Cemil KOÇAK
Harf inkılâbı, yeni bir heyecandı; onun hayata geçirilmesi ve geçirildiğinin de izlenmesi gerekiyordu. Ciddîye alınmış mıydı; yoksa genel bir vurdumduymazlıkla mı karşılanmıştı? Bu soruların yanıtının en kısa sürede ve güvenilir bir şekilde verilmesi istenmişti.
CHP Tekirdağ milletvekili Celâl Nuri İleri, 20 Ekim 1928 tarihinde, yani daha yasa kabul edilmeden hemen önce, CHP Genel Sekreterliği’ne yazdığı bir mektupta; temsil ettiği yörede harf inkılâbının geldiği noktayı anlatıyordu. Hatırlanmalıdır ki; harf inkılâbı ile ilgili yasa 1 Kasım 1928 tarihinde kabul edilecektir. Fakat elbette inkılâp çok daha önce kamuoyuna duyurulmuş ve süreç çoktan başlamıştı. Yasa, olsa olsa sürecin son aşamasıydı.
Mükemmel karigrafi
İleri, mektubunda Tekirdağ’ı dolaştığından söz ediyordu. Bu şekilde daha bu sırada harf inkılâbının vardığı aşamayı kendi gözleriyle görmüştü ve parti merkezini bu konuda bilgilendirmek istemişti. Köylerde büyük bir ilerleme görmüştü. İşini ciddîye alan nahiye müdürleriyle öğretmenler köylüye yedi ilâ otuz gün gibi kısa süre içinde yeni yazıyı öğretmeyi başarmışlardı. Yeni yazıyı öğrenenlerin yazısı da (kaligrafisi de) mükemmeldi. Her yerde böylesine becerikli idareciler ve öğretmenler olsa yeni yazı hızla yayılacaktı.
Lâkin şikâyetçi de
Ama İleri’nin şikâyetleri de vardı: Bazı yerlerdeki kaymakamlar, gayet çalışkan; fakat diğerleri ise çalışmayanlar grubundaydı. Bu konuda Çorlu gayet başarılı iken; meselâ Malkara pek geri kalmıştı. Yeni yazıyı öğrenmek açısından hiç okuma yazma bilmeyenler daha şanslıydı. Onlar daha kolay kavrıyorlardı. İleri, Çorlu’da bizzat avamdan (yani; halktan, fakirlerden ve cahillerden) yirmi sekiz kişiyi imtihan etmişti. Hepsine de tam not vermişti.
Köy imamları da yeni yazıya başlamışlardı. Üstelik kendiliğinden. Sonuç fena da değildi. Fakat köy imamlarının çoğu Latin harflerini de sağdan yazıyorlardı! İleri, başka yerlerde de benzer uygulamaya şâhit olduğundan dem vuruyordu. Bu konuda öğretmenlerin dikkatini çekecek genelgeler gönderilmesinin yerinde olacağından söz ediyordu.
Diğer yandan, yaşlı memurlarda yeni yazıya karşı bir antipati görülüyordu. Oysa halkta bu konuda hiçbir taassup yoktu. Tam tersine, her yerde büyük bir heves vardı. Yetenek de vardı. İleri’ye soracak olursanız; eğer bütün öğretmenler ve memurlar muktedir olsalar, yeni yazı bir yıl içinde yaygınlık kazanırdı. Bu sûretle “Türkiye’de cahil denilen eski zaman tipi kalmaz”dı. Halkın çoğu yazı şekillerini öğrenmişti; şimdi yeni yazıyla hazırlanmış kitapları bekliyordu. “Ufak yazılar, alfabeler, gazete parçaları” artık yeterli değildi. Buna karşılık memurlar, yeni harflerle gayet yavaş yazıyorlardı. İşlerle başa çıkamamaktan korkuyorlardı. Bu sorunu alt edebilmek için memurlara çok sayıda alıştırma yaptırmak gerekirdi. Böylece yazma yeteneklerini artırmaları söz konusu olurdu. Fakat bunun için de emir verilmeliydi.
Bir sorun da, telâffuz farkından dolayı imlâda çelişkilerin görülmesiydi. Meselâ; bazı kelimeler, “geldum, gittum, yavri, bene” şeklinde yazılıyordu. İleri’nin bir şikâyeti de, yörede nüfusça yoğun olan Yahudilerdi. Yahudilerin imlâsı berbattı; “dilimizi turfa etmişler”di. Yani, Türkçeyi tuhaf ve şaşılacak bir hale sokmuşlardı. İleri, Tekirdağı’nda çok sayıda Yahudinin yaşadığını belirtiyordu. “Miktarları da az değil”di. İleri’nin bu konuda şikâyeti vardı, fakat âdetâ satır arasında dile getiriyordu. İleri’ye göre, telâffuz ve kaligrafi konularında ilgililerin sürekli olarak dikkatleri çekilmeliydi. Bunun için de sürekli genelgeler yayınlamak iyi olurdu; bir de müfettişlerce denetim sağlanması gerekiyordu. Fakat İleri’ye göre, her vali ya da kaymakamın iyi müfettiş olması da beklenemezdi; çünkü, “bunlar içinde de yeni yazıyı lâyıkıyla kavramış olmayanlardan da vardı.”
Memnuniyet tamdır
Şikâyet ve gözlemlerinin yanında İleri, mektubunda seçim bölgesindeki gelişmelerden duyduğu memnuniyeti de yansıtıyordu. İlerleme bir hayliydi. Hatta kendi ifadesiyle şöyle diyordu: “Geçende ders verdiğim İstanbul’da şehremini mahallesindeki ameleden (Zeytinburnu ve tabakhaneler müstahdemleri) Tekirdağlılar biraz daha ileri”ydi. İleri’nin bu mektubu harf inkılâbının merkezden yakından izlenmekte olduğunu göstermektedir. Acaba başkaca milletvekilleri de kendi seçim bölgelerinde benzer gözlemler yapma ve bunları merkeze bildirme fırsatı bulabildiler mi? Bunu şimdilik bilemiyoruz. Bu bakımdan İleri’nin mektubundan bir genelleme yapacak durumda değiliz. Eğer bu türden başkaca mektup ya da raporlara rastlarsak, harf inkılâbının ilk evresinde değişik bölgelerdeki durumu, bizzat CHP milletvekillerinin kaleminden okumak mümkün olabilir. Böylece en azından merkezden bakıldığında gelişmelerin nasıl değerlendirilmekte olduğu ortaya çıkabilir. Bu arada; İleri’nin mektubunu da görsel olarak iletmeyi uygun gördüm; kendisinin kaligrafisinin de mükemmel olduğu tesbitini yaparak tabiî!
GENELGEYLE DEVRİM YAPMAK
Şimdi burada anlatacağım öyküyü çok uzun yıllar önce, daha ilk gençliğimde ilk kez babamdan işitmiştim. Cumhuriyetin daha ilk yıllarının birinde Atatürk yurt seyahatinde bir köyde halkla görüşürken; onu yeni sultan olarak karşılayan köy ahalisine karşı, ilgili kaymakama kızmış ve çıkışmış. Nasıl olur da ahalinin cumhuriyetten habersiz olduğunu kaymakamdan sormuş. Kaymakam da, bu serzeniş karşısında, “ama ‘tamim’ (genelge) yazmıştık” diye yanıt vermiş. Bu yanıt karşısında Atatürk sinirli bir şekilde gülümsemiş ve ‘evlâdım, tamimle inkılâp olmaz’ demiş.
Babam, bu öyküyü bana sanırım birkaç kez anlatmıştır. Babamın bunu bana sık sık anlatmasındaki amacı, merkezden genelgeler ve duyurular göndererek halkın devrime katılmasının asla sağlanamayacağını, bu eski tarz kaymakam tipi örneğine takılarak, bana anlatmaya çalışmasıydı. Cumhuriyetin inkılâplarının geniş kitlelerde karşılık bulamamasının bir önemli nedenini de, bu ‘tamimle devrim yapma’ anlayışında buluyordu. Cumhuriyet asıl bu anlayışı yıkamamıştı ve bu nedenle de halkta oturmuşluğu bulunmuyordu. Benim erken gençliğimde öğrendiğim bu örnek, yıllar sonra tek-parti dönemi araştırmalarımda hep karşıma çıktıkça, babamın bu saptamasının ne kadar gerçekçi ve aynı zamanda yaşanarak edinilmiş bir tecrübe olduğunu anladım. Kim bilir belki de hayatım boyunca merkezden tamimle devrim yapma gibi bir anlayış içinde olmamamı da bu derin anlayışa borçluyumdur. Kim bilir?
HARF İNKILÂBININ RESMÎ GEREKÇESİ
Bu arada; harf inkılâbının resmî gerekçesini de hatırlayalım; 31 Ekim 1928 tarihli yasa tasarısının gerekçesinde, yeni harflere geçişin nedenleri şöyle özetlenmişti: “Türk dili şimdiye kadar bünyesine uymayan Arap harfleriyle yazılıyordu. Arap harfi sistemi, bir taraftan lisanımızın muhtaç olduğu sadalı harfleri ihtiva etmiyor; diğer cihetten, Türk, hakkıyla telâffuz eyleyemediği bir takım seslere mâlik bulunuyordu. Bu yüzden Türk çocuğu ana dilini yazabilmek için uzun zaman muayyen kalıpları bellemek ızdırarında kalıyor; hayalî zihninde mevcut olmayan yeni bir kelimeyi doğru yazmak veya okuyabilmek için uzun uzadıya Arap ve Acem sarf kaidelerini bilmesi lâzım geliyordu. Bu hâlin meydana çıkardığı zorluklar herkesçe malumdur. Medenî bir yazının muttarit bir imlâya sahip olması iktiza ettiği halde, eski yazı ile buna da imkân bulunmuyordu.
Çünkü, aslen Türk olan kelimelerin sadalı harflerle yazılması icab eylediği halde, eski harf sistemimizde bunun için kâfi işâret mevcut değildi. Mevcut sadalı harflerin ayrıca birer samit olması, yazılan bir Türkçe kelimenin bile başka başka yollardan okunmasını iktiza ettiriyordu. Eski harf sistemi bâki kaldıkça, ecnebi asıldan gelen kelimeleri, gerek telâffuz ve gerek sarf itibariyle lisana mal etmek mümkün değildi. Bu sebeptendir ki, Türkçeyi iyi yazabilmek ve yazılanı okuyabilmek için öğrenilmesi uzun senelere muhtaç kâidelerle meşgul olmak iktizâ ediyor ve yazı yazmak, doğru okumak, ancak muayyen bir sınıfın imtiyazı haline geliyordu. Bu müşkülât yüzünden millî ve binaenaleyh bütün halk tarafından okunabilecek ve yazılabilecek bir lisan için icab eyleyen bir gramer vücuda gelmiyordu. Buna bir de, eski Arap harflerinin Türk matbaacılığını nasıl ilerlemekten alıkoyduğu, telgraf gibi medenî vasıtaları kullanmakta milletimizi beyhude masraf ve zorluklara sürüklediği ilâve olunursa, eski harf sistemimizi değiştirmek zarureti meydana çıkar.” Nitekim “kısa bir zamanda milletimizin bu harfleri kolaylıkla öğrenmeleri, bu harf sisteminin de lisanımızın bünyesine uygun olduğunu ayrıca meydana” çıkarmıştı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016