Baskın ORAN
Tam bir haftadır, AB ile Türkiye arasında bir “durum benzerliği” oluştu. İlk akla gelen unsurlar:
Avrupa, AB kavramının aksine, bütünlük sorunu yaşıyor ve çırpınıyor:
1) Egomu tatmin edeyim ve milliyetçilik yapıp oy toplayayım derken ABD’nin dünya liderliğinin içine eden ve neredeyse NATO’yu yıkan Trump’ın şokuyla sarsıldı;
2) Ukrayna savaşında ne yapacağını kestiremiyor, mevcut haliyle askerî müdahale yapması düşünülemiyor.
3) Askerî bakımdan bugüne kadar ABD’ye yaslanıp yatmış olan Avrupa, şimdi askerlik için muazzam paralar ayırmayı göze alamıyor;
4) Kendi içinde zaten Macaristan’daki Viktor Orban rejimiyle başı dertte olan AB, Almanya dahil sağcı partilerin kazanmasının insan ve azınlık haklarını iğdiş etme olasılığı gibi bir şok yaşıyor.
***
Türkiye ise, tam bir ‘Aman neler oluyor, açıkta kalmayalım, büyük fırsat yakaladık, kaçırmayalım!’ psikolojisiyle sarsılıyor:
1) Biden’a nazaran CB Erdoğan’a daha yakın davranacağı varsayılan Trump, Zelenski’yi basının önünde terbiyesizce aşağılayıp Ukrayna’yı Putin’e teslim etti; bunun yıkıp attığı “NATO güvencesi” en azından şu anda buharlaşmış gözüküyor;
2) Ukrayna konusunda çok dengeli bir ilişkiye girdiği Putin’le bundan sonra aynı çizginin devamı imkanının azalışı. Nitekim Moskova TC-Avrupa yakınlaşmasından rahatsız.
3) Dünya lideri bir ülkeyi yönetmek ile ticaret şirketi yönetmek arasında bir fark gözetmemek yüzünden tüm dünyayı kaosun içine atan Trump’ın, yarın öbür gün Türkiye’yi de ısırabilme olasılığı var;
4) Üstelik bu olasılık öyle pek ihmal edilebilir gibi de gözükmüyor. Çünkü bir tarafta, Gazze’yi sınırsız ve ölçüsüz biçimde savunan ve (yarın öbür gün Ortadoğu gibi bir bataklıkta İsrail’le ilişki kurma durumunu hiç düşünmeden) Netanyahu’ya fena halde saydıran CB Erdoğan var. Diğer yanda ise Filistinlileri tehcir edip Gazze’yi züppeler için bir “tatil beldesi”ne dönüştürmek dallığını açıkça ilan edecek kadar İsrailci olan Trump;
5) Bir tarafta, Suriye’nin kuzeydoğusunda fiilî egemenlik kurmuş olan Suriyeli Kürtlerin (PYD ve onun silahlı kanadı SPD/SDG’nin) de silahsızlanması gerektiğini ilan etmiş olan CB Erdoğan yönetimi bir yanda, (en azından bugüne kadar) SPD/SDG’yi çok güçlü biçimde sahiplenmiş olan ABD öbür yanda.
***
Bu “durum benzerliği”, ‘Böyle bir konjonktürde bizi tam üye yapmaya AB’nin eli mahkum!’ tezlerinin ortaya atılması sonucunu doğurdu.
Dışişleri Bakanı H. Fidan Financial Times’a konuşuyor: “Türkiye, NATO’nun dağılması halinde oluşacak yeni Avrupa güvenlik mimarisinin bir parçası olmak isteyecektir. Caydırıcı bir güvenlik mimarisi Türkiye’nin katılımıyla mümkündür.” Ve NATO’nun dağılma olasılığıyla ilgili şu sonuca varıyor: “Cin şişeden çıktı ve geri koymanın bir yolu yok.”
“AB, başı derde girince Türkiye’yi hatırladı” diyen ve Ukrayna ateşkesini konuşmak için Londra’ya (Yunanistan ve Kıbrıs’ın değil) Türkiye’nin davet edildiğini hatırlatan Sedat Ergin yorumluyor: “Şişeye geri sokamayacağımıza göre, yeni bir şişe gerekiyor. Avrupa da Türkiye’de o şişeyi arıyor.”
CB Erdoğan konuşuyor: "Avrupa güvenliğine dair tüm adımların Türkiye'yle birlikte planlanmasının müşterek menfaatimize olacağı kanaatindeyiz."
