Beril DEDEOĞLU
Basın yayın organlarında kullanılan dil ve seçilen görüntü, kamuoyu algılarının oluşmasında ya da oluşmuş kanaatin pekişmesinde son derece önemli bir işleve sahip. Örneğin Çin’in İngilizce yayın yapan resmi kuruluşu, ABD yönetiminden söz ederken “cunta” sözcüğünü kullanmaya başladı. Tek başına bu bile ne denli küçümseyici bir tavır alındığını göstermeye yetiyor. Ancak bundan önemlisi, tek bir sözcükle Çin’de devlet başkanının ömür boyu görevde kalmasını sağlayan düzenin ABD’deki mevcut düzenden daha evla olduğunu ima ediyor.
Bu tür kelime tercihleri, hatta görsel basındaki karelerin seçimi, son derece uzman ekiplerce ve üzerinde düşünülerek yapılıyor. Gayet tabi amaç iç, ama öncelikle dış dünyadaki algıları şekillendirmeye katkı sağlamak.
Geçmiş yıllarda bu işlerin çok daha “ince” yapıldığını, günümüzde çoğu zaman “kör gözüm parmağına” biçiminde bir yol izlendiğini söylemek mümkün. Bununla birlikte, hala eskisi gibi ince, dolaylı, taktiksel tercihleri okur ve izleyicilerinin zihnine sessizce yerleştirmeyi başaran basın yayın organları bulunuyor.
Konunun işlenme biçimi
Geçtiğimiz günlerde Fransa’nın en çok okunan gazetelerinden Le Monde’un web sayfasında, Afrin ile ilgili bir video yayınlandı. Haberin başlığında, Türk ordusu ile “fetih” sözcüğünün birlikte yer aldığı kısa bir cümle var. Görüntülerde ise, Demirci Kawa heykelinin yıkılışı ile Afrin Hükümet Binası balkonuna asılan Türk Bayrağı kareleri bulunuyor. Ardından sevinç içinde havaya sıkılan kurşunlar, tanklar, kent merkezinde düzenlenen askeri tören, kılınan şükür namazları gösteriliyor.
Atılan başlığı pekiştirecek ne varsa, görüntüye yerleştirilmiş. Bu kısacık video, Türk ordusunun terörle mücadele kapsamında Afrin’e girdiğini anlamaya katiyen hizmet etmiyor; tam tersine sanki işgal etmeye gitmiş gibi bir his yaratıyor. Zaten bu şekilde düşünmeye dünden razı olan Fransa ya da Avrupa kamuoyunun hislerine tercüman oluyor.
Meselenin buraya kadarki kısmı, görmeye alışık olduğumuz bir tutum olarak değerlendirilebilir. Ne zaman Türkiye lehine bir dil kullanıldı ki denebilir. Ancak, söz konusu videonun sonunda bu görüntülerin Türkiye’nin resmi televizyonundan alındığı bilgisi verilmiş.
Malzeme bizden
Le Monde’, kabaca “biz demiyoruz, kendileri söylüyor” demeye getiriyor ve bu yolla da daha inandırıcı oluyor.
Dış basında kullanılan çok sayıda “söz” ve görüntü, gerçekten de Türkiye’deki medyanın kullandıkları. En dikkatli yayın yapan kurumlarda bile Zeytin Dalı harekatında kullanılan terimler, “dağ ele geçirildi, tepe aşıldı, Afrin düştü, köy boşaltıldı” şeklinde. Üstelik bunlar görüntülerle de destekleniyor. Fiili durumlar bunlar olsa dahi, söz konusu deyimlerin Le Monde gibi kuruluşlar tarafından fetih olarak değerlendirilmesine olanak tanınıyor. Bu tür algılar pekiştikten sonra ise, Türk diplomatları ve karar alıcılar niyetin işgal falan olmadığını sürekli anlatmak zorunda kalıyorlar.
Afrin’de tuzaklanmış binalardaki bomba düzeneklerinin, ele geçirilen silah ve mühimmatın, kazılmış tünellerin, terör örgütüne ait malzemelerle birlikte görüntülenmesi, Türk askerinin ve yardım kuruluşlarının sivillere el uzatan hallerinin yayınlanması, normalleşen şehir yaşamı ifadesiyle birlikte sokaklarda gezen panzerler yerine sivil araç hareketlerine öncelik verilmesi mümkün.
Seçilen dil ve kullanılan görüntülerin başka “göz ve kulaklarda” ne iz bıraktığı önemli; askeri başarıyı gölgeleyecek ve siyasi amaçları baskı altında bırakabilecek konularda belki daha titiz davranılması gerekebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2019
15.02.2019
13.02.2019
25.01.2019
16.01.2019
11.01.2019
9.02.2019
4.02.2019
2.02.2019
28.12.2018