Bekir AĞIRDIR
Kürt meselesi Türkiye siyasetinin tüm aktörleri için hayatla sınav bir bakıma.
Siyasi sorunlarımıza darbe veya vesayetin dayatması gibi olağanüstü koşullarda hayatın akışına ters çözümler üretmişiz. Ya da Avrupa Birliği önkoşulları gibi nedenlerle ilerlemeci çözümleri kabul etmek zorunda kalmışız.
Kendi siyasi aktörlerimizin inisiyatifleriyle bir siyasi sorunu müzakere- ikna- uzlaşma süreçleriyle çözmüşlüğümüz neredeyse siyasi tarihimizde yok.
Buradan bakınca bizim siyaset dünyamızın siyasi sorunları çözme kapasitesi ve deneyiminin oldukça zayıf olduğunu söyleyebiliriz.
Genellikle olan şey, bir sorunun kendi ağırlığı ve dinamikleriyle artık sürdürülemez hâle geldiği zaman hayat bir şekilde çözümü dayatıyor.
O nedenle bu ülkenin sorunlarının akademisyen Arus Yumul’a referansla “markalaşma eğilimi”taşıdığını da söyleyebiliriz. Merkezilik- yerellik, Avrupa Birliğine üye olup- olmama, insan hakları- güvenlik ikilemlerine dair tüm tartışmalar bir türlü nihai mutabakata varılarak çözülmüyor. Çözülmedikçe hep aynı tartışmalar aynı zihin haritalarıyla, argümanlarla ve dille sürdürülüyor. Teknik tanımıyla bir marka yaratmak ya da marka olmak demek de bu zaten.
Kürt meselesinin bu hâliyle artık sürdürülemez olduğunu kabul etmeyen hiç kimse yok artık.
Toplum tüm şoven duyguların lümpenleşme eğilimlerine, endişe ve korkularına, siyasal, toplumsal ve kültürel kutuplaşmaların ağırlığına karşın hayatını sürdürme güdüsüyle bile olsa meselenin sürdürülemezliğini hissediyor, görüyor.
Kürt meselesi çözülecekse, toplumsal barış sağlanacaksa bu nasıl olacak? Bir gün sabah hepimiz kapılara çıkıp birbirimizi öpersek mi barışmış olacağız?
Barışı siyaset üretecek. Devletin ve yönetme mekanizmalarının ardındaki zihin haritalarını değiştirerek, yeni kurum ve kuralları oluşturarak.
Bunun yolu da tüm siyasi aktörlerin müzakere- ikna- uzlaşma süreçlerine katılımıdır. Üstelik siyasi aktör tanımı da yalnızca partiler değil, sivil toplumuyla, aktivistleriyle, kanaat önderleriyle, medyasıyla, sade vatandaşlarıyla hepimizi kapsar.
Görüyoruz ki şu anda yine herkes ikircikli duygular içinde. Bu kez çözülecek mi yoksa yine hayal kırıklığı mı yaşanacak? Bu ikircikli hâli en iyi gösteren ve sık kullanılan ifadesi “ihtiyatlı iyimserlik”.
Bu ikircikli pozisyonların ve dilin arkasında psikolojik ambargolar var.
Herkesin bu ikircikli ruh hâlini en azından kendisine haklı kılan bir argümanı var.
Hiç kimse Kürt meselesinin kendisi dışındaki aktörlerine güvenmiyor. Öteki aktörlerin fikirlerinden ve yaptıklarından daha çok niyetlerinden kuşku var. Sorun ötekilerden kaynaklanıyor, ötekilerin söylemlerinden, tutumlarından...
Ötekilerin niyetlerinin olumlu olmadığından o kadar emin ki herkes, bu psikolojik eşiğin ne denli çözümün önünde engel olduğunun farkında değil hiç kimse.
Konuşanlar kendisinin ne istediğini söylemiyor, ötekilerin neyi istemediğini söylüyor. Kendi tabanlarına, destekçilerine konuşmuyor ötekilerin destekçileri ile münazara yapıyor.
Belki de tam bu noktadan başlamak gerekiyor. Herkes kendisinin ne istediğini söylemeli birincisi. İkincisi de karşı tabana değil kendi tabanına konuşmalı. Kendi isteklerini tabanına anlatmalı, kendi tabanının algı ve beklentilerini yönetmeli, dönüştürmeli.
Her şeyden önemlisi de herkes kendi pozisyon ve tutumunun sorunun çözümüne katkı mı sağlıyor, yoksa engel mi üretiyor olduğunu sorgulamalı.
Buna her birimiz de dâhil. Çünkü çözüm olacaksa yalnızca bir parti ve lider istediği için olmayacak. Kürt meselesinin bu ülkenin her meselesini, tüm bir hayatın her bir hücresini etkisi, ambargosu altına aldığını fark ettiğimiz gün çözüm olacak. Kürt meselesinde çözümün herkesin hayat kalitesini arttıracağını anladığımız gün çözüm olacak.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025