Çiğdem TOKER
Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın babası Erol Erkan'a atfen, resmi görevi olmaksızın Banka'da personel işlerine müdahil olduğuna dair haberle başlayan tartışma, günlerdir yeni boyutlar eklenerek genişliyor.
Bu haber ile habere konu CİMER'e yazının, hizip ve çekişmelerden kaynaklanan bir itibar suikasti olduğu ya da bazı güçlerin "düğmeye bastığı" iddiaları, büsbütün önemsiz olmasa da konuyla ilgili kamuoyuna yansıyan birçok olgunun haber değeri taşıdığı da tereddütsüzdür.
Bütün bir milletin hayat standardını belirleyen enflasyon ile mücadele, temel görevi olarak tanımlanmış bir kurumla ilgili bu haberlere şu güne kadar daha net, tatminkâr açıklamalar getirilmeliydi. Erkan'ın ilk gece yaptığı kısa açıklama, devam eden ve genişleyen iddialar karşısında bu kriterleri karşılamaktan çok uzaktı. Arkası da şu ana kadar gelmedi.
Altını çizmek gerekiyor ki, Merkez Bankası başkanlığı kadar önemli bir kamu görevini bir kadının temsil etmesi, her şeyden bağımsız olarak başlı başına sevindirici bir gelişmeydi. Ancak Türkiye'de yaşıyoruz ve bildiğimiz gibi ciddi konular her şeyden bağımsız olamıyor. O göreve nasıl bir siyasi arka plan ve nasıl bir prosedür ile getirildiği, "kadın temsili" konusunun önemini geride bırakıyor.
Bakılması gereken asıl yer
Ancak öncelikle bakılması gereken bir asıl yer var ki, Hafize Gaye Erkan'ın ailesinden, bağlarından, küçük bebeğinin bakımının Banka'da özel koşullar altında yapılmasından ve bütün bunların toplamının dışında ama ilginç bir şekilde hepsiyle de bağlantılı…
Eğer öncelikle oraya bakmazsak, hiç de ihtiyacımız olmayan ve bir işe de yaramayan magazin içinde boğuluruz.
Bu yerin adı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Merkez Bankası tartışmasını bu sistemin yol açtığı tahribattan bağımsız düşünemeyiz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ülkedeki bütün kurumlarda olduğu gibi elbette Merkez Bankası'nda da kurumsal işleyişi, atama usullerini değiştirdi çünkü.
Erdoğan süre teminatını bitirdi
2017 yılındaki şaibeli referandumun ardından 2018'deki seçimle geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Merkez Bankası'nın bağımsızlığını sona erdirdi çünkü. Bu bağımsızlık Merkez Bankası'na 2001 krizinin ardından yasayla tanımlanıp sağlanmıştı.
Erdoğan'ın hem Cumhurbaşkanı hem iktidar partisi başkanı olabildiği bu sistemde, Merkez Bankası, başkanlarının Cumhurbaşkanı ne zaman isterse görevden alınabildiği bir kurum haline getirildi.
Oysa 2018'e kadar Merkez Bankası başkanlarının görev süresi 5 yıldı. 2018 seçimlerinden hemen sonra Temmuz 2018'de çıkarılan kararnamelerle bürokratik işleyişi kökünden değiştirecek değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler bizzat Erdoğan imzasıyla gerçekleşti.
- Merkez Bankası Başkanı'nın görev süresi beş yıldan dört yıla düşürüldü.
- Bakanlar Kurulu ortadan kalktığı için Başkan ataması Cumhurbaşkanı tarafından yapılır hale geldi.
- 375 sayılı KHK'ya eklenen Ek 35. Maddedeki şu fıkra, Merkez Bankası başkanlarının süre teminatını ortadan kaldırdı:
"Cumhurbaşkanınca süreli atanan üst kademe kamu yöneticileri, ilgili kanunlarda öngörülen görevden alma gerekçeleri yanında kurumsal hedeflere ulaşılamaması nedeniyle de süreleri tamamlanmadan görevlerinden alınabilirler."
Bu madde süre teminatının kaldırılması anlamına geliyordu. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi çıkardığı kararnameyle kendisine tanıdığı bu yetkiyi bugüne kadar geniş geniş kullandı.
O, partili Cumhurbaşkanı olduktan sonra Murat Çetinkaya'yı, Murat Uysal'ı, Naci Ağbal'ı, Şahap Kavcıoğlu'nu yani dört yılda dört Merkez Bankası Başkanı'nı, hepsi dörder yıl sürmesi gereken görev sürelerini bitmesini beklemeden görevden aldı. (Murat Çetinkaya'dan önce yani 2018 öncesinde Merkez Bankası başkanları örneğin Erdem Başcı, DurmuşYılmaz, Süreyya Serdengeçti beş yıllık sürelerinin sonuna kadar görevde kalmışlardı.)
Keyfi kullanıma yol açıldı
"İlgili kurumsal hedeflere ulaşamama" diye tanımlanan yeni gerekçe, Merkez Bankası başkanlarının görevden alınmasına gerekçe oluşturdu. Anlaşılacağı gibi keyfi kullanıma çok elverişli bir ifadeydi bu ve zaten faiz arttırımına koşullar gerektirse bile kesinlikle karşı olan Erdoğan için, Merkez Bankası başkanlarının faiz arttırımını istemesi bile görevden alınmaya bir gerekçe oluşturmaya yetti. Böyle bir ortamda bağımsızlık zaten olmadığı gibi kredibilitenin istendiği ölçüde inşa edilmesi de çok mümkün olamazdı.
Dolayısıyla bir itibar kurumu olan Merkez Bankası'nda başkanların çok rahat görevden alınabildiği, süre teminatının, bağımsızlık güvencesinin olmadığı bir bürokratik atmosferde bugün yaşadığımız tablo sürpriz değildir.
Banka'nın itibarı ve bu itibarın bugün gördüğümüz gibi ne kadar kırılgan olduğu bu iddiaların ortaya çıkmasına zemin hazırlayan siyasal sisteme sıkı sıkıya bağlıdır. Başlıkla bitireyim: Merkez Bankası'nın itibarı Beştepe'den geçmektedir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
4.06.2025
2.05.2025
9.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
26.02.2025
7.02.2025
17.01.2025
2.01.2025