Berrin Sönmez
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Afganistan özel gündemiyle toplanıyor. 24 Ağustos Salı (bugün) Cenevre saatiyle 10;00 da başlayacak 31’inci özel oturumun Afganistan konusuna ayrılması önemli. Bilhassa 21 Eylül'de gerçekleştirilecek olan BM Güvenlik Konseyi toplantısından önce insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları, azınlık hakları bağlamında sivil toplum taleplerini dikkate alarak oluşturacağı tavsiye kararıyla, Güvenlik Konseyi kararlarına insani boyut kazandırma ihtimali umut verici. Yaşananlar doğrultusunda hükümetlerin ve uluslararası kurumların tutumu her ne kadar umut kırıcı olsa da ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nce alınacak Afganistan’la ilgili kararın özellikle Rusya ve Çin tarafından veto edilme ihtimali yüksek olsa da Afganistan’da kadınlara, tutunacakları güçlü bir dayanak sağlanmış olur. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi (BM İHK / UN HRC) Afganistan konulu 31’inci özel oturumunda tüm bunları dikkate almalı.
Özellikle kadınlara ve kız çocuklarına dair alınacak karar, oluşturulacak görüş 31 Ağustos tarihinden önce şekillenmiş olacağı için önemli. 31 Ağustos bilindiği gibi ABD ve NATO bünyesinde orada bulunan Türkiye ve diğer ülke askerlerinin Afganistan’dan çekileceği nihai tarih olarak duyurulmuştu. Son günlerde bu tarihin biraz daha ötelenebileceğine dair Amerikan kanadından açıklamalar gelse de Taliban’ın buna itiraz ettiği biliniyor. Taliban itiraz etse de gücünün yetersiz kalacağı bu nedenle çekilmenin ötelenmesinden çok çekilme son tarihinin belirsiz bırakılmasına karşı çıktığı düşünülebilir.
Çekilme son tarihinin belirlenmesi konusundaki ısrarı Taliban’ın iç politikasıyla doğrudan ilişkili görünüyor. Afganistan’dan gelen kadın haberlerinden edindiğimiz bilgilere göre Taliban’dan dünyaya verilen ve bizimkilerin de aralarında bulunduğu bazı hükümetlerce ılımlı bulunan mesajların da son tarihi olacak. Kadınlar ve kız çocukları için başta eğitim ve çalışma hakları, giyim özgürlüğü olmak üzere zaten tam olarak hiçbir zaman uygulanmamış olan eşit yurttaşlık haklarının son bulacağı, kağıt üzerinde bile yok edileceği tarih olacak son NATO askerinin de ülkeden ayrılacağı tarih. Bunu biliyoruz çünkü haberleri kadınlardan alıyoruz. ‘Bunlar daha iyi günleriniz’ misali Taliban kaynaklarından kadınlara ‘özgürlüğünüz 31 Ağustosa kadar’ şeklinde tehditler savruluyor. Dünya, BM, Güvenlik Konseyi ve İnsan Hakları Konseyi önlem almak zorunda ve bugünkü toplantıdan iyi haberler duymaya özellikle Afganistan’da kalmış olan kadınların çok ihtiyacı var. BM yirmi yıldır NATO askerlerinin desteğiyle en azından merkezi hükümetin hakim olduğu bölgelerde kadınlarla birlikte yaptığı çalışmalar sayesinde haklarına kavuşmak yönünde ümitlenmiş kadınlara böylesi bir desteği borçlu. Afganistanlı kadınların talepleri güvenli geçiş koridoru kadar güvenli yaşam alanı oluşturulması yönünde. Birleşmiş Milletler Güvenlik Gücü yerleştirilerek Afganistan’da çatışmasız yeşil alanlar oluşturulması isteniyor.
Taliban kendi karmaşık ve çok katmanlı üstelik disiplinsiz, düzensiz yapısı ve başına buyruk militan ağı içerisinde çözülme olmasını önlemek için onlara vaat ettiği kadın politikasını bir an önce hayata geçirmek zorunda ve birliklerine belirli bir son tarih vermek ihtiyacında. NATO askerlerinin çekilmesinden sonra çapulcu sürüsünün yağmaya başlamasına izin verilerek önlerine atılacak “ganimet” sayesinde liderliğe bağlı tutulması mümkün olabilir ancak. Zihniyet bu hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Taliban zihniyeti ve inanç dünyası, zihinsel gelişim aşaması, orta çağın hakimiyet anlayışına, yönetim felsefesine sıkışmış halde. Sadece din yorumu ve şeriat hakkındaki değerlendirmeleri değil siyaset felsefesi de orta çağa çakılı kalmış halde. Tabi-metbu ilişkisiyle yönetecekleri bir ülke yani. Halkı yurttaş değil reaya olarak görecekleri bir düşünce dünyası var ortada. Hani bizdeki dindar düşünürlerin bile büyük kısmı ‘orta çağ karanlığı’ benzeri ifadelere hemen ve heyecanla ‘İslamın orta çağı aydınlıktı, karanlık olan Hıristiyan orta çağdı’ itirazını yükseltmeleriyle ilişkili bir anlayıştan söz ediyorum. İslamın parlak dönemi oluşu ilk çağlara ve dönemindeki diğer devletlere kıyasla inanç özgürlüğü açısından fark yaratmış olmasıyla ilişkiliydi. O çağın şartlarında hayli ileri ve insani değerlerle uyumlu olarak farklı dinlerden o da kitap ehli ile sınırlı kalsa ve cizye vergisiyle yani bedeli mukabili olsa da çağının şartlarının ilerisinde bir özgürlük alanı yaratılmasıydı en temel özelliklerinden birisi. Fakat kitap ehline tanınan inanç özgürlüğü İslamın farklı yorumlarına tanınmamış, İmam-ı Azam Ebu Hanife dahil pek çok düşünür ve alim halifeden farklı din yorumları nedeniyle zindanlarda can vermişti. Fakat işte günümüz dindarları akademisyen, düşünür ne olursa olsun hala bu ayrımı yapamaz ve orta çağa dair eleştirileri asla kabul etmezler. Ve Taliban zihniyeti bu kaynaklardan besleniyor, şekilleniyor. En geniş anlamıyla bir orta çağ hayranlığı, ‘eski güzel günlere’ dönüş özlemi demek oluyor Taliban’ın “demokrasi söz konusu değil şeriatla yönetilecek” açıklaması. Bizdeki hilafetçiler ve benzerleri de pek farklı değil ki zaten “uzak değiliz” açıklaması da bunu ortaya koymuştu. Orta çağın karakteristik özelliklerinden birisi olan hakimiyet telakkisi/ yönetim anlayış ve biçimi, siyaset felsefesi, toplum ve devlet ilişkisi ile din yorumları ve inanç esasları iç içe geçmiş, hepsi koca bir düğüm olarak güç tutkusuna bağlanmıştır. İnsana nefsiyle mücadeleyi emreden dinden siyasi ve dini liderin nefsini/güç tutkusunu yücelterek biat etmeye zorlayan yönetim anlayışı oluşturulması, orta çağın karakteristiği. Ama kendine İslami Cumhuriyet gibi isimler veren kimi Müslüman ülkeler, insanlık tarihinin bu kesitinde oluşmuş zihin evrenini ‘İslami Devlet Modeli’ zannederek günümüzde yeniden inşa etmeye çalışıyor.
BOĞAZİÇİ ÖĞRENCİLERİNE AÇILAN DAVA VE BAKANLIĞIN 'HARAM' YANITI
Afganistan’da BM güvenlik gücü oluşmasına dair talepleri aktaracak, bu talebi gerekçelendirecektim güya ama hazır yazı beni alıp buralara kadar getirmişken Taliban zihniyetinin ülkemizdeki izdüşümüne değinmekte de yarar var. Bu konuda örnek çok ama en son gelişmeden söz etmek bile tek başına yeter, ülkemiz yönetiminde de Taliban zihniyetinin izdüşümünü görmek için. 13 sivil toplum örgütünün ortak açıklaması, Adalet Bakanlığı'nın Anayasa Mahkemesi'ne sunduğu cevabi gerekçede haram kavramına yer yerilmesinin hukuka ve laik devlet kurallarına aykırı olduğu ana fikri etrafında hazırlanmış. Doğrudur, laiklik ilkesine aykırı. Hukuka aykırı. Ancak hukuku tersine çevirdikleri gibi laiklik ilkesini de tersine çevirdiler. Sadece İslam’ın geleneksel Sünni yorumuna mahsus kılındı inanç özgürlüğü. Ve laiklik ise devletin, kamu kurumlarının ehl-i sünnet ve’l-cemaat yorumlarının yılmaz savunucusu, bekçisi tayin edilmesi olarak anlaşılıp uygulanıyor. Laiklik uygulanmıyor demekle meramı tam ifade etmiş olmuyoruz yani. Laiklik belli bir din yorumunun bekçisi kılınarak uygulanıyor. O nedenledir ki farklı din yorumlarına olduğu kadar Boğaziçi eylemlerinde en büyük sorunmuş gibi görülen Kabe resminin yere serilmesini halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek olarak değerlendiriyorlar. Adalet Bakanlığı verdiği cevapta haksız elbette ama kendi bakış açılarından görevlerini yaptıkları söylenebilir. Kendilerince, geleneksel Sünni din yorumlarının bekçiliği görevini laiklik ilkesinden aldıkları şeklinde bir yönetim anlayışları var. Sosyal medyada tersine çevirme eylemiyle “kocam isterse çalışabilir” mesajından çok fazla rahatsız olmayan din tüccarları “işlerini erkeklere bırakan toplumlar iflah olmaz” mesajına köpürmüşlerdi örneğin. Emniyet göreve çağrılıp bu mesajla ilintili kadınlar sorguya çekilmişti. Laikliğin din bekçiliği olarak anlaşılıp işlevselleştirildiği bu süreçte Boğaziçi Üniversitesi eylemlerine katılanlar arasındaki dindar kadınların varlığı ve tersine çevirme eylemindeki dindar kadınların yerleşik dini söylemin yersizliğini açığa çıkarması iktidarın, laiklik uygulamasını ters köşeye yatırdığı için siyasi iradenin ya da şahsi iradenin özellikle tepkisini çekmişti. Toplum genelinde bu çarpıklık dikkati çekmeye başladığında bulunmaz bir fırsat olarak gördüler Kabe resmini ve dindar kesimin ilgisini bu yöne kanalize etmek için tepe tepe kullandılar, halen de kullanıyorlar. Ve bütün bunları yaparken asıl olarak dini inancı ve söylemleri tahrif ettiklerinin farkındalar mı bilmiyorum. Ama kesinlikle tahrif ediyorlar. Kabenin resmini put edinmiş oluyorlar. Ki geçmişte de sergilenen yönetim anlayışıyla devlet put olmuştu. Hilafet put olmuştu. Hala çekinmeden bu çarpıklığı sürdürerek iktidar devşiriyorlar.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024