Bayram ZİLAN

SANDIKTAN NE ÇIKTI?
1.04.2014
2204

 “Vay, vay vay… Okuma, yazma bilmeyenler var, napacağını bilmiyor, kabine giriyorlar… Kime oy veriyor onlar?”

Yukarıdaki sözler Hürriyet Gazetesi’nin Cihangir Şube Başkanı olan Ayşe Arman’a ait. Oy kullanmaya giderken böyle bir manzarayla karşılaştığını paylaştı twitter hesabından. (Hard-diskindeki görüntüyü de paylaşmış olabilir) Bu manzarayı ilk bakışta ‘Türkiye’nin eğitim-li seviyesi’ sorunsalı üzerinden değerlendirip hayıflanabilirsiniz. Ancak bu değerlendirme bizi doğru sonuca götürmeyecektir. Zira Arman’ın bu paylaşımıTürkiye’de 90 yıldır var olan bir hafızanın dışa vurumudur. Bu hafıza ‘tepeden in(dirge)meci’, halkı aşağılayan, onu hor gören bir hafızadır. Bu zevata göre halk; iradesine güvenilmemesi gereken, özgür bırakıldığında hiçbir zaman doğruyu bulamayacağı varsayılan, daima kontrol edilmesi bir ‘sürü’dür.

İşte 30 Mart seçimlerinde sandıktan çıkan sonuç, bu “kibirli hafızanın” tedavülden kalktığının ilanıdır.

Aylar öncesinden algı ve toplum mühendislerinin başlattığı kara propaganda, kaset, şantaj ve montajlarla siyaseti dizayn etme girişimleri ve sandık dışı illegal yöntemler boşa çıkmıştır.

Türkiye halkı, “eski Türkiye’ye hayır”, “yeni Türkiye’ye evet” demiştir.

1961’de Menderes’in idamını radyodan ağlaya ağlaya dinleyen milletin torunları, kendi seçtikleri liderleri, kendilerinden başka hiçbir gücün değiştiremeyeceğini göstermiştir.

Türkiye halkı; oylarıyla bu ülkede iktidarın, projesi ve vizyonu olmayanlar, kaset, şantaj ve montajlar üzerinden söylem geliştirenler tarafından değil, daha fazla demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitlik vadedenler tarafından değiştirilebileceği mesajını vermiştir.

Muhalefet partilerinin bu mesajı iyi okuması, sandıktan çıkan mesaja göre kendilerini yeniden tanımlaması gerekmektedir. Demokrasilerin vazgeçilmezlerinden bir tanesi de ‘güçlü bir muhalefet’tir. Ancak Türkiye siyaset arenasında henüz böyle bir muhalefet bulunamamıştır. Gezi ve sonrası olaylarda kitlelerin sokağa çıkmasının en büyük nedenlerinden bir tanesi de ‘muhalefet eksikliğidir’

Şüphesiz, sandıktan Ak Parti iktidarına da mesajlar çıkmıştır.

Bu seçimi kazanmak, bundan sonra her şeyin süt liman olacağı anlamına gelmemektedir.

Kaset, şantaj ve montaj çetesinin ‘sakla samanı gelir zamanı ambarı’ndaki kaset stokunun tükenmiş olduğu, bütün kozlarını kullandıkları, dolaysıyla bundan sonra yapacak bir şeylerinin kalmadığı ve pes ettikleri sonucu çıkartılabilir.

Ancak unutulmamalıdır ki, “çözüm süreci” bu ülke için hâlâ “kırılma noktası olma özelliği”ni korumaktadır.

Şüphesiz paralel örgüt; ergenekonvari yapılardan boşalan temiz(lenmiş) alanlara kendisini ikame ederek bu ülkeye bir ‘fetret dönemi’ yaşatmıştır. Ancak bu ‘fetret dönemi’ 30 Mart seçimleriyle bitmiştir veya bitmesi gerekmektedir.

Önümüzde ‘Yeni Türkiye’nin inşasını tamamlamak için uzun-ince bir yol bulunmaktadır. Bu yol dikenlerle, çukurlarla, tuzaklarla örülüdür. Bunu aşmak için en gerekli şey ‘güçlü bir lider’dir. Mevcut duruma göre de bu kişi ‘Recep Tayip Erdoğan’dır.

Bu nedenle Ak Parti MKYK, sadece Başbakan Erdoğan için 3 dönem kuralını kaldırmalıdır.

Türkiye’nin, Yeni Türkiye inşasının Erdoğan’a bir dönem daha ihtiyacı vardır.

Erdoğan, yep yeni bir sivil anayasa yapmak, üstünlerin hukukunun geçerli olduğu değil, hukukun üstün olduğu bir yargı sistemini tesis etmek, barış sürecini sağa salim nihayete kavuşturmak, Alevi, Kürt, Türk, Gayri Müslim… bütün ‘ötekileştirilenleri özleştirmek’ ve eşitlemek için bir dönem daha Başbakanlık yapmalıdır.

Bütün bunları yaptıktan sonra Başkanlık Sistemine de getirerek, Başkan sıfatıyla Köşke çıkmalıdır.

Önümüzdeki günler, demokrasi ve özgürlükler noktasında iktidarı sıkıştıran, ona hesap soran güçlü bir muhalefet ihtiyacı ile 3 dönem kuralının kalkması ihtiyacına gebedir.

 

@bayramzilan

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar