Celal BAŞLANGIÇ
Şırnak'ta nüfusun yüzde 90'ı göçmüş, binaların yüzde 70'e yakını yıkılmış ya da yıkılıyor. Cudi ve Gabar dağlarının eteklerinde altı aydır çadırlarda yaşayan Şırnaklılara şu anda evleri, sokakları, kentleri yasak. Yasak kalkınca da geriye yaşayabilecekleri bir kentleri kalmayacak gibi görünüyor.
Havan topları evlerin damlarını, kapılarını, pencerelerini havaya uçuruyor, duvarlarını bir vuruşta aşağı indiriyordu. Kentin her yeri taranıyordu. İnsanlar nereye kaçacaklarını şaşırmıştı. Sığınağı ya da bodrumu olmayanlar evlerinin tabanlarını delip temele doğru inmeye çalışıyordu.
Kent yakılıp yıkılmıştı. İşyerleri, evler yağmalanmıştı. Kimine göre 40-50 kişi yaşamını yitirmişti. Kentin HEP’li milletvekilleri “kesin 116” sayısını veriyordu.
Dört gün boyunca bir cehennem yaşanmıştı Şırnak’ta. Gazete başlıkları “PKK Şırnak’ı bastı” diyordu. Kimine göre 300, kimine göre de bin PKK’li girmişti kente. Ancak, silahlar sustuğunda kent merkezinde ölü ya da diri tek bir PKK’liye rastlanmamıştı.
Neden sonra anlaşıldı işin aslı. PKK, Şırnak yakınlarında bir karakola saldırmıştı. Dönemin Tugay Komutanı Mete Sayar da kentin bombalanması emrini vermişti.
Havan topu atışları, ağır makinalı silah taramaları bitince toplu halde yola koyuldu kent halkı.
Şırnak-Cizre karayolunun Kasrik Boğazı mevkiinde durdurmaya çalışıyordu milletvekilleri toplu halde kenti terk eden halkı. “Can güvenliğimiz sağlanmadan geri dönmeyiz” diyordu Şırnaklılar.
1992’nin Ağustos’uydu. 1990’da “güvenlik ili” yapılan Şırnak, iki yıl sonra yakılıp yıkılmıştı.
Tam 24 yıl sonra yeniden yakılıp yıkılıyordu Şırnak.
Şırnaklı çocuklar buldukları tek ağaca bir salıncak kurmuş.
‘ÖZLEM’ OLAN ‘BERİVAN’
Cizre geride kalmıştı. Bir yanına Cudi, diğer yanına Gabar dağlarını almış, aralarından Dicle’ye doğru akıp gidiyordu Botan Çayı. Hemen kıyısındaki Kasrik Boğazı’ndan geçip Şırnak’a çıkıyorduk.
Ama aslında çıkamayacaktık. Çünkü Şırnak’a girmek yasaktı.
Şırnak’ta yasaklar 14 Mart 2016’da başlamıştı. Operasyonlar tam 82 gün sürdü. 3 Haziran’da bitti. Ancak o günden bu yana kentte sokağa çıkma yasakları ve yıkımlar sürüyor.
100 bine yakın nüfusu olan Şırnak’ta çatışmaların ve yıkımların olmadığı mahallelerde en fazla 10 bin kişinin kaldığı tahmin ediliyor. Diğerleri Cizre’den Silopi’ye, Mersin’den Siirt’e ve Van’a kadar dört bir yana dağılmışlar.
Ancak üç bin aile Şırnak’ın çevresindeki Gabar ve Cudi dağlarının eteklerine yayılmış. Kendilerine bezlerden çadır yapmışlar, önlerinde meşe dallarından gölgelikler yapmışlar.
Göçenlerin yükünü ağırlıklı olarak Kumçatı Belediyesi taşıyordu. Dokuz bin kişilik Kumçatı Beldesi kendi nüfusundan daha fazla göç almış.
Kumçatı’dan çıkıp Şırnaklıların yaşadıkları geçici barınaklarına doğru gidiyoruz. Yanımızda Belediye Eşbaşkanı Özlem Kutlu var. Ancak herkes ona “Berivan” diye sesleniyor. Yolda anlatıyor öyküsünü.
