Ayşe Böhürler
Karac’oğlan der ki, bakın geline
Ömrümün yarısı gitti talana
Sual eylen bizden evvel gelene
Kim var imiş, Biz burada yoğ iken
Bugünlerde Harvard’da bulunan bir Türk tarihçisi Cemal Kafadar ile “Şarkılı Tarih” başlığı ile yapılan bir tefrikayı pek bir severek okuyorum. Söyleşiyi bana sevgili dostum Cihan Aktaş göndermişti. İyi ki göndermiş!
Cemal Kafadar, Osmanlı toprakları sathında, özellikle de âşık edebiyatının coğrafya ve nüfus olarak yüzbinlerce insanı çok derinden etkilemiş derin bir şiir ve müzik birikimi olduğunu söylüyor. Bunu söylemekle kalmıyor dünya örnekleriyle, caz, blues, hiphop gibi dünyaya mal olmuş müzik çeşitleriyle karşılaştırıyor. Onların sesinin çağrışımlarıyla bugüne bazen Jimi Hendriks bazen Patti Smith bazen Bob Dylan’a gidiyor. Oradan da Kaygusuz Abdal, Karacaoğlan, yeniçeri âşıklara muhteşem örneklerle aslında bir dönemin muhalefet diline, halk menkıbelerinden Bektaşi deyişlerine, İbrahim Ethem’e, Evliya Çelebi’ye Latifi’ye uzanıyor. Ama en çok da âşık edebiyatı ile blues arasında paralellik kuruyor. “Blues’u evrensel bir kavram olarak alırsak âşık edebiyatında da benim en çok duyduğum ses ‘blues’dur…” Cemal Kafadar 16. yüzyılda şehirlere gelen kahvehanelerde gelişen âşık edebiyatına özel bir önem veriyor. Neredeyse tüm tarihi gelişmeleri bu müzikle birlikte okuyor. İsyanların müziklerinden yeniçerilerin arasında gelişen müziklere Osmanlı şehirlerinde kahvelerde terennüm edilen müziğe buna Rum ve Ermeni aşıklarda katılırdı, Hatta gazelhan bile vardı diyor.
Konuya olan ilgisinin başlangıcını da şöyle anlatıyor: “İstanbul tarihi ile ilgili bir seminer vermiştim, seminerde sık sık şunu düşünmüştüm: Nasıl ki 20. yüzyılda New York’un ya da Chicago’nun hikâyesini yazacak olsan cazı çok ciddiye alman lazımsa o kitabı okuyan caz sesini duymalıysa 16.-17. yüzyıl İstanbul’unun da bir müziği var, İstanbul’un tarihini yazmak için âşık kahvelerinin müziğini duyabilmek lazım. Öyle ki hâlâ İstanbul’un tarihini yazmadık.”
Kafadar’ı okurken sadece İstanbul’un değil Anadolu’nun müzik üzerinden tarihini yazmanın muhteşemliğini hayal etmek hiç zor değil. “Birbiriyle yüzlerce sene ilintisiz olarak şu veya bu şekilde bir araya gelmelerinden oluşmuş ilginç bir olay var Anadolu’da… İçinde müthiş bir doğaçlama var. 13. ve 14. yüzyılda bir şeyler patlıyor ve gürül gürül akıyor. Orta Asya ifade biçimlerinden çok farklı yeni bir ifade yeni bir ses var.”
Bu ses bugün de sürüyor. “Geçtim dünya üzerinden, ömür bir nefes derinden, bak feleğin çemberinden, yolun sonu görünüyor” söz ve müziğiyle yaşlı genç birçok kişi dinliyorsa, “Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken” sözlerini biri halk, birisi pop müziğinden iki sanatçı birlikte söylüyorsa hepimiz de onları severek dinliyorsak bu akan ırmağa yeni biçim ve formlarla birlikte yol vermek gerekir.
Fazıl Say’ın Muhyiddin Abdal’ın sözlerine ses verdiği “insan insan şimdi bildim” isimli şarkıyı beğenerek dinliyor idim. Hatta ve hatta kendisiyle Anadolu’dan dünyaya açılan müziğimiz üzerine bir söyleşi yapmayı istiyor idim. Bu niyetimi söyleyince itiraz edenler olduğu gibi destekleyenler de çok oldu. Tam da böyle bir süreçte Fazıl Say’ın Cumhurbaşkanımıza yaptığı konser davetini ve Cumhurbaşkanımızın bu davete icabet haberini ‘bu nehri akıtmak’ noktasında da çok önemli görüyorum. Bu ses ortak coğrafyamızın sesi.
Neşet Ertaş’ın gönlüne Allah düşerse…
Efendim Türk Kahvesi’nde malum program süresi kısıtlı. Ve genellikle de sona doğru sohbet yayında bitse de bizim aramızda devam ediyor. Şimdi anlatacağım, Neşet Ertaş anısını da program sonrasında Sayın Mehmet Görmez Hocamızdan dinledim. Diyanet İşleri Başkanlığı döneminde Neşet Ertaş bir konser sonrası dönerken kendisini ziyaret etmek ister. O da kabul eder. Gelir… Hoş beşten sonra “Hocam sana bir sualim olacak” der. “Çok günahım var hocam! Rabbim beni affeder mi” sorusuyla derdini anlatmaya başlar… “Hocam arkadaşımın davetiyle bir konsere gittim. Bu zıkkımdan ne yaptımsa kurtulamadım… Biliyorum günahım çok. Konser sonrasında bana bir tomar para verdiler, yanımda benimle gelen bir Mehmet vardı, ona verdim parayı. Arabayla Ankara’ya doğru yola çıktık. Yolun bir yerinde dışarıya bakarken gönlüme Allah düştü. Pişman oldum. Baktım camdan tarlada bir sürü işçi kadın çalışıyor. Durdurdum arabayı Mehmet’ e dedim ki ‘git dağıt o paranın hepsini onlara…”
Mehmet Görmez’in ilk defa paylaştığı bu anıyı onun izniyle ben de sizlerle paylaşıyorum.
Lafı uzatmaya gerek yok, imanın, ihlâsın samimiyetin ölçüsü dışarıda değil gönülde…
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2020
29.06.2019
13.04.2019
30.03.2019
9.02.2019
26.01.2019
19.01.2019
12.01.2019
5.02.2019
29.12.2018