Aydın Selcen
"Bir-iki gün içinde alana giriyoruz” derken inisiyatifi eline almış Türkiye, şimdi savunma konumunda, ABD’nin ortaya koyduğu koşulları müzakere ederek, bunları kabul eder görünüp, etrafından dolaşmaya çalışarak oyun kurmaya uğraşıyor.
ABD Başkanı Trump, Pazar neş’esi tüvütlerinde önce “(Suriye’de) Kürtleri vurursa, Türkiye’yi iktisaden mahvederiz” sonra, “20 mil (yani 30-35 km derinliğinde) güvenli bölge yarat” dedi. Herhalde aldığı brifinglerden aklında kaldığı yahut not aldığı kadarıyla ABD’nin Suriye siyasetinin anahatlarını ortaya koymak istedi. “Yarat” diye kendine mi hatırlatıyor, bize mi söylüyor anlaşılamadı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Kalın’dan, Trump’ı muhatap alarak, “Teröristler ortak ve müttefikleriniz olamaz. DAEŞ, PKK, PYD ve YPG arasında fark yok. Hepsiyle savaşacağız. Kürtleri tüm terörist tehditlere karşı koruyacağız.” yanıtı geldi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun ise “Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürtlerin düşmanı değil hamisidir. Türkiye’nin Kürtlerle hiçbir sorunu yoktur.” buyurdu. “Hiç değilse bazı Kürt yurttaşlarının kendi devletleriyle sorunları var mıdır”, “cumhuriyetlerde anayasal yurttaşların devlet denilen aygıtla sorunu olmalarına izin var mıdır”, bunlar Altun’u meşgul eden konular değil.
“Hamilik” işin içine girince “eşit anayasal yurttaşlık” nereye gidiyor, “hamilik” üzerinden bölgemizde sağduyulu, uzgörülü, barışçıl, gerçekçi dış siyaset kurabilir miyiz, bu sorular da gündem dışı. Şu “kerim devlet” ve “devlet aklı” putlarından yüzümüzü çevirmezsek, burnumuzun ucunu göremeyeceğimiz belli.
Ayrıca Idlip’te silah zoruyla saha hakimiyeti kuran ve Türkiye’nin resmen “terör örgütü” ilan ettiği HTŞ’nin şeyhi Colani’nin de Fırat’ın doğusuna yönelik “PKK’nin kökünü kazıyacak bir askeri harekata” karşı çıkmayacaklarını açıkladığını bir kenara yazıp devam edelim.

Harita: www.suriyegundemi.com
Nihayet Erdoğan telefonu alıp Trump’ı aradı. Görüşmeden sonra Trump yine tüvütre üzerinden “20 mil güvenli bölge” dedi. Ulusal Güvenlik Danışmanı ve bana göre “de facto persona non grata” Bolton “Kürtlerin ve ABD’yle birlikte çarpışanların yanında durduğuna dair tutarlı ABD pozisyonu yeniden vurgulandı” açıklaması yaptı. Trump’ın sözcüsü Sanders “Türkiye’nin Kuzeydoğu Suriye’ye dair güvenlik kaygılarını karşılamak için birlikte çalışma arzusu” ve “Türkiye’nin (Suriye’de) Kürtleri kötü muameleye tabi tutmaması” unsurlarını kaydetti.
Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada da “Türkiye’nin Kürtlerle hiç bir sorunu olmadığı” yinelendi, “DEAŞ, PKK ve PKK’nın Suriye uzantılarıyla (bu defa isim zikretmeden) mücadele” noktaları öne çıktı.
Nihayet Erdoğan’ın kendi salı günkü AKP grup konuşmasında “Trump Amerikan askerlerini Suriye’den çekme kararını teyit etti. Bizim tarafımızdan oluşturulacak güvenli bölge kendisi tarafından da ifade edildi. 30 kilometreyi aşkın derinlikte bir güvenli bölge konusu kendisi tarafından da ifade edildi. Gündemimizdeki tüm konularda ekiplerimizin görüşmesine karar verdik. Önceliğimizin DEAŞ ve diğer terör örgütleriyle mücadele etmek olduğunu vurguladık.” dedi.
Erdoğan-Trump telefon görüşmesinin olması bizatihi olumlu. En tepeden istendiğinde işleyen bir iletişim kanalı var demek. Vaşington tarafında PKK, YPG, PYD vs. bir kenara bırakılmış durumda, doğrudan “Kürtler” deniyor. Böylece Ankara da “Türkiye’nin Kürtlerle derdi, düşmanlığı yok” vurgusunu yinelemeye imale ediliyor. Bu söyleme “hamilik”, (illa Arapları da dahil ederek) “kardeşlik” renkleri verilmeye çalışılıyor. Kürt ile terörist PKK ayrımına yaslanmaya özen gösteriliyor ancak YPG, YPJ, PYD hele SDG gibi isim vererek hedef göstermelerden kaçınılmaya çalışıldığı izlenimi ortaya çıkıyor.
Yani diğer deyişle “bir-iki gün içinde alana giriyoruz” derken inisiyatifi eline almış Türkiye, şimdi savunma konumunda, ABD’nin ortaya koyduğu koşulları müzakere ederek, bunları kabul eder görünüp, etrafından dolaşmaya çalışarak oyun kurmaya uğraşıyor. Milli Savunma Bakanı Akar’ın sınır boylarında denetlemeler yapmaları, askeri birlik hareketleri ABD üzerinde arzu edilen “Ayşe tatile çıkabilir” etkisini yaratmıyor.
