Ayşe Böhürler
Son günlerde ortaya çıkan bazı din adamlarının sözleri dini olmanın ötesinde “kişisel” yorum izlenimi bırakıyor. Din adına konuşanların “sözlerinin ya da tezlerinin” kendilerini (kültürlerini, eğitim ve yetişme koşullarını, karakterlerini) yansıtmadığını düşünmek mümkün değil. Bu nedenle şimdiye kadar böylesi konuşmaların üzerinde çok da durmadım. Ancak geçen haftalarda muhtelif çevrelerde bu sözlerin izdüşümlerine ilişkin pek çok olaya, dalgaya, sohbete tanık oldum. Bunların içinde de kanaatleri oluşmuş biz yetişkinlerden ziyade gençlerin tepkilerine tanık olunca, bu konuda itirazların kamuoyunda dile getirilmesinin çok önemli olduğuna karar verdim.
Başörtülü bir üniversite öğrencisi, bu hocaların sözlerini tekrar edip kendisiyle dalga geçen arkadaşlarının sözlerini anlatırken kıpkırmızı kesiliyordu. Onların ortamlarında bahis olan konuları dinleyince şaşırmamak mümkün değil. Önceden, başını örtenlerin ne işi var üniversitede diyen “laik” hocaların yerini bazı şehirlerde dini hocalar almaya başlamıştı. Gençleri dinlerken bu sözlerin etkisinin onlar üzerinde çok daha derin ve bizden çok farklı olduğunu da gördüm.
Gençlerin ortak kanaatleri bu dini cevapların her şeyden önce “gülünç” olduğu şeklindeydi. (Tabii ki burada gençler derken hocaların etrafındakilerden söz etmiyorum. Orada bir itiraz söz konusu olamaz)
Toplum içinde bir çığ gibi dilden dile çoğaltılarak yaygınlaştırılan, hocaların yorumlarında da maalesef odak noktası “kadının toplum içindeki konumu ve cinsellikti. ”
Saten çarşafta yatmaktan, asansöre, kadınların toplum içindeki davranışlarına ve konumuna ilişkin yapılan tüm yorumlar (fetvalar mı desek!) her şeyden önce gençlere sürrealist ve komik geliyordu. Onlarla konuşurken, dünyanın ahvali konusunda hocalardan çok daha donanımlı olduklarını gördüm. Ve böylesi açıklamaların onların dine bakışına olumlu hiçbir katkısı olmadığı gibi tam tersi zararı vardı. Gençler arasında deizmin giderek arttığı bir dönemde İslam’a karşı duyulan güven ve saygıyı artıracak açıklamaların, bilgece sözlerin peşinde gitmemiz gerekirken bu beyanları izaha çalışmak da bizim adımıza bir başka kayıp! Nerden bakarsak bakalım böylesi konuşmaların içeriği zayıf olsa da etkileri itibarıyla “din” anlayışımıza da, yaşantımıza da ve de ahiretimize de katkı sağlamadığı ortada.
Gençleri dinlerken dünyanın mevcut ahvali içinde İslam’ı dönüp dolaşıp bu çembere hapsetmenin “dini hayata katkısı ne olabilir” sorusunu sormadan edemedim. Bu yorumların dini hayatın geliştirilmesiyle-yükseltilmesiyle bağlantısı ne olabilirdi ki? En önemlisi de bir müminin nihai amacı olan ahirete katkısı var mıydı?
Kitaplı dinleri rafa kaldırmanın “dünya düzeni” açısından daha verimli kabul edildiği ortada. Öylesine bir kaotik çağ var ki karşımızda! İnsan olma vasfının azaltılıp, makine olma vasfını artıran, teknolojilerle “insan”ı bir “üretim” haline getiren bir dünya görüşüne bu argümanlarla mı cevap vereceğiz? Tartıştığımız dini konular bunlar mı olmalıdır?
Müminlerin tefekkürden uzaklaştığı bir ortamda din adamları bu konularla mı bir “din gündemi” ortaya koyacaklar. Velev ki böylesine binlerce soruyla karşılaşmış olsunlar!
Müntesiplerine “bırakın bu konuları, başka işiniz yok mu” diyemiyorlar mı? Bu başlıkların çağımızın ilahiyat ve dini tartışmalarına katkısı ne olabilir?
Diğer taraftan genç nüfusun %96’sı dünya ile bağlantı halinde, internet ve telefonlar insanın bir uzvu gibi adeta? Böyle bir ortamda şeytanın telmihleri böylesi konulara indirgenebilir mi? Böylesine dünyada olup biteni anlamaktan uzak mısınız?
“Din” vicdanların sesi, akıl ve şuurların hakka çağrısı olması gerekirken, dünyaya ses veren kadim bir geleneğin, tecrübenin, ilahi bir vahyin sözü olarak bunları mı kayda düşeceğiz.
Bu konuşmaların arka planını bilemem. Böylesi bir açıklama videosu 4 milyon kişi tarafından tıklanıyorsa, milyonlarca kişi bunları paylaşıp üzerinde olumlu olumsuz yorum yapıyorsa “din adına konuşanların sorumlulukları eskisinden çok daha büyük”. Kendi fikirleri ya da karakterlerini yansıtan düşünce biçimlerini “dini hakikat” olarak topluma anlatamazlar.
Bu yorumların toplumun dindarlık anlayışına katkı sunmadığı gibi içerden veya dışarıdan tepkileri artırdığı ortada. Kadın ve cinsellik odaklı bu söylemlerin işaret ettiği bir hakikat de yok. Yaşatılmasına katkı sundukları hayırhah gelenekler de değiller bunlar. Kızların erken evlendirilmesinden başlayarak, eğitim görmesine, dayak yemesine sundukları bakış açısı her şeyden önce ne insani ne de İslami. Cemaatlerinin ya da müntesiplerinin hoşuna gitmesi, onlar tarafından onaylanmaları da olan biteni değiştirmez.
Dünya başka bir yere doğru gidiyor. Basit erkek sorunlarının ötesinde din adamlarının cevaplaması beklenen sorular var. Biz de ülke olarak bu dünyanın göbeğindeyiz. Cehaletimizi besleyen dini yorumların ne ülke olarak ne de bireysel olarak varoluşumuza katkı sunmadığı ortada.
Tam tersi bugün hakim kılınmaya çalışılan dünya nizamına karşı dururken imanımız kadar bilgimizin güç kaynağı olduğuna inanıyoruz. Mizanü’l-aklı esas alan insanın yaratıcısı ile arasındaki ilişkiyi gençlere aktarabilen, onları bu kaotik çağda kaybolmadan suyun üstünde tutacak, imanlarını güçlendirecek dini yorumlara ihtiyacımız var.
Böylesi bir ortamda din adamlarımıza velev ki sorulara cevap vermek kabilinden olsun yorumlarına çok fazla dikkat etmeleri gerekiyor. En azından şahsi görüşleriyle din arasına bir ayırıcı not düşebilmeliler.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2020
29.06.2019
13.04.2019
30.03.2019
9.02.2019
26.01.2019
19.01.2019
12.01.2019
5.02.2019
29.12.2018