Berrin Sönmez
Tersine işletilen reformlar silsilesinin, erkek şiddetiyle mücadele ayağını oluşturacağı endişesiyle yakından izlenen komisyon Bakan Derya Yanık’ı dinledi. Fakat Bakan'ın Komisyon üyelerini hakkıyla dinlediğini söylemek mümkün değil çünkü soruları cevaplandırmadı. Uzun bir sunum hatta dikte ediş yöntemiyle Kamu İdaresi'nin, Parlamento'nun iradesini yok saydığını düşündüren bir oturumdu, 20 Mayıs tarihli toplantı. Araştırma komisyonunun teşekkülü dahil olmak üzere ilk oturumlarında da görünür hale gelen acelecilik, düşündürücü olmaktan öte endişeleri doğrulayıcı niteliğe sahip. Meclis tutanaklarında bile kısaca Kadına Şiddet adıyla anılan Komisyon'un üç ay süresi var. Kadına yönelik şiddetin tüm yönleriyle araştırılması ve alınacak önlemlerin tespiti için gerekli bütün araştırmayı üç ayda tamamlamak zorunda ama pandemi nedeniyle yaşanan 17 günlük kapanma nedense çalışma süresine eklenmiyor da düşülüyor bu süreden. Acele o kadar aşikar yani. Bir de usulsüzlük, yol yordam gözetmeyiş hali çok belirgin. Komisyon'un takvimi, programı, davetli listesi, çalışmaya başlamasının üzerinden geçen kısacık sürede yani yaklaşık bir ayda dört kere değişti. Değişiklikler komisyon üyelerine son anda duyuruldu. Muhtemelen görev paylaşımında yok sayılan muhalefet vekillerine her oturumda oraya “nezaketen çağırıldıkları” nezaketsiz biçimde hatırlatılmak isteniyor. Daha önceki oturumlarda yaşandığı gibi sunumlardan sonra Başkan Öznur Çalık, uzun uzun özetlerle teşekkür faslı gerçekleştirdiği halde komisyon üyesi vekillere sadece ikişer üçer dakikalık söz hakkının düşmesi bile başlı başına çıldırtıcı. Fakat dahası var. Bakan'ın seçmece cevapları örneğin dördüncü oturum tutanaklarını incelerken çıldırmakta acele etmemek gerektiğini düşündürdü. Bir buçuk saat sunum yaptıktan sonra yetişmesi gereken bir başka toplantı için ayrılması gerektiğinden soruları cevaplayamadı Sayın Bakan. Fakat işine gelen sözleri desteklemek için soruların bitmesi kuralını –ki bu kural da sunum ve ilk söz alışlardan sonra icat edildi- yok sayıp, tercih ettiği kısımları ve yine uzunca açıklamak için kendi kendisine söz verebildi Derya Yanık.
Örnek olarak İyi Parti Ankara Milletvekili Şenol Sunat’ın konuşmasındaki çok önemli soruları görmezden geldiği veya cevabını ertelediği halde şiddet failine ilişkin araştırmaların yapılması yönündeki görüşüne adeta atlayarak cevap vermesi gösterilebilir. Şenol Sunat, bakan sunumunda dile getirilen bakanlıklar arası iş birliği ile ortak veri tabanı oluşturulmasına yönelik çalışmaları da hatırlatarak neden düzenli veri açıklanmadığını sormuştu. Özellikle son yıllarda farklı kaynaklardan duyumu alınan bir otomatik veri toplama sistemini sordu. Duyumlara göre her karakol emniyetçe önceden belirlenmiş, sisteme kayıtlı kriterlere göre tespit edilen kadın cinayetleri kategorisine giren vakaları, veri olarak tek tıkla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na gönderiyor. Aynı gün bildirim yükümlülüğü emniyet birimlerince yerine getirilmiyor şeklindeki itirazları önlemek için insan ihmalini ortadan kaldıracak bir otomatik sistem kurulduğu, en azından son birkaç yıldır kadın cinayetlerine ilişkin emniyet birimlerindeki verilerin anında Aile Bakanlığı'na iletildiği yönündeki haberlerin doğruluğunu sordu Şenol Hanım. Ve bu verilerin niçin kamuoyu ile paylaşılmadığı, sistemde tıkanıklık mı yaşandığı şeklindeki soruları ekledi. Aynı zamanda kadın örgütlerinin yayınladığı istatistiklere güvenilmemesi yönündeki açıklamalarını hatırlatarak tekrarladı “siz neden açıklamıyorsunuz?” sorusunu. Adalet, Aile ve İçişleri bakanlıkları arasındaki mutabakatla 2018 yılında düzenli toplandığı duyulan “Ölümle Sonuçlanan Kadına Yönelik Şiddet Vakalarına ilişkin Çalışma Grubu” bulgularını, “vaka bazlı analiz” yöntemiyle elde edilen sonucu sormuştu. Aynı zamanda Polis Akademisi tarafından yayınlanan Dünyada ve Türkiye’de Kadın Cinayetleri – 2016, 2017, 2018 başlıklı analizi gerçekleştirmiş olan akademisyenlerin komisyona davet edilmesi görüşünü ekledi sözlerine. Fakat tüm bu görüşleri ve soruları dikkate alınmazken, şiddet failleri için de böyle bir çalışma yapılması önerisi getirdiği zaman sayın Bakan fırsatı ganimet bildi.
Erkeklik krizi olgusunun dünyada ve ülkemizde topluma kabul ettirmeye çalıştığı “mağdur faillik” dayatması ile benzerlik kuruldu galiba zihinlerde. Şenol Sunat ve İyi Parti kadın politikalarının faile mağduriyet atfeden bu görüşe yakın durmadıklarını bildiğim için erkek şiddetinin politik oluşunu göz önüne çıkaracak bir fail araştırması umduğunu tahmin ediyorum. Fakat Bakan Derya Yanık, bu öneriyi fırsata çevirdi. Erkek şiddetinin politik olmadığı yönündeki görüşleri destekleyerek hem failin psikolojisine hem eğitim sistemine hem aile içi olumsuzluklara işaret ederek erkek şiddetini basit bir davranış bozukluğu gibi sunan görüşleri uzunca ortaya döktü. Yeri gelmişken bir kere daha burada şiddetin politik olduğunu açıklamakta yarar var. Erkek şiddeti politiktir çünkü tıpkı devlet şiddeti gibi siyasal şiddet (terör) gibi hatta mafyatik şiddet gibi iki hedefi vardır. Yıkıcı ve inşa edici iki özelliği vardır şiddetin. Karşısındaki gücü yıkmak ve yerine kendi öngördüğü sistemi inşa etmek. Örneğin İsrail devlet şiddetiyle Filistinlilerin bağımsız devlet kurma gücü üreteceği toplumsal bilincini yıkarak yerine Filistinlilerin ikinci sınıf insan sayıldığı apartheid rejimi inşa ediyor. Veya mafya çeteleri, yeraltı dünyasının verili düzenini yıkarak kendi çetelerinin liderliğinde yeni bir düzen inşa etmek için şiddete başvuruyor. Erkek şiddeti de aynı yöntemin kadınlar üzerinde uygulanmasını gerçekleştirmek için kullanılan yöntemin adı. Kadına yönelik şiddet kavramıyla anlatıldığından kavranması biraz zor oluyor o nedenle erkek şiddeti, ataerkil şiddet veya eril şiddet isimlerini kullanmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Erkek şiddeti karşısındaki kadının eşi, kızı, sevgilisi veya tanımadığı bir kadın olsun öz saygısını yıkmak ister. Kadınların öz saygısı, benlik bilinci ve özgüveni yıkılınca yerine erkek egemenliğine itaat eden kadın bilinci inşa etmeyi amaçlar. Toplumda yaygın olan kimi söz ve davranışlar şiddetin bu iki yönlü işleyişini anlamaya yarar: “Şu karına bir söz geçiremedin, karını yola getiremedin veya döve döve yola getireceksin.” Aile içi veya erkekler arası konuşmalarda duyulan halka arasındaki bu tür sözler şiddetin politik oluşunu haykırır adeta. Duymak, görmek, bilmek istemeyen, şiddeti ruhsal rahatsızlık veya davranış bozukluğu saymaya devam edenlere duyurmak gerek.
Komisyonun malumu ilan etmeye yarayan yanları da var tabi. Şiddet araştırmalarının 2014’ten bu yana yapılmadığı, komisyon tutanaklarına geçen ve aslında konuyla ilgili herkesin bildiği gerçeklerden birisi. İstanbul Sözleşmesi 2014 yılında yürürlüğe girdi. Sözleşme karşıtları ise şiddeti önlemekte yetersiz kaldığı iddiasını ileri sürdüler hep. Fakat bilimsel araştırma yoktu. Buna rağmen iktidar bu iddiaları dikkate alarak sözde fesih kararıyla Sözleşme’den çekilme girişiminde bulundu. Bu çerçevede Neslihan Hancıoğlu tarafından Bakan'a yöneltilen eleştiri de çok kıymetli: “Sunumda kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda ulusal mevzuata ilişkin bilgilere yer verildi; Anayasa, Medeni Kanun, 6284 sayılı Kanun, Türk Ceza Kanunu gibi. Fakat bir mevzuat es geçiliyor, 20 Mart tarihli Cumhurbaşkanı Kararı’na rağmen, İstanbul Sözleşmesi’nin uygun bulunduğuna dair kanun -6251 sayılı Kanun- hâlâ yürürlüktedir. Dolayısıyla, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda ulusal mevzuat anlatılırken yürürlükteki bir kanunun zikredilmemesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Gözlerimizi kapatınca bu kanun yok olmuyor. Bunun tutanaklara özellikle geçmesini istiyorum.”
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024