Tabiatıyla dünya da Ankara’nın çevresinde dönmüyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Türkiye’nin Arap aleminden geriye kalan biricik ortağı Katar’a gidip, ABD’nin oradaki El Udeyid Hava Üssü’nün genişletilmesine dair mutabakat muhtırasını imzalıyor. Keza ABD’nin El Udeyid’den 1600 km. batıda, Ürdün’deki Muvaffak Salti Hava Üssü’nü de çarpıcı biçimde genişleteceği duyuruluyor. Bu adımlar, Türkiye’nin ABD karşısındaki en güçlü, hatta belki tek pazarlık kartı İncirlik’in önemini aşındıran, giderek sıfırla çarpabilecek gelişmeler.
Ankara ne Şam’la, ne (zinhar) PYD ile doğrudan temas kurmamakta kararlı. Ancak sevilmeyen Bolton’un aksine beğenilen ABD Suriye ve IŞİD’le Mücadele Temsilcisi Büyükelçi Jeffrey, Ankara’ya geri dönmek üzere Kuzeydoğu Suriye’ye gidiyor. ABD Genelkurmay Başkanı Org. Dunford da yeniden Ankara’ya geliyor. Bu arada nedense Dunford’un muhatabı bizde Genelkurmay Başkanı değil eski Genelkurmay Başkanı yeni Milli Savunma Bakanı Akar oluyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Önal da Vaşington yolcusu.
Moskova, Cumhurbaşkanı Erdoğan ziyaretini beklerken, aynı başkentte İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Caberi Ansari de Rus muhataplarıyla, özellikle Suriye Özel Temsilcisi Lavrentiev ve mevkidaşı Bogdanov’la görüşüyor. Durup düşünelim mi, bizim Lavrentiev, Bogdanov, Jeffrey vb isimlerimiz kim? Düşünmeyin, yok. Kim var? Eski Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Irak Cumhurbaşkanı Salih’in Ankara’yı ziyaretinin ardından münhasıran Irak’ın su sorunlarıyla ilgilenmek üzere Özel Temsilci atandığını Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız’dan öğreniyoruz.
Bağdat demişken, Irak başkentinin de aynı gün içinde on bir yıl aradan sonra Ürdün Kralı Abdullah’ı, ardından Fransa Dışişleri Bakanı LeDrian ve İran Dışişleri Bakanı Zarif’i ağırladığını belirtelim. Söz konusu zevattan LeDrian Bağdat’tan geçtiği Erbil’de “Esat adaysa aday. Kendi geleceklerine Suriyeliler karar verir.” dedi. Bu açıklamanın altını çizelim, zira bugüne dek Esat’ın gitmesi konusunda en yakın durduğumuz Paris’in de Ankara’yla arasına artık bir nüans koyduğu anlaşılıyor. İlaveten LeDrian Fransa’nın, Fırat’ın doğusundan çekilme niyetinin olmadığını da teyit etti.
Hani maçlarda bir ara “vur, kır, parçala, mutlaka kazan” diye bağırılırdı ya, şimdi Türkiye Fırat’ın doğusu konusunda sanki öyle bir yerde duruyor. ABD’nin çekilmesinin altı ay gibi bir süreye yayılacağı anlaşılırken, 31 Mart’a dek mühleti olan iç politika gündemine bir fütuhat öyküsünün yetişmemesi olasılığı ağırlık kazanıyor. Oysa Ankara, dış politikayı diplomaside de tek adam Erdoğan’ın sırtına yüklemeden, sorumluluğu da, başarıyı da, başarısızlığı da dağıtsa, etkin diplomasiyi çok kanaldan, kendi Lavrentiev’leri, Jeffrey’leri üzerinden şu yazıda geçen tüm başkentler nezdinde devreye soksa fena mı olur?
MİT de kendi kanallarından Kandil’le de, PYD ile de gözlerden uzak iletişim kurabilir. Öyle bir heyula resmediliyor ki PKK, ta Kandil’den Afrin’e uzanan bir alanda mutlak hakimiyet iddiasında ve Türkiye’nin bekasını tehdit ediyor. Eşzamanlı olarak bir acuze karikatürü de dolaşımda, öyle ki İçişleri Bakanı Soylu’ya göre geriye kalan üç yüz PKK’li silahlı militan kışın soğuğunda dağlarda kaçacak delik arıyor ve imha edilmeleri yakın.
Gerçeği yansıtan hangi anlatı? Şu yukarıdaki haritadaki “tampon” tahayyülü gerçekleşse, Türkiye sınırını alıp 30 km. aşağıya kaydırsak, sınır hattındaki Kürtleri de çöle doğru kovalasak, hangi ulusal güvenlik hedefine erişmiş olacağız? Sonra, durmak yola devam, Sincar Dağı’nda, Irak Kürdistanı’nda, Hakurk ve Kandil’de mi savaşmayı sürdüreceğiz? Günün sonunda ABD’nin TSK’yi YPG ile aynı stratejiye koşma girişimleri havada kalacağına göre, Moskova’ya gidip Putin’den Fırat’ın doğusunu Şam’a teslim etmemesini mi istirham edeceğiz? Yoksa “kötünün iyisi, en azından Esat binsin Kürdün tepesine” deyip sevinecek miyiz? Açıkçası, bilemiyorum.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.04.2025
23.02.2025
27.01.2025
9.12.2024
19.11.2024
11.11.2024
2.11.2024
1.08.2024
14.06.2024
14.04.2024