Burhanettin DURAN
Bahçeli'nin 15 Temmuz direnişi sonrasında birlikte hareket ettiği AK Parti'ye 2019 seçimlerinde ittifak önermesi bekleniyordu. Ancak yine de seçimlere 22 ay varken ve pazarlığa girmeden cumhurbaşkanı adayı olarak Erdoğan'ı desteklediklerini söylemesini erken bulanlar oldu.
Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 676 sayılı KHK metnine ilişkin "kaygısını" ifade etmesini eleştirmesini "erken hamle" olarak değerlendirenler var. Hatta "Bay Kemal'in kayığına binenler" ve "trenden düşenler" tabirleriyle davadan ayrı düşmekle eleştirmesini de "sert" bulanlar mevcut.
Kimileri Erdoğan'ın aslında Gül'ü erkenden adaylık minderine çekme peşrevi yaptığını öne sürdü. Zihinlerdeki asıl soru ise Erdoğan ve Bahçeli'nin bu erken hamlelerle neyin peşinde olduğuna dair.
Öncelikle, Erdoğan'ın ve Bahçeli'nin siyasi ataklarının zamanlamasının erken olmadığı görüşündeyim. Diğer partileri hazırlıksız yakalayan iki lider de 15 Temmuz sonrası yakaladıkları uyumun uzantısı olan bir siyasi hareketlenme içindeler. 2019 seçimlerindeki adaylardan ziyade 2018'de yaşanabileceklere müdahale etme derdindeler. Yani adaydan ziyade muhtemel krizlerin seçmen bloklaşmasına etkilerine yön verme niyetindeler.
Bahçeli'nin Erdoğan'a desteğini şimdiden ilan etmesi CHP cenahında "iktidar hedefinden vazgeçerek baştan pes etmek" şeklinde yorumladı. Bu yorumun, 16 Nisan referandumunun hemen ardından "hayır" verenleri bir bloğa dönüştürmek için yollara düşen bir partiden gelmesi siyasetin "polemiği" olarak görülmeli.
Analizler, Bahçeli'nin "akıllıca bir hamle" yaptığı yönünde birleşiyor. MHP'ninbaşka bir şansı olmadığını söyleyenler Bahçeli'nin ön alarak kadrolarının devletkurumlarındaki yerini sağlamlaştırdığını ve AK Parti siyasetine etki etme gücünüelinde tuttuğunu vurguluyorlar. Bu hamleyi Bahçeli'nin Erdoğan'ı toplum karşısında "dar bir alana sıkıştırması" şeklinde okuyanlar oldu.
Söz konusu okuma MHP'nin gittikçe AK Parti siyasetini şekillendirdiği ve hatta böylece "hedef birlikteliği içerisindeki iki liderin eşitlendiği" önermesine dayanıyor. Kuşkusuz bu önerme "AK Parti'nin 2002 ayarlarından uzaklaştığı ve bu yüzden Türkiye'yi yönetemez hale geldiği" varsayımının tezahürü.
"Milli-yerli ittifak" oluşturma girişimi AK Parti'nin son dört yıldaki iç ve dış siyaset tecrübesinin bir sonucu. Bu sonuç, MHP ve ideolojisine teslim olmak değil. Aksine MHP ile, hem de bu partinin bölünmesi pahasına, ülkenin menfaatleri konusunda bir uzlaşmaya ulaşabilme başarısı. Elbette Bahçeli'nin AK Parti tabanında gördüğü ilgiyi küçümsemiyorum. Ancak iki liderin "eşitlendiği" iddiası, Erdoğan-AK Parti tabanı ilişkisinin dinamiğini ve dahası Erdoğan'ın manevra kabiliyetlerini anlayamamakla malul. Sözgelimi Erdoğan'ın Gül'e eleştirisi bugünün gündemi değil. 2018'de verilecek dış politika kararlarının AK Parti'ye olası tesirlerini kontrol altına alma amaçlı proaktif bir hamle.
Cumhurbaşkanlığı sistemine göre yapılacak seçimlerin partileri ittifaka zorladığı ortada. Ancak iki liderin "erken" hamlelerinin hedefine dair değerlendirmemi üç madde ile açıklayayım:
1- Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş için gerekli düzenlemeleri birlikte yapmak ve siyasi bloklaşmayı buna göre şekillendirmek.
2- Bu dönüşümün taşıyıcı aktörü olan Erdoğan'ın ilk turda kazanmasını temin etmek.
3- "Milli-yerli ittifak"ın 2018'de alacağı yeni siyasi kararların sonuçlarını ve dışarıdan oluşturulacak türbülansı göğüslemek.
Suriye'nin kuzeyindeki "terör koridorunu" ortadan kaldırma yönündeki, Afrin operasyonu gibi, hamlelerin içeride oluşturacağı siyasi dalgalanmaları yönetmeye bu ittifakın erken açıklanmasının katkısı olacak.
"Kürt sorunu" etrafında AK Parti'den parça koparma girişimi de 2019 seçimleri öncesinde beklenen bir hamle olmalı. Adayların rengi asıl o zaman belli olacak
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2022
19.05.2021
15.05.2021
30.04.2021
24.04.2021
17.04.2021
6.01.2020
3.01.2020
13.10.2020