolaşımda, öyle ki İçişleri Bakanı Soylu’ya göre geriye kalan üç yüz PKK’li silahlı militan kışın soğuğunda dağlarda kaçacak delik arıyor ve imha edilmeleri yakın.
Gerçeği yansıtan hangi anlatı? Şu yukarıdaki haritadaki “tampon” tahayyülü gerçekleşse, Türkiye sınırını alıp 30 km. aşağıya kaydırsak, sınır hattındaki Kürtleri de çöle doğru kovalasak, hangi ulusal güvenlik hedefine erişmiş olacağız? Sonra, durmak yola devam, Sincar Dağı’nda, Irak Kürdistanı’nda, Hakurk ve Kandil’de mi savaşmayı sürdüreceğiz? Günün sonunda ABD’nin TSK’yi YPG ile aynı stratejiye koşma girişimleri havada kalacağına göre, Moskova’ya gidip Putin’den Fırat’ın doğusunu Şam’a teslim etmemesini mi istirham edeceğiz? Yoksa “kötünün iyisi, en azından Esat binsin Kürdün tepesine” deyip sevinecek miyiz? Açıkçası, bilemiyorum.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024