Bekir AĞIRDIR
Gündelik hayatın her alanındaki kalite kaybını, kuralsızlığın yaygınlığını, her an hepimiz hissediyoruz. Çoğumuzun aklındaki soru, bu bozulmanın, yıkımın nasıl düzeltileceği. Siyasi tercihlerden öte kurum ve kuralların nasıl, ne kadar zamanda, kimlerle yenilenerek, yerli yerine oturtulabileceği. Bir bakıma yeninin enerjisi, insan kaynağı nasıl sağlanacak sorusu yalnızca siyasetçilerin değil hepimizin sorusu. Aynı zamanda da sorumluluğu… Yeni enerji yeni insanlardan, gençlerden, kadınlardan, sivil toplumdan ve esas itibarıyla bu memleketin kendi zihinsel yeteneklerindeki ve toplumsal duygusal zekasındaki birikiminden, maharetinden çıkacak.
Bu ülkenin en büyük sermayesi gençleri
Bu yıl 10’uncu yaşını kutlayan ve geçen hafta gerçekleşen “Brand Week Istanbul” konuşmacılarından Bilkent Üniversitesi’nden Refet Gürkaynak sunumunda dikkat çekici bir cümle kurdu. Gürkaynak üniversitedeki öğrencilerinin her yıl öncekilerden daha nitelikli olduklarından söz ediyordu.
Bu köşede sıkça gençleri yazdım, umutsuzluklarını, karamsarlıklarını, hayalsizliklerini, idolsüzlüklerini, memnuniyetsizliklerini.mÖte yandan geçen haftaki toplantılarda sunumların dışında, dinleyici koltuklarındaki gençlerin enerjilerini, heyecanlarını, başarılarını da gördüm, sorularını, telaşlarını, meraklarını da duydum.
“Her seçim bir başlangıçtır” başlıklı alt programdaki 11 oturum boyunca yüzlerce genç salondan ayrılmadan, gelecek seçimlere dönük tartışma ve öngörüleri içeren toplantıları soluksuz ve arasız dinledi. Hepsi gelecek seçimlere dair ne yapabileceklerini, neyi, nasıl yapmaları gerektiğini soruyorlardı hararetle. Bir kez daha anladım ki bu memleketin en büyük sermayesi insanı, özellikle de gençleri.
Beyin göçü, ‘beyin gücü’ olur mu?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) son iki yıldır uluslararası göç istatistiklerini yayınlamıyor. Yayınlanan son Uluslararası Göç İstatistiklerine göre, 2019’da Türkiye’den yurt dışına 84 bin 863 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı gitmişti. 2019’da Türkiye’den en çok göçün yaşandığı yaş grubu 25-29’du.
Hepimiz biliyoruz ki özellikle 2019’dan sonra akademisyenler, doktorlar, mühendisler, yazılımcılar, bankacılar gibi meslek gruplarından ve genç nüfustan kayda değer sayılarda yurt dışına göç var. Gerçek sayıları bilemesek de çok ciddi bir beyin göçü sorunu ve gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Giderek yurt dışına gidenlerin yaşının gençleştiğini de gözlüyoruz. Bizim gibi ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru beyin göçü tarih boyunca yaşandı. Ama bu kez yaşanan göçün siyasi nedenlerle, ülkenin geleceğinden umudu kesmekle, o umutsuz ülke geleceği içinde kendini var hissedememekle ilgili olduğunu biliyoruz.
Gürkaynak’ın sözünü ettiği nitelik artışı göç dürtüsünden kaynaklanıyor olabilir. Yurt dışına gitmek isteyen, küresel rekabette yer kapmak isteyen, gelişmiş ülkelerdeki meslektaşlarıyla boy ölçüşmeye hazırlanan üniversite öğrencilerinin daha çalışkan, gayretli, arzulu olmaları doğal belki de. Öte yandan son yıllarda gidenlerin büyük kısmının Batı’nın üniversitelerinde, finans kurumlarında, şirketlerinde iş bulabildiklerini ve başarılı olduklarını biliyoruz. Örneğin Londra finans dünyasında, küresel sivil toplum örgütlerinde Türklerin ağırlığından söz edebiliriz. Yine Brand Week İstanbul konuşmacılarından Chicago Üniversitesi’nden Ufuk Akçiğit’in sunumunun başlığı da “Beyin göçü değil beyin gücü” idi. Yurt dışına gidenlerin bir kısmının küresel şirket ve markalarındaki işlerinde çok başarılı olan, yine aynı kaygılarla başarılı kariyerlerini yurt dışına gitme fırsatı olarak kullanan profesyonellerden oluştuğunu da biliyoruz. Üstelik bu grup profesyoneller birçok küresel şirket ve markada küresel, bölgesel yönetici olma fırsatını yakalamış ve çok başarılı olmuş durumdalar.
Esas itibarıyla sorun olarak gördüğümüz beyin göçü meselesinde durum buysa belki de bu durumu lehimize nasıl kullanabiliriz diye düşünmenin vakti gelmiştir. Bu insanlar gittikleri yerlerde yeni küresel bilgiye, çabalara, tartışmalara ve ağlara dahiller. Sahip oldukları maharet ve bilgilerini şimdi en yeni küresel bilgi ve ilişkilerle daha da güçlendiriyorlar. O zaman soruyu, yurt dışındaki bu kapasiteyi ülke lehine nasıl kullanabiliriz şeklinde kurmak daha doğru olabilir.
Akılları ve yürekleri hâlâ bu ülkede
Çünkü biliyoruz ki son yıllardaki gidişlerin nedeni siyasi ve gelecek kaygıları. O nedenle ülkenin siyasi ve ekonomik koşulları kayda değer değişimler ve dönüşümler geçirmeden dönmeyecekler. Ama gidişlerini tetikleyen kaygıları aynı zamanda ülkeye dair bir umudu da barındırıyor. Akılları ve yürekleri hâlâ bu ülkede. O zaman geliştirdikleri maharetleri, dahil oldukları ağları ülke lehine kullanma yol ve yordamlarını geliştirebiliriz. Akçiğit’in kastettiği de tam bu. Zihin haritamızı tersine çevirerek beyin göçünü beyin gücüne çevirebiliriz. Bir gün fırsat bulursa gitme hayali olsa da olmasa da gençlerin hemen tümü kendi geleceğiyle ülkenin geleceği arasındaki ilişkinin farkındalar.
KONDA bulgularına göre her 100 gençten 81’i herhangi bir siyasi partiye üye değil ve olmak da istemiyor, her 100 gençten yüzde 78’i hiçbir sivil toplum örgütüne (STK) üye ya da gönüllü değil. Her 100 gencin 25’i neden göstermeden, 25’i zamansızlık nedeniyle, 12’si güven duymadığı için, 11’i de ilgi duymadığı için sivil toplum faaliyetlerinden uzak duruyor. Güven eksikliği STK’lara duyulan güvensizlikten çok devletin STK’lara ve STK’lara katılanlara uyguladığı belirtilen baskıya dair algılardan besleniyor. İkinci neden ise, STK’ları “işlevsiz” bulmaları.
Gençlerin yüzde 90’ı son 3 ay içinde herhangi bir sivil toplum örgütünün faaliyetine, etkinliğine, toplantısına katılmamışlar. Öte yandan her 100 gençten 19’u bireysel olarak Twitter hashtag kampanyasına, 12’si imza kampanyasına katılmış, 16’sı bir yardım kampanyasına bağış yapmış.
Gençlerin siyaset olarak gördükleriyle geleneksel siyaset tanımı farklı. Geleneksel siyaset ideoloji, örgüt, parti, lider, hiyerarşi gibi bir dizi karakteriyle onlara yabancı. Halbuki onlar için siyaset, hayatın her alanında, daha esnek, kıvrak, hiyerarşisiz, formu-etkinliği-katılımı esnek yapılar içinde mücadele etmek. Geleneksel siyasetin unsurlarından bakarak “apolitik” sandığımız gençler belki de bizlerden daha “politik” tutum ve davranış gösteriyorlar. Ortada görünen, kocaman kocaman tabelaları olan örgütlenmeler biçiminde değil, yerel ve dağınık mikro ağlar biçiminde hareket ettikleri için de farketmiyor olabiliriz.
Her on yılda bir periyodik siyasi tıkanma, ekonomik kriz ve değişemeyen, çözülmeyen, markalaşmış sorunların yaşandığı bir ülkede varolabilmek, başarılı olabilmek için geliştirilmiş içgüdüsel stratejilerden birisi birey ile yurttaşlığın iki paralel evrende gibi algılanması ve kurgulanması. Bu ülkenin gençlerinde, mühendislerinde, doktorlarında, yazılımcılarında içkin olan bu yetenek bugün belirsizliğin, karmaşıklığın, gerilimlerin esas olduğu küresel dünyada bir avantaj oluşturuyor olabilir. Bugünün küresel krizleri içinde yalnızca akılla, bilinçle, bilgiyle değil yanı sıra sezgiyle, duyguyla, iç görüyle başarılı olunabilir. Bu ülkenin genç enerjisinde de bu duygusal zeka yeterince güçlü.
Temel eksiklik, ülkenin geleceğine dair bir iddiayı duymuyor, tutku ve heyecanla kendilerinin de içinde olabilecekleri bir hamleyi henüz siyasi aktörlerden göremiyor oluşları. Kaldı ki bu eksiklik yalnızca gençlerde ya da yurt dışına gidenlerde değil içerideki sosyal sermayenin büyük kısmında da gözleniyor.
Muhafazakâr veya seküler, Türk veya Kürt, sol veya sağ, bir çok farklı kimlikten, ideolojiden, siyasi gelenekten gelen ülkenin nitelikli insan gücü, gençlerle benzer biçimde bir ortak ufuk, ortak siyaset arayışında. Son yıllarda farklı siyasi geleneklerden, kimliklerden gelen insanların temas zeminleri, ilişki ve diyalog platformları çoğalıyor. Onların da kocaman tabelaları, mekanları, örgütleri yok ama ağlar biçiminde yüzlerce platformda bu çeşitlilik içinde tartışmalar, birbirini anlama çabaları, ülkenin ortak ufkunu inşa arayışları çoğalıyor.
Gençler diye düşünmeye başlasam da genciyle yaşlısıyla, her demografik, sosyolojik, kültürel, sınıfsal kümeden memleketin geleceği için burnunun direği sızlayan insanlar arayış içinde. En azından bir diğerinin olmadığı bir geleceğin mümkün olamayacağını anlamış olarak, empatiyle, anlama çabasıyla birbirlerini dinleyen insanların olduğu ağlar çoğalıyor.
Bu ağlar, bu insanlar, bu gençler, yurt dışındaki bu ülkenin yurttaşları bugün bildik örgütler, çıkar grupları şeklinde hareket etmiyor gibi göründükleri için dikkate alınmıyor olabilirler. Her birisi, her bir ağ, dağlardaki çoban ateşleri gibi uzakta ve küçük görünebilirler. Ama bu ağlar ortak bir hikâyeyi, hayali, iddiayı duyduklarında da kocaman lav dalgalarına, akıntılarına dönüşecek potansiyeli barındırıyorlar.
Bekir Ağırdır'ın bu yazısı, Oksijen gazetesinden alındı
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025