Bekir AĞIRDIR
Pazartesi günü yapılan HDK açıklaması ve PKK’nın “çatışmasızlık devam ama sınır dışına hçıkış duracak” tavrı yine bir dalgalanma yarattı. Süreç durdu mu? Yoksa aktörlerde ayak sürçmeleri mi yaşıyoruz? Ya da sürece dair taktik adımlar mı?
Önce şunu not edelim: Hepimizin kaderini, ülkenin yakın geleceğini belirleyecek böylesi bir süreç yalnızca aktörlerin veya tek bir aktörün hatalarını öne çıkararak yürümez. Yürümemelidir de.
Yazanlar, konuşanlar dahil, aktörler de, sözcüleri de kendilerine jüri görevini veya amigoluğu yakıştırıp, puan, adım ve sapak sayarak yürürlerse bu işi çözemeyiz.
Kürt meselesini kutuplaşmanın zihni ve ruhi ambargolarıyla ele alamayız. Meseleye “bilerek, isteyerek” yanlış bakanların ve yapanların dışında serin kanlı ve yapıcı yaklaşmalıyız.
Şunu kabul edelim ki çok yer geldik. Geri dönemeyiz.
Eğer bu kez de başarısız olursak somut yaşayacağımız belalar ve sorunların dışında en büyük olumsuz sonuç toplumsal psikolojide olacaktır.
“Bu sorunu çözemeyeceğiz” inancı bireysel ve toplumsal belleğe ve duygusal dünyamıza yerleşecektir. Bu olumsuz inanç hayata ve ülkeye dair bütün bakışlarımızı karamsarlık yönünde etkileyecektir. Bu da hayata ve ülkeye dair tüm beklentilerimizi olumsuza çevirecektir.
Asıl önemlisi bundan sonrası için yeni çözüm arayışlarının önündeki en büyük psikolojik eşik ve engel bu duygu hali olacaktır.
Şu anda bile dokuz aylık sürecin önündeki en önemli engellerden birisi bu olumsuz beklentinin yaygınlığıdır. Sürecin gidişini tek belirleyen olmayan, ama en etkili olan engellerden birisidir bu ruh hali.
Bu inancın bizzat aktörlerinde psikolojilerini ve davranışlarını etkilemekte olduğunu görüyoruz. Aktörler de toplum da “ikircikli” bir ruh hali içindedir.
Umutlanmakla, umutlanmamak, adım atmakla atmamak, karşısındaki güvenmekle güvenmemek arasındaki gidiş gelişler sürtünme katsayısını ve doğal engellerin ağırlığını artırmaktadır.
Kaldı ki zaten aktörler birbirine güvenmemektedir. Bu güvensizlik sürecin başında da vardı, şimdi de var. O nedenle ilk ve öncelikli adımlardan birisi bu güvensizliği aşmanın yollarını ve mekanizmalarını üretmektir.
Görünür mekanizma İmralı ziyaretleri ve oradan alınan mesajlar, mektuplardır. Merkeze İmralı’yı almak doğrudur, ama görülüyor ki yetmemektedir. Bu durumda yapılması gereken aktörleri, kanalları ve zeminleri çoğaltmaktır. Sivil toplum dahil tüm kesimlerin aktif ve barışın inşasında taraf olabilecekleri aktör ve zemin çeşitliliğine ihtiyaç vardır.
İkinci hata veya düzeltilmesi gereken şey, geleneksel siyaset yapma tarzının dışına çıkılamıyor olmasıdır. Aktörler birbirlerine de kendi taban veya müttefiklerine de medya üzerinden konuşmaktadırlar. Medya üzerinden yapılan konuşmalar doğal olarak iki dilli olmaktadır. Bir yandan karşıdakine, bir yandan kendi tabanına seslenmenin ürettiği ikili dil, meselenin çözümüne katkı sağlamadığı gibi güvensizliği pekiştirmektedir.
Üçüncü hata, her konuşma, açıklama, röportaj tarafların kendi taleplerini anlattığı bir içerikte değil karşı tarafın niyetlerini okuma üzerinden yürümektedir.
Dördüncü hata ise yine her konuşma kendi taleplerini değil kırmızı çizgilerini karşı tarafta iletme amaçlıdır.
Böylesi kritik hatalarla dolu bir dil ve zemin var olan güvensizliği, ikircikliliği beslemektedir. Daha önemlisi her aktörü kendi pozisyonuna aşık hale getirmekte, kendi söylediklerine kendisi aşık taraflar oluşmaktadır.
Bu zemin ise siyaset ve müzakere zemini değil, olsa olsa münazara zemini üretebilir.
Kaldı ki meselenin geldiği noktadaki karakteri icabı böyle bir süreç düz bir hat üzerinde de yürümez. Bu kadar çok boyutun, katmanın, aktörün, dinamiğin bir arada çalıştığı sürecin içinde her gün ayak sürçmeler olacaktır. Kritik şey ayak sürçmelerinin olup olmaması değil, aksamaları nasıl ele aldığımız, yorumladığımız ve karşı aksiyon aldığımızdır.
Yazarlar
-
Taha AkyolYangın ve su 30.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKSuriye’de tarihi bir uzlaşmanın imkanları: Mutabakatın özüne ve şeklinde dair 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEHey gidi hukuk 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojava, Şam ve çözüm süreci arasında optimal bir nokta bulunabilir mi? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEski Türkiye’den Bir Sokak ve Bir Apartman 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBakın servet transferi nasıl yapılıyor? Bir tekil örnek… 26.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKendiliğin kazanılması ölçüm sorunlarına yolaçıyor 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAynı dili konuşup neden anlaşamıyoruz? 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunVazgeçmeyeceğiz! 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk ve Savaş 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluFurkan Karabay, Murat Çalık, Kavala, Atalay, Demirtaş ve diğerleri 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMinder… 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBir Baba Dostu: Altan Öymen 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
7.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
5.05.2025