Babası Nüfus Müdürlüğüne gidip, kızının adını Berivan koymak istediğini söylemiş. Ancak o yıllarda Cizre’de yaşanan direnişin önderlerinden biri Berivan adında bir genç kız. Adına belgeseller yapılıyor, türküler söyleniyor, kahramanlık destanları yazılıyor. Bu nedenle “Berivan” adını kabul etmiyor nüfus memuru. “Sen şehit Berivan’ın adını veriyorsun” diye. Bunun üzerine nüfus cüzdanında yazılı adı “Özlem” oluyor.
İşte bu yüzden de birkaç gün önce Diyarbakır’da 50 kişinin Öcalan için başlattığı açlık grevi listesinde adı “Berivan Özlem Kutlu” olarak yer alıyor.
Kendi topraklarında sığınmacı durumuna düşmüş Şırnaklıların yaşadığı alanlara doğru giderken Kumçatı Belediye Eşbaşkanı Kutlu “Asıl mesele hendek değil” diyor, “Kumçatı’da hendek yok ama üç defa benim evim basıldı. Kumçatı yönetimine baskın oldu. Halkımız geldiği için, biz onlara yardım ediyoruz diye oldu bu baskınlar.”
Şırnak’ın çevresinde göçebe gibi yaşayan kent halkı için sağlık taraması yapmaya gelen sağlıkçılara baskın düzenlendiğini, gözaltılar olduğunu, bir başka seferde yine sağlıkçıların araçlarının tarandığını öğreniyoruz.
Çadırların önlerindeki gölgelikleri, mutfaklarını meşe dalların yapmışlar.
‘DEVLETTEN HİÇBİR BEKLENTİMİZ YOK’
Kumçatı’dan Şırnak’a doğru çıkarken Afet Evleri mevkiinin arkasındaki geniş dağ yamacına yayılmış Şırnaklılar. Kendilerine brandadan ve demirden çadır yapmışlar. Çadırlarının önüne de meşe dallarından gölgelikler oluşturmuşlar. Yine meşe dallarından mutfak yapmışlar kendilerine.
Yaklaşık 200 gündür bu koşullarda yaşıyorlar.
İlk uğradığımız çadırda altı kişilik iki aile yaşıyor. Babası, şeker hastası olan annesi, eşi ve iki çocuğuyla Şırnak’ta yasaklar başlayınca Cizre’ye inmişler önce. Bir ay kadar orada kalmışlar. Ancak rahat edememişler, “En azından yakın olalım, evimize gider bakarız arada bir” diyerek Şırnak’a çok yakın olan bu alana taşınmışlar.
Adını veriyor ama yazmamamızı istiyor yaşadıkları süreci anlatırken:
“Bu yaz burada çok zor geçti. Rezaletten başka birşey görmedik. Arada bir evime gidip bakıyorum. Bizim ev hendeksiz mahalleydi. Gizlice girdim. Evim sağlam duruyor. İçerdekiler çıkamıyor, çıkanlar giremiyor. Şırnak’takiler sokağa bile çıkamıyor. Devlet hastanesinin yanında bir market var. Belli zamanlarda bu marketten alışveriş yapıyorlar. Herkes şikayetçi. Çünkü her şey iki katı fiyatına satılıyormuş.”
Bir başka çadırda 11 kişilik bir aile yaşıyor. Dördü çocuk. Hele biri altı aylık bir bebek. Yasaklar sırasında doğmuş. Adını Tekoşer koyduklarını anlatıyorlar. Anlamı “Savaşan” demekmiş. Zaten bir büyüğü de 2,5 yaşında ve onun adı da Tekoşin, yani “Direnmek” miş.
Yasak başlayınca kent merkezine yakın bir mezrada olan evlerine geçmişler. Ancak çatışma çıkmış mezranın yakınlarında. İki PKK’li ile bir sivil ölmüş. Bunun üzerine güvenlik nedeniyle çıkarılmışlar mezradan. Onlar da gelip buraya çadır kurmuşlar.
“Mezrada kalsaydık, hayat daha kolay olurdu” diye anlatıyor:
“Orada kendi ektiğimiz domatesimiz, biberimiz, üzümümüz, incirimiz, kavunumuz vardı.”
“Burada neye ihtiyacınız var” diye sorunca biraz sert bir karşılık veriyor:
“Devletten hiçbir beklentimiz yok. Hiçbir şeye ihtiyacımız yok.”
Derme çatma çadırların arasında dolaşıyoruz. Çadırların önüne dikilmiş çanak antenler dikkatimizi çekiyor. Israrla haberleri izliyorlar televizyondan sıcağı sıcağına.
Girdiğimiz başka bir çadırda evin gelini karpuz ikram ediyor. “Zahmet etmeyin, sohbet edip gidecektik” deyince hoş bir espriyle karşılık veriyorlar:
“Bir inanış vardır buralarda. Gelen misafir evde ikram edileni yemezse eve kuma gelirmiş.”
Evin gelini misafirlerin gözlerinin içine bakıyor sanki. Herkes mecburen çatal sallıyor gelen karpuza.
Gabar Dağı’nın eteklerinde kentlerinden göçen Şırnaklı ailelerle…
‘BUNUN ADI ZORLA YERİNDEN ETME’
Kumçatı Belediyesi’ne geri dönüyoruz. Şırnak Belediyesi burada bir “irtibat bürosu” kurmuş gibi hizmet vermeye çalışıyor. Şırnak Belediye Eşbaşkanı Serhat Kadırhan yasak başladıktan sonra iki ay daha kent merkezinde kalmış. Ancak hizmet veremez hale gelince buraya gelmiş. “Halk taşınınca biz de belediye olarak buraya taşındık” diyor.
Zaten neredeyse bütün belediye personeli de Kumçatı civarına göçmüş. Ancak bulundukları yerden girmenin yasak olduğu Şırnak’a hizmet götürmenin zorluklarını anlatıyor Kadırhan:
“Su sorunu olunca kentte kalanlar 155’i arıyor. ‘Belediyeyi arayın’ karşılığını alıyorlar. Bizi arıyorlar, ekip gönderiyoruz ancak gönderdiğimiz ekip kente sokulmuyor. Geçenlerde çevre temizliği ekipleri de gitti. Onlar da giremedi. Şu anda kentte çöpler toplanamıyor.”
Şu anda Şırnak’ın içinde olanlar da, göçenler de kentlerinin ne olacağını bilmiyor. Eşbaşkan Kadırhan kentin imar sınırlarının tümünün Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen riskli alan içinde kaldığını, yeni imar planının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılacağını anlatıyor:
“14 binden fazla bina var kent merkezinde. Yüzde 70’inin yıkıldığı ya da yıkılacağı bilgisi var. Mesela benim evim 3 Haziran’da operasyon bitene kadar zarar görmemişti. Ancak evimi 7 Haziran’da yıktılar. Bu süreçte yapılan bir uygulamadan söz edeyim. Örneğin bu ev yıkma işini müteahhitlere vermişler. Müteahhit gidiyor, benim evimin bütün hurdalarını toplayıp satıyor. İşin doğrusu evimi kendim yıkmam, buradan elde edilecek hurda gelirinin de bana kalması. Ama böyle bir uygulama yapılmıyor.”
İki bine yakın insan da yasak bölgede kalan evlerindeki eşyalarını almak için başvurmuş. Ancak hiçbirine izin vermemiş. Operasyonlardan sonra kullanabilecekleri eşyaların kaldığına ilişkin pek umutları da yok. Kapısı kırılan evlerden televizyon, çamaşır makinesi, buzdolabı gibi eşyaların toplandığını, alınmayanların da kullanılamaz hale getirildiği anlatılıyor.
Şırnak merkezinden aldığı bir haberi aktarıyor Eşbaşkan Kadırhan:
“Yeni bir park yapmıştık çocuklar için. Oyun aletleri, jimnastik aletleri vardır. Askeri kamyonlarla gelmişler, elektrik direklerine kadar sökmüşler. Nereye götürdükleri bilinmiyor.”
HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik de kent merkezindeki evinden çıkıp Kumçatı’ya yakın bir çadıra taşınmış.
“Şırnak göç ettirilecek” diyor “Zorla yerinden etme, zorunlu göç bu”.
Birlik’in edindiği bilgilere göre Valilik, Kurban Bayramı sonrasında Şırnak’ta yasakla birlikte kentin çevresinde kurulan çadırları da kaldıracak.
Zaten bu koşullarda giderek yaklaşan kış aylarında daha da zor koşullar bekliyor Şırnaklıları. Kışı, hele Gabar ve Cudi dağlarının eteklerinde bu koşullarda geçirmek neredeyse imkansız. Bu yüzden Şırnak Koordinasyonu sürekli çağrı yapıyor; “Şırnak’ta çok acil kışlık çadır ihtiyacı var. 12 kişilik kışlık çadır 850 TL. 7 bin hane kışı dışarıda geçirecek” diye.
Ancak anlaşılan o ki, Şırnak Valiliği çadırları kışa bırakmak niyetinde değil.
Karşılarına çıkan tablo sonucu Şırnak’ın fiilen nasıl boşaltılacağını anlatıyor Milletvekili Birlik:
“Diyelim bayramdan sonra Şırnak açıldı. Kentte hala yıkım sürüyor. En az sekiz dokuz bin ev yıkılacak. Kent açılınca evleri ayakta duranlar oturabilir. Evleri yıkılanlar ne olacak. Zorunlu olarak kenti terkedecek. Evlerini sağlam bulanlar bakacaklar ki çocuklarını gönderecek okul yok. Onlar da kenti terketmek zorunda kalacak.”
Ancak daha sonra gelen haberlerin yönü değişiyor. Valiliğin çadırlarda yaşayan bazı Şırnaklılarla toplantı yaptığı, bayramdan sonra çadırların kaldırılacağını, kendilerine kira parası ödeyeceğini bildirdiği yolunda bilgiler geliyor. Anlaşılan o ki, bayramdan sonra kentte yasakların kaldırılması bir süre daha ertelenmiş. Ancak çadırları kaldırma planı yürürlükte. Şırnaklılar bunun müteahhitlerin talebi üzerine yapılan bir uygulama olduğunu söylüyorlar:
“Daha yıkım tamamlanmadı. Halk geri dönerse yıkımları engelleyebilir endişesiyle bayramdan sonra kaldırılması planlanan yasaklar yıkım bitene kadar sürecek.”
1990’da “güvenlik ili” yapılan Şırnak, 26 yıl sonra tekrar ilçe yapılmaktan son anda kurtuldu ama, zaten şu anda Şırnak küçük bir ilçe, hatta belde durumuna düşürülmüş nüfusu ve imar durumu olarak. Yani şu anda 81 değil, 80 ili var Türkiye’nin.
Cudi ve Gabar dağları eteklerinde yaşayan Şırnaklıları yaşadıkları ve yaşayacaklarıyla bırakıp artık dönüş yoluna geçiyoruz.
Sokağa çıkma yasaklarının, ablukaların, operasyonların, çatışmaların, ölümlerin başlamasından bu yana bir yıl geçti.
Diyarbakır Sur’dan başlayıp Mardin üzerinden Nusaybin’e, Cizre’ye, Şırnak’a doğru yaptığımız 300 kilometreyi aşkın yolculukta gördüklerimiz, konuştuklarımız, dinlediklerimiz, tanıklıklarımız bir tek gerçeği gösteriyor; bu ülkeyi yaşanılanlardan daha büyük sancılar, acılar bekliyor.
Kim suçlu, kim suçsuz; kim hatalı, kim hatasız olursa olsun ortaya derin bir yarılma çıkmış; uygulanan politikalar bir arada yaşama koşullarını düne göre bugün daha da zorlaştırmış.
Bütün bu yaşananlar da gösteriyor ki tek çözüm “hemen şimdi barış”; demokratik, özgür, eşit yurttaşlık temelinde bir cumhuriyet.
BİTTİ
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları

























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021