***
Gelelim AB tarafına. Orada da benzer sözler var:
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB liderlerini Türkiye ile ilişkileri geliştirmeye davet etti. Avrupa Politika Analizi Merkezi de (CEPA) "Türkiye'nin savunma sanayii ve askerî yetenekleri ile acilen asker ve silaha ihtiyaç duyan Avrupa kıtası arasında tarihî bir eşleşme olabilir" ifadelerini kullandı.
Diğer yandan ABD’de, Türkiye’nin Ortadoğu ülkesi statüsüne geçirilmesi için Temsilciler Meclisi’ne yasa tasarısı sunulmuş bulunuyor.
***
Ve gelelim AB’nin temel ilkelerinin Türkiye’deki durumuna. Bu mevzu çok uzun. Çok çok özetle, sadece bu Mart ayında:
CB Erdoğan, 1970’ler solculuğunun bir terimini kullanarak “komprador burjuvazi” diye andığı TÜSİAD’ı “İmtiyazlarını kaybetmek istemeyenler eski vesayetli söylemlerle siyasete ve hükümete ayar vermeye çalışıyor” diye silkelemişti. Derneğin en üst düzey iki yöneticisi hakkında 5 yıl 3 ay hapis istendi. Ardından, Vestel’in CEO’su, Şirket çalışanlarına gönderilen Şirket-içi Ramazan kutlamasını uygun bulmadığını bildiren Şirket-içi mesajı nedeniyle gözaltına alındı ve istifa ettirildi.
Son 10 yıldaki 147 tane kayyım atamalarının sonuncusu Kağızman’da DEM Partisinin Belediye Başkanı Mehmet Alkan’ı vurdu.
CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın’a 5 yıl 4 ay hapis istendi. İmamoğlu’nun yakınındaki 10 kişinin mal varlıklarına ve banka hesaplarına el kondu. CHP’nin Ataşehir, Maltepe, Sarıyer ve Şişli belediyelerinin eski çalışanlarına yapılan DHKP/C operasyonlarında 34 kişi gözaltına alındı. İmamoğlu’na konuşma yapacağı Kastamonu’da ve memleketi Trabzon’da salon verilmedi.
Kürt yazarlar Mevlüt Aykoç, Sami Tan, Ronahî Önen ve Sadık Varlı, çok sayıda kurum tarafından Kürtçe öğretme materyali olarak kullanılan "Hînker" adlı kitap nedeniyle ev baskınlarında gözaltına alındı.
Teğmenler olayıyla ilgili olarak, CB Erdoğan’ın, "Sayın Özel başkomutan olarak sana sesleniyorum. Ayaklarını denk al, denk almazsan denk getirmesini biz biliriz. Ordumun komuta kademesine laf atma yetkisi sende değildir" diyerek Milli Savunma bakanından dava açmalarını isteyeceğini söylemesinin ardından, bakan ve komutanlar Özgür Özel’e tazminat davası açtı.
8 Mart Uluslararası Kadınlar Gününde Taksim ve çevresi ablukaya alındı. 8.463 yıl 4 ay hapse çarptırılan Adnan Oktar’a dışarıdan köfte-ekmek siparişine izin veren Binbaşı Fatih Torun, “yasaklı maddeyi cezaevine sokmak” nedeniyle görevden alındı.
TBMM’ye 6 DEM Partili, 2 CHP’yi ve 1 bağımsız milletvekili hakkında 13 dosyalık bir fezleke gönderilerek dokunulmazlıkların kaldırılması istendi.
Bunları unutun, aslında şu haber yeterli: İBB’ye ait Kent Lokantasında yemek yiyerek ucuz fiyata şaştığını yazan ünlü gastronomi uzmanı Vedat Milor’a “örtülü reklam” yapmaktan soruşturma açıldı.
***
Prof. Eser Karakaş’ın hatırlattığı gibi, ünlü finansçı Soros “Türkiye’nin en önemli ihracat malı ordusudur” demişti yıllar önce.
Şimdi ülkemizde yapılmakta olanlar bundan başka bişey gibi gözükmüyor.
Üstelik, bir zamanlar AB ilkelerini “Ankara kriterleri” diye yeniden adlandıran rejimimiz, Diken’den Sedat Bozkurt’un yazdığı “Kriterlerini kabul etmediklerimizden bizim kriterlerimizi kabul etmelerini istiyoruz” durumunu gerçekleştirmiş bulunuyor.
Sonucun sonucuyla bitirelim:
Evrensel koşulların ciddi biçimde değişmesi sonucu, AB Türkiye’yle askerî ilişkilerini geliştirmek isteyebilir.
Amma velakin, demokrasi ve insan hakları konusunu unutarak, geçici olması kaçınılmaz bu acayip stratejik durum yüzünden kendi kendini tümüyle inkara girişmez.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
4.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
27.02.2025
27.12.2024
14.11.2024
1.11.2024
25.10.2024
18.10.2024