Berrin Sönmez
Neoliberal dogmaların oluşturduğu “iktisat dini” egemen dünyaya. Tanrısı para olan yeni dinin uzağına düşemiyor bilindik dinlerin hiçbirisi. Tarikatların holdingleşmesiyle Müslümanlar arasında da bu yeni dinin yaygınlaştığını açıkça görebiliyoruz.
Rant ekonomisiyle yönetilen Türkiye’de nepotizmin (kayırmacılık) usul oluşuyla birlikte düşünürsek AKP iktidarını sürdürülebilir kılan beş on aile ve onların müntesip olduğu farklı tarikatların kamu kaynaklarıyla zenginleşmesi şaşırtıcı gelmiyor tabi. Paraya tapan neoliberal dinin ülkemizde ve dindarlar arasında kök salmasını kolaylaştıracak yönetim anlayışı zaten elde hazırdı, uygulanıyordu. Bizde öteden beri rant dağıtma imtiyazı işlevi gören hükümet etme hakkı, dindarların eline geçince vaatlerinin aksine değişen tek şey kamu kaynaklarının akış yönü oldu. Neoliberal dine intisap ettikten sonra para ve iktidar put edinildiği halde hala “ahlaki üstünlük bizde” söylemini sürdürebilmenin tek yolu indirgemeci ahlak anlayışına yönelmekti. Öyle de yaptılar. Ahlakın sadece iki ögesi kaldı paraya ve iktidara tapan Müslümanlar nezdinde. Biri devlet biri kadın olan bu iki öge belirliyor artık ahlakın neyliğini, bu ülkede.
İtibardan değil ama iş güvenliğinden tasarruf edilerek zenginleşen dindar sermayenin semirtilmesi için iş cinayetlerine göz yumulması ahlaksızlık değil örneğin. Ancak Çorlu tren kazasında kamunun ihmal ve kusuruyla öldürülenler adına adalet arayanlar ya da eril şiddetle mücadele mekanizmalarının uygulanması talebinde bulunanlar ahlaksız veya aile düşmanı olarak etiketleniyor. Adalet rant yaratmadığından olsa gerek yeni havaalanı inşaatında insanca yaşam koşulları ve ücretlerinin zamanında ödenmesi için harekete geçen işçiler bile devlet düşmanı, hain ilan edilmişti, indirgemeci ahlak anlayışıyla. Adalet arayana hain deme ahlaksızlığı, ahlaksızlık sayılmadığından ötürü.
Devletin ekonomi modeli ve devletin din politikası birbirini besleyerek o dini, İslam olmaktan çıkaralı çok oldu kısacası. Yolsuzluk hırsızlık sayılmaz, kamu kurumuna ödenen konut fiyatının giderek yüksek oranlı ödeme gerektirmesi faiz sayılmaz gibi fetvalarla İslam, akçeli işlerde giderek devlet çıkarı için esneyen bir dine dönüştü. Diğer yandan bu çarpıklığı gizlemek için daraltılmış anlamıyla ahlak kavramı, giderek katılaşan ahlaki mutlakiyetçiliğe evrilmeye çalışıldı. Ve tabi ki kadınların ve muhaliflerin ensesinde boza pişirme aracı ahlaki mutlakiyetçiliğe.
Dinlerin devrimci özünü tahrip eden öğretiye dönüşme aşamasıyla dogma halini alışı dünyanın en eski sorunlarından. İnsanı, toplumu hareketsiz bırakan, cendereye dönüşmüş dogmatizmle mücadelenin yolu sekülerizmle açılmıştı. Vaktiyle sadece din kurallarını devlet yönetiminden uzaklaştırma işleviyle tanıdığımız laiklik, bugün çok daha farklı bağlamlarda konuşuluyor. Örneğin laik devletlerin bireylere inanmama özgürlüğü getirdiği kadar dinlere, inançlara da özgürlük getirdiği üzerinde duruluyor. 19’uncu yüzyıldan günümüze değişen uygulamalar gösterdi ki inanç ve ibadet özgürlüğü de laik sistemle mümkün. Devlet otoritesi gibi din otoritesi karşısında da özgürleşmenin getirisi dinin devrimci özüne ulaşma kolaylığıydı. Ruhban sınıfını aradan çıkarma imkanı sunarak inananları özgürleştirdi laiklik. Kimse İslam’da ruhban sınıfı yok demesin. Mezhepler, tarikatlar ve Cumhuriyet döneminde Diyanet, ruhban sınıfı işlevi gördü daima. İslamın Şia kolunda ise İmamet ve sosyal sınıf halini almış mollalar toplumun ruhban sınıfını teşkil etti öteden beri.
Bizdeki yarım yamalak laiklik ve aynı kıvamda demokrasi bahşeden siyasal sistem bile dindarlara, ruhban sınıfının uzağında dini yaşam imkanı sunmuştu. AKP iktidarıyla birlikte dindarın, ruhbana bağımlılığının arttığı söylenebilir.
Ne var ki toplum da on yedi yıl önceki gibi değil. Zamanın akış hızıyla doğru orantılı değişiyor bireyin düşünce dünyası. Kabul edilebilir ölçülerdeki kuşak çatışması olağanın dışına taşıyor toplumumuzda. Gençlerin değişimi ailelerine kıyasla dramatik farklılaşmalar yaratıyor. Keza kadınlar da aynı şekilde. Medeni Kanun’la kazanılmış haklarından vazgeçmeyi düşünecek tek bir AKP’li kadın dahi bulunacağını sanmıyorum. Üstüne bir de muhalifleri eklersek dindar camiadaki değişimin gençler, kadınlar ve hak savunucuları eliyle gerçekleşmekte olduğu görülür. Laiklik vasıtasıyla ve ruhbanlar aleyhine yaşanan değişim, elbette ki dogmaları parçalamayı hedefliyor.
Yeni boyutlarıyla laiklik, iktisat dininin dogmalarını da aynı yöntemle aşındırma gücüne sahip olabilir. Kapitalizmin getirisi ve neoliberalizmin günümüze taşıdığı zenginleşme biçimiyle insanın köleleştiği düzene itiraz için de laiklik ilham verici olabilir. Dini dogmaların sorgulanma yöntemi, iktisadi dogmaların sorgulanması için de elverişli olacaktır.
Öyle zannediyorum ki başka bir siyaset ve başka bir ekonomik model arayışı için laiklik kadar feminizm de insanlığın yeni reçeteleri arasına girmeye aday. İkisi de hukuki eşitliğin gerçek hayatta karşılık bulmasını hedeflerken izledikleri yolda farklılıklar var laiklik ile feminizm arasında. Hele ataerkillik ile dini dogmaların ne denli özdeşleştiğini düşünürsek. Laiklik dini, devlet alanından uzaklaştırma, ayırma, dışlama şeklinde çalışıyor. Feminizm ise ataerkiyi yıkmak için kurulu düzene karşı oyunbozan rolü üstleniyor. Kurulu düzene ilişkin var olan bilgiyi yapı söküm ve yeniden inşa yöntemleriyle toplumsal düzeni bir taraftan bozarken aynı anda yeniden kuruyor.
Hem dünyada hem ülkemizde geçirdiği değişimle laiklik artık aşkın olana inancı dışlamakla izah edilemeyecek hale büründü. Tersine farklı inançların bir arada yaşamasını mümkün kılan ortak zemine dönüştü. Ve bu haliyle her biri diğerini tekfir etmekle meşgul tarikat ve cemaatlerden bağımsız dindar yaşamı mümkün kıldı tıpkı din dışı yaşamı mümkün kılma özelliğine sahip olduğu gibi.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024