Baskın ORAN
Çok sıkı paslaşan, birbirlerine çok benzeyen iki başına buyruk liderden biri, Trump gitti. Hayırlı olsun. Erdoğan ise şu sırada, patlamakta epey geç bile kalmış çok ciddi bir sorunun başlangıç kısmında. Hem rejim hem devlet krizi. Ayrıca, aile.
İki lider birbirine çok benziyor ve bu benzerlik Türkiye’yi çok ilgilendiriyor. Ben özetleyeyim, yorumunu siz yapın,
1) İkisi de siyasette din’e büyük yer veriyorlar.
Biri Beyaz Saray’dan yürüyerek yakındaki kiliseye gidiyor, İncil’i aksesuar ve kiliseyi de dekor yapıp fotoğraf çektiriyor. Diğeri ise en önemli mesajlarını Ak Saray’dan çok cami çıkışlarında veriyor.
İkisi de dinlerinin en muhafazakar tarikatından kuvvet alıyor: Biri Evanjeliklerden yani ABD’nin en dinci ve muhafazakar kesiminden, diğeri Nakşibendilerden.
Fark şu ki, anayasasında laikliğe büyük vurgu bulunan Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tüm resmî törenlerde baş tâcı edilirken, anayasasında “secularism” kelimesi geçmeyen ABD’de Piskopos M. E. Budde, Trump’ın dinci şovuna ciddi tepki gösteriyor: “Başkan İncil’i kullandı; Yahudi-Hıristiyan geleneğinin en kutsal metnini. Ayrıca, benim piskoposluğumun kiliselerinden birini, iznim olmadan İsa'nın öğretilerine ve kiliselerimizin temelini oluşturan her şeye karşıt bir mesaj için zemin olarak kullandı ''.
Dolayısıyla, ikisi de popülizm babında yani kitlelerin pek bayıldıkları şeyleri yapmakta üstat. Kullandıkları kelimelerle, hitap biçimleriyle, vücut dilleriyle, öne sürdükleri simgelerle...
***
2) İkisi de yayılmacı.
Çapları yettiğince. Trump tüm dünyaya yayılıyor, Erdoğan ise sadece Suriye’ye, Irak’a, Libya’ya, Kafkaslardaki Azerbaycan-Ermenistan kavgasına. Bu kadar söyleyip geçelim; bunlar herkesin fazlasıyla bildiği şeyler.
3) İkisi de söylem ve eylemlerinde militarizme büyük yer veriyorlar.
En az din meselesi kadar önemli bir benzerlik. Hem ülkelerinin silahlanması açısından hem de kendilerine yakın kesimlerin paramiliter güç oluşturur gibi bireysel silahlanması açısından.
Özellikle, gitmemek için her şeyi yapan Trump’ın kaybettiği belli olduktan sonra silahlı taraftarlarının sokaklara döküldüğü ve hatta ateş ettiği bir ortamda bu konu Türkiye açısından yakın gelecekte çok önemli olabilir. Onun için daha ayrıntılı ele alalım.
Trump bu silahlanma işini 1788 tarihli ABD Anayasası’na 1791’de getirilmiş “İkinci Değişiklik”in yorumuna dayandırıyor: “İyi düzenlenmiş milis kuvvetleri özgür bir devletin güvenliği için gerekli olduğundan, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkına dokunulamaz.”
Oysa Türkiye tarihinde istismar edilebilecek böyle bir anayasal gelenek yok. 2017 istatistiklerine göre günde 17 kişinin silahlı saldırıya uğradığı ve son on yılda 15.625 kişinin ateşli silahlarla öldürüldüğü bir ülkede bireysel silahlanma iktidarın kararlarına dayanıyor. Süreç kısaca şöyle götürülüyor:
Önce, aynen Şeyh Sait İsyanı gibi iktidarın fevkalade işine yarayan bir olaydan, yani “Allah’ın bize büyük bir lütfu” 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden 4 gün sonra Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Şeref Malkoç bireysel silahlanmayı meşrulaştırıyor: “Darbeye teşebbüs edenlere karşı milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin önünün açılması lazım”. Arkası sökün edecek:
Aralık 2017’de bir KHK düzenlemesiyle, tek dönem dahi belediye başkanlığı ve muhtarlık yapan kişilerin silah bulundurma ve taşıma ruhsatı alması kolaylaştırılıyor; bu kişiler ruhsat harcı da vermeyecekler.
Ekim 2018’de koruculara ve emekli koruculara bireysel silah taşıma ruhsatı dağıtılıyor.
Ocak 2019’da her şeyin fiyatı artarken mermi fiyatları indiriliyor. Gerekçe, nadir görülür zarafette: Hulusi Akar, “Mermi fiyatlarında indirim yaparak enflasyonun psikolojik etkilerinin azaltılmasına yönelik endirekt bir etki yaratmayı hedefledik” diyor.
Kasım 2019’da, bi korumalar ordusundan zaten yararlanan üst düzey Ak Saray mensuplarına süresiz silah ruhsatı hakkı tanınıyor.
***
Bütün bunlarda dikkati çeken şey şu:
“Ruhsatlı” denilerek, silah artışının kontrol altında tutulduğu izlenimi bırakılmak isteniyor. Ama, araştırmalara göre her dört kişiden birinin ateşli silah sahibi olduğu Türkiye’de 20 milyon ateşli silaha karşılık, 2016 itibariyle polis bölgesinden çıkartılan ruhsat sayısı sadece 688.843. Bunun tek anlamı, kayıt dışı silah sayısının muazzamlığı.
Bu silahların kimlerin elinde olduğunu bilemem de, AKP-MHP iktidarında “resmî” silahların durumu belli: AKP’nin 2007 seçimleri öncesi kaldırdığı “bekçi baba”lar, 18 Mart 2016 tarihli kararnameyle “çarşı ve mahalle bekçileri” adıyla geri getirildi. Bu kolluk kuvveti Türkiye’nin “belli” yerlerinde görev yapacaktı: Şırnak, Hakkari, Urfa, Mardin ve Diyarbakır il merkezi ve ilçelerinde.
Sonra bütün Türkiye’ye genelleştirilen bekçiler, Haziran 2020’den itibaren polis memurları gibi 7/24 silah taşıyabiliyor, kimlik sorabiliyor, üst-baş ve araba arayabiliyor, silah ve zor kullanabiliyor. Sayıları Eylül 2020 itibariyle 28.773’e ulaşmış bulunuyor. Sivil dolaştıkları zaman da silah taşıyabiliyorlar; bunun için ayrı bir ruhsat gerekli değil. İzin veya istirahat gibi görev başında olmama durumlarında da tabancaları üzerlerinde kalıyor.
***
Lafı bağlayalım:
Trump ile Erdoğan arasında çok güçlü bir benzerlik ve bağ var. Bu dostluk çeşitli durumlarda birincinin (her nedense,) ikinciyi korumaya alması olaylarında çok belirgin:
Mesela, ABD’nin IŞİD’e karşı en önemli müttefikinin Suriye Kürtleri olduğu açıkça ilan edildiği halde Trump’ın Suriye’de asker azaltma yoluyla bu insanları iyot gibi açıkta bırakarak Erdoğan’a yer açması olayında. Libya’ya Erdoğan müdahalesini sorun yapmamasında. D. Karabağ olayında Erdoğan’ın F-16, SİHA ve Suriyeli militan sevk etmesine ses çıkartmamasında. Özellikle de, NATO üyesi Türkiye’nin Rus S-400’leri satın alması ve denemesi olayında.
Bunların hepsi, Trump’ın Kongre’deki her iki partiyi de karşısına alma pahasına gösterdiği büyük dostluklar. Fakat içlerinde öyle bir “kıyak” var ki, diğerlerinin toplamının bilmemkaç’la çarpılmasına bedel: Halkbank olayı.
Buyurun, bir muazzam benzerlik daha:
Geçen hafta özetlediğim, Zarrab’ın İran ticareti skandalında Halkbank (ve dolayısıyla Türkiye’deki rejim) ABD mahkemelerinde okkanın altına gitmekteyken Trump “dostluk icabı” müdahale etti ve büyük şimşekleri üzerine çekme pahasına süreci durdurdu.
Şeytan ayrıntıdaymış: Bağımsızlığı dokunulmaz addedilen Yargı’ya müdahalenin büyük günah sayıldığı ABD’de bu Halkbank müdahalesini, lobi şirketlerini de harekete geçirerek arka planda götüren 3 damat var deniyor: A. Doğan’ın M. Ali Yalçındağ’ı, Trump’ın J. Kushner’i ve Erdoğan’ın B. Albayrak’ı.
Buradan çok şey çıkacağa benzer. Çünkü Temmuz 2019’da getirildiği Merkez Bankası başkanlığından geçen hafta azledilen Murat Uysal, Reza Zarrab’ın İran işinde Halkbank üzerinden rüşvet ve kara para aklama faaliyeti gösterdiği belirtilen 2011-2014 döneminde bankanın 2 numaralı yetkilisi. Ardından da, B. Albayrak bakanlıktan istifa ediyor, pardon, “Cenabı Allah sonumuzu hayreylesin” dediği istifadan 27 saat sonra “görevden af” ediliyor.
Neresinden tutsan elinde kalan bu olayın mahkemeye götürülmesini engelleyen Trump şimdi gittiğine ve (Trump dostluğu icabı Erdoğan’ın da ancak 4 gün sonra tebrik ettiği) Biden kazandığına göre neler olacak bakalım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024
27.09.2024