Berrin Sönmez
Yazar Ayşe Baykal “önceki gün rahatsız edici, sıradan tepkilerin dışında bir duyum” aldığını belirtti, telefon görüşmemizde. “Bana gelen duyum bilgisi şuydu: “Berrin Sönmez FETÖ’cüdür, kişisel eylemi de bu kapsamdadır.”
Böylesi itibarsızlaştırma girişimleriyle karşılaşma ihtimali beklenmeyen bir şey değildi. Ayşe Baykal’ın duyumu üzerine ihtimal biraz daha somutlaşmaya başladığında ilkin şunu düşündüm:
Kişisel direnişim ve daha önemlisi gerekçelerim tam yerine rast gelmiş, manzara koyacaklar.
Ellerinde hoşlanmadıkları her şeyi içine attıkları bir çuval var ve yeni bir şey keşfetmeye ihtiyaç duymamışlar. Her neyse… Ayşe Baykal yazısında sözlerime tam olarak yer vermiş. Meğer Fethullah Gülen 28 Şubat sürecinde kamuoyuna açık olarak “başörtüsü fürûattandır, kızlar başını açsın, okusun” tavsiyesi verdiği hatırlanmış. Anlaşılan beni de buradan kıskıvrak yakaladıklarını düşünüyorlar. Ama tutmaz bu iddia çünkü hiçbir zaman ilişkim olmadı. Özellikle namaz sonrası “Kadının şerrinden Allah’a sığınırım” manalı tesbih çekme ritüeli uygulayan bir yapıyla hiç işim olmaz, olmadı. Ben Fethullahçılardan her zaman uzak durdum, tam karşılarında yer aldım. En çok bağlılarının özgür iradesini sakatladıkları için karşı çıktım. 2013 sonrası filan değil, 1980’lerden beri… Ergenekon davaları sırasındaki bir grup tartışmasında neden Gülen’i tehlikeli bulduğumu filan söyleyince grupta tepkiler yükselmişti. Bugün hâlâ iktidarın gözdesi olan ünlü bir kadın gazeteci bana “Hoca efendiye hürmetsizlik ediyorsun” demişti… Ve benzeri başka örnekler de var. Eğer böyle bir karalama girişimi gerçekleşirse ben de her birini isim isim açıklarım, diyerek sözümü bitirmiştim. Sevgili Ayşe Baykal da aynıyla aktarmış yazısına.
Çamur at, tutmasa da izi kalır
Başlıkta belirttiğim teo-politik inşa girişimlerinde sık görülen yöntemlerden birisidir baskı yoluyla susturma, korkutma. Susmayanı, korkmayanı toplum nezdinde itibarsızlaştırma… Çamur at, tutmasa da izi kalır. Bu taktik son zamanlarda yeni yöntemler bulamayan iktidarın son sığınağı haline geldi malum. Örgütlerden örgüt beğenip konu bağlamında “FETÖ” çuvalını uygun bulmuşlarsa denesinler. Bana sökmez. Ancak bu denemeler ve iktidara yakın medya mensuplarının yazılarında, programlarında konuyu ele alış biçimleri, sosyal medya kalemşorlarının yazdıkları bana konuyu çok haklı bir yerden ele aldığımı, itirazımı tam yerine bıraktığımı gösteriyor. Yazıda yer verdiğim gerekçelerime hiç değinmiyorlar. Orası adeta “cıs” konu çünkü çok haklıyım, diye düşünüyorum. İktidarın yürüttüğü teo-politik inşa sürecinin en önemli ayaklarından birisi Diyanet çünkü. Bu kurum aracılığıyla bütün camilerde çoğunluğu erkek olan cemaati yanına çekme kolaylığı ciddi bir konfor alanı. Ve yanı sıra içi boşaltılıp daraltılmış kavramlarla kadınları susturmak için erkekleri yardıma çağırıyorlar. Bunu yapabilmek için din alanında gerçekleştirilen manipülatif yorumların Müslümanların zihninde dine dair nasıl bir tahrifat yaratacağı hiç düşünülmüyor çünkü mesele iktidar.
Bu konuda 2017 yılına ait bir yazımı örnek vereyim, açıp bulmak isteyenler arama tarama zahmetinden kurtulsun. İtaat değil itizal gerek demişim. İtizal, sözlüklerde “mevcut olana uymadan bir kenara çekilme anlamı verilmiş” olarak geçiyor. Ancak tarihi olayda genel kabul gören kelam anlayışı yerine akla ve iradeye öncelik veren bir kelam ekolüne, karşıtlarının verdiği Mutezile ismi itizal kökünden geliyor. Akıl-nakil karşıtlığı ve tartışmaları İslam tarihinin önemli konularındandır. Yaklaşık 1300 yıllık bir meseleden söz ediyoruz. Karşıtlarının verdiği isimle Mutezile ehl-i selefe göre hakaret, aşağılama ifadesidir, öyle kullanırlar. Hâlâ da böyle devam ediyorlar. Bana kalırsa asırlardır kullanılan bu ismi olduğu gibi kabullenmekte sakınca yok çünkü o bir kenara çekilenler az sonra anlatacağım gittikleri yerde mücadeleye, öğrenci yetiştirmeye devam ettiler.
Çağına göre son derece sıradışı, cesur çıkışlarla kadercilik anlayışının karşısında durmuş, dindarın özgür iradesini öncelemiştir ve bunu akıl yürütme yoluyla da ispatlamaya çalışmıştır. Tarihte yaşanan acı olaylarda bu özgürlükçü bakış açısına sahip alimlerin de rol oynaması ekolün ve mensuplarının gözden düşmesine, nakilcilerin parlamasına yol açtı. İslam’ın engizisyonu diyebileceğimiz bu dehşetengiz Mihne süreci gerçekte birbirinin peşi şıra tahta oturan iki Abbasi halifesinin farklı din politikalarıydı. İlki akıl ekolünü destekledi, bu destek nakilcilere eziyet olarak yaşatıldı topluma. Hapisler, işkenceler, tövbeye davetlerle nakilci müçtehitlere eziyet edildi. Halife değiştiğinde eziyet gören Ahmet bin Hambel gibi nakilci ekolü benimseyenlerin görüşü iktidara geldi.
Her şey tersine döndü ve aynı engizisyon yöntemleri bu defa nakilci ve kaderci alimleri destekleyen halife tarafından aklı ve iradeyi önceleyen kelam alimlerine yaşatıldı. Pek çok Mutezile olarak tanımlanan alim de işkencelerden kurtulmak için Horasan’a yöneldi. Bu alimlerden mi yoksa onların ardıllarından mı emin olunamayan Maturidi, akıl yürütme yoluyla tevhide yani Allah’ın varlığına ve birliğine ulaşmanın yöntemlerini işlediği Kitabü’t- Tevhid adlı eserini burada verdi. Kitabını kendisinin yazıp yazmadığı hakkında farklı görüşler var. Bazı araştırmacılar verdiği derslerle anlattığı ve kitabın öğrencilerin ders notlarından oluştuğu görüşünde. O tarihlerde Turan’dan İran’a geçiş olarak adlandırılan Büyük Oğuz göçüyle Horasan’da tutunan Türklere verdiği derslerin notları olma ihtimali gerçekten çok yüksek. Çünkü Kitabü’t- Tevhid’in bilinen nüshalarından 40 tanesi Anadolu’da, 4 tanesi Balkanlarda tespit edildi. Bir tanesi de British Museum‘da bulunuyor.
Bu konuyu bu denli uzatmanın farklı nedenleri var. Birisi din-devlet ilişkisinin, inancın iktidar aracı haline dönüşmesinin topluma maliyetine dair tarihten bir örnek hatırlatmaktı. Ola ki ibret alınır. Diğeri aklı ve iradeyi önceleyen alimlerin bile iktidardan bağımsız, özgürce ilim, fikir üretmekten uzak kalması nedeniyle iktidarın sopası haline dönüşebildiğini hatırda tutmak içindi. Ve ayrıca Anadolu dindarlığı dediğimiz ama son yıllarda selefileştirmeye yani aklı bırakıp gelenekten nakledilenle yetinen bir dindarlık yaratmaya çalışıyor iktidar. Çünkü dini ancak o zaman iktidarına dayanak yapabilir. Bunun için de Diyaneti adeta bir ruhbanlık haline getirme yönünde ilerledikleri çok açık. Yani ucube sistemi bir düşünün, elinde bütün devlet kurumları var iki dudağından çıkan her şey devlet politikası gibi kabul ediliyor. Ve bir de elinde Vatikan misali bir Diyanet’i olmasını istemez mi? İster, İstiyor. Bunu yapabilmek için de “itikatta Maturidi amelde Hanefi” bir halk yerine halkın inancıyla oynamak gerekir. Derin anlamları üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek kavramları bedene, kadın bedenine indirgemek tercih edilir, edilmiş.
Birey olarak inancımı yaşama takıntım var
Bütün bunları yazıyorum ama mezhep takıntım yok. Fakat akletme, tefekkür etme takıntım var, bir cemaatle değil özgür irademle birey olarak inancımı yaşama takıntım var. Bir de Ebu Hanife’nin bir sözüne takıntılıyım, her gün defalarca üzerine düşünüyorum: Eğer halifenin karşısında onu yanlıştan döndürüp doğruya yöneltecek muhalifi yoksa Allah’ın emr-i bi’l-maruf nehy-i ani’l-münker emri yerine getirilmiş olmaz. Ne muhteşem bir söz. Bir iktidar meşruiyetini ancak iktidar alternatifi olabilecek güçte muhalifinin varlığından alıyor Ebu Hanife’ye göre. Ve bir de bugünkü bakış açımızla kuvvetler ayrılığını ifade ettiği söylenebilecek bir başka davranışı var ki hayatına mâl olmuş ama dönmemiş kararından. İlk Abbasi halifesi onu Bağdat kadısı olarak görevlendirmek istiyor. İlmine bilgisine saygısından belki. Belki de halkın ona verdiği kıymetten. Fakat aldığı cevap “hayır.” Çünkü, diyor, “Ben müçtehidim halifeden bağımsız olmalıyım. Kadı ise halifenin emri dışına çıkamaz.” İçtihat makamının bağımsızlığını önemsediği ve itaat etmediği için zindana atılıyor ve orada ölüyor, bazı görüşler ise öldürüldüğü yönünde.
Ölümünden sonra öğrencilerinden İmam Ebu Yusuf Bağdat kadılığını kabul ediyor. Ki akılcı ekole değil kaderci ekole yakın yani Maturidi’den uzak, Eşari’ye yakın bir din anlayışına sahip. Bugünkü köşe başı vaizlerinden ismi lazım olmayan, selefim de selefim diyen birisi de habire “Hanefilik Ebu Hanife’den ibaret değil, öğrencileri İmam Ebu Yusuf var, imam Muhammet var” naraları atar. Şimdi soru şu günümüzde yaşananlar karşısında itiraz mı etmek gerekir, itaat mı?
Teo-politik güç savaşı
10’uncu yüzyılda, 11’inci yüzyılda Müslüman’ın zihnini akıl ve özgür irade ile yoğurmaya çalışan alimler vardı, hem de çoktu. Peki şimdi 21’inci yüzyılda biz inananların hali nicedir? Teo-politik güç savaşında inancımızın lime lime edilmesine sessiz mi kalmalıyız, itiraz mı etmeliyiz? Ve bir bu kadar önemli olan da eşit yurttaşlık. Onurlu insanlar olarak yaşamanın yolu eşitlikle açılır. Ve nakilci yaklaşım egemen olursa inançlı, inançsız, farklı inançtan olan herkese Müslüman olmak değil ama “Müslümanmış gibi görünme” zorlaması yapılabilir. Bugün olmazsa bir gün olabilir. Eğer itiraz etmezsek. Eğer mücadele etmezsek.
MEB Maarif Müfredatı, işbirliği yaptığı, benim köşe başı vaizleri dediğim, tarikat-cemaat uzantısı vakıf dernekleri hatırlayalım. Diyanet Akademisi’nin kurulduğunu ve kuruluş kanununda İlahiyat dışındaki kaynaklardan öğrenci alabilme yetkisini ekleyelim üstüne. Ve düşünelim sırf iktidar ömrünü uzatmak için sınırsızca her alana inanılmaz darbeler indirenler bir sonraki nesilde Selefi bir topluma dönüşme ihtimali var mı, yok mu?
İtiraz edersek, mücadele edersek, Diyanet’in ruhbanlık makamına dönüşmesini, MEB’in nesillerimizin zihniyetini dönüştürmesini önlersek yapmak isterler ama başaramazlar. Bu soruları “başını açmak istiyorsan açsaydın, karışan olmazdı ama bu konuya girmeseydin” diyenlere yöneltiyorum.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024