Bekir AĞIRDIR
Geçen haftaki yazımda KONDA’da geliştirdiğimiz “hayat tarzları kümelerinden” ve “muhafazakâr modernler”, “endişeli modernler” tanımlamaları üzerinden toplumsal değişimi analiz etmeye çalışmıştım.
Modelde 11 gündelik hayat alanında (giyim, alışveriş, tatil, eğlence, medya takibi, vb.) alışkanlıklar, eylem ve tercihler üzerinden “modern” tanımı kullanılmıştı.
Araştırmanın genel bulgularından birisi, bu tanım çerçevesinde 2008 itibarıyla toplumun üçte birinin modern tanımı içinde olabileceğiydi. Bugün ise modern tanımı içinde değerlendirebileceğimiz yetişkin nüfus yüzde 45’e yaklaşmış durumda. O günkü bu üçte birlik kesim elbette homojen değildi. Değerleri, algı ve beklentileri, korkuları üzerinden bakıldığında bu üçte birlik modern kesim kendi içinde de “endişeli modernler”, “mazbut modernler”, “muhafazakâr modernler” olarak üç ayrı kümeye ayrışıyordu.
Endişeli modernler ve muhafazakâr modernler üzerine sıkça konuşulmakla, atıfta bulunulmakla beraber “mazbut modernler” üzerine şimdilerde daha az konuşuluyor ve hatta bu kümedeki zihni ve pratik değişim ıskalanıyor.
Geçen hafta katıldığım 3’üncü Marmara Adası Edebiyat Günleri etkinliklerinin katılımcılarına dair gözlemlerim hem mazbut modern olarak adlandırdığımız kümenin ağırlığını hem de toplumsal değişime dair dinamikleri ıskaladığımızı bir kez daha anımsattı bana.
Oya Baydar öncülüğünde adalı sivil toplum kuruluşlarının organizasyonuyla üç gün süren Marmara Adası Edebiyat Günleri’nde bu yıl açılışı Zülfü Livaneli yaptı. Başar Başarır, Deniz Yüce Başarır, Feride Çiçekoğlu, Gül İrepoğlu, Kemal Varol, Murat Gülsoy, Şebnem İşigüzel, Yavuz Ekinci gibi yazarların katıldığı şenlikte yazarlar okurlarıyla buluştu.
Çoğu zaman İstanbul’da bizler umutsuzluğu çoğaltan ilişkilere, sohbetlere sıkışmış durumdayız. Halbuki sayıca çok büyük gibi görünmese de değişimin dinamiklerini barındıran kümeler hem siyaset hem de İstanbul dışında hiç de azımsanacak boyutlarda değil. Nitekim yerel seçim sonuçlarından oluşan harita ve muhalefetin kazandığı yerlerin yaygınlaşması bu dinamizmi gösteriyor. Yerel seçimdeki değişim yalnızca CHP aday ve kampanyaları nedeniyle değil aynı zamanda bu dinamiklerin sonucu da bir bakıma.
Katılımcıları izlerken sıkça yaşadığım duyguya tekrar kapıldım. Yaşı ellinin üzerindeki katılımcıların çok büyük kısmı ömürleri boyunca siyasete yakın durmuş, neredeyse siyasi umutlarını hiç yaşayamamış ama kaybetmemiş de insanlar. Hepsinin burunlarının direği hala memleketin geleceği için sızlıyor.
Gözlediğim insanların büyük kısmı bizim modeldeki mazbut modernler olarak tanımladığımız kümenin insanlarıydı.
Kim bu mazbut modernler derseniz, modeli geliştirdiğimiz 2008’deki bulgu ve tanımlarla bugünkü gözlemleri birleştirerek şöyle özetlemek mümkün.
Fikirleri açısından modern ve özgürlükçü olan “mazbut modernler” aynı zamanda laiklik duyarlılığı en yüksek, bu bakımdan da en kötümser küme.
Dörtte biri emeklilerden oluşan, gelir seviyesi ülke ortalamalarında olan mazbut modernlerin, şehir yaşamında hayatta kalma mücadelesine devam ettiğini söylemek mümkün. Eğitim ve kültür seviyeleri diğer kümelere göre biraz daha yüksek olduğu halde araba almak ya da yenilemek, dışarıda yemeklere, konserlere, tiyatroya, tatile gitmek gibi bazı kentli ve modern yaşam aktivitelerini devam ettirmekte zorlanıyorlar. Galiba “mazbut modernler” için en kısa tanım, cumhuriyetin coşkulu ilk yıllarının ve eğitiminin biçimlediği, “endişeli modernlerin” anne babaları ya da modernleşmenin bir önceki kuşakları ve içtenlikli öncüleri olduğu.
Bu kümenin demografik özellikleri ilk bakışta Türkiye ortalamalarından farklı görünmüyor. Örneğin yaş, eğitim, gelir ve hane büyüklükleri ülke ortalamalarında. Ne çok genç ne çok yaşlı, ne çok fakir ne çok zengin. Bununla birlikte bazı farklılıklar göze çarpıyor. Bekâr oranı düşük ama evli olanların çoğunluğu görücü usulüyle değil, karşılıklı karar vererek evlenmiş.
Neredeyse hepsi kentlerde ve metropollerde yaşayan bu küme insanlarının üçte ikisi artık apartmanlarda ve çekirdek aile olarak oturuyor. On beş yıl önce yarısı müstakil, geleneksel tip evlerde yaşıyorken bugün muhtemelen kentsel dönüşüm projelerinin muhatapları.
“Mazbut modernler”, “endişeli modernler” olarak tanımladığımız kümeden sonra en özgürlükçü ikinci küme. Devletin hem dini hem de etnik grupları desteklemesinden yanalar.
Kadınların toplumdaki yeri konusunda eşitlikçi ama geleneksel bir yaklaşımları var: Kürtajı, tüp bebeği, malın kadının üstüne yapılmasını onaylıyor ama beraber yaşamak için resmi nikâh gerektiğini düşünüyor. Değerlerindeki bazı tutuculukların referansları dini inançları değil geleneksel değerlerden besleniyor, çok büyük kısmı inançlı ama dindar değiller, ibadetle ilişkisi en zayıf kümelerden birisi.
“Mazbut modernler” oldukça laik değerlere sahipler. Ülkede şeriat gelme olasılığından en çok korkanlar da bu kümede yer alıyor. Çok net bir iktidar karşıtı pozisyonları var. CHP’yi belki de en çok eleştiren, yetersiz gören ama yine de üçte ikisi CHP’ye oy veren insanlar.
Demografik veriler ve değerleri modern bir yaşama ait olduklarını, bir anlamda Cumhuriyet projesini derinden benimsemiş kitlelerden oluşan bir küme olduklarını gösterir gibiyse de gündelik hayat pratikleri, ekonomik koşulları, imkanları ve sahiplikleri açısından genelde toplumun ortalamasında yer alıyor, bazı konularda ise iyice geride kalıyorlar. Örneğin makyaj yapmaları, yılbaşı kutlamaları, ev içi rollerde ataerkilliğin çok baskın olmaması dikkati çekerken, en az bunlar kadar modern yaşam biçimine işaret ettiğini düşündüğümüz lokantaya, kafeye, konsere gitmek, spor yapmak gibi davranışlarda toplum genelinden çok da farklı değiller. Kitap okumak, gazete ve medya takibi en yoğun olan, dışarıya ve dünyaya en açık kümelerden de birisi mazbut modernler.
Hayat tarzları bakımından mazbut modernler olarak adlandırdığımız küme yetişkin nüfus içinde yüzde 8 mertebesinde. Emekliler 15 yaş üstü 67 milyon nüfus içinde 15.9 milyonla neredeyse ev kadınlarından sonraki en büyük demografik küme. Yaşlı olarak kabul edilen 65 yaş ve üstü nüfus 85 milyon içinde 8.7 milyon kişiyle yüzde 10 mertebesinde. Kısaca hangi kategorileştirmeden bakarsak bakalım önümüzdeki yılların gidişatını düşünürken, tasarlarken dikkate almamız gereken en önemli kümelerden birisini konuşuyoruz.
Türkiye yaşlanıyor ya da demografik fırsat penceresi kapanıyor cümlelerini sık duyuyoruz ama ne yapmamız gerektiğini fazla konuşmuyoruz henüz. Yandaki tabloya ve grafiğe baktığımızda 1935 yılından bu yana nüfusun nasıl bir ivmeyle arttığını, yaş grupları arası kümelenmelerin nasıl değiştiğini daha açık görüyoruz.
İstihdama, üretime dahil olmayan 14 yaş altı ve 65 yaş üstü nüfus bugün 23.5 milyona ulaşmış durumda. Yalnızca çocukların ihtiyaçları üzerinden değil 65 yaş üstü nüfusun da ihtiyaçları üzerinden düşünmek zorundayız. Kentleşme, değişen hane halkı demografisi, değişen konut tipi gibi bir çok dinamikle beraber bakılınca artık çocukların ebeveynlere bakması gibi geleneksel hayat pratiklerinin de çok da mümkün olmadığını görüyoruz.
Dolayısıyla mazbut modernler veya emekliler derken önümüzde iki önemli mesele var. Birincisi ülkenin geleceği için bu enerjiyi nasıl seferber edebiliriz? Yerel yönetimlerde, sivil toplumda ve hatta kamu yönetiminde bu deneyim birikiminden nasıl yararlanabiliriz? İkincisi bu nüfusun sağlık, barınma, bakım, sosyalleşme ihtiyaçlarına ne türden çözümler getirebiliriz? Elbette ekonomik açıdan bir soru daha var. Şirketler, markalar bu kümenin büyüklüğünün, ekonomik ve entelektüel kapasitelerinin, ihtiyaç ve taleplerinin ne kadar farkındalar?
Bekir Ağırdır'ın bu yazısı, Oksijen gazetesinden alındı.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
1.09.2025
25.08.2025
18.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025