Bekir AĞIRDIR
PKK’nın adımlarını ve hamlelerini belirleyen artık Türkiye’nin Kürt meselesi değil, Suriye ve geniş planda Ortadoğu’da olası gelişmeler ve bu sürecin PKK’ya vaatleri.
Gün itibariyle ne Suriye’deki gelişmeler ne de bu sürecin Türkiye’ye etkileri Türkiye’nin kontrolünde gelişmiyor artık.
Diğer bir durum da hükümet 2011 seçimlerinden beridir hem BDP ile hem de tüm siyasi aktörlerle ne diyalog ne de karşılıklı etkileşimden yana. Üstelik hükümet, Ak Parti ve devlet tüm bu süreçler ve gelişmeler konusunda durum tespiti ve ne yapılması gerektiği konusunda mutabık değil. Devletin farklı kurumları hem birbirleriyle hem de kendi içlerinde farklı görüşler ve politikalar izliyor.
Bu mutabakatsızlık politikasızlığı, giderek şaşkınlığı ve daha giderek PKK meselesinde,Kürt meselesinde ve Suriye karşısında akıntıya kapılma ve sürüklenme potansiyelini güçlendiriyor ne yazık ki.
Tüm bunları bir araya getirince de seçmenin yarısının oyunu almış bir parti iktidarda olmasına, parlamentoda istediği her yasayı istediği gibi yapabilen bir iktidar olmasına, istediği her şeyi yapabilen, söyleyebilen bir Başbakan’ın varlığına karşın ülkenin en kritik meselesi yönetilemiyor. Ülke giderek şoven bir dile, tedirginliğe, gerilime, yarın sabahına güvenemeyen bir ruh haline sürükleniyor.
Bir noktada bu sürecin tersine dönmesi gerekiyor ve hala bunu yapabilme iradesi ve gücü iktidarda. İktidar isterse siyasette diyalog kapıları açılacak. İktidar isterse Kürt meselesinde farklı bir sürece girilebilecek. İktidar isterse BDP ile konuşmaya başlayacak ya da dokunulmazlıklarını kaldırmaya kalkışıp, ülkenin geleceğini daha da kaotik bir yere taşıyacak.
Öte yandan ülkenin geldiği noktada yeni anayasa daha da kuvvetli, hayatın dayattığı bir ihtiyaç olarak ortada. Bu kaçınılmazlığı gördükleri için de her parti her konuşmasında masadan kalkanın kendileri olmayacağını söylüyor. Her bir siyasi aktör biliyor, yaşıyor ve hissediyor ki değişen hayatın yeni hukukunu üretemez isek Kürt meselesi de ülkenin diğer dertleri ve gerilimleri de çözülemeyecek.
Tam bu noktada galiba önemli bir zihni eşik var ve bu zihni eşik tüm siyasi aktörler için, hatta yalnızca partiler değil, sivil toplum aktörleri için de geçerli.
Ülke siyasetinin gelip dayandığı zihni eşik kimlik siyasetine mahkum kalmak ya da aşabilmek. Erol Katırcıoğlu, Taraf gazetesindeki köşesinde üç aydır partilerin her birinin nasıl kimlik siyasetine sıkıştıklarını analiz ediyor. Ak Parti dindarların, CHP laiklerin, MHP milliyetçilerin, BDP Kürtlerin kimlik taleplerine sıkışmış durumda. Ben de bu analize katılıyorum. O nedenle burada partilerin her birinin nasıl kimlik siyaseti yapıyor olduklarına girmeyeceğim.
Tek tipli, kimliksiz bireyler ve monolitik toplum tasavvuru çöktü. Yalnızca ülkenin kendi iç siyasetinin ve aktörlerinin çabalarıyla değil, küresel dinamiklerden gündelik hayatın ritmine bir dizi değişimin sonucu olarak oldu bu gelişme. Kimlik talepleri ve bu taleplerden beslenen siyasi hareketler, var olan düzeni, devleri geriletirken, yıpratırken oldukça olumlu roller de üstlendiler. Var olan dengeler ya da suni dengeler kimlik siyasetlerinin yükselişi karşısında bozuldu.
Sorun yeni dengeleri oluşturmak, devleti yeniden yapılandırmak, değişen hayatın hukukunu üretmek noktasında oluştu. Çünkü siyasi aktörler yeniyi kurma sürecinde kimlik siyasetlerini aşamadı. Bir kimlik üzerinden yeniyi kurmak, eskinin yeni aktörlerle tekrarından yani rol değişiminden başka bir şey değil zira.
Bugün ihtiyacımız olan “yeni” tüm kimliklerin kendini içinde hissedebileceği bir anayasa, hukuk, devlet nizamı ve toplum çünkü. Halbuki siyasi aktörler “yeniye” yalnızca kendi kimlik taleplerinden baktıkları için ilerleme sağlanamıyor.
Herkesin taleplerini alt alta ekleyerek yani herkesi kapsayarak “azami müşterek” aramak yerine, olmazlardan başlanıp “asgari müşterek” bulunmaya çalışılıyor. Yani kapsayıcılık değil, dışlayıcılık siyasete egemen durumda.
İktidar da dahil tüm siyasi aktörler bu noktada birbiriyle yarışıyor. Örneğin BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmaya kalkışmak bu zihniyetin bayrak dikme hamlesi. Partilerin BDP çizgisinin var olmadığı süreçlerle yapmaya kalkışacakları bir anayasadan ne beklediklerini, nasıl bir Türkiye hayal ettiklerini bildiklerinden emin değilim. Kimlik siyasetinin ürettiği zihni esarete ve duygularına kapılmış görünüyorlar.
Maalesef bu zihni eşik aşılmadan da ilerleyemeyecek, yeni anayasa konusunda eksikli hamlelerle yetineceğiz